Kayıtlar

Ekim, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sanat Bir Tercihtir...

Resim
Sanat bir tercihtir, yaşamın akışını belgeleme yoludur. Devri geçtiğinde ihtiyaç duyulmaz çünkü yeni oluşumlar yeni sanat belgelerini yaratır, gerisi bir grubun diğer gruptan farklı olduğunu vurgulama ve kendi klanlarını yaratma çabasıdır. Kültür, sanat, müzik gibi üst yapı kurumları hayatı yaşanılır hale getirir. Bunlardan uzak durmak ruhu köreltir, toplumsal ilişkilere zarar verir. Edebiyat kelime anlamı ile edep kökeninden gelir, kişi edebiyat çalışırken aynı zamanda ruhunu da terbiye eder. Yüksek sanat, yüksek insan topluluğu ister. Avamın sanat üretimi de ona göre olur. Hayat şarkıdır, sende şarkını söylersin ama karşındakiler nota yoksunu iseler insanı içten içe öldürürler. Çünkü inceliktir fikir, yaşam ve hayat. Naif ve zarif olmak olacağım deyince olan bir şey değildir. İçten gelir, genlerde vardır. Kültür ister, eğitim ister, davranıştan çok var oluşta incelik ister o da dışa yansır. Bunu bilerek yapmazsınız, güneşin ışınları gibi ısıtır değdiği yeri, hayat verir, ru

Gelişim Değişimi Sağlar!

Resim
Gelişimsiz değişim olur ama değişimsiz gelişim olmaz. Gelişmek için önce değişmek gerekir, öğrenme isteği eğitimi getirir, eğitim bilgiyi, bilgilendikçe değişimlere açıksındır bu da gelişmeyi sağlar. Her değişim bir gelişim değildir olumsuzları da vardır ama her gelişim bir değişimdir. Bu nedenle gelişim değişimi sağlar. Günümüzde gelişim sayesinde elimizde bir çok teknoloji imkanı var ama bu süreçte insan beyni de tembelleşmiş durumda. Gelişimimiz yanlış ölçüde ilerliyor savaşlar, kavgalar vs. gibi. Değişimin olumlu yönde mi, olumsuz yönde mi olacağı öncelikle saptanmalıdır. Her yönde olabilir ama olumlu yönde değişim olursa gelişimi de beraberinde getirecektir, olumsuz yöndeki değişim ise gelişimi değil gerilemeyi beraberinde getirir. Değişim gelişimi sağlar ki, değişmenin sınırı yoktur. Olağan her şey zıtlıklar üzerine kuruludur, kaosu yaşamazsak doğruyu, yanlışı anlayamaz dolayısıyla gelişiminde ne demek olduğunu idrak edemeyiz. Değişmenin sonu yok, gelecek ne gösterir bi

Suya Sabuna Dokunmak

Resim
Bağırsaklarımızda yaşayan bazı bakteriler havayla temas edip ellerimiz ve ağzımız yoluyla bedenimize girdiğinde bizi hasta ediyor. İshal ve mikrobik bağırsak hastalıklarının bazılarını ellerimizi iyi yıkamadığımız için kendi kendimize bulaştırıyoruz. Hastalıkların çoğundan korunmanın en önemli yolu ellerimizi sık sık sabunla yıkamak. Temizlik Müslümanlardan Avrupaya örnek olmuştur. Şimdilerde ise onlar yaşıyor, yapıyor, uyguluyor Müslümanlar ise pislik içindeler, İslamiyetin temizliği bu kadar emreden bir din olmasına rağmen. Sokaklar, piknik alanları, parklar, umumi tuvaletler vs. pis kullanılıyor. Televizyonda, reklamlarda bile çöpüne sahip çık sloganları kullanılıyor ama kapatılmayan musluklar, elektrik düğmeleri, bana ne diyen insanlar gittikçe çoğalıyor. Mescitler de bile namazını kılıp seccadesini toplamayan, ellerine geçirdiklerini hep bir yerlere savuran, peçetesini, şişesini bırakıp giden, ibadethaneleri bile hor kullanan insanlar var. Bunları yapıpta ben Müslümanım di

Sınırlar Sadece Yoksulları Sınırlar!

