Kayıtlar

Kasım, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Zeki insanların özellikleri

Resim
Bazı insanlar var ki çok sayıda arkadaş onları mutlu etmiyor. Peki kim yada kimlerden söz ediyoruz? Belki kendinizden de izler. Zeki kişiler dünyayı bizim algıladığımızdan farklı algılarlar. Sosyal ilişkiler içinde farklı davranışlar gösterirler. Yani Algıları farklıdır. London School of Economics ve Singapore Management University tarafından yapılan bir araştırma, zeki insanların mutlu olmak için daha az arkadaşa ihtiyaç duyduğunu ortaya koydu. Yani çok arkadaşa ihtiyaç duymazlar. İnsanlar için hayatı yaşanılır kılan ne? Sonuçları psikoloji dergisi British Journal of Psychology de yayımlanan araştırma iki önemli bulguyu ortaya koydu. Nüfus yoğunluğu az olan yerlerde yaşayan insanlar, kalabalık yerlerde yaşayanlara oranla daha mutlu. Diğer sonuç, sosyal ilişkiler arttıkça insanlar kendilerini daha mutlu hissediyor. Ama önemli bir durum var: Özellikle akıllı insanlarda bu ilişki geçerli değil, hatta tersine işliyor. Yani çok kalabalık mutsuz ediyor. Kalabalıkların insanların k

İnsan Olmak Ne Demek?

Resim
Her şey değişir hiçbir şey kalıcı değildir, doğanın kanunudur bu. Ama bazı şeyler kalıcı izler bırakır. Kimi izler silinir akıllardan, yüreklerden, kimini de yüreğin baş köşesine yerleştirir, unutamaz insan. Yani insan seçim demektir. Kendi kararları doğrultusunda bir hayatı yaşadığını anlamaktır insan olmak. İnsan olarak doğduktan sonra insan olarak kalmayı seçmek ve bu seçimin gereklerini yapma iradesini gösterebilmektir. Deneyimleriyle  sorgulayan ve bütün varlıkların içinde var olduğunun bilincinde evrimleşen varlıktır. İnsan olmak doğruların ve yanlışların toplamıdır. Ne din, ne siyaset, ne para, ne şöhret, ne de eğitim işidir, insan olmak vicdan işidir. Özüne ulaşan insan olmuştur, öze ulaşmadan insan tanımı yapılamaz, zekasını vicdanıyla harmanlayandır insan, ruhunun özüyle dans edebilendir. Her türlü iyiliği ve kötülüğü kendin de barındıran, kendini dünyanın en akıllı yaratığı sanan, dünya da ki her şeyi ona gönderilmiş sanan bir canlıdır insan. Böyle düşünen hemcinslerim

Bana kalırsa bana kal...

Resim
Ne var ne yoksa hepsi rüya, öğrendim sonunda aşk ile dönermiş bu dünya. Aşk ve sevgi olmazsa yaşamanın bir anlamı olmazdı. Seviyorum güzel olan her şeyi, coşkuyla, aşkla sevmek güzeldir iyi bir kalbin varsa, aşk güzel cesaretin varsa.  Değerli insanı buldun mu, bas bağrına zincirle kendine. Sevdamız da sevda çiçeklerimizin olması gerekir.  Aşk, seni vurabilecek bir silahı, seni vurmayacağına inandığın birisine tereddütsüz vermektir.  Aşk, düşündüğün de gülümsemektir.  Aşk, ben seviyorum sen de sev değildir.  Beklentisiz kelebeklerin çarpmasıdır.  Sonra biri çıkar karşına tüm alışkanlıklarını değiştirir. Aşk, bir savaş galip gelmenin mağlup olmaktan geçtiği bir savaş.  Kazanmak için mağlup olman gereken zamanı bilmen gereken bir savaş.  Kavuşursan meşk olur. Kavuşamazsan aşk olur. Aşk kavuşamamanın adıdır. Kavuşursan işin rengi bir müddet sonra değişir. İsteyen aksini iddia edebilir ama bu böyledir. Saygı, emek ve karşılıklı anlayış en büyük

İnsanların da bilgisayar gibi ‘yeniden başlat’ tuşu varmış!

