Kayıtlar

Ocak, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

En büyük pişmanlığınız nedir?

Resim
Yıllarca evlerinde ölümü bekleyen hastalara bakan Avustralyalı hemşire Bronnie Ware, emekli olduktan sonra kitap yazmaya karar verdi. Hemşire Ware, hastalara “En büyük pişmanlığınız nedir?” diye sordu. Bronnie Ware yanıtlara kitabında yer verdi. 1. "Keşke başkalarının benden beklediği hayatı sürmek yerine düşlerimi gerçekleştirme cesaretim olsaydı." Ware’e göre insanlar, yaşamlarının sona erdiğinin farkına varıp geriye döndüklerinde düşledikleri şeylerin çok büyük bir kısmını gerçekleştirmediklerini görüyor ve pişman oluyor. 2. "Keşke bu kadar çok çalışmasaydım." Ware’e göre erkek hastaların büyük bir kısmı, işleri nedeniyle ailelerine ve dostlarına yeterince vakit ayıramadıkları için pişman oluyor. Ware, erkek hastaların büyük bir kısmının eğer bir şansları daha olsa dönüp çocuklarının kaçırdıkları anlarını yaşamak istediklerini gözlemledi. 3. "Keşke duygularımı dile getirmeye cesaretim olsaydı." Birçok insanın diğerleri ile ilişkilerini

Görecek günlerimiz var daha!

Resim
Bir kördüğüm ki, çözdükçe dolanıyor. Artık bir gelecek hayali kuramıyoruz, yarını yaşama hayali bile kuramazken. İnsanım diyebilmek için önce onura, omurgaya ve kişiliğe sahip olmak gerekir. Maalesef günümüz Türkiye'sinde her insanım diye salınan da bu değerler yok. IQ, ahlak, aile görgüsü, medeniyet, onur, şeref, gurur, saygı olmayanlardan bir şeyler beklemek anlamsız. Kural tanımaz, yasa tanımaz olundu, insanlardan da koyun olması beklendi ve beklentiler de gerçekleşiyor gerçekleşti. Tanrı bu ülkeye acısın ve korusun, millet çaresiz. O kadar alıştık ki kaosa, bir sonraki patlama nerede olacak diye düşünmeye başladık çok sıradan bir şeymiş gibi. Korkardık küçükken 'tecavüz' kelimesini cümle içinde kullanmaya. Korkardık gazetede 'şehit' haberi görmeye. Şimdi İzmir'de bir patlama oldu, Reina'yı unuttuk. Falanca bir yerde bir patlama olacak, İzmir unutulacak. Alışma, unutma desek de nafile. Albert Camus doğru söylemiş, 'umut kötülüklerin en beteri.&#

Haksızsam haklısın deyin

Resim
Biz beyin kullanmıyoruz () ihtiyacımız da yok. Çünkü bizim yerimize düşünenler, karar verenler ve uygulayanlar var. Hatta o kadar ileri gidiyorlar ki çok özel konularımıza kadar yerimize karar veriyorlar daha ne isteyebiliriz? Baş aşağı yuvarlanıp gidiyoruz işte beyinmiş? O da ne ki? Hesap edemediklerimizin hesabını görecek bir merci var ve asla da ıskalamayacaktır. Vicdanlı kişiler genelde sapmalar yapar ama hakkın hukuku yok. Ne kadar batıyormuş görünse de hayat gemisi ilahi adalet onu korur. Konu Fetocular değil, fikrimce beyin göçü denilebilecek eğitime sahip değillerdi. Sorun, Türkiye'deki antidemokratik uygulamalar. Bugün ak dediğine yarın kara diyen bir yönetim, yasaların hiçe sayılması özgürce düşünmek yaşamak isteyenleri korkutuyor. Yıllarca insanları Ergenekon'dan yatırıp sonra ben yanıldım demekle olmuyor. Bu sebepledir ki eğitimli ve özgür yetişenler yazılı hukuk kurallarının esas alındığı sıkı sıkıya uygulandığı ülkeleri tercih ediyorlar. Bu da ülkemiz için b

Üstümüzde yüzyılın sosyal deneyi dönüyor!

Resim
Cehaletin insana ödettiği bedelin ağırlığını bu toplum taşıyamaz artık. Utanç verici bir dönemden geçiyoruz. Cehaleti meziyet sananların elinde kahrolan bir kitle ve mahvolan bir ülke olarak tarihe geçeceğiz. Kalifiye ne kaldı? Eskiden televizyonda birbirinin sözünü dahi kesmeden tartışan liderlerden, Türkçe konuşmayı ve yazmayı beceremeyen milletvekillerine, müthiş bir hızla cahilleşiyoruz. Üstümüzde yüzyılın sosyal deneyi dönüyor. Dünyadaki milletler özgür olmak için mücadele verirken bizim toplumumuz köle olmak için çabalıyor, gerçekten genetik bir bozukluk oluşmuş gibi. Tembel bir milletiz ve buna hepimiz dahiliz, çünkü sadece bunları sözcüklere döküyoruz. İş söze gelince herkesin söyleyeceği çok söz var ama iş uygulamaya gelince kimse yanaşmıyor. Önemli olan eleştirmek değil bir soruna nasıl bir çözüm bulunur aramak ve yapmamız gereken eylemler neler olmalıdır, nasıl yararlı hale gelebiliriz'in yollarını aramak. Özgürlük onu savunma cesaretini taşıyanların hakkıdır. Ga

Çakralar...

