Derindeki Duygular


İnsanın bazen kendisiyle bile konuşmak istemediği konular vardır, bunlar canını yakar ama anlatırsa dahada çok canı yanar, zamanı gelince de anlattığı kişiler anlatanı derdiyle vururlar. İnsanların duygularını en derin yerlere gizlemeleri, benliklerinden gitgide uzaklaşıp güven ortamının bozulması, sanal bir dünya yaratmaları ve kendilerini oralarda görme isteği bu yüzden artıyor belki.

İnsandan insana farklılık gösterse de istisnasız her insanın en derinlerinde tuttuğu, kendine sakladığı duyguları, zaafları, sırları vardır bunlar konuşulsa da kimseler anlamaz.

Aslında hepimiz bizi anlayabilecek, çözüm üretebilecek, bizi olduğumuz gibi kabul edebilecek insanlarla konuşmak isteriz. Ama herkes birbirinden taktir beklediği için ortak fikirlerde buluşur ve dolayısıyla saklanır içtekiler.

Anlaşılacağımıza ve yargılanmayacağımıza inansak paylaşma isteğiyle doluyuzdur. Aksi olacağını bildiğimizden susmayı tercih ederiz. İçimizdekiler genelde insanların algılayabileceği duygular değildir, ya anlaşılmacağını yada tekrar içimizi acıtacağımızı bildiğimiz için konuşmayız. Derinlerimizdeki duyguları dışa vurmak isteriz bazen ama çoğu zaman bizi dinleyecek kimselerden yoksunuzdur, dinleseler bile asıl söylemek istenenin dışında bir anlam çıkartıp yanlış cevaplarla karşılık verirler.

Çok derindeki duyguları anlatmak için kelimeler yeter mi? Konuşacak anlayacak insan var mıdır? Herkesin bir kimsesi bir de kimsesizliği vardır. O kimsesizlik derinde olandır. Sen anlatmadan anlayabilecek seni sana anlatabilecek insan var mıdır?

Konuşmadıkça daha da derinleşir, çoğalır duygular, insan onlardan kabuk yapar kendine sonra kapanır içine sığındığı limanı olur derin duyguları bir o kadarda acısı. Bir süre sonra derin yaraları insana kendi yaptığı hataları hatırlatır. Konuşmak hatırlatır konuşursa içindeki gibi anlaşılamaz o yüzden duygular hep derinlerdedir.

Kaygılar ömrü demliyor, ani kararlar ve fazla duygusallık yanlış karar vermemize neden oluyor bu yüzden mantıklı düşünemiyoruz.

Ciddiye alınmayan bir yaşam insanlara bizi kullanmaları için zemin hazırlar sanki beyin insanın bir parçası değilmiş gibi ama beyin insanın bir parçası olarak algılanırsa insanın gördüğünü tekrar etmesinin ve daha önce gördüklerini de duruma göre uygulayıp davranmasını sağlar.

HÜLYA ÇAKICI

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleyman Demirel'den bir fıkra ile günümüz :)

Hayat Kişiye Özeldir

Ayağınızdaki 6 Güçlü Nokta