Resim
Babasından miras olarak çok değerli bir bilgi alan Zu San Li hakkında bir Japon efsanesi vardır: “uzun ömür noktası” veya “yüz hastalığın noktası”. Babasının tavsiyesine uyarak Zu San Li her gün bu noktaya masaj yapmış ve onlarca imparatorun doğumuna ve ölümüne şahit olacak kadar yaşamış. Bu noktaya masaj yapmak, Uzak Doğu'nun binlerce yıldır uygulanan en eski tedavi metodlarından biridir. İnsan vücudunda bir yılın aylarını ve günlerini anımsatan 365 nokta ve 12 majör meridyen vardır. Spesifik noktalara parmak baskısıyla uygulanan akupresur yöntemi belirli organlarla bağlantılı meridyenlerin ve kanalların öğretilerine dayanır. Çin tıbbında vücut bir enerji sistemi olarak görülür ve masaj organların fonksiyonel aktivitelerini ve enerji akışlarını etkileyebilir. Zu San Li noktasını aktive etmek yenilenme ve iyileşme etkisi yaratabilir, yaşlanmayı önleyebilir. Çin'de bu nokta “uzun ömür noktası” olarak bilinirken, Japonya'da “yüz hastalığın noktası” olarak adlandırıl

Kopyala yapıştır akıllar...

Resim
Kimse mutlu değil, bereket yok, para yok, sevgi yok, saygı yok, dost yok, arkadaş yok, iş yok, ekonomi çökmüş, ahlak bitmiş mutsuz bir ülkedeyiz işte... Peki neden? Çocukluğum tüp, yağ kuyruklarında geçti, ihtilal zamanını da gördüm ama hiçbir zaman bu dönem ki kadar gelecekten ve çocuklarımın geleceğinden umutsuz olmadım. Evet geçmişte ambargo uyguladılar ama bizler kuyruğa girdik kendi şekerimizi, çayımızı, sütümüzü, etimizi aldık. Şimdi ambargo koysalar sofrana tuz, ayağına çorap alamaz, taksiye, gemiye, uçağa binemez, o cebinizdeki milyonluk telefonla konuşamazsınız. Bu ülkede yıllarca olmayan bir Kürt sorunu varmış gibi gösterilip Kürt mağdur ezilen edebiyatı yapıldı. Şimdi de aynı mağdur edebiyatı din istismarı ile yapılıyor. Kimin dini vecibeleri yerine getirmesi veya dinini gerçek anlamda yaşaması engellendi ki şimdiye kadar, saçma sapan, asılsız iddialarla ortalık bulandırmaktan başka bir şey değil. Herkes şiddete o kadar meyilli oldu ki, şimdiye kadar bildiğim ve gördüğ

Ne Zaman Adam Oluruz!

Resim
Aynı yere farklı yollardan gidebilirsiniz ama yolunuza taş duvarlar örenler, yaşam yolunda size dayatılanlarla size zorluklar çıkartırken haksızlığa karşı çıkan birilerinin sesine de kulak verin. Biraz mücadele edip, emek verip doğru yolu bulacağına, daha kolay sanıp dolambaçlı yollara girmeyin. Zor görünen yol bazen doğru yol olabilir ama zoru görünce kolaya kaçar ve kolaya aldanırız. Halbuki kolay yol sandıklarımız en zoru olur bazen. Hayat boyu zikzaklı yollar da dümdüz gidemeyiz mutlaka bir duvara çarparız. Bu toplumun muhakemesi hastalıklı. Bir insan açık ama dürüst olabilir. Bir insan kapalı ama dürüst olabilir. Bir Müslüman zina etmez, yalan söylemez, hırsızlık yapmaz, beş vakit namazında ve Rabbinden kendisini doğru yola götürmesini ister ama aksini yapıyorsa Müslüman değildir. Yani kişinin aynası yine kişidir, lafa ve nüfus cüzdanındaki din hanesine bakılmaz. Her insan kendisinden sorumludur. Birinin hatasından tüm toplum sorgulanamaz. Bir günde bu hayat tarzını edinmedi

FİDEL CASTRO, Bir Comandante...