Resim
KÖK ÇAKRA 1. Çekmecelerini düzenle. 2. Evini temizle. 3. Sıcak su torbasıyla uyu. 4. Rengarenk, neşeli cıvıl cıvıl çoraplar giy. 5. Yumuşak ayakkabılar giy. 6. Eve girmeden ayakkabılarını çıkar… SAKRAL ÇAKRA 1.Romantik bir film izle. 2.Duygusal müzikler dinle. 3.Yemekte yalnız isen kendin için en güzel sofrayı kur. 4.Çok güzel bir fotoğraf çektir. 5.Günde bir parça Çikolata ye SOLAR PLEKSUS 1. Kendine bir görev çizelgesi yap. 2. En sevdiğin kalemle kendini anlatan bir yazı yaz. 3. Yatak odana kilit koy ve kendi alanını oluştur. 4. Hayır demeyi öğren. 5. Ajanda edin ve onu kullanmayı öğren. 6. Sabahtan günlük hedeflerini yaz ve akşam eve döndüğünde o hedeflerden yaptıklarını ve onun dışında yaptıklarını yaz. KALP ÇAKRASI 1) Şiir oku. 2) Sevdiğin birinin elini tut. 3) Herhangi bir arkadaşını / kişiyi kucakla. 4) Aşk filmleri seyret. 5) Salata ve taze yeşil sebzeler ye. 6) Üzerinde yeşil yada pembe rengi taşı 7) Senin hayatında sana veya hayatına pozitif

Çıkarlar söz konusu olunca!

Resim
Küçük kasabanın birinde bir caminin tam karşısında arazisi olan adam, bir genelev inşa etmeye başlamış. İmam ve cemaat buna şiddetle itiraz etmişler. Ancak mal sahibinin kendi arazisi üzerine nasıl bir işyeri açacağına da yasal olarak karşı çıkamamışlar. Tüm cemaatin tek yapabildiği şey imamın öncülüğünde bu genelev için her gün beddua etmekten öteye geçememiş. İnşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala her nasılsa şiddetli bir yıldırım düşmesi sonucu genelev yerle bir olmuş. Caminin cemaati bu olaydan duydukları büyük memnuniyeti saklamaya gerek görmemişler. Genelev sahibi adam, cami imamının ve cemaatin direkt veya in-direkt olarak bu hasardan sorumlu oldukları iddiası ile camiye karşı tazminat davası açmış. Cami imamı ve cemaat, savcılığa verdikleri savunmalarında bu konuda herhangi bir şekilde sorumlu tutulmalarına şiddetle itiraz etmişler. Bu olayın kendi dualarından dolayı meydana gelmiş olabileceği iddiasını da kabul etmemişler. Gerekli tüm belgeler tamamlanıp mah

2017 YILI ASGARİ ÜCRET - YASAL KESİNTİLERİ

Resim
2017 YILI ASGARİ ÜCRET - YASAL KESİNTİLERİ ( 01.01.2017 – 31.12.2017 Dönemi) Brüt Ücret 1.777,50 TL Sigorta Primi İşçi Payı 248,85 TL İşsizlik Sigortası Primi İşçi Payı 17,78 TL Gelir Vergisi Matrahı 1.510,88 TL Gelir Vergisi 226,63 TL Damga Vergisi 13,49 TL Kesintiler Toplamı 506,75 TL Asgari Geçim İndirimi (Bekâr ve Çocuksuz) 133,31 TL NET ÜCRET (Asgari Ücret + AGİ) (Bekar ve Çocuksuz) 1.404,06 TL AGİ DAHİL NET ASGARİ ÜCRET TUTAR AGİ Dahil NET Asgari Ücret (Bekar) 1.404,06 TL AGİ Dahil NET Asgari Ücret (Evli eşi çalışmayan) 1.430,73 TL AGİ Dahil NET Asgari Ücret (Evli eşi çalışmayan 1 çocuklu) 1.450,72 TL AGİ Dahil NET Asgari Ücret (Evli eşi çalışmayan 2 çocuklu) 1.470,72 TL AGİ Dahil NET Asgari Ücret (Evli eşi çalışmayan 3 çocuklu) 1.484,05 TL AGİ Dahil NET Asgari Ücret (Evli eşi çalışan) 1.404,06 TL AGİ Dahil NET Asgari Ücret (Evli eşi çalışan 1 çocuklu) 1.424,06 TL AGİ Dahil NET Asgari Ücret (Evli eşi çalışan 2 çocuklu) 1.444,06 T

KANSEROJEN PALMiYE YAĞINDAN YAPILAN ÜRÜNLERİN LİSTESİ

Resim
Vallahi "O kanser yapar mı, bu kanser yapar mı?" demekten kanser olacağız. Palmiye de Allah'tan deyip yiyeceğiz başka yolu yok gibi görünüyor. Nutella Doritos Ruffles Kinder Surprise Kinder Chocolate,(Medium Bars,Small Bars,Mini,with Cereals,with Cereals Mini) Kinder Bueno, (Bueno White) Kinder Happy Hippo, (Hippo Hazelnut) Kinder Maxi King Kinder Milk Slice Kinder Pingui Kinder Choco-Bons Kinder Joy Ülker Dankek (Kek Ürünleri,Lokmalık Çeşitleri) Ülker Hanımeller Ülker Çubuk Kraker Ülker Krispi Ülker Biskrem Ülker Bebe Sütlü Bisküvi Ülker Coco Star Ülker Dido Ülker Çokonat Ülker Çikolatalı Gofret Ülker Pötibör Bisküvi Ülker İkram Ülker Halley Ülker Olala Suffle kek Ülker Susamlı çubuk kraker Ülker Hanımeller Tuzlu Kurabiye paketi Ülker Rondo kremalı bisküvi Ülker Saklıköy Sütlü Kremalı Lifli Ülker Çokokrem Ülker Makarneks Ülker Yupo draje Ülker Probis Ülker Kekstra Ülker Bebek bisküvisi Ülker Bizim yağ(margarin) Ülker Çokoprens

Her şeyi hoşlandığı yem ile avlarlar.!

