BİLSELERDİ YAPMAZLARDI


Çocuğuna kızan, bağıran, vuran anneleri görünce aklıma Efendimizin (sav) şu sözü geliyor; ‘Bilselerdi yapmazlardı…’
Bilselerdi; çocukların bedenen annelerini bırakıp gidemeseler de, ruhen çekip gidebileceklerini ve bir daha geri dönmeyeceklerini…
Bilselerdi; kırılan eşyaların, dağılan evlerin, kirlenen giysilerin kolayca çaresi bulunabilecekken, kırılan yüreklerin, dağılan ilişkilerin, kirlenen niyetlerin kolay kolay eski haline dönemeyeceğini…
Bilselerdi; bir çocuğu doğurmanın o çocuğun ‘sahibi’ olmak anlamına gelmediğini ve asıl sahibi olanın (cc) emanetine nasıl muamele ettiğimizden sorguya çekeceğini…
Bilselerdi; aşağılanan, hırpalanan, ezilen, alay edilen çocukların şahsiyetlerinin, haysiyetlerinin, onurlarının da incineceğini…
Bilselerdi; şiddet gören çocuğun şiddet göstermeyi öğrendiğini ve bu nefret tohumunun bir ülkeyi bitirebileceğini…
Ah bir bilselerdi…
Artık biliyorsun. O zaman emanetine sevgiyle sahip çık. (Hatice Kübra Konar)

Bu yazı da yazanlara gerçekten uymak gerek. Uyabilmek için de Allah sabır versin tüm anne ve babalara. Gerçekten kolay değil bazen. Ama şu da bir gerçek ki, mutlu, sakin bir anneyle büyüyen çocuklar ileri de mutlu birer anne, baba oluyorlar.

İnsan sorumluluk olarak gördüğü hiç bir şeyi tam olarak sevemez. Ana, baba, çocuk, eş vs. dahil. Ben genelde ev hanımlarının daha sabırsız, mutsuz, gayesiz olduğuna şahit oldum bu konuda. Ve yüzlerine de söyledim, burada da yazıyorum. Bütün gün iş yerinde çalışıp, akşam eve gelip ev hanımlarının tüm yaptıklarını hiç dinlenmeden yapan üstüne de çocuklarının dersi, derdi, o gün yaşadıkları şeyler vs. ile ilgilenen/uğraşanlar varken, ev hanımları kusura bakmayın da kendinizi çok abartıyorsunuz. Hayatınızdan memnun değilseniz değiştirin. Ağaç değilsiniz kıpırdayamayacak. Çocuklar kulaklarından değil, gözlerinden ders alır. Görüntünüzü, hüznünüzü, yoruldum, yıprandım ayaklarını bırakın. Hayat sizin için de geçiyor aileniz için de. Mutlu olun ki, mutlu edebilin.

Fiziksel ve ruhsal şiddet içinde büyüyen bir çocuk birey olabilmeyi çok geç öğreniyor. Korkularını yenebilmeyi, kendi kararlarını verebilmeyi çok geç öğreniyor. Yaşama geç başlıyor. Şefkate olan muhtaçlığı ise hiç bitmiyor. Kavga olan yer de durmak istemiyor ve böyle yerler de kaygılar ve stresle baş etmeye çalışıyor. Ve çok zamanda başarısız kalıyor. Dayak öğretici olamaz, öfkelendiğiniz de bunun karşılığında masum yürekleri acıtmayın. Şiddetin her türlüsü zarar verir ve sadece sevmek yetmez bunu şefkat ile de pekiştirin.
Anne olmanın sorumluluğu ağırdır. Her kadına göre değil anne olmak. Evladını çöpe atan da var, el üstün de tutan da var.
Bir çocuğun çocukluğundan ve hayallerinden başka hiç bir şeyi yoktur. Bunu da almayın ellerinden, kıymayın onlara.

HÜLYA ÇAKICI

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleyman Demirel'den bir fıkra ile günümüz :)

Hayat Kişiye Özeldir

Ayağınızdaki 6 Güçlü Nokta