Resim
Ben de devrim gerçekleştirdim. Ama Atatürk'ün yaptıklarını yapamazdım. Türkler sağdan sola doğru yazarken Harf Devrimi ile tam tersi yönde yazmaya başladı. Kıyafet Devrimi ve Medeni Kanun'la kadınlara getirilen statü çok önemliydi. Ona ve devrimlerine hayranım. Kendinize başka bir önder aramayın. (Fidel Castro) Mustafa Kemal Atatürk'ün zekasına hayran olan, zaferlerini gıpta ile anlatan tek liderdi.  Demek ki Atatürkçü olmak için Türk olmaya gerek yokmuş. Atatürkçülüğü bizden daha iyi anlayan bir devrimciydi. Ulusal bayrağıyla devrim yapmış iki ülkeden birisidir Küba, diğerinde de zaten biz yaşıyoruz. Küba halkına hiç bir dünya ülkesinin sağlayamadığını sağladı HUZUR. Devlet idare etmenin para ile değil halkını sevmek, halkına hizmet olduğunu bilen nadir liderlerdendi. Memleketini seviyorsan her şeyi memleketin kalkınması için yapacaksın, eğer memleket kalkınırsa zaten sende kalkınırsın... Cesaretini bütün güzel insanlara bırakıp gitti güzel insan. Devrim önce

HER ŞEY KENDİMİZ DE BAŞLAR VE KENDİMİZ DE SON BULUR

Resim
Bir gece kapını çalarsa yalnızlık, açma bırak dışarıda kalsın. Hayatı öyle mutlu yaşa ki, kapıdaki yalnızlık yalnızlığından utansın. Unutulduğunu sansa da bile insan. Her önemli günde akla ilk yürekten sevilenler gelir. Gece sessizliğim benim. Ay doğar, gözlerin aklıma düşünce. Rüzgarlar aralar penceremi. Perdelerim uçuşur, göklere savrulur. Bir türkü dolanır, kalbimin kenarında. Sonra güneş doğar penceremden içeriye. Tekrar gece gelir. Ve nihayet yaşam biter, ölüm gelir. Yarasaya gel, kartala git dersen. Ruhu efkar basar, stres hoş geldim der. Aşkı başka bir dudaktan duyarsan. Kalbe nefes gelir, hoş gelir. Bana ilaçları sordular.. ANLAT DEDİLER... Sorun bakalım dedim. Gelecek için? Sabır dedim. Düşmanlık için? Barış dedim. Nefret için? Sevgi dedim. Cahillik için? İlim ve bilim dedim. Başarısızlık için? Korkmamak dedim. Fakirlik için? Çalışmak ve aklını kullanmak dedim. Kötülük için? İyilik dedim. Zayıflık için? İnanç dedim. Ağrılar için? Doktor de

Esnafı duygulandıran not

Resim
Her kimseniz, Allah tüm isteklerinizi önünüze bol bol sersin. Yardım için uğraşanın da, dürüst olanın da. Ne kadar içten güzel yürekli insanlarmış ikisi de. Böyle haberler olsun ki insanlığın hala var olduğunu bilsinler ve örnek alsınlar. Parasızlığın, işsizliğin gözü kör olsun. Olmayınca 1 TL de bir, 1000 TL de. Açlık sınırı kelimesinin karşılığı bu olsa gerek. Birileri de hazineden yürüttüklerini geri koysa da vergiler azalsa keşke. İşte böyle iyi insanlar yüzünden bu ülke batmıyor, umarım batmaz da. Hala umut var :) Bu olay bir zamanların Türkiye'sinden bir örnek gibi. Az olsa da vicdanı temiz kalmış insanlar ikisi de. O zamanlar hırsızlığa, yolsuzluğa, dolandırıcılığa kimse özenmezdi. Camilerde, okullarda, aileler insanlık ve hak yememe konusunda uyarılır ve eğitilirdi. Kimsenin aklına da böyle pislikler gelmezdi. Ben kapımızın hiç kilitlenmediğini hatırlıyorum. Kimse kilitlemezdi ki zaten. Tekrar gönülden tebrik ediyorum her ikisini de. Haramı helali bilenlerin hala

Kalemde, kağıtta sende...