Resim
Kimileri bin türlü kötülük edip tek bir hesap vermeden yaşıyor, kimileri tek bir yanlışla mahkum oluyor. (William Shakespeare) Güven vermek önemlidir. Güven duymak da önemlidir. Ama en önemlisi, duyulan güveni boşa çıkarmamaktır. Ne kadınlar vardır, yanında yürüsen bile şereftir. Ne erkekler vardır, etek giydirsen kadına hakarettir. Dünya farklı dönüyor artık herhalde. İnsanlar bu kadar çok değiştiğine göre. Akşam gördüğünü sabah tanıyamıyorsun. Romanı yazar, çizer kalemi kırar gider, kalbi taşlaşmış kendini dünyanın merkezi sanır. Hiç düşünmez ki  kırdığı kalemin sahibi var. Allah mahşerde görür hesabını. Kadın veya erkek sapmış ise gerçekten tek taraflı ne yaparsanız yapın engelleyemezsiniz. Aldatmak karşı tarafı değil, kendini kandırmaktır. Özgüvensiz insanlar aldatır. Bu topraklar da eksik, aşk ve mutluluk kutsanmaz, ayrılık ve acı kutsanmıştır. Birlikteliklerdeki tutku kutsanmaz da, ayrılıklardaki tutku kutsanır hep. Yaralarıyla mutlu olmaya daha yatkın bir kültüre sahibiz b

Can yakanın canı olmaz!

Resim
O kadar çok taviz verildi ki ışığı gören geliyor. Ülkedeki bütün yabancıların geri gönderilmesi gerekir ki temizlik böyle yapılır. Ülkeye giren kişilerin ne olduğu araştırılmadan alınmasına izin verilmemeli ve kimliği araştırılmalı. Çünkü bütün terör eylemlerini gerçekleştiren kişiler yabancı uyruklu. Gelecekte daha büyük sıkıntılar çekeceğiz yurdumuz da bulunan yabancılardan ne oldukları belli olmayan bu kişilerden. Ülkeyi mesken edinenleri, elini kolunu sallayarak girenleri, vatandaşlık verilecekleri / verilenleri ne yapacağız ülkeyi ringonun ahırına çevirdiler ve bunların ülkeye girip çıkmasına göz yumanlar önce size sormak lazım. Ülkemiz yaşanacak yer olmaktan çıktı her yer bunlarla dolu ve hala da göz yumuluyor. Yabancıların elini kolunu sallayarak ülkemizde kayıtsız, belgesiz dolaşmaları her zaman tehlikedir. Ayrıca işsizliğin olduğunu biliyoruz ve kaçak çalışanlar ekonomiye zarar veriyor. Savaştan kaçarak sığınmacı olarak kalanlara iyi niyetli davranıyor olabiliriz ama her

HİÇBİR ŞEY İÇİN ÜZÜLMEYİN!

Resim
Hayatı sorgulamayı bırakıp kendimizi sorgulamalıyız, bakış açımızı, düşüncelerimizi, önyargılarımızı ve kendi çizdiğimiz sınırlarımızı. Kalpten yapılan basit bir iyilik, bazen sizin için en büyük yatırım olabilir. Hayat rengarenktir, onlardan birini bulduğunuzda her şey güzel olur ve siz de mutlu olursunuz. Hayat basit ama zorlaştıran bizleriz. 11 Eylül İkiz Kulelere saldırı sonrası binadaki firmalardan birinin hayatta kalanlarla yapılan sabah toplantısında güvenlik amiri orada hayatta kalabilenlerle ilgili şunları anlatmış. O sabah; - Firma müdürü, o gün oğlu ana okuluna başladığı için işe geç kalmış. - Birinin o gün ofis kahvaltısına getirilecek Donut’ları alma sırasıymış. - Bayan elemanlardan birinin sabah alarmı çalmamış. - Biri kaza yüzünden trafiğe takılmış. - Biri otobüsünü kaçırmış. - Biri kıyafetini lekelemiş, üstünü değiştirmek vakit almış. - Birinin arabası çalışmamış. - Biri telefonu cevaplamak için geri dönmüş. - Biri çocuğunu hazırlamakta zorlanmış, geç ka

Yitirmenin ne olduğunu biliyorum!

Resim
Yitirmenin ne olduğunu biliyorum. Kendi hayatını hayatından çıkartmayı biliyorum. Kendi mabedinden uzaklaşmayı biliyorum. Eğer isteseydin sunabilirdim kalbimi ellerine. Yapabilseydim indirebilirdim yıldızları yeryüzüne. Gücüm olsaydı çevirebilirdim zamanı geriye. Çiçeklere su ver, çiçekler güzel olsun, kokla. Çocuklara şiir yaz, içinde umut olsun. Unutma hep kendine söyle. Yarın çok geç bugün ölmeliyim. Sağır bir kurşun gibi ağır ağır düşmeliyim. Kayan bir yıldız gibi gökyüzünde sönmeliyim. Hissediyorum üstümde gezinen rüzgarı. Küçük bir kum parçası karışıyor denize uzakta bir yerde. Ayrılık zehirden bir hançermiş. Ayrılık vakti yaklaştıkça yüreğe zehir damlar. Boğaza bir şeyler düğümlenir. Sonra elin ayağın tutmaz olur, düşünemez olursun. Sağır olursun, duymadan bakarsın. Sevdadan geriye kalırsa sadece hüzün kalır. Yalnızız buluşmamız yasak. Görüşmemiz uzak. Devrilmiş kadehler gibi dönüyor başımız. Bir film sahnesi gibi akar gider ayrılık. Biz zaten hiçbir

Vardır bir sebebi!

