Duygusuz İnsan...


Varlığını nefes olarak bildiklerin kırık bir ezgiyi bıraktıklarında yüreğinde anlarsın insanın insanı israf ettiğini, kırıntılarına dahi acımadan basıp geçtiğini.

Hiç kimse duygusuz olarak dünyaya gelmez, itinayla tüm iyi niyetlerin, güzelliklerin, umutların, sevmek ve sevilmek gibi tüm insani duyguların etrafındaki insanlar tarafından hallaç pamuğuna döndürülmesiyle duygusuzluğa doğru ilerlemeye başlar.

Robot değiliz her an, her saniye aynı duygularla yaşayamayız, bugün kırmızıyı seven sonrasında sevmeyebilir bu normaldir. Bazen duygusuz olarak gördüğümüz insan aslında duygusal olabilir, güçlü görünme çabasından etrafındaki kişiler kalbinde nasır olduğunu düşünebilir. Toplumdaki duygusuz, acımasız insanlar belkide aşırı duygusal olup yaşadıkları duygusallığın, iyiliğin, kötü tecrübelerin sonrasında o hale gelmiştir. Yani duygusallığın zıt koşullanmasının, kişiler arası ilişkilerde yaşanan zincirleme tepkinin bir sonucudur böyle görünmesi belki. Kimse bana bir şey olmaz demesin, zamanla hayat koşulları insanı duygusuzluğa sürükleyip toplumdan soyutlayabilir.

Birini yermek yada yüceltmek yerine ikisinin arasında paralellik ve uyum olmalı. Bilgelik kalp ile aklın buluşmasından ortaya çıkar. Kalbinle aklın arasındaki uyumu yaratmak sanatını öğrendiğin zaman bütün sırrı avuçlarının içine alır ve bütün gizemlerin kapısını açacak anahtara sahip olabilirsin.

Duygu hissetmek insana yakın olmak demektir, insana yakın olmak acı çekmek demektir, acı çekmek düşmek demektir.

Eskiden sıkıntı ve problemlerimiz olduğunda eşin, dostun desteği ile toparlanırdık, şimdilerdeyse hastalık olarak bakıyoruz her şeye, aslında bu tarz psikolojik rahatsızlıklar yaşadığımızda hem profesyonel destek almalı, hem çevremizdeki tecrübeli insanlardan fikirler almalı, hemde ruhumuzu ve vicdanımızı doyuracak faaliyetler yapmalıyız fikrimce.

Duygular insanın doğasında yaşamdan etkilenerek akıldan öteye bir nevi düşünceyi kontrol altına almaya çalışır. Her ne kadar duygular içgüdüsel olarak tanımlanmaya çalışılsada aslında bundan bağımsızdır. Duygularının esiri olmuş bir insan mantık ile kavramlaştırılmış bir durumu kabul etmediği gibi engel olabilmek için büyük çaba harcar. Çünkü duygu dediğimiz olay aslında kendisince düşünülmüş bir yaşam kaynağıdır. Mantık duygulardan arındırılmış olan değil birey için düşünmenin aksine bireyler için düşünülendir.

HÜLYA ÇAKICI

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleyman Demirel'den bir fıkra ile günümüz :)

Hayat Kişiye Özeldir

Ayağınızdaki 6 Güçlü Nokta