Resim
Sistemi değiştirmek istiyorsan önce sisteme sahip olman gerekir, sisteme sahip olmak içinde sisteme uyman gerekir. Sistemi protesto etmek fayda sağlamaz sınavlara çalışmaya devam. Kaleyi içerden fethetmek için önce içeri girmen gerekir. İlk önce öğretmenleri yetiştirmeli sonra topyekün sistemi değiştirmeliyiz. Şu andaki okullar çocukların tekdüze olmasını sağlıyor ve var olan yeteneklerinde kaybolmasına yarıyor. Garip olan herkes her şeyin farkında ama bir aptallık var ki aldı başını gidiyor. Bir şeyler yapılmadıkça böyle yerimizde sayar dururuz. Evrende fiziksel anlamda israf göremeyiz ama psikolojik anlamda görüyoruz fikir ziyanı olarak adlandırılan. Ezberci eğitim denilen şey aslında bir eğitim süreci değil bir robotlaştırma süreci, insanların kendi fikri olmaması düşünemeyip sadece itaat eden köleler olması için zihne yapılan karartma süreci. Ortak özellikleri akıl yok, fikir yok sadece beden var ve onun üzerinden var olmaya çalışma çabası. Aldığınız nota bile itiraz edemiyo

İnsan olmanın faturaları...

Resim
Beni öldürmeyen her şey, beni güçlendirir! (Friedrich Nietzsche) Dünyaya hangi gözlükle bakıyormuş bilmiyorum ama o gözlükten ben de isterim. Çünkü ben bambaşka şeyler görüyorum buradan. Beni öldürmeyen her şey beni hep yeniden öldürüyor... Nietzsche'nin yalnızca bu sözünden yola çıkıldığında birçok şey eksik kalıyor. Bazı şeyler göründüğünden çok daha basit olabilir. Tıp biliminde eskiden beri insanın kendisine zarar vermesi bir hastalıktır. Peki acı bizi güçlendiriyor diye ne yapalım? Acının üstüne mi atlayalım? Aklı başında olan hiç kimse böyle bir seçimde bulunmaz. Nedeni basittir. Onu güçlendiren acı sanata, bilime dair bile olsa bir gün bu güçlenmenin sonu gelecek ve ölüm kendisini bulacaktır ve her ölüm erken ölümdür. Çalışmak özgürlüktür diyor bir düşünür. Ancak siyasete dair olan hiçbir kuram yalnızca pozitif özgürlük=özgürlük tanımından hareket edemez. Ve tahmin edebileceğiniz gibi siyasete dair olan hiçbir şey diğer alanlardan tam manasıyla soyutlanamaz. O

Algı operasyonu yapmayın...

Resim
Fani dünyada değişmeyen tek şey ölüm! Keşke, hayatta hiç keşke demek zorunda kalmasaydık... Bazen ağlar, bazen güler, bazen yaşadıklarımıza, bazen de yaşıyamadıklarımıza üzülür, hüzünleniriz. Keşkelere yükleriz yükü. Aslında yaşadıklarımızı da, yaşayamadıklarımızı da kendimiz belirleriz. Hayat kocaman bir hiç ve en son ölüm gelir ona da erken deriz. İnsan ne ederse kendine eder, sorsan suçlu ya hayattır yada kader. Her şeyi iki kişilik düşünüp, önce karşımdaki mutlu olsun diyenler, sonrasında yaşanan acılar ve yalnızlık tek kişiliktir bunu unutmayın. Ve hayatınızı yokluğunuzu bile fark etmeyenlerle değil, varlığınızdan mutlu olup, iyi ki varsın diyenlerle doldurun... Kendini yargılamak başkalarını yargılamaktan daha zordur. (Küçük Prens) İnsan her zaman hatırlayarak kendisini cezalandırır, unutarak da karşısındakileri. Hayatını düzene sokan insan düşünme yeteneği olan insandır ve düşüncelerini erdemli bir şekilde eğitmek ancak yetenekli insanların işidir. Buna yetisi olmayan

Her sorun içinde bir armağan saklar...