Resim
Adamın biri bir gün bahçesinde otururken boktan top yapan bir bok böceği görmüş. Böcek pisliği ayakları ile yuvarlayarak giderken içinden şöyle geçirmiş: Ey Allahım! her şeyi çok güzel, çok hoş yaratmışsın da, şu böceği sırf pislikle uğraşsın diye mi yarattın? Aradan bir kaç ay geçmiş adam umarsız bir hastalığa yakalanmış. Derdine kimseler çare bulamamış. En sonunda bir doktor; Bak! bazen bahçeler de gezen bir böcek olur, ayakları ile pislik yuvarlar işte o yuvarladığı pisliklerden 40 gün boyunca aralıksız yiyeceksin, demiş. Adam 40 gün boyunca o pislikleri yemiş ve iyileşmiş. Aradan yıllar geçmiş aynı adam gemiye binmiş ve denizin ortasında çok büyük fırtınaya yakalanmışlar. Herkes bağırıp çağırıp ağlaşırken bu adam bacak bacak üstüne atıp sakince çayını yudumluyomuş. En sonunda birileri dayanamamış sormuş; Biz yana yakıla dua edip bağırıp çağırıyoruz bu ne sendeki rahatlık be adam. Adam şöyle cevap vermiş; KURBAN OLDUĞUMUN BİR KERE İŞİNE KARIŞTIM BANA KIRK GÜN BOK YED

Bir ben, bana alışamadım!

Resim
Her şeye alıştım. Yarı aç yarı tok gezmeye. Etrafımdaki iki yüzlülere. Leş yiyicilere. Densizlere, düzenbazlara. Aşk kaçkını sahtekarlara. Dinden dem vurup ekmeğimi çalanlara. Bana şükürü layık görüp. Kasalarını dolduranlara. Kışın ayazına. Yazın sıcağına. Her şeye. Ama her şeye alıştım da. Bir ben, bana alışamadım. HÜLYA ÇAKICI 

Kayyum nedir?

Resim
KAYYUM, belli bir malın yönetilmesi yada belli bir işin yapılması için görevlendirilen kişi demektir. Kayyum genellikle usulsüzlük yapılan özel kurumlara, şirketlere, devletin el koyduktan sonra atadığı yöneticidir. KAYYUM NASIL ATANIR? Kayyum, usulsüzlük yapıldığı belirlenen özel kurumlara ve şirketlere devlet el koyduktan sonra atanan yöneticidir. Kayyum, mahkeme tarafından atanır. Kayyum olarak atanan kişiler, makamlarının kendilerine verdiği yetki ve görevler dahilinde çalışmalarını yapar. Atanan kayyumun görevleri mahkeme tarafından belirlenir. Kayyumun görev yetkileri geçicidir. Kayyumun yetkileri atanmasına neden olan durumlarla sınırlıdır. Eğer kayyum atanması belli bir işin için istenirse, kayyumun görevi, yetkisi ve kalacağı süre, bu işe göre belirlenir. Kayyumun görevi, şirket ya da kuruluşun suç unsuru mahkeme kararıyla sabit olana kadar ya da söz konusu kuruluş, suçlamalardan aklanana kadar bulunduğu şirketi ve kurumu yönetmektir. Kayyum olan kişi, bu kapsamda her

Asgari ücretliye bir şey olmaz!

Resim
Gelişen Türkiye mi? Çalışıp ezilen Millet mi? Yerlere, göklere sığdıramadığınız idareciler mi? İnsanlar az ile geçinmeye alıştırılıyor ki gelecekte de fazla bir şey beklemesinler. Bir şey olmaz asgari ücretliye, fakirden alıp zenginlere vermeye devam. Fakire para lazım değil, çok şükür kıt kanaat geçiniyoruz, bir şey olmaz bize ekmek, su neyimize yetmiyor. İnsan hayatının ucuz olduğu bir yer de kimse adaletten bahsedemez. Nasıl geçinecek bu millet. Ev için banka faizlerini minimum düşürüp evlere % 30 zam yapılan ülkenin adıdır Türkiye. Kiralara yanaşılmaz altıyüz lira kira ile ancak gecekonduda oturulur. 15 temmuz da bu ülkeyi kurtaran bu milletti, 100 lira zammı çok gördüğünüz millet işte bu insanlar. 1404 lira maaşla çocuk mu okutsun, kira mı versin, elektrik, su, mutfak masrafina mı yetişsin, ne yapsın bu insanlar. Evler de huzur diye bir şey kalmadı boşanmalar, işsizlik diz boyu. Milletvekiline ikibin lira zam. Devlet büyükleri elinizi vicdanınıza koyun ve görün artık fakir f

Kindar neslin son sürümü!

Resim
Ön sıralar ayaktaysa arkadakiler sanırım yer çekimine meydan okuyorlar. Onbeş yıl önce bizim elimizde de bir adet Cumhuriyet vardı bakalım gözümüz açıldığında ne kalmış olacak. Avrupa bin yıl önce haçlı seferleriyle öğrendi dinle bir yere varılamayacağını. Sonra bunlar dünya lideri oldu, dindar ülkeler de bunların maşaları. Artık umutları da tüketiyoruz sevgiyi, kardeşliği tükettiğimiz gibi. Acaba diyorum bazen, ilk kelime 'Oku' değil de 'Okuma' olsaydı senaryo yine böyle mi olurdu? Biçtiğini beğenmeyen ektiğini gözden geçirmeli. Bir konu hakkında 'gerizekalı' yerine konulmak istemiyorsan o konu hakkında ne medya da gördüğüne inanacaksın, ne de siyasetçilerden duyduğuna. Ülkede hiç sorun yokmuş gibi davranmak hiçbir sorunu çözmez. Dini imanı para olanlar vatan, millet çıkarı nedir bilmezler. Bu güzel topraklar da böylesi kalbi, beyni kirli insanlar nasıl oluştu. Hiçbir görüşleri yok, herhangi bir konuda bilgileri yok, sevdikleri hiçbir şey yada canlı yo

İzliyoruz gözlerimiz kapalı

Resim
Biz sesimizin önemini susturulduğumuzda anladık. Türkün aklı sonradan başına gelirmiş. Umarım her şeyimizi kaybetmeden aklımız başımıza gelir. Aslında aklını başına almalarını dilediklerimizin hiçbiri koyun değil, sadece koyun postuna bürünmüş tilki. Hepsinin her şeyden haberi var. Yarın öbür gün kandırıldık diyecekler. Koyunlar, yaşadığı yer için canını ortaya koymaz ahırlarında saklanırlar sadece yemlenmek için, çıkarları için ortaya çıkarlar. Hiçbir şey tesadüf değildir. Her şey bir şeylerle başlar sonra büyür. Kontrol edilmesi zordur. Aklını kullanan insan her şeyi ve herkesi sorgular. Ama nedense gerçek anlamda aydın bu ülkede yok. Şayet varsa da çok az ki biz onları göremiyoruz. Televizyonlar bizi anlatmıyor, kitaplar bizi yazmıyor, bizim sorunlarımız, hayatlarımız, çıkmazlarımız yok, kendimizi okuyamıyoruz hiç bir hikayede. Esnafın sıkıntısı anlatılmıyor, mağazadaki satış görevlisinin, müşteri temsilcisinin, santral görevlisinin, bakım elemanının sorunlarını, hastanedeki

Birisi barışı başlatmalı, tıpkı savaşı başlattığı gibi

Resim
Birisi barışı başlatmalı, tıpkı savaşı başlattığı gibi. Stefan Zweig Savaşları çıkaranların çocukları O savaşlar da asla bulunmazlar. Stefan Zweig tüm kitaplarını okuduğum yazarlardan birisi. Amok Koşucusu ile başlayan (hayranlığım) okumam tüm kitaplarını kapladı ve içinde hiç fire vermedim. İsterdim ki yeni nesil de bu tür kitapları okusun ve bakmaktan çok görebilmeyi öğrensin. Ama çok zor artık. Teknoloji ve yeni türeyen taklit kitaplar zoraki okunuyor artık. Stefan Zweig 2. Dünya Savaşındaki katliamlara dayanamayıp, karısıyla birlikte intihar etmiştir. İnsanlık freni patlamış bir kamyon da uçurama doğru gidiyor. Gelecek nesillerin durumu hiç iç açıcı görünmüyor. Açlık, sefalet, yoksulluk, işsizlik, göçler, artan şiddet, terör, savaşlar, doğal kaynakların tüketilmesi, iklim değişikliği vs. İnsanoğlu kendi cehennemini kendi hazırlıyor sanki. Bakıyorum dünya da kadınlar, çocuklar ve hayvanlar hep her türlü şiddete, kötülüğe, tacize, haksızlığa uğrayan onlar. Dünya'yı yön

Kürekleri Çekip Uzaklaşma Zamanı...

Resim
Geçer dediklerimi geçirdim, biter dediklerimi bitirdim, nefret ettiklerimi sildim ve yeter dedim. Geride bıraktıklarım hesap sormasın hiç bana. Farkında olduğum için var oldunuz, vazgeçtiğim için bugün yoksunuz. Bence siz artık kendi çapınızda eğlenin. Şu dünyaya geldik gidiyoruz. Kimseden kimseye fayda yok. Ne dostun var, ne arkadaşın, her şey menfaat çıkar sırtını dönmeye gör. Şimdikilerin sevgisi de yok. Sevgi, aşk, dostluk, arkadaşlık masallar da kaldı artık, her şey sahte. Kendisi olamayan insan evrimi kaçırır, başkalaşır o artık insan değildir sadece canlıdır. Kalp bir kez kırıldı mı, hiç kimseye aldırmaz ve hiç bir şeyi umursamaz. Belki mutluluğun sonu ama huzurun başlangıcıdır bu. Mutlu olmak bir seçimdir demişler, ne kadar doğru. Ben artık hep mutluluğu seçiyorum. Mutsuzluktan o kadar bıktım ve yoruldum ki. Zaten çok vakit de kalmadı, işte geldik gidiyoruz. Yeter ki siyah bakmayalım, beyaz, yeşil, pembe, mavi hakim olan anlarımız, anılarımız, sevginin sıcak renkleriyle ç

Dürüstlerin aforoz edildiği toplum

Resim
Kimler neyin hesaplarında, şeytana sorsak beni karıştırmayın der. İnsanlar gerçek olmayan vaadlere inanmaya daha çok istek duyuyor. Öyle ki elinde sihirli değnek varmış gibi konuşanlar, işin uzmanı olmayan kişiler daha çok çekiyor milletimizi. Yani ülkece umuda, mucizeye ihtiyaç duyuyoruz. Ülke de nerede dolandırıcı, sahtekar aynı zamanda vasıfsız, kendisi hakkında bile fikri olmayan, beyni olmayan ama iyi taklitçi varsa sosyal medya fenomeni oluyor. İnsanlar takip edip, bilmeden tanımadan bunları popüler yapıyorsa asıl sorun insanımızda, toplumumuzu oluşturan bireylerdedir. Dudağı şişik, sosyetik olunca istediği kadar kandırabilir. Diploma önemli değil dayın olsun yeter. Gerçek olan neyimiz kaldı acaba? Televizyona çıkıyorsa doğru söylüyordur mantığıyla hareket eden insanlar dinlediği kişileri iyice araştırsınlar. Böyle yüzlerce insan var. Lisansı olmadan psikolog olan mı ararsın, diyetisyen mi ararsın, genel müdür mü ararsın, ceo mu ararsın böyle sürer gider. Ülkede herkes her

Aşkın Adaleti Yok!

