Büyük Taarruz ve Zafer Türklerin


Osmanlı'da Araplara Kavmi Necip denir. Kavmi Necip asil ırk demektir. Arapları baş üstünde tutar Osmanlı. O zaman Türklük ve Türküm demek utançtır. Osmanlıyım denilmesi istenir. Herkes Arabım, Kürdüm vs. derken Türk Türküm diyemez. Türklere Tanzimatçılar milli bir ad aramayın diyerek ümmetçilik yaparlar. Milli bir ad ararsan Osmanlı çöker derler. Böyle böyle asırlarca Türklük sindirilmiştir. Bir kaç asır boyunca Türklerden başka herkes kendi kavmini bilmiş ve yüceltmiş ama devletin gerçek sahibi Türklerin bunu yapması engellenmiş, karşı çıkılmıştır. Şu an ki durumumuza ne çok benziyor. Sonuçta annesi Türk olmayan Padişahlardan ne beklenebilir ki?

Daha savaş başlamadan istihbarat savaşını kazanıyor büyük dahi. Tüm telgraf hattını Mustafa Kemal Paşa kestiriyor. Büyük taarruz öncesi Ankara'da çay partisi vereceği haberini yayıp o esnada orduları bir araya topluyor Yunan kuvvetlerine fark ettirmeden.
-Ordu yok
-Kurulur
-Para yok
-Bulunur
-Düşman çok
-Yenilir
İyi bir dava her savaşı kutsayandır, iyi bir savaş her davayı kutsar.
Büyük Yunanistan hayalini tarihe gömen adamdır Gazi Mustafa Kemal Paşa. Georgios Hatzianestis Yunanistan'da savaş sonunda yenilgiden sorumlu tutulanlardan birisi oldu. Altılar Davasında sandalyeye ters şekilde oturtularak sırtından vurulup idam edildi. (Bu Yunanistan'da en utanç verici ölüm biçimi olarak tanımlanır)

Dumlupınar savaşı kazanılmış düşman askerleri geri çekilmiştir. Afyon hatları çözülünce bir kaç Yunan esiri geceleyin Mustafa Kemal’in çadırına getirilmişti. Bunlardan biri Selanik’ten gelmişti bu yüzden Atatürk'ün yüzü kendisine yabancı gelmemişti. Üniformasında hiç bir işaret yoktu. Mustafa Kemal ile esir Yunan askeri arasında şöyle bir konuşma geçer;
A– Binbaşı mısınız?
M.K– Hayır.
A– Kaymakam mı?
M.K– Hayır.
A– Miralay mı?
M.K– Hayır.
A– Ferik mi?
M.K– Hayır.
A– Peki nesiniz o halde?
M.K– Ben mareşal ve Türk Orduları Başkumandanıyım.
Şaşkınlıktan ağzı açık kalan Yunan askeri kekeler:
A– Ben Başkumandanın savaş hattına bu kadar yakın bir yerde dolaşmasını işitmiş değilim bu güne kadar.

19 mayıs 1919'da başlayan vatanın her yerinde çatışmalarla dolu tam üç yıl. 14 Ağustos 1922'de başlayıp 30 Ağustos'ta zaferle biten, adına BÜYÜK TAARRUZ denilen muhteşem gündür 30 Ağustos. Açlık, cephanesizlik, yokluk içinde Anadolu'da üç senedir savaşan insanlarımızdan sağ kalanların tümünü bir araya toplayıp; olmak yada olmamak, ya bugün bu millet için bir zafer olacak yada bu milletten esir alacağınız hiç bir fert kalmayacak der Başkumandan Mustafa Kemal Atatürk. Millet ise özgürlüğe ant içip geleceğine biat etmiş. Bütün her şey aleyhimize tek tesellimiz hürriyet. Ve 14 Ağustos'ta başlıyor muazzam Büyük Taarruz (Hücum). İstilacılar teslim olmamızı beklerken son nefesimizle saldırdık ve düşman şokta. Teslim olmamızı beklerken saldırıya uğramak. Yemeye yiyecek yok, ekmek yok, tüfek var ama mermileri yok. Peki nasıl olur? Çünkü onlar TÜRK, konu da Vatan. 16 gün Ağustos sıcağında, güneşin alnında, dünya tarihinde böyle adaletsiz, böyle imkansız bir olaya ilk defa şahit oldu işgalci güçler. Başta Başkumandan Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere tüm ecdadımız canları pahasına bu savaşı kazandı. Sonrasında bu zafer özgürlük adına yapılan ve tüm insanlığı yakından ilgilendiren, o tarihten bugüne kadar da tüm dünya milletlerinin saygı duyduğu, özgürlük adına verilen en büyük zafer olarak anıldı. Atatürk'ün dünya da en sevilen lider olma sebebi budur. Ülkesinin özgürlüğü için milletimizle kenetlenerek el birligi ile verdiği bu inanılmaz mücadeledir. Tüm dünya da sömürge durumundaki Milletlere örnek olmuştur.

Bağımsızlığımızın simgesi olan TÜRK Milleti'nin 30 Ağustos Zafer Bayramını kutluyor, başta Başkomutanımız Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere bu kutlu zaferi bizlere armağan eden bütün şehit ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Ruhları şad, mekanları cennet olsun! Bizler var oldukça ve evlatlarımıza öğrettikçe bu kutlu zafer unutulmayacak ve kutlanmaya devam edecektir. Dik duruş sergilemek Milli Bayramlardaki dik duruşumuzla belli olur.

HÜLYA ÇAKICI 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleyman Demirel'den bir fıkra ile günümüz :)

Hayat Kişiye Özeldir

Ayağınızdaki 6 Güçlü Nokta