Resim
Serçe günlerdir dalında hiç hareket etmeden, ötmeden öylece duruyormuş. Melekler Tanrıya sormuşlar; Tanrım bu serçe her sabah uzun uzun öterdi son günlerde sus pus oldu ötmüyor, uçmuyor, ne oldu? Tanrı meleklere sabırlı olun o bana gelecek demiş. Melekler birkaç zaman sonra tekrar sorunca, Tanrı serçeye derdin nedir, neden sustun, ne oldu? Serçe; "Yüce Tanrım ben bir garip seçeyim, şu dalın üstüne bir yuva yaptım barınıyordum bir fırtına çıkardın yuvamı yıktın" demiş. Tanrı; ben yuvana seni sokmak üzere gelen yılandan korumak için o rüzgarı çıkardım, sen yuvadan oldun ama, hayatta kaldın deyince serçenin gözlerinden iki damla yaş gelmiş. Yaşamımızdaki her sorun içinde bir armağan saklar, sadece kendisi yaşıyor zanneder insan bu yaşadıklarını, acılarını, kederlerini, zamanın ona yaşattıklarını görmez. Her zorluğun arkasında bir kolaylık vardır ve bu yaşananlar bize tecrübe olarak kalır hayatımız devam ederken. Hayatın tümünü anlamak için küçük bölümlerinde bıraktığın

Bir Adımla Fark Yarat!

Resim
Ne yaparsan yap kalabalıklar hep bir adım öndedir ama toplu olarak bir yöne yönelinmesi o yönün doğru olduğu anlamına gelmez, belki doğru senin gittiğin yoldur. İnsanlarla aynı yönde giderken nerede olduğunu öğrenemezsin, kendi yerini görmek için birkaç adım uzaklaş ve tekrar bak, hayatı ve bu hayatta yapabileceklerini görmek istiyorsan uzaklaşmalısın, bu hem kendin hem de uzaklaştıkların için senin cesaret bile edilemeyen aykırılığın olacaktır. Ayrıl ve sürüye de bunu hissettir ki herkes kendi ayak izinin varlığını hatırlasın. Düzen bozulmasın diyerek tek doğru da kalmamak, adımlarımızı geleceğe, umutlara korkmadan atmak gerekir, sıradan olmamak başlı başına bir güçtür. Her zaman gerçekleri savun, seni takdir edecek birilerini bulamasan bile geceleri kafanı yastığa koyduğunda rahat bir vicdanla uyursun. Hayata iz bırakmak sıradanlıktan vazgeçip güvenli limanları terk etmek ile olur. Bazen her şey yolunda ve yerli yerindeymiş gibi görünür ama hiç bir şey göründüğü gibi değidir. Bir

Hayatta milyonlarca gri var!

Resim
Kalmak zorunda olduğu yer gurbetidir insanın, gitmek isteyip de gidemediği yer sılası. Bazen de hem sılasından hem gurbetinden sıkılır işte en kötüsü odur. Kendi değerlerinden herhangi bir insan uğruna vazgeçtiysen, o insana dönüp iyice bak, artık ya her şeyindir yada hiçbir şeyin. Garantisi olmayan bir mutluluk için, hayatınızda kalıcı olan şeyleri yok etmeyin tek üzülen siz olursunuz. İnsanların işlerine geldiğin zaman senden iyisi olmaz, tersi bir durumda da değiştin kötüsün denir. Çünkü kullanıldığın sürece iyisindir ama sen bir talepte bulunmaya kalktığın an anlarsın gerçek yüzlerini ve menfaatler bitince her şey son bulur. Oysa ki herkes birbirine hak ettiği değeri verip saygı duysa, biraz da vefa olsa her şey herkes için çok daha güzel olurdu. 1 yılın değerini anlamak için, sınıfını geçemeyen bir öğrenciye sorun. 1 saatin değerini anlamak için, buluşmak için birbirini bekleyen aşıklara sorun. 1 dakikanın değerini anlamak için, uçak, tren, otobüsü kaçıran birine sorun.

Ahenkle Dengele!

Resim
Tüm düzeni sağlayan denge o kadar hassas ki, küçük bir şeyin yokluğu her şeyi mahvediyor. Denge, konsantrasyon, gerçekten istemek insan beyninin gücü. Hayatın kanunu denge ne fazla, ne eksik, orta kıvam olmalı, her şey en ufak bir dengesizlikte alt üst olur çünkü. Hiçbir şeyi küçümsememek gerek bazen insanı hayatta tutan küçücük bir nedendir. Bütün mesele ahengi bularak dengeyi sağlamak. Sabırla, azimle ve inanarak inşa etmek. Bir insanın her şey bitti dediği nokta da başlar gerçek yaşamı, yapması zor bozması kolay, dengede de bu böyle. Başkalarını mutlu etmek için kendimizi ne çok harap ediyoruz. Sen bedenini sevmez ve ona hor bakarsan hayatta sana yaptıklarınla uyumlu davranır. Vaktin uçar elde koskoca bir sıfır ile kalır. Ta ki bunun farkına varana kadar. İşte o farkında olmamak kötü olan. Sevdiklerini sonsuz zamana götürmesi ve hayatların yarım kalması. Önce doğurtup sonra da yok eden zamandır. Tıpkı çatlak bardaktaki su gibi içsen de bitecek içmesen de, bari doya doya iç. Yaşa

