Kayıtlar

Şubat, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Beyin İnsanın Efendisidir...

Resim
Değişim yaşamın ilk aşamasıdır ve gelişimi sağlar, daha sonraki evrelerde ise değişim ve gelişim karşılıklı paslaşırlar. Değiştikçe gelişecek, geliştikçe değişecektir insan, değişimin niteliği önemlidir, bazı değişimler gelişime değil çöküntüye sebep olabilir. Paranın gücü altında insanlığını ve karakterini kaybedip dünyada olup biten her türlü adaletsizliği görmezden gelen insanlar. İnsanoğlunun para gibi bir illet karşısında kendini kaybedip dünyadaki tüm kötülüklerin başrol oyuncusu olması. İslamcı camianın birbirlerini öldürüp kısasa kısas durumu, işin içine petrol girince büyük devletlerinde pay almak, hakim olmak istemeleri. Bencil, hırslı, sevgisiz, saygısız olan biz insanoğulları kıyameti hazırladık ve içine düştük. Gerek bir aile, gerek bir topluluk, gerekse bir ülkede niyetler ve tutumlar bozuksa o yerdeki her şey bozuk ve düzensiz olur, ortada değerini koruyan bir şey kalmaz. Örneğin; toplumun çok iyi tanıdığı kötü bir insan vefat etse, kötü olduğu bilinmesine rağmen

Aşk hesap kitapla yaşanmaz...

Resim
Aşk hesap kitapla yaşanmaz, yeni tanıştığın farklıdır evdeki hesap çarşıya uymaz. Ortak mizah duygusunu yaşadığınız insanı kaybetmemek gerekir. Aşk birinin hiç dolduramayacağını düşündüğün boşluklarını doldurup taşıdığını fark etmek, bağırsaklarında gereksiz hava dolaşımı, ağzının kulaklarına yapıştığı komik ve fazla neşeli günler. Bir bakışla da başlayabilir, bir tesadüfle de, heyecansız olmaz, gözü, kulağı, ayağı, yolu, yordamı, düşüncesi, yorumu yoktur. Bazen yıldırım çarpması gibi, bazen kurşun yarası gibidir. Ne acı, ne tatlıdır, mayhoşta olur, ekşi de, gözler kör, kulaklar sağır olur. Akıl tutulması gibidir, bazen Ferhat, bazen Mecnun gibi olursun, bazen çok gürültülü, bazen sakin, bazen de deli dolu olursun. Bazen aşk hiç olmamış, hiç yaşanmamış gibi sadece hatırda kalan duygudan ibarettir. Sevgi, saygı aşkı doğurur ama mantık uymuyorsa uydurmaya çalışmayın. Ağız kocaman açık her şeye istemsizce gülünür ve bir süre sonra o gülümsemenin yerini hüzünde alabilir. İnsanı

Matematik Öğrenemeyen İnsanlar

Resim
Maksimum kaliteye minimum sürede ulaşmaya çalışıyoruz. Bunu yaparken de birimlerden birine ya ödül puanı yada ceza puanı ekliyoruz. Okullarımızda verilen eğitim kazanım odaklı ve sürecin değerlendirilmesi maalesef ki çoğunlukla çoktan seçmeli sınavlarla yapılıyor. Bundan dolayı hem sayısal, hem sözel derslerde sürece, sebep / sonuç ilişkisine öğrenci de, öğretmen de çok önem vermez, veli ise hiç önem vermez. Bir okulda olabildiğince çok kaliteli eğitim vermeyi hedefliyorsun ama veremiyorsun, çünkü yeterli zamanın yok. Peki neden yok? Çünkü zaman paradır. Eğitim sürecinde eğitimi bitirmelisin ki kişiler para üretebilsinler o parada dönüp dolaşıp tekrar sana geri gelebilsin. Bu yüzden eğitim sürecinde öğrencileri sıkar insani gereksinimlerini göz ardı ederler, bunları yapanları tembel ve işe yaramaz olarak nitelendirirler. Sonuçta okuyanlar da okumayanlar da ideal köle olurlar. Denklem ortada, matematik ortada kendimizi kandırmaya gerek yok. Yetişen gençleri nereye atayacak, ön

Sevgi Hiçbir Şey İstemez Tamamlanmaktan Başka

Resim
Her şeye hazır bulunan ve kimden ne geleceğini bilen bir insan sarsılır mı? İnsanın kendisini anlamadan başkasını anlaması mümkün mü? Kendisini ne kadar anlayabilir? Sevgi de öyle kendini sevmeden başkasını sevemezsin, içindeki yaşamı var etmek için yaşamaya değer bir duygu. Sevilmenin anlamanın içi dolmalı, sevmeyi öğretmek, öğrenmek gerekir. Sevgi hiçbir şey istemez tamamlanmaktan başka. Anahtarın sevgiden ve mutluluktan geçtiğini anladığımız zaman hayatımızda cennete dönüşüyor. Başkaları için değil kendimiz için sevelim, sevgiyle nefes alalım. Çıkarsız sevince gerçek sevgiyi yakalarız. Kendi içimizde biriktirdiğimiz yargılar sonucu kalbimizde olmasa bile aklımızda oluşturduğumuz çıkar duygusunun iki kişi içinde bir faydası olmadığı gibi bizden öteye gitmez, o zaman ise teslim olmuş, vazgeçtiğin için öldürmüş olursun sevgiyi. Kaygılı ve sorgulayıcı bakış açımız bizi ele verir, yalnızlık huysuzlukları yanımıza gelir ve bu yeni tercihler özgürlük kaygımızı arttırır. Bütün iyi

Vatansız İnsan Olmaz!

Resim
Irkçılık ayrı, yurtseverlik ayrı vatansız insan olmaz. Bir ülkede kendi halkına yapılmayan yardım yabancılara yapılıyorsa insanların ırkçı olmaları da normaldir. Herkes kendi ülkesine sahip çıkıp ülkesinden kaçmasa daha yaşanılası olacaktır günümüz. Kabullenmiş toplum ölür, bilgiyi araştırmayı en önemlisi sorgulamaya bırakıyoruz bu da bize ölümü getiriyor. Eski zamanlarda halklar kaderlerini kendileri belirlerlermiş, şimdilerde ise halkların kaderini emperyaller belirliyor. Narsist kişiler ile empati yeteneğinden yoksun bireyler sağduyusunu yitiren, karşı tarafa söz hakkı tanımadan düşüncelerini hiçe sayan, tüm bireysel alanları kendisi için harcayıp başkalarının yaşam alanını işgal eden, sözü ve eylemleri arasında farklılıklar, çelişkiler bulunduran, kendisini gelişime karşı sorumlu hissetmeyip, mevcut bilgilerini bir tık öteye taşımakta ayak direyen, toplumsal sorunlar ve beraberindeki hiyerarşik saygıyı yok sayarak kendisini ön planda tutmaya çalışan ve bundan başarı elde ed

Yaşarken De Hasat Eder İnsan Ektiğini

Resim
İnsanın en iyi dostu ilk önce kendisiyse bu da kendisiyle ne kadar barışık olduğunu gösterir, kendisiyle barışık insan ise kendisine saygısı olan insandır, kendisine saygısı olan insan ailesine ve topluma saygılı insandır. Böyle insan çoğu zaman pozitif ve çoğu zamanda mutludur. Bir ağacın dalları gibi hepimiz bir bütünün parçalarıyız ve hepimiz birbirimizden sorumluyuz. Kendimizden başlayarak bozulanları tamir etmek, tanımak, bilmek farkındalıkla yaşamaktır. Bir laf etmek için ağzını açmak ve açılan ağza kulak kesilmek ümide yakışan şeylerdir. Acı dile gelmez güç gelir. Sürekli yere atmaya çalıştığınız yükü taşıma kaderi. Gerçek anlamda özgürlük diye bir şey olmadığı gibi bir yalnızlıktan da söz edemeyiz. Çünkü başka insanların çığlıklarıyla doluyuz ve benliğimiz bunları eğip bükerek şekilleniyor. Yalnızlık denilen sürece girildiğinde yılların tortusunu yeniden ısıtıp şekillendirmekten başka bir şey yapılamıyor. Yaşanılanlar karşısında güçlü ve haklı olanın pek mutlu olduğun

Kendimizi Adilce Yargılayabilsek...

Resim
Bulunduğum yeri yadırgamamayı öğrendim. Düşen düştüğü yere, giden gittiği yere, kalanda kaldığı yere alışıyor. Ağlamayı öğreten hayat gülmeyi de öğretiyor, gözyaşını sildiğin mendil bir gün sevince de sallanıyor. Hayat bu umut ettiklerin boşa çıkarken, hiç ummadığın şeyler mutluluğa yetiyor. Sınırsız mutluluk diye bir şey yok, hedeflerine ulaştığın kadar mutlusun. Mutsuzluklar ise hedeflere ulaşmaya çalışırken karşımıza çıkan engeller. Kendi hatalarımızı hayata atıyoruz oysa hayat ilk günkü gibi devam ediyor biz önce kendimizi düzeltmeliyiz ki, hayatın yanında bizlerde güzel olabilelim. Toplumda hakim olan kimse elimden tutmuyor ki kaçışının sonu başarısızlıktır. Oyuncu olmak isteyen birisi oyuncuları eleştirerek onlardan daha iyi olduğunu, kitapları seven birisi bir çok yazardan daha iyi yazabileceğini söyler, herkes bir fırsat verildiğinde harikalar yaratacağını düşünüp bu durumdan şikayet eder. Böyle düşünenler; kimsenin umurunda değilsiniz, kimse kapınızı çalıp hayatınızın

Derindeki Duygular

Resim
İnsanın bazen kendisiyle bile konuşmak istemediği konular vardır, bunlar canını yakar ama anlatırsa dahada çok canı yanar, zamanı gelince de anlattığı kişiler anlatanı derdiyle vururlar. İnsanların duygularını en derin yerlere gizlemeleri, benliklerinden gitgide uzaklaşıp güven ortamının bozulması, sanal bir dünya yaratmaları ve kendilerini oralarda görme isteği bu yüzden artıyor belki. İnsandan insana farklılık gösterse de istisnasız her insanın en derinlerinde tuttuğu, kendine sakladığı duyguları, zaafları, sırları vardır bunlar konuşulsa da kimseler anlamaz. Aslında hepimiz bizi anlayabilecek, çözüm üretebilecek, bizi olduğumuz gibi kabul edebilecek insanlarla konuşmak isteriz. Ama herkes birbirinden taktir beklediği için ortak fikirlerde buluşur ve dolayısıyla saklanır içtekiler. Anlaşılacağımıza ve yargılanmayacağımıza inansak paylaşma isteğiyle doluyuzdur. Aksi olacağını bildiğimizden susmayı tercih ederiz. İçimizdekiler genelde insanların algılayabileceği duygular deği

Tekrar Biri Çıkar Herkes Eşittir Der Ve Film Tekrar Başa Sarar...

Resim
Yetenek ve hayal gücü diplomayla alınamıyor sadece siz de olanın kalitesini yükseltiyor. Refah seviyesine erişmiş milletler ortaçağda kilisenin hegomonyasını ortadan kaldırmış, bilim ve sanata önem vererek kalkınmışlar, medeni kanunlar ile de toplum düzenini sağlamışlardır. Ama kalkınırken kendilerinde olmayan doğal kaynaklara ulaşmak için ilkel kabile ve toplumların doğal kaynaklarını ve insan kaynaklarını sömürmüşler, refah ve çıkarları içinde dünya savaşlarını çıkarmışlardır. Sömürü düzeninin içinde olan toplumlar ise kendi içlerinde adalet ve düzeni sağlamak adına demokrasi, hak ve eşitlik düzeni sağlamaya çalışmışlardır. Ama yine de bu sömürü düzeninin aktörleriyle akıllıca pazarlık içinde olmalılar çünkü toplumlar kendi içlerinde birlik olamazlarsa kurtlar sofrasına meze olurlar. Dil, din, ırk gibi ayrımlar siyasilerin uydurduğu şeylerdir, dünyayı birbirine düşürenler de zaten siyasi güçlerdir yoksa biz insanlar birbirimizin diline, dinine, ırkına saygı duyarız, böyle a

Şartlar Bile Gösteriş İçinde...

Resim
Şartlar bile gösteriş içinde dürüst ol, yalan söyleme, iftira atma, çalma, çırpma diye hiçbir uyarı yok. İnsanlar sizi anlamayı bıraktığında ön yargılı davranmaya başlarlar çünkü size değil çıkarlarına sadıktırlar. Fayda yarar ilişkisi kurarlar ama sebep sonuç ilişkisi yapmazlar, işlerine nasıl gelirse öyle bakarlar, hep kendileri memnun olmak isterler, sen nasıl memnun olacaksın takmazlar. Onlara göre biz robot gibi olmalıyız, mutlu, mesut, memnun olmasak da olur önemli olan biz değiliz. Önceleri sığınacak bir liman olurdu şimdilerde hepsini dalga vurdu, elin varsa elini tutarsın çağında yaşıyoruz. Bu durumda duruş ve karakterdir önemli olan. Verilen her nefes yalan, alınan her nefes gerçek, yalanlar ancak son nefeste bitecek. En büyük yalanı kendimize kendimiz söyler rahatsız edici gerçekleri görmek istemeyiz. İnsana yakışandır açık, net ve dürüst olmak boş şeylerle zaman harcamamak. Onlar istedi diye öyle yaşayamayız kendimiz için kendi bildiğimiz gibi yaşamak zorundayız.

Bazen bir hiçim, bazen de her şeyim...

Resim
Bir bakıma her şey, bir bakıma hiçbir şey, hayat baktığın açıya göre değişir. Her şeye salak gibi inanan, herkese güveni olan, her seferinde kazık yiyen bir aptalım, hayatı daha öğrenememiş, umudunu yitirmemiş, yeşertmeye çalışan kuş beyinlinin biriyim. Kendimden bağımsız bir varoluşa sahip tüm parçalarıma ulaşma yolunda olan birisiyim. Belki de büyük bir yıkımla sonuçlanacak bir mücadele içindeyim. Kendini bilmeye, sevmeye, yaşamını anlamlandırmaya çalışan acemi birisiyim. Başkasına benzemeyen ama bu dünyanın yine de bana ihtiyacı olduğunu düşünen birisiyim. Bazen bir hiçim, bazen de her şeyim. Belli bir amaç için geldiğim şu dünyada yine belli bir amaç için uğraşıyorum, hiçbir şey olmak yolunda her şeye katlanıyorum. Yüzümde hem hüzün, hem mutluluk var ama bunu ne kendime, nede başkalarına ifade edemiyorum. Varoluşun kendisiyim, dünyayı deneyimlemek için gelen bedenlenmiş bir ruhum, kendi doğrumu arıyorum. Bu kadar karamsarlık içinde sabahları içimde büyük bir umutla uyanan güç