Aziz Sancar Çalışmak. Bence Zeka ve Çalışmak.


Çoğu insan zekaya inanır, ben inanmıyorum, bizi birbirimizden ayıran emektir, ben çalışmaya inanıyorum.
Prof. Dr. Aziz Sancar

Bence ikisi de birbirini dengeleyen bir durumdur. Tek başına bu durumun pek bir önemi yok. Ben emeğe de, zekaya da, çalışmaya da inanırım. Zeka emek ve çalışma ile birleştirilince fark yaratır. Tembellik varsa zeka işe yaramaz diye düşünüyorum.
Zeka insanları birbirinden ayırır. Ülkemizde de bilim adına başarıya imza atmış insanlar var. Sahip olduğumuz bilgiyi depolamak yetmez. Nerede, nasıl, ne zaman vs. kullanacağımızı bilmek gerekir. Çünkü kullanılmayan / kullanılamayan zeka zeka değildir. Zekayı çalıştırmak da emek ister. Zeka çalıştıkça gelişir. Zekanın sınırları zekayı çalıştırmakla dolayısıyla da çalışmakla artar. Bu bakımdan zeka kişiler de farklı düzeydedir. Fakat bu kişinin onu işletmesi ile alakalı bir durumdur.
Bir insanın disiplinli çalışmayı düşünmesi ve bunu kararlılıkla uzun süre yapması bile bir zeka örneğidir. Çalışmak ve doğru çalışmak arasında kalın bir çizgi vardır ve doğru çalışmak zeka ürünüdür çünkü doğru çalışma kavramı her insan için farklıdır ve zeki insan bunu başarmış insandır.

Ön tekerlek nereye giderse arka tekerlek de oraya gider diye bir deyim vardır. Hayatın başındaki zorluklar birçok insanı kötü bir şekil de etkiler. Parasızlık, eğitimsizlik, kötü ebeveyinler kötü alışkanlıklara, yollara girilmesine neden olabilir. Zorlukları yenerek zirveye çıkmış insanlar istisna. Zor koşullar altındaki bir insana ancak üç şey yardımcı olabilir. Zekası, yeteneği, şansı.

En sonunda Uluslararası bilim adamı çıkardık diyemeyeceğim. Çünkü Türkiye'de yaptığı çalışmalardan almadı o ödülü maleseff. Ödül sahibi Türk olabilir ama çalışmalarını yaptığı yer Amerikadır.
Ülkece kabarıyor milli duygularımız ama bizde bilime yatırım yok. TUBİTAK'a bakın en basitinden. Bu başarıların burada   kazanılması için Ülkemizi yönetenler de sermayeden yana değil emekten yana olmalılar ki biz de kendi insanımızı kendi ülkemizden ödüllendirelim.

Okumuş ve bunu sindirmişsen o kadar alçak gönüllü olursun. Nice okuyanlar mevkilere gelenler var. Onlar okumuş cahillerdir. Burunları hava da kaf dağında gezerler. Okumuş ama sindirememişledir.
Sayın Sancar ilmiyle olduğu kadar duruşuyla da saygıyı hak eden örnek bir insan görünümü / figürü çiziyor. Biz hocalarımızdan hep ego gördüğümüz için mütevaziliği şaşırtıcı geliyor.
BİLGİ ile EGO ters orantılıdır. Ve kesinlikle Aziz Sancar'da bunun en iyi / etkili örneği. Umarım bütün İnsanlığa örnek olur. Zemin ve zaman gözeterek farkı hissettirmek denebilir ve gelecek nesil de örnek alır umarım bu bilge ilim insanını.
Erdem, yükseldikçe alçalabilmektir. İş hayatında da görüyoruz. Dedikodu yapan, yalakalık da sınır tanımayan, yalan söyleyen, az çalışıp, çok konuşan insanlar hep ön plan da oluyor. Aziz Sancar olması gereken kişiliği yansıtıyor. Ama bu insanlar hep kıskanılan tiplerdir ve hep yalnız kalırlar. Çünkü başarılıdırlar. Tecrübeyle sabittir.

Bilimin büyülü olan bir tarafı yok. Bilim, doğayı dikkatlice ve tüm detaylarıyla gözlemenin sistematik bir yoludur. Bu sırada edindiğimiz sonuçları değerlendirirken tutarlı bir mantığı takip etmektir.
Yabancılar çok zeki oldukları için değil sorumluluk sahibi, işini iyi ve bilerek yapan kişiler oldukları için belki de bilim de öndeler. Emek, mücadele ve hedef olursa zaten başarı kendiliğinden gelir.
Halkımız maleseff konudan çok uzak. Herkes birilerinin peşine takılarak bir şeyler umuyor. Güveni kutuplaşmalar da cemaatler de arıyor. Bilim ve ilimin toplumumuzda değeri yok.

HÜLYA ÇAKICI 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleyman Demirel'den bir fıkra ile günümüz :)

Hayat Kişiye Özeldir

Ayağınızdaki 6 Güçlü Nokta