Resim
Bu topraklarda huzur içinde yaşayabiliyorsak bırakıp kaçan yada köleliğe razı olan değil, savaşıp gazi olan, şehit olup arkasında yetimler, dullar bırakan dedelerimiz sayesindedir. Araplar korkaklıklarının bedelini ödüyorlar. Önce Allah kalplerine cesaret versin sonra vatanları da olur, aşları da, işleri de. Cehaletle savaşıyoruz, emperyalist ABD ile İsrail silah satıp ülke ekonomisi güçlendirecek diye yeterince savaş icat ettiler. Orta doğu ve neredeyse Müslüman ülkelerin tamamını bir şekilde birbirine düşürdüler. Medeniyetlerin geldiği seviyeye aldanmamak gerekir. Yaşama içgüdüsü öyle güçlüdür ki insanı vahşi hayvana dönüştürür. Kimisi yaşamak için ölür, kimisi de öldürür. Kırbaçlanan kölelerin kırbaca katlanmasının ve kırbaçlayan uşağın vahşiliğinin nedeni ölüm korkusu ve yaşama içgüdüsür. İnsanoğlunun dinlere, ırklara bölünerek kolayca kontrol edilebilmesinin nedeni de bu dürtüdür. Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması laikliğin özü budur. Bir din adamı, din alimi

Oynayan Halk Tehlikeli Olur

Resim
İnsanlar dünün yanlışlarını, günün kazançlarını, yarının planlamasını düşünmeliler. Üreten insan ve tüketen insanların farkı nedir bilmeliler. Timur halkına sık sık zam yapar sonra halk ne yapıyor diye hocayı sokağa yollarmış. İlk başlarda cevaplar iyi gitmiş Timur'da zamlara devam etmiş. Hocaya git bak bakalım neler oluyor diyor, hoca gidiyor geliyor arkasından yeni zamlar geliyor. Günlerden bir gün hoca koşa koşa, nefes nefese geri geliyor. Timur; hayrola hoca ne oldu? diye sorunca hoca; halk oynuyor diyor. Timur hemen zamları durdurtuyor nedeni sorulunca cevabı; 'oynayan halk tehlikeli olur' oluyor. Çaresizlik insan beyninin kötü komutlar vermesi, bunun verebileceği zararlardan korunma güdüsü ve refleksidir. Şükür duygusu beyni daha iyi noktalara, teselliye, olumlu düşüncelere yönlendirme, yeni umutlar için zaman kazanmaya çalıştırma için söylenen korunma refleksinin ifadesidir. Bir ülke sanayi ile büyür, ihracatla büyür, vergiyle, zamla nasıl büyür düşündürür.

Kendime Sorular?

Resim
Neden öncelik sıralamasında hep en sona kendini yazıp durdun, artık yoruldun değil mi? diye sorar, gözlerimin içine bakar sonra kendime sarılırdım. Yaptığın hatalardan çıkardığın dersleri, yanlış kabul ettiğin doğruları bana anlat derdim kendime. Değerini bilmeyenleri kendine neden dert ediniyor, neden değer verilmeyecek kişilere değer veriyorsun? Niye her şeyi kafana takıp olmadık insanlar için üzülüyorsun? Neden bu kadar takıntılısın, mükemmeliyetçilik sana acı çektirmiyor mu, mutlu olmak için daha ne kadar zaman beklemen gerekiyor? Beni çok yordun, kendini kendinden çıkar artık hayata öyle devam edelim. Rahat otur ve kendin ol. Olan duygularını saklama, olmayan duygularını var gibi gösterme. Seni çok iyi anlıyorum ve seni yargılamayacağım der, gidişata dışarıdan bir de kendi gözlerimle bakardım. Neden herkesi kendin gibi sanıyor ve insanlara karşı hep hoşgörülü davranıyorsun, daha asi olmanın zamanı gelmedi mi? Nasıl bir şansın var, neler çektin ve hala hayattasın, bu inat m

