Sınırlamaları aşmak!


Her bilişsel yanılgının bir sebebi var. Öncelikle beynimize zaman ve enerji kazandırmak. Işık yansıması ile beyin şekilleniyor ve duyularımızla algı yaratıyor. Bilinmezliğe olan açlık ve her şeye hazırlıklı olma iç güdüsü.

Kör insanlara şizofreni teşhisi konmaz. Çünkü şizofreni beyinde fazla DMT salgılanması sonucu oluşan bir hastalıktır. Dmt'de epifiz bezi tarafından salgılanır ama epifiz bezi sadece dmt salgılamaz. Melatonin dediğimiz belki de vücudumuz için en önemli salgıda bu organdan salgılanır. Melatoninin daha fazla salgılandığı zamanlar, gece üç ve beş arasıdır yani etrafın karanlık olması gerekir, telefonun ışığı bile melatonin salgılanmasını düşürür. Doğal olarak kör insanlar hiçbir zaman ışık alamadığı için melatonin salgılanması onların vücudunda hiç durmaz ve sürekli olarak kanser gibi, şizofreni gibi salgı bozukluklarının tetiklediği hastalıklarla savaşır ve bu hastalıklara yakanlanma olasılıkları yok denecek kadar azdır.

Aristo her şeyin değiştiği bir alemde değişmeyen şeyin ne olduğunu, yani zorunlunun ne olduğunu sordu. Sembolik mantıkçılar mantığı matematiğe indirgemeye çalışırken matematiğin özdeşlikten, yani mantığın bir ilkesinden çıktığını unutmuş gibiler. Aristo'nun dünyayı, Sartre'in özgürlüğü, Popper'ın bilimi anlamaya çalıştığı söylenir. Bu felsefe ne tam bilim, ne de metafiziktir. İkisi arasında bir yerde din ile kanka oluverecekmiş gibi. Sembolik mantık ile de matematiğe çok yaklaşıyor. Aslında bilgi elimizin altında sayılır ama etraflıca düşünme alışkanlığımız bir türlü gelişmedi.

Charles Darwin'de evrimsel sürecin baş mekanizmalarından birisi olan Genetik Sürüklenme'den bihaber Darwin olmuştu. Evrimin en büyük teorisyenlerinden birisiydi ve hala da öyle. Bazı olayları anlayabilmek için deha yeterli olmayabiliyor. Kollektif aklın büyümesi ve zamanın uygun koşulları yaratması gerekiyor.

HÜLYA ÇAKICI

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleyman Demirel'den bir fıkra ile günümüz :)

Hayat Kişiye Özeldir

Ayağınızdaki 6 Güçlü Nokta