Buğday tarlasına ekmek anlatılmaz...

Resim
Hiç bir zaman sevgiye yön verebileceğinizi düşünmeyin, sevgi eğer sizi o değer de bulmuşsa kendi yönünü zaten kendisi çizecektir. Önceliğin kalbinin attığı şey olacak hayatında. Ve biraz düşünmek gerek, emeğime fedakarlığıma değecek mi diye? Evet diyorsak mutluluk kaçınılmazdır. Aşk biz birbirimizi sevdiğimiz müddetçe hep beraber olduğumuz duygu. Seni görmesem ne olur gördüklerim yetiyorsa.  Sevginin gücünü hafife alanlar kaybolurlar karanlık çukurlar da.  Sana değer veren kişinin peşinden git. Karanlıklarını aydınlatan ışık olsun.  Gülüşünün olduğu yere bahar gelir. Dışarıdaki mevsim kimin umurunda. Seni fark eden sevecektir. Buğday tarlasına zaten ekmek anlatılmaz. Bazen hiçbir şey denmez ama yine de bilirsin seni sevdiğini. Onsuz ben yarım güçteyim, gelsin diğer yarı gücüm olsun.  Ne ben onsuz tam olayım, ne de o bensiz.  Hep diğer yarım ve ben onun diğer yarısı olsun. Olmayalım tek başımıza, ayrı gayrı. Yetmeyelim kendimize, bir olalım y

Sevdi diyeceksin...

Resim
Bir gün tesadüfen karşına çıkacağım, Gözlerine derin derin bakıp, İçlenip sessizce uzaklaşacağım. Ve sen sevgili! Bakarken ardımdan için içini kemirecek, Çığlık çığlığa susacaksın, Sevdi diyeceksin... Gerçekten beni adam gibi sevdi diyeceksin, İşte o an belki kal demek geçecek içinden ama, Geçen zaman her şeyi değiştirmiş olacak. Unutmasam da alışmış olacağım yokluğuna. Sen, seni severken bilmediğin değerimi Anlayacaksın ama ikimiz de kaybetmiş olacağız... Bir hiç uğruna... Şimdi söyle sevgili, Değdimi ziyan olmamıza!!!

MUTSUZKEN KİMSEYİ MUTLU EDEMEZSİN

Resim
Kimi istersen onu seç ama önce kendini seç. Kendin için yaşa, kendin için sev, kendin için aşık ol… Kendini beğen ve kendini dinle her zaman. Ancak o zaman bulabilirsin mutluluğun formülünü. Düşün ki; çok seviyorsun dans etmeyi. Ruhunu doyuruyorsun ve hayatın vazgeçilmezleri arasında. Öyleyse dans et. Durma, kimsenin seni engellemesine izin verme…. Sırf başkaları mutlu olacak diye oturma sandalyeye, kalk ve pistin ortasına ilerle. Sonra dönmeye başla yorulana kadar, bacakların ağrıyana kadar dans et. ”Ne derler” diye düşünme, bırak konuşsunlar. Sen mutlu olacaksın gerisinin önemi yok. Kendini yollara mı vurmak istiyorsunbin ilk otobüse. Nereye gittiğine bile bakma, çık yola. Bir haber ver yeter, nereye gittiğini soranlara “Kendime gidiyorum” de. Kes dünyayla iletişimini ne olur? Bir mola yerinde pilav üstü kuru yerken alacağın tadı düşün. Kayboluşlar insan kendini buldurur bazen. Hem keşfetmek diye de bir şey var bu dünyada. Serüvenci bir ruhun varsa bundan kime ne? Bir kaşif olman