İyi İnsan Kötü İnsan

Resim
Kötü düşünen, kötü davranan birinin iyi olmak gibi bir lüksü yoktur. İster ettiğini bulma, ister karma, ister başka bir şey densin durum budur. İyilik yapanın her iyiliği karşılık bulur mu? Hayır, o yüzden kendinizi korumayı bileceksiniz ki, kötülükte kötüler de her zaman var olacaktır. İyi insan olmak kötü şeyler yaşamanıza engel olmaz. Koşullar neyse insan ona göre şekil alıyor. Kötü şeyler yaşadıktan sonra bile iyilik yapabilenlere iyi insan diyorlar. Zihniyeti temiz olanlar için ise bu fark yaratmıyor onlar hep aynı temiz insanlar çünkü. Önce kendi içimizde iyilik ve kötülük olduğunu öğreniriz, sonra bunun herkeste var olduğunu. Ama iyi ve kötü olmanın bizim tercihimiz olduğunu hep unuturuz. Her insanda nefis ve vicdan olduğuna göre önemli olan bunu vicdanıyla kontrol edebilmektir. Düşünmek ayrı, eyleme geçmek ayrı yaradılış olarak iyi ve kötüye yatkınız, seçim yapar ve irade gösteririz. Zihniyetlerimiz menfaatçi olduğu için iyilikte de karşılık bekliyoruz. İyi yada kötü

Ülkenin geneli depresyonda!

Resim
Kimse mutlu olamaz dünyamızda, bizi mutluluk için tasarlamamışlar. Çünkü gereğinden fazla özlüyoruz dünü. Ülkenin geneli depresyonda. Kimse mutlu değil, kimse kimseye tahammül edemiyor, umut edebilen insan az, çalışma şartları ağır, insanlar katı, hayatı idame etmek yorucu. İnsanlar yalnız ama başkasını hayatına almak için güçleri yok. Şükür etmek için pek çok sebep olsa da yetmiyor. Ne kadar çok şeyin farkına varırsanız, vicdanınız da varsa depresyon kaçınılmaz. Zaten sorgulayan bir beyin eninde sonunda bulunduğu hayatın gerçekleriyle mutsuzluğa sürükleniyor. Dünya üzerindeki mutluluğun hakim olunduğu yerler genellikle ekonomik yönden güçlü ülkelerdir. Bizim toplumumuzun Akdeniz ülkesi oluşu dolayısıyla duygusal olması da bir etken belki mutsuz olmaya. Bir kuşak arabesk filmleri ve müzikleriyle büyüdü, şarkılara ve filmlere ağlayarak yetişti. Günümüzün anne ve babaları o kuşağa ait. Yapılan bir deneyde Vivaldi dinletilen bitkiler ile Arabesk dinletilen bitkiler arasında büyük

Yaşanmış bir iş başvuru hikayesi

Resim
Gazete yazarı Mustafa Özel'in köşesine taşıdığı yaşanmış ilginç bir iş başvurusu hikayesi: Alttaki işbaşvuru formunu dolduran Mehmet Tartar'ın başvuru formuna yazdığı cevaplar: 1. Adınız Soyadınız: Mehmet Tartar 2. Yaşınız: Yirmi sekiz. 3. Şirketimizdeki hangi pozisyon için Başvuruyorsunuz? Mümkünse yatay bir pozisyon için. Eğer daha ciddi bir cevap istiyorsanız ne iş olsa yaparım. Şart öne sürebilecek durumda olsaydım burada bu formu dolduruyor olmazdım. 4. Düşündüğünüz ücret: Aylık 5.000 YTL maaş artı yıllık kardan yüzde 10 hisse. Eğer bu mümkün değilse siz bir ücret önerin ben size evet yahut hayır derim. 5. Eğitiminiz? İdare eder 6. Son işiniz Sadist bir şefin deneme tahtası olmak. 7. Son ücretiniz: Hak ettiğimin çok altında. 8. Önemli başarılarınız: Arakladığım kalemlerden muhteşem bir kolleksiyonum var; evde sergiliyorum. 9. İşten ayrılma sebebiniz: Bkz. Cevap 6. 10. Size ulaşabileceğimiz saatler: Banka atm'si gibiyim: 7/2

