Kayıtlar

Ülkemiz etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Entelektüel Olmak

Resim
Entelektüel olabilmek için ahlak ve terbiyeyi aileden alarak gelmiş olmak gerekir. Ülkemizde entelektüellik denilince akla çok farklı şeyler geliyor. Kitap okuyan herkes entelektüeldir gibi. Entelektüel insan, şahsına münhasır bir insandır sonradan olunmaz o zaman devşirme durur, içten gelen bir şeydir. Düşünsel bir olguyu fiziksel olaylarla sorgulamak Ortadoğulu bakışıdır. Yediğin, içtiğinle, giydiğin, kullandığın şeylerle yada tercih ettiğin sözlerle, mekanlarla olamayacağın bir şeyi yine onlar yüzünden de kaybedemezsin. Olası tüm perspektiflerinin önünde şekilcilik lensi standart donanımda bulunan bir toplum için çokta şaşırtıcı olmayan bir bakış açısı olsada yine de üzücüdür. Entelektüel kavramı zihinsel ve felsefi bir kavramdır, yaşantınızı değiştirmek demek değildir. İnsanları ötekileştiren insanları baskı altında tutmak isteyen kişiler, entelektüel bir düzeye ulaşamazlar. Kalite insanın içindedir yaşam standartlarında değil. Basit olmak kibirli insanoğluna zor gelmiş

Sırada Daha Kötü Günler Var

Resim
Yoktan var olan ülkemiz vardan yok oluyor gözlerimizin önünde. Yerli olan ne varsa yavaş yavaş yok oluyor. Aslında böyle böyle kimliğini de kaybediyor. İşte büyük şirketlerin geldiği nokta. Büyük firmaların iflas etmesi demek bünyesinde çalışan binlerce kişinin işsiz kalması demek. İşsizi yükselen ülkelerde ise her türlü suç oranının artması demek. Daha da ötesi kaos demek. Yılların köklü firması ve kayda değer bir istihdamı olan Hotiç perakende satıştaydı, imalatta yapıyordu, ayakkabı sektörünün de yüz akıydı. Hotiç Türk malı, Türk malzeme ve işçiliğidir. Destek verilse 80 yıllık çınara çok mu olur? Bir sürü çalışanı işsiz kalacak. Aynı değerleri emek ve iyi niyetle yaratabilmemiz kimbilir ne kadar zaman alacak. Hotiç ve diğer gerçek milli markalarımız batarsa zincirin halkalarından biri mutlaka bizler olacağız. Bir çok firma konkordato ilan etmek için sırada. Kötü günler geride kaldı şimdi sırada daha kötü günler var. (Konkordato uygulaması iflas erteleme yerine getirilmişt

Yükünü Tek Başına Omuzlamış İnsan...

Resim
Dalgalarla nasıl boğuştuğunun bir önemi yok, sadece sonuca bakanlardan oluşan bir milletiz. Malın değeri birinci, insanın emeği hiçtir ülkemizde. Bu, şu olmadan önce birey olabilmek önemli gerisi arkadan zaten gelir. Hayat sürekli bir tırmanıştır. Kimsenin emeğine, yüreğine basmadan tırmanmak ise insanca olandır. Güçlü biri olmayı istemedim marifet olduğunu da düşünmüyorum, güçlü olmak zorunda olmamayı daha çok isterdim. İstediğim şeyi ifade etmeme gerek kalmadan anlayabilen birileri olmasını, hayır demek zorunda bırakılmamayı, pes etmenin yapmak istediğim şeylere engel olmamasını ve vazgeçmemin gerekmemesini isterdim. Kimseleri kırmadan, incitmeden yaşamak incelik ister. Hayat her şeyi öğretir ezilmeyi, kalkmayı, sabrı, şükrü her şeyi iyisini de, kötüsünü de öğretir, içinden iyiyi, kötüyü seçmek de bizlere düşer. Yükünü tek başına omuzlamış insan kendi gücünün farkındadır diğer insanlarla boş yere muhattap olma gereği duymaz. Her şeyin kontrolü altında olduğundan emin ol

Kullanılmayan Akıl Beyne Yüktür...

Resim
Geçmişini bilmeyen, araştırmayan, öğrenmeyen, ülkemizde yaşamayıp halimizden anlamayan insanlarla dolu her yer. Fikri olmayan, konuşmayı bilmeyen, ezbere bir şeyler söyleyip ne dediği anlaşılmayan ama bunca cahilliğe rağmen kendisine deli gibi güvenen, insanlara saygısı olmayan, kendisinden başka kimseye konuşma fırsatı vermeyen insanlar mevcut, elle tutulur bir tane cümle kuramazlar. Mantık yok, bilgi yok, fikir yok, eğitim yok, boş laf çok. Ahlak ve insani erdemlerin seviyesi tercihleri belirler, yetiştirilme tarzı ve üstüne yapılandırdıklarımız da buna katkı sağlar. İnsan öncelikