Korku Nedir?


İnsan yaşama başladığında korkusuzdur. Yeni doğmuş bir bebek neden korkması gerektiğini bilmez ama yaşam devam ettikçe edindiği tecrübeler karşısında savunma mekanizmaları oluşturur. Korku sonradan öğrenilir, aynı durumlarla karşılaştıkça öğretilenler beyine farklı şekillerde yorumlanarak iletilir ve beynin adrenalin salgılamasına yol açar. Korku var olduğu için korkacak olsaydık herkesin aynı şeylere aynı tepkiyi vermesi gerekirdi. Herkes yılandan korkmayabilir, kimisi evcil hayvan olarak bile besler. Korku var olduğu için korkmak geçersiz bir teoridir.

Korku insanın savunma mekanizmasını harekete geçiren bir nevi erken uyarı sistemidir. Hayatta kalmaya programlanmış insan korkusuz yaşayamaz, hayatın kendisi korkunun özüdür. İnsanoğlu kendi düşünce ve kararlarına bağlı kalarak korku, sevinç, üzüntü vs. gibi duyguları tabu olarak geliştirir ve korkuyu kendisi üretir.

Gücünün yettiği ve kontrolü altındaki şeylerden korkmaz insanlar. Korku kontrol dışı olan yada güç sınırlarının üstünde olandan sakınma içgüdüsü, bir nevi hayatta kalma iç güdüsüdür. Bu içgüdü düşünemeyen canlılarda da olduğuna göre, insanlar kendilerini üstesinden gelebileceğine inandırarak bu içgüdüyü yenebilirler. Deneyimlenmeyen her şey korkutur en doğal duygulardan birisidir, kişinin kendisini koruması için donanımıdır.

Yaşadığımız hayata da bağlıdır biraz ve değişkendir. İnsan korkacağı şeyi kendisi belirler korku veya korkulacak şeyden çok kişinin kendi algılama biçimi önceliklidir. Korkunun kaynağı korkulan şey hakkında bir fikrimiz olmayışından gelir, bilmediğimiz şeylerden korkarız. Yani korku görecelidir herkes aynı şeye aynı tepkiyi vermez ölüm, yükseklik, düşmek vs. gibi. Yine de genel anlamda korku öğrenilmiş ve öğretilmiştir, bir şeyden korkmamız gerektiğini ondan zarar görmedikçe yada zarar göreceğimiz söylenmedikçe kavrayamayız.

Korku tehlike, tehlike olasılığının uyandırdığı kaygı duygusudur. Böyle bakıldığında korku hafife alınmaması gereken bir duygudur, kendimizi esaret altında hissettirebilir çünkü mantıktan daha kuvvetlidir ve insanı ciddi boyutlara taşıyabilir.

İnsan bilmediği şeyden korkar ve kendi düşüncesi dışında bir düşünceyle karşılaştığı zamanda tepki verir. Karşılaştığımız akla uygun, zararsız olsada bunu bir tehtit olarak algılarız. Gücünün yettiği ve kontrolü altında olan şeylerden korkmaz insanlar, kontrol dışı olandan sakınma hayatta kalma iç güdüsüdür korku. Bu içgüdü düşünemeyen canlılarda da var olduğuna göre insan kendisini üstesinden gelebileceğine inandırarak bu içgüdüyü yenebilir yada yenemez ve korkmaya devam eder.

Bilinmeyen korkutur. Bilinmeyen eşittir korku. İrade ve mantıkla kontrol altına alamadığımız için korkarız. Korkulacak şeyleri düşünürüz önce sonrada ilk kendimiz korkar böylece de korkuyu var ederiz. Anlayamadığımız ve göremediğimiz şeylerden korkar bunuda zamanla çevremiz ve içgüdülerimiz ile öğreniriz. Korkularımızın temeli kendi deneyimlerimizdir, korku öğrenilen bir duygudur her canlıya göre de başka başkadır. Sevinç, üzüntü gibi canlılarda varolan bir dürtü, savunma mekanizması, bir nevi emniyettir. Zehiri doz belirler duruma görede önlem aldırıp, hayat kurtarır. Yeryüzündeki içgüdü veya düşünme yetisine sahip ilk canlıyı ve onun yalnız olduğunu düşünürsek muhtemelen doğada korkacak bir şeyler yine bulacaktı yani korkulacak şeyler hep vardır ve bunları biz buluruz. Aslında korkunun üzerine gittiğimiz zaman küçülen bir şey olduğunu görürüz bizi tutan ise sadece ilk adımı atmadaki duygu durumudur.

HÜLYA ÇAKICI

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleyman Demirel'den bir fıkra ile günümüz :)

Ayağınızdaki 6 Güçlü Nokta

Hayat Kişiye Özeldir