Öğrenilmiş Çaresizlik Öğrenilmiş İyimserliği Döver

Resim
İnsanlar tırnaklarıyla çabalayarak gelmedikleri yerleri hor kullanıp her şey olabileceklerini sanırlar ama sadece amaca malzeme olurlar. Ülkemizde kararları büyükler alır fatura hep emekçiye çıkar. Şıkları da yoktur akıl almak ve hesap ödemek dışında, çünkü akıl hep dümeni tutandadır. Bu yüzden de acıya verecek bir şeyleri kalmamıştır mutluluktan alacakları dışında. Yani hem seçmiyorsun, hem bedelini ödeyensin. Halkın cahilleştirildiği bir ortamda ortaçağ karanlığını dayatan faliyetlere karşı ayık olmak gerekiyor. Çünkü son yıllarda Allah ile insan arasında aracılığa soyunan bir sürü kişi, din taciri, düzenbaz vs. oluştu. Millet çocuğa, sakata, yaşlıya, zihinsel engelliye tecavüz ediyor hiç ses yok ama bir amaç uğruna bir şey yap ortalık ayağa kalkar. Eylem yapana saldır, parkta el ele tutuşana saldır, şort giyene saldır, dondurma yiyene saldır. Biri dönüp eleştirince de yapmadığını bırakma. Ne çok hain ve parazit toplanmış ülkemizde, hakikaten çok büyük ve güçlüymüş ki hala

Allah Niyetine Göre Versin

Resim
'Allah niyetine göre versin' iyi insan için dua, kötü insan için bedduadır. Kötü deyince aklımıza kavram değil insan gelmesi çok trajik. İyilik ticaret değildir, Allah için yapılır ve unutulur. İyiliğin limitini ayarlamak vicdanlı insanın işi değildir. Gerektiği ve ihtiyaç olduğu her yerde iyilik yapabilmeli bilen bilir, bilmeyende kendi bilir. İyi insan her zaman iyidir yaptığı iyiliklere karşılık beklemez, karşısındaki kişide nankör değilse iyilik karşılığında insanca davranır. Günümüzde insanlar para için, menfaatleri için her şeyi yapıyorlar bu dünyanın adının etme bulma dünyası olduğunu ve ilahi adaleti unutarak. İyi insanların kaybetmesini sağlayan insanlar aslında neyi kaybettiklerini bilmiyorlar. Halbuki iyiler ne bu dünyada kaybederler, ne de öbür dünyada. Güçlü kişilikler iyi olmayı başaranlardır. Kendini iyi yetiştirmek olumsuz yönlerini değiştirmeye çalışmakla başlar. Erdemli bireyin en önemli özelliğidir hatanın hata doğurmasını önlemek. Gerçeği acı tecrü

Zeki Olmak Mutsuzluğa Davetiye midir?

Resim
En güzel yaşam her şeyin orta halini bularak dengeli yaşamaktır. Zeki ve bilinçli insan geçmişi unutmaz, bugünün şartlarının bilincindedir ve aynı zamanda geleceği de tahmin eder, okur. İyi analiz edip hareket eder. Zeki insan kendisini rahatsız eden bir çok şeyi bilir ve çareleri ararken mutluluğu kaçırır. Akıl yettiğinden dolayı farkında olmak ile, akıl yetmediği için farkına varamamakla ilgili biraz da. Fikrimce farkındaysan daha az mutlu, farkında değilsen daha fazla mutlusundur. Hayat için çok şey söylemek mümkün ama uygulamada yetersiz kalıyoruz, temelden eğitim almak yada biraz deli olmak gerekiyor. Akıllı olup da mutsuzsan az biraz deli olmanın zararıda olmaz gibi. Başka insanlara ve maddelere bağlı olmak, beklenti içinde olmak mutsuzluğu beraberinde getiriyor. Düşünemiyoruz, düşünme kabiliyetimiz yok olmuş, dünyaya kara bir perde inmiş gibi. Biraz samimiyeti yakalayabilirsek belki mutlu olabiliriz. İnsanoğlu zaafına ve iyi niyetine yenik düştüğü sürece, her zaman y

Herkesin kendi doğrusu var!