Resim
Doğru zamanda doğru yerde olamamaklardan oluşur hep hayat. Hiçbir şey açıklayamaz içimizdeki boşluğun ağırlığını. Gelişine yaşıyoruz hayatı kırgın yüreklerimiz, yorgun bedenlerimiz, kaybedilmiş heveslerimizle öylesine. Bazı şeyler yüreğimizi yaksada sonradan görüyoruz ki güven boşa çıkmış, emek ziyan olmuş, kısacası ders almamız için yaşanması lazımmış, hayır sandığımızdan şer, şerden de bir hayır çıkabiliyormuş. Etraftaki gürültüden kendi yüreğimizin sesini duyamamışız. Bazılarının yüreği karanlık, bazılarının aydınlıktır. Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama, sadece kendini koru. Çok söz veriliyor ama çok geçmeden de fabrika ayarlarına geri dönülüyor. Hayatta yapılacak o kadar çok hata var ki, aynı hatayı yapmakta ısrar etmenin bir anlamı yok. İnsanlar birbirine hep sevgi masalı okur durumda. Kimi ele ele görsem onsuz yaşayamıyor. Ayrılıp yeni birisini bulduğunda da aynı masal. Günümüz de sevgi olayı farklı, ki

MİMAR SİNAN’DAN SÜRPRİZ MEKTUP

Resim
Birkaç yıl önce Süleymaniye Cami’sinin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalması üzerine en yetkin mimar ve mühendislerden oluşan bir ekip, camiinin bütün yükünü taşıyan kemerleri incelemeye aldı. Kemerlerin içinde gizli bir bölme ekibin dikkatini çekti. Bölmede, Mimar Sinan’ın imzasını taşıyan Osmanlıca bir mektup vardı. Mektup’ta şöyle yazıyordu: “Bu notu bulduğunuza göre kemerlerden birinin kilit taşı aşındı ve nasıl değiştirileceğini bilmiyorsunuz.” Koca Sinan kademe kademe kilit taşının nasıl değiştirileceğini anlatıyordu. Heyet, Sinan’ın söylediklerini aynen uyguladı. Süleymaniye Camii böylelikle kurtarıldı. Bu not şimdi Topkapı Sarayı’nda saklanıyor. Yaşamın ve Farkındalığın 16 Altın Maddesi 1- Ufak şeyleri dert etmeyin. 2- Erkenden kalkmaya alışın. 3- Hayatı olduğu gibi kabul edin. 4- Tenkit etme isteğinizi bastırın. 5- Bırakın ara sıra canınız sıkılsın. 6- Rastgele iyilikler yapmaya çalışın. 7- Başkalarını suçlamayı artık bırakın. 8- Her şeye hakim olm

Umuda Kelepçe Vurulmaz

Resim
Müslüman Noel, yeni yıl kutlamaz. Zaten Müslüman coğrafyalar da genellikle kutlama olmaz. Acı, kan, şiddet, bomba ve cehalet vardır çünkü. Göz göre göre insanların ölmesine sebep olanlar, vahşeti önlemek yerine vahşete ön ayak olanlar, umarım sizlerinde canınız yanar. Kininiz de boğulursunuz. En çok üzen de, birilerinin bizim topraklarımız da bu kadar rahat hareket edebilmesi. Devlet kendi şiddetine hukuk, bireyinkine ise suç adını verir. (Max Stirner) Cemaatler, belediyeler, diyanet, işi gücü bırakıp 15 gün boyunca yılbaşı kutlayan insanları organize bir şekilde hedef göstermiş, teröristlere istemeden yardımda bulunmuşlardır olayın özeti budur. Anlayabilene tabii. Kimseye zarar vermeden içki içmeleri veya yılbaşı kutlamaları kendilerinin kararıdır. İnsan olmak dindar olmaktan daha önemlidir. Her şeyi Allah yaratmıştır, yaratılmışı katletmek Allah'a savaş açmaktır. Katil katildir, İslam'la, insanlıkla hiçbir alakası yoktur. Noel ve yeni yılı (yılbaşı) birbirinden ayır

Yağmur olasım geliyor

Resim
Yağmur olasım geliyor. Ne kadar pislik varsa dünya da temizleyesim. Sen tüm duygularını yaşayıp. Bir yaprak gibi dalından yere düşerken. Ben senin o şekildeki yalnız, umutsuz, masum halini sevdim. Beni unutma! Biliyorum giden unutmak ister. Geri de bıraktığı her şeyi. Sen her şeyi unut. Beni unutma! Her an düşün demiyorum. Ara sıra hatırla işte. Sana ihtiyacım var dediğim de! Hiç aldırmayışını ben hiç unutmuyorum mesela. Bu saatten sonra sen de benimle ilgili şeyleri an yana yakıla. Sevenleri buluştur. Yağmurla su gibi. Kimsenin girmediği bir sevda yaşat. Sevdanın kökü derinler de. Uçurum da serinler de. Geleceğe umutlar yarınlar da. Umudu yarınlara yazanla yaşat. Benimle yaşlan. Her sabah şükreder, gözlerine bakar Amin derim. Bu gün de gördüm seni, bu gün de güzel geçecek. Ben herkes gibi değil de, duam gibi severim seni. Kalbimden, gönlümden kopan gizli saklı sözler gibi. Kim duasını sevmeden diler ki. Kalbin bir gün seni sevgiliye götürecek. Ruhun bir gün

Teknolojik cahiller en tehlikelileri...

Resim
Atatürk Havalimanına iniş yapan uçağın altından drone geçti... Atatürk Havalimanına iniş ve kalkış yapacak uçakların güzergahlarında tüm önlemlere rağmen drone uçurulmaya devam ediliyor. Yapılan haberler, uyarı levhaları ve cezalara rağmen drone uçuranlar, hava trafiğini tehlikeye düşürüyor. Havalimanının havadan görüntüsünü almak isteyenler, bölgede yine drone uçurdu. Son olarak Nairobi -İstanbul seferini yapan bir uçağın pilotu drone rapor etti. İniş için alçalan uçağın pilotu, Atatürk Havalimanı hava trafik kontrol kulesi görevlisiyle bağlantı kurdu. Pilot kuleyi, “Efendim 16 milde altımızda yaklaşık 500 feette drone geçti bilginize” diye uyardı. Alıntı Drone: Kameralı insansız hava aracı demektir. Pilotların korkulu rüyası kuşlar zaten. Bir de Drone'un motora kaçtığını düşünün! Rüya kabusa dönüşür! Olmaması gereken yerler de yasak zaten. Öncelikle, drone'lar hobi amaçlı kullanılan cihazlardandır. RC arabalar gibi. Yani hobidir. Yerleşim merkezlerine belli bir mes

