Dolandırıcılar Kralı...


Yanlış yada doğru, herkes kendi penceresinden bakar dünyaya ve fark burada başlar. Pencerenin ardından bakanlar, pencereyi açıp bakanlar...

Hayatı filmlere konu olan ünlü dolandırıcı Sülün Osman, 1950 - 1970 yılları arasında nam salmış ünlü bir isimdir. Hedefinde saf insanlar ve ava giden diğer dolandırıcılar bulunmaktadır.
-Taksim Meydanı'nın girişine paspas koyup geçenlerden para almak,
-Galata Köprüsü ve Galata Kulesi gibi kamu mallarını satmak,
-Saat Kulelerini satmak,
-Tramvayları satmak,
Kendisini yakalayan komiser, 
"Galata Kulesini satmaya utanmıyor musun?" 
"Komiserim, bu memlekette galata kulesi’ni satın alacak eşek olduğu sürece ben bu kuleyi satarım, hiç kusura bakmayın".
"Alın Teri ile Kazanmak" isimli konferans vermiş ve aslında kendisinin iyi bir insan, dolandırdıklarının ise asıl dolandırıcı olduğunu anısıyla beraber anlatmıştır: "Elimde sahte bilezikler vardı. Akşam bir kuyumcuya gittim. Adam dükkanı kapamak üzereydi. Karımın hasta olduğunu, ilaç almam için bu bilezikleri satmam gerektiğini, bileziklerin 1000 TL ederi olduğunu, ama benim 300 liraya ihtiyacım olduğunu söyledim. Karımın kurtulması için gerisi önemli değil, dedim. Bu arada benim yancım olan kişi geldi ve dümenden bilezikleri satın almak istedi. Kuyumcu, 700 lira cebine indireceğini düşünerek fırsatı kaçırmak istemedi ve bilezikleri benden aldı. Sabah bilezikleri kotrol ettiğinde dolandırıldığını anladı. Şimdi ben aranıyorum. Ama kimse ona, "be adam, 1000 liralık malı 300 liraya alıp mağdur bir insanı dolandırmayı düşünmedin mi?" diye sormuyor. Şimdi soruyorum size, ben mi dolandırıcıyım, yoksa benim mağduriyetim üzerinden beni dolandırıp, bilezikleri çok ucuza almak isteyen kuyumcu mu dolandırıcıdır? Ben beni dolandırmak isteyen kişileri dolandırdım.

Zorbalık, kabadayılık ve maçoluk tavan yaparsa herkes kendi kanununu yapar. Adalet zengine, güçlüye değil de bütün insanlara eşit mesafe de olsa, olabilse keşke. Masallara inanmak gerçekleri sorgulayıp fikir üretmekten daha basit olduğu için gözü kapalı söylenenlere inananlar var. Ne desek boş ülkemin insanı cüzdanı ile IQ'su arasında derin bir mücadele veriyor, umarım bu durumun sonucunda zeka galip gelir. 

Zekiler ile çakallar arasındaki fark; Zekiler bir olay olduğunda biraz geç çözüm bulur, çakallar ise olay karşısında anında çözüm bulurlar. Doğru kavramı genel geçer bir kavram değildir. Doğru toplumsal yargılara göre oluşur, toplumsal düşünce yapısının değişmesiyle değişir yani mutlak bir doğru yoktur.

Anlamak masraflı bir iştir emek, gayret, samimiyet ister. Yanlış anlamak kolaydır biraz kötü niyet, biraz cahillik yeter. Zaten dünyanın bozulduğunu burdan da bilebilirsin, insanın kötüsü beylik sürerken iyisi aç gezer. Evrenin cani, merhametsiz, acımasız, gözünü para ve çıkar bürümüş vicdansız, egoist yaratıklardan temizlenmesi lazım ki, canlılar dünyada huzur, sevgi ve barış içinde yaşayabilsinler.

HÜLYA ÇAKICI 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleyman Demirel'den bir fıkra ile günümüz :)

Ayağınızdaki 6 Güçlü Nokta

Hayat Kişiye Özeldir