Resim
Tartışmalarda savunmaya geçip karşımızdakini suçlamak kolaydır. Herkesin kendi doğrusu var. Çünkü genel gerçekliği insan göreceli olarak algılar ve değerlendirir. Çatışma anında veya sonrasında samimi bir şekilde duyguları anlatmak bazen işe yarar. Hissettirdikleri ve etkisi, doğru söylemenin gücü ile birleşebilir. Kızmaya devam etmek tartışan tarafların hepsine zarar verir ve zihnin tartışmanın ötesinde olan düşünceler üretmesine neden olur. Etkisini paylaş, uzlaşı yolu için sorumluluk al ama yürümeyen bir konu ise sınırlarını belirle, kızmadan, sessizce yol al uzaklaş. Sorunlarımızı anlaşılır ve kendimizi ifade edebilir şekilde ele alıp karşı tarafa hassas bir tutumla dile getirdiğimizde halde her hangi bir çözüm yolu bulamıyorsak yada karşı tarafın çözüm bulmak gibi bir derdi yoksa, bunu istemiyorsa nasıl bir yaklaşım tarzını benimseyebilir, eğriyi doğruyu anlatabiliriz? Anlatamayız. Herkesin bir açığı var ve çevremiz bu yaklaşımları sergileyenlerle çevrili, ben bu durumlar

Romanımızı Yazabilmek İçin Bir Kaleme İhtiyacımız Var!

Resim
Aslında her acı çeken ruh, bir öncekinin intikamını sonradan gelen insana fatura ediyor. Ya geçmişle uğraşıyoruz yada geleceğin telaşındayız. Anı yaşayabilmek lazım ki, dengele dengeleyebilirsen. Hayat anın kıymetini bilenler için güzel, hayat elindekilerle mutlu olmayı bilenler için güzel, hayat ne istediğini bilenler için güzel. Şunu biliyorum ki, hayattan fazla beklentisi olmayan ve küçük şeylerle mutlu olan insanları ezip geçmeye hazır bir sürü beklentisi yüksek insan var. Bu insanlar size beklentilerinizi yükseltmeniz gerektiğini sizi sömüre sömüre öğretiyor. Ve anlıyorsunuz ki, beklentin yoksa hayattan seni yer, yutarlar. Zamanı geri getiremeyiz belki ama istediklerimizi yaşayabiliriz yeter ki kafaya koyalım. Yaşananlar gerçektir bunu kimsede silemez. Yaşamak için başlamak yeniden denize yelken açmak gibidir. Ya yol alır gidersin yada boğulursun. Bunu yakalamanın yolu da tercihlerimiz. Hayatı olduğu gibi kabullenmek hayata sarılmak ile mümkün. Her şeye rağmen yaşamasını, s

Sorun yok, sadece bekle...

Resim
Yaşam üzerine fazla geldiği zaman onu zorlama, biraz duraksa, neler olup bittiğine anlam verme. Mutlaka yanlış bir şey oldu ve düşüncelerin ile dileklerin aynı orantıda değildi ve varlığın ile buluşamadı. Sorun yok, sadece bekle. Güneş doğacaktır, çimler yeşerecektir, çiçekler açacaktır, rüzgar esecektir ve yağmur yağacaktır, zorlamaya gerek yoktur, olması gereken kendiliğinden olur! İzlemeye devam et, şahitlik güzeldir, hem olayın dışındasındır hem de içinde, o bir dengedir, o anlamlıdır, şahit ol, tanık ol, olan ile bütünleş, güzellik olanların içinden filizlenecektir; zorlamaya gerek yoktur, olması gereken kendiliğinden olur...! (Albert Einstein) Bir Fıkra Okulun birisine gelen müfettiş, sınıfın seviyesini kontrol edeceğim diyerek öğretmeni dışarı çıkartır. Az sonra müfettiş çığlık çığlığa koridora çıkar. Öğretmen “Hayırdır?“ deyince, “Ne hayrı, ne hayrı hiçbir şey bilmiyor bunlar. Zigetvar Savaşını kim yaptı dedim, biz yapmadık diyorlar.” deyince ve öğr

Limitsiz Olmamayı Öğrenin!