Noel Baba Antalya'nın Demre ilçesindendir

Resim
Noel Baba efsanesi ve 6 Aralık'ta çocuklara şekerleme ile hediye verilmesi geleneğinin, Piskopos Nikola'yı konu alan Hollanda efsanesi Sinterklaas'a dayandığı kabul edilir. Bu efsane ilk kez Hollandalı göçmenler vasıtasıyla Amerika Birleşik Devletleri'ndeki New Amsterdam'a ulaşmıştır. Piskopos Nikola (Barili Nikola ya da Myralı Nikola olarak da bilinir), Likya'nın Myra yöresinde (günümüzde Antalya-Demre) yaşamış bir 4. yüzyıl Hristiyan azîzidir. Antik Likya'nın liman kenti Patara'da (Antalya'nın Kaş ilçesinin Kalkan beldesi yakınlarındaki bir antik kent.) doğduğu kabul edilir. Öldükten sonra Myra'daki kilisesinin mezarlığına gömüldü. 6. yy'a gelindiğinde türbesinin ünü yayılmıştı. 1087 yılında İtalyan denizciler yada tüccarlar kemiklerini İtalya'nın Bari kentine götürdüler. Denizcilere yardım eden bir papaz olarak biliniyor. Bir diğer önemli olayı evlenme çağına gelmiş üç kızın paraları olmadığı için her bir kıza yardım etmesidir. Y

HİÇ BİR ŞEY OLDUĞU GİBİ KALMAZ

Resim
Dervişin biri uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir köye ulaşır. Karşısına çıkanlara kendisine yardım edecek, yemek ve yatak verecek biri olup olmadığını sorar. Köylüler, kendilerinin de fakir olduklarını, evlerinin küçük olduğunu söyler ve Şakir diye birinin çiftliğini tarif edip oraya gitmesini salık verirler. Derviş yola koyulur, birkaç köylüye daha rastlar. Onların anlattıklarından Şakir'in bölgenin en zengin kişilerinden birisi olduğunu anlar. Bölgedeki ikinci zengin ise Haddad adında bir başka çiftlik sahibidir. Derviş Şakir'in çiftliğine varır. Çok iyi karşılanır, iyi misafir edilir, yer içer, dinlenir. Şakir de, ailesi de hem misafirperver hem de gönlü geniş insanlardır. Yola koyulma zamanı gelip Derviş, Şakir'e teşekkür ederken; böyle zengin olduğun için hep şükret der. Şakir ise şöyle cevap verir: Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Bazen görünen, gerçeğin kendisi değildir. Bu da geçer. Derviş, Şakir'in çiftliğinden ayrıldıktan sonra bu söz üzerine uzun

Kendi Haline Bırakıp İzleyin...

Resim
Belki bir gün lazım olur diye kıyıya köşeye biraz mutluluk saklamalıydık. (İlhan Berk) Ya kalırsın yada yola devam edersin, başka seçeneğin de yok zaten. Hayattaki her şey uzaktan güzel gözükür. Bir sergiye gittiğimizde bile, uzaktan seyredildiği zaman daha iyi anlaşılabilir. Mutluluğa kendinden çok şey, başkalarından az şey bekleyerek ulaşırız. Uçmak için kuş olmaya gerek yok küçük sevinçler yeterli ki, sonuçta dertlerimizin yaratıcısı da biziz, dermanını bulacak olan yine biz. İçimiz bunu iyi biliyor ama bizler duymuyor, dinlemiyoruz. Dinlersek cevap gelecek, önce fark edeceğiz ve sonra düzelteceğiz, sürekli mutlu olmak yerine kendini mutlu etmeyi bilecek kadar zeki olmak yeterli bunu göreceğiz. Çünkü mutsuz insan yoktur, mutlu olacağına inanmayan insanlar vardır ve insanları yorgun kılan yaşamları değil işte bu taşıdıkları maskeleridir. İçi acı çekse de gülmeye devam eder insan, çünkü güçlü bir insanı asla üzemezsin ancak zannedersin. Artık böyle şeylere alıştık, bazen hiç

Ülkecek hala direniyoruz!

Resim
Bir şeyi ortaya çıkaran veya yapan ve bir şeyler için savaşan küçük seçilmiş bir grup. Bir şeyin yapılmasını seyreden ve sadece konuşup yerinde sayan büyükçe başka bir grup. Ve neyin olup bittiğini bilmeden yaşayan muazzam bir kalabalık. Ülkecek delirmek üzereyiz ama yine de hala direniyoruz kalan bir parça aklımızla. Fırtına, özgürlük, mutluluk bunu hazmedemeyenlere kükreyiş bu. Artık çok kişi öğrenmeye başladı, her şeyin koltuktan göründüğü gibi olmadığını. Ülkemizde siyaset ile İslamı ayırt edemiyoruz. Açık kapalı ayrımı olmadan, toplumsal baskı olmadan vs. yaşamayı öğrenemedik, öğrenemeyeceğiz. Kurân'ı Kerim'de zulumden kaçının, mazlumun ahına girmeyin deniyor. Atatürk'ün sayesinde Türk Alfesini öğreniyoruz, okuyabilme şansı yakalıyoruz. Bizlere miras bıraktığı haklardan yararlanırken bile nankörleşiyoruz. Devletin dini olmaz din toplum içindir. Müslüman gibi yaşamak kişinin kendi seçimidir halka zorla empoze edilmez. Hz. Muhammad (S.A.V) kızına bana güvenme diyor

Türk astrolojisine göre burçlar

Resim
1. TORUK (21 Mart-31 Mart): İrade sahibi, gururlu, şerefli, iyi yüreklidir.İyi bir yöneticidir. 2. HIMMIY (1 Nisan-10 Nisan): İyimser, idealist, romantiktir. 3. HUTTUS (11 Nisan-20 Nisan): Hassas, mantıklı, dürüst, kıskanç ve irade sahibidir. 4. HUNTA (21 Nisan-30 Nisan): İnatçı, zevk sahibi, kırılgan ve duygusaldır. 5. ÇOLPANCI (1 Mayıs-10 Mayıs): Duygu tutsağıdır. Çocuk ruhlu temiz kalpli Ve sadıktır. 6. KÖLKÖL (11 Mayıs-21 Mayıs): Enerji dolu, aşkta şahane, kahraman yapılı ve iktidarcıdır. 7. ÇAMAY (22 Mayıs-31 Mayıs): Mantıklı, temiz ahlaklı, idealist, fikirde önder,yeteneklidir. 8. KÜYLÜ (1 Haziran-10 Haziran): Düzeni sever. Güç sembolüdür. İhaneti kabul etmez. 9. KUŞMUŞ (11 Haziran-21 Haziran): Mantıklı, parlak, iyimser, eleştirici,şen ve şanslıdır. 10. SEZGEK (22 Haziran-30 Haziran): Mızmız, tatlı dilli, içine kapanık,inatçı, yetenekli, şendir. 11. KUŞDÜGER (1 Temmuz-11 Temmuz): Duyguları mantığından üstündür. Yemeği sever;sanata ve siyasete yeteneklidir. 12. GOND

En önemli renk?

Resim
Dünyanın bütün renkleri bir gün bir araya toplanmışlar ve hangi rengin en önemli, en özel olduğunu tartışmaya baslamışlar; YEŞİL demiş ki: "Elbette en önemli renk benim. Ben hayatın ve umudun rengiyim. Çimenler, ağaçlar ve yapraklar için seçilmişim. Şöyle bir yeryüzüne bakın her taraf benim rengimle kaplı..." MAVİ hemen atılmış: "Sen sadece yeryüzünün rengisin ya ben? Ben hem gökyüzünün hem de denizin rengiyim. Gökyüzünün mavisi insanlara huzur verir ve huzur olmadan siz hiçbir işe yaramazsınız..." SARI söz almış: "Siz dalga mı geçiyorsunuz? Ben bu dünyaya sıcaklık veren rengim. Güneşin rengiyim. Ben olmazsam soğuktan donarsınız hepiniz..." TURUNCU onun sözünü kesmiş: "Ya ben? Ben sağlık ve direncin rengiyim. İnsan yaşamı için gerekli vitaminler hep benim rengimde bulunur. Portakalı, havucu düşünün. Ben pek ortalarda görünen bir renk olmayabilirim ama güneş doğarken ve batarken gökyüzüne o güzel rengi veren de benim unutmayın..." KI

HÜLYACA YORUMLAR: Umarım Kininiz de Boğulursunuz!

HÜLYACA YORUMLAR: Umarım Kininiz de Boğulursunuz! : Müslüman Noel, yeni yıl kutlamaz. Zaten Müslüman coğrafyalar da genellikle kutlama olmaz. Acı, kan, şiddet, bomba ve cehalet vardır çünk...

Umarım Kininiz de Boğulursunuz!

Resim
Müslüman Noel, yeni yıl kutlamaz. Zaten Müslüman coğrafyalar da genellikle kutlama olmaz. Acı, kan, şiddet, bomba ve cehalet vardır çünkü. Göz göre göre insanların ölmesine sebep olanlar, vahşeti önlemek yerine vahşete ön ayak olanlar, umarım sizlerinde canınız yanar. Kininiz de boğulursunuz. En çok üzen de, birilerinin bizim topraklarımız da bu kadar rahat hareket edebilmesi. Devlet kendi şiddetine hukuk, bireyinkine ise suç adını verir. (Max Stirner) Cemaatler, belediyeler, diyanet, işi gücü bırakıp 15 gün boyunca yılbaşı kutlayan insanları organize bir şekilde hedef göstermiş, teröristlere istemeden yardımda bulunmuşlardır olayın özeti budur. Anlayabilene tabii. Kimseye zarar vermeden içki içmeleri veya yılbaşı kutlamaları kendilerinin kararıdır. İnsan olmak dindar olmaktan daha önemlidir. Her şeyi Allah yaratmıştır, yaratılmışı katletmek Allah'a savaş açmaktır. Katil katildir, İslam'la, insanlıkla hiçbir alakası yoktur. Noel ve yeni yılı (yılbaşı) birbirinden ayır

Dünya Dinlerle Değişir mi?

Resim
Dünya nasıl değişir? Vedik yazıtlarının (Vedalar) tarihi 10 bin yıl öncesine uzanır. Yaratılış efsanesinde geçen Allahın isimleri; Brahma: Rahman ve Shiva Rahim'dir. Budizm de bunlar ilahlaştırılıp tek Tanrılara dönüştürülmüş olsalar da bu hakkın insanlara Adem A.S ile bildirmiş olduğu sıfatlarıdır. Veda'larda ve Tarut'ta Allahın 66 ismi bildirilmişken Kuran'ı Kerim'de Allah 99 isimle tamamlanmıştır. Tüm isimler onundur. Tarihten bu güne yapılan katliamların hemen hemen hepsi kendi dinini başkasına dayatmak veya kendi hakimiyetini genişletmek için olmuştur. Halbuki hiç bir dinde zorlama veya yok saymak yoktur. Geleneksel İslami anlayışın problemi her türlü sorunun cevabını hukuken cevaplamaya çalışmasıdır. Örneğin, çarşaf din adı altında kadını köleleştirmedir. Kadın istediğini giyebilir ama bunu din istedi diye giyiyorsa bu da zorla giydirilmiş demektir. Bir saç telinin karşı cinste şehvet uyandırmasını düşünmek saçmalıktır. Bir bayanın saç telinden bile ci