Resim
Yanlış insan doğruyu anlatabilir, doğruyu anlayabilir mi? Yansımaya yanılsama eşlik etmez mi? İnsanlar sınırlarını bilselerdi bu kadar insan mutsuz olmazdı. Kendi mutluluklarından başka hedefleri olmayanlar kötü ve diktatördür. Eğer adaletli olabiliyorsak zaten mutluyuzdur. Haksızlığa karşı çıkamayan insan kendisine de saygı duymaz. Kendisine saygısı olmayan insanda kendisiyle küs ve sorunlu bir insandır. Toplumda erdemli gibi görünüp, ahlak timsali kesilip, erdeme ve ahlaka sahip olmayan insan çok. İnsanlar kolay kolay değişmezler gerçek benlikleri içlerinde saklıdır. İnsanları anladıkça anlaşılmaz oluyoruz, bunun orta yolu uzak durmak herkes işine geldiği gibi devre uyum sağlıyor. Dünyaya uyum sağlama sürecinde hayatı anladık dediğiniz anda hayata karşı olan duygularınız, bakışlarınız, umutlarınız dumura uğruyor. Yaşarken öldüğünüzü anlıyor ve hayattan beklentinizin kalmadığını görüyorsunuz. Yaşıyor ve nefes alıyorsunuzdur sadece. Her şeyi biliyorum diyen kişiler kendiler

Kaynak Sınırlı İse Kavga Sınırsızdır

Resim
Paranın satın alamayacağı tevazuyu, diğer yaşamlara karşı hoşgörüyü, yaşam umudunun varlığını nereye koymalıyız. Hastalık haline gelmiş tüketim çılgınlığında mutluluk, huzur yakalanır zanneden, kendisine bilge diyen cahil insanlarız. Görüyoruz, duyuyoruz, anlıyoruz bazen yanlış yolda olduğumuzu ama eski alışkanlıklarımızdan vazgeçip daha yalın ve beklentisiz bir yaşamı önümüze koyamıyoruz. Korkağız, değişmekten yana baştan mağlubuz, mutsuzluklarımızla debelenmeye sürgünüz. Uygarlık, bilim, çağdaşlık adına insanlığı ve dünyayı bitirme, dünyaya hakim olma çabası ile önce Kızılderililer ve Afrikalılar sonra Müslümanlar. Dünyada kaos yaratmanın baş mimarları doyumsuz, acımasız adamlar. Güzel insan aramak ile insandaki güzelliği aramak arasında büyük fark vardır. Bazı insanlar hayatta kalmak için kindar duygulara ihtiyaç duyar ve her oluşumun doğasında olduğu gibi politik hareket ederler. Batı ekonomisi medeniyeti çökmez. Sömürür, savaş çıkarır ama yine de çökmez. Paraya, bankalar

............... Olmasın...

Resim
Dünyada savaş, adaletsizlik, cinayet, kadına şiddet, çocuk istismarı, hırsızlık, yolsuzluk olmasın... Hayvanlara eziyet, şiddet olmasın... Çocukların üzüldüğü, aç kaldığı, öldüğü bir yeryüzü olmasın... Savaşlar, Ağlayanlar, Yetimler, Aç kalanlar, Dövülen Kadınlar, Dışarıya atılan anne baba, çocuklar, Tecavüzler, Düşünce Suçluları, Adam kayırmalar, Torpiller, Adaletsizlikler, Zalimlikler olmasın... Kibir, açgözlülük, bencillik, aptallık vs. ve bunların sebep olduğu sonuçlar olmasın... Çıkarcı, art niyetli, merhametsiz insanlar olmasın... Şu partidensin, bu partidensin diyerek insanlar arasındaki anlaşmazlıklar olmasın... Yoksulluk, açlık olmasın... Güç, kudret olmasın... Haksızlık karşısında susan insanlar olmasın... Kimse kimsenin hayal kırıklığı olmasın... İnsanlar bu kadar acımasız olmasın... Sorgulayamayacak kadar körelmiş beyinler ve bu beyinlerin eğittiği nesiller olmasın... Kapitalizm ve emperyalizm olmasın... Cehalet ve aptal insanlar olmasın... İyi niyetleri

Aşk anlatıldığı kadar uzun, yaşandığı kadar kısa

Resim
Sen onu sevdiğin sürece mükemmel, sevgi bitince kusurlu birisidir. İnsanlar maşuk aramıyor bencil duygularına köle arıyor, köle buluyor ama aşkı bulamıyor ve insan akıllanıyor artık kimse köle olmuyor, insanları önemsemediğinizde hayat güzelleşiyor. Aşk anlatıldığı kadar uzun, yaşanıldığı kadar kısa. Aşk iksirinin içine serotonin hormonu, adrenalin ve birazda ağrı kesici katalım. Aşk biyokimyasal bir süreçten ibaret, hiçbir madde üstü ve mutlak olarak soyut olan bir anlamı yok. Eğer bir insan bir insanı özlüyorsa gerçekten seviyordur. Bir varmış, bir yokmuş gibi bir masal dünyasında yaşıyoruz. Sevgiye geç kalmak ancak erken ölümle olur, ölene kadar hep bir umut vardır. Küsmek, uzaklaşmak, ilişkiyi kesmek, ayrılmak, boşanmak bunları herkes yapar, zor olan ilişkileri insanca yürütmek. Ama eğer uyum içinde değilse dünyanın hiçbir kelimesi birlikte bir cümle tamamlamaya yetmez. Ne güzel bir seveninin olması, birlikte yaşlanması, küsken bile onu sevmesi. Sevmediğin şeyler seni sın

............ Bitti.

Resim
Bir gün daha İnsanlık Doğal olan her şey Sevgi Saygı Aşk Gençlik Ahlak Namus Masumiyet Barış Adalet Utanma Hayat Sınav Ders Okul Kitap İş Resim Zaman Sorgulama Düşünme İnanç Güven İyi niyet Samimiyet Sağlık Umutlar Bir yıl daha Sabır Güzel şeyler Tatil İzin Yaz Kış Gündüz Gece Yemek Su Bahar Eğitim Para Yaşam Oyun Başlayan Yıl Ömür Sonunda Ve insanların umutları tükendiğinde Daha güzel bir yaşam için gerekli şeyler Her şey bitmesi gerektiği için Üzen ne varsa tanıdığım zaman Film Söz Yaşandı ve HÜLYA ÇAKICI

KOVUN KÜREKÇİYİ

Resim
Türk ve Japon şirketleri arasında bir kürek yarışı  düzenlenmesine karar verildi. Japonların takımında; 8 kişi kürek çekiyor, 1 kişi dümencilik yapıyordu. Türk Takımında ise; 2 kişi kürek çekiyor, 3 kişi şeflik 3 kişi müdürlük yapıyor 1 kişi de dümeni kullanıyordu. Her iki takımda performanslarını en üst düzeyine varabilmek için uzun ve zorlu bir hazırlık döneminden geçti. Büyük gün geldi ve iki takımda kendini hazır hissediyordu. Japonlar yarışı bir kilometre farkla kazandılar. Yarış sonrası Türk takımı çok sarsılmıştı. Türk şirket yönetimi yarışın açık farkla kaybedilmesinin nedeninin bulunmasına karar verdi. Yapılan araştırmalar, analizler ve uzun çalışmalar sonucu düzenlenen raporlara göre hata bulundu ve çözüm önerisi getirildi. Çözüm olarak yönetimdeki düzeni ve koordinasyonu güçlendirmek için 1 genel müdür atandı ve sandaldaki ağırlığı dengelemek için kürekçi sayısı 1'e indirildi. Japonlara yeni bir yarış teklif etme kararı alındı. 9 kişilik Türk tak

Tesadüf mü?

Resim
İnsanlar farkında olarak veya olmayarak geleceklerini hazırlarlar. Yaşamda tesadüf yoktur, enerjinin birbirini çekmesi yada itmesi vardır. Durup dururken başına bir şey geliyorsa bunun hazırlığını insan öncesinde iç dünyasında yaratmıştır. Ama ne yarattığının farkında Allah Niyetine Göre Versin ve araya zaman enerjisinin girmesiyle kendisinin ne yarattığını unutan bir varlıktır insan. Sorumluluk almak istemez ve işi tesadüfe bağlar. Tesadüf yoktur, sevginin tesadüfü yoktur, gecikmişliğin, erdemin, değerin tesadüfü yoktur. Hayatta var olan enerjinin bile evrende tesadüfü yoktur. Her şey yaptıklarımızın sonucu yada bir oyundur. Yalan dolu bir hissi Allah Niyetine Göre Versin bağlamak diye bir şey vardır o da kendini kandırmaktır. Her şey birbirine bağlı, her şey önceden belli ama biz tesadüfe bağlarız. Gerçekten tesadüf varsa o da tekilliktir. Her şey bir plan çerçevesinde yerli yerine oturur ama bizler kısıtlı akıllarımızla tesadüf sanırız, her şeyin bir sebebi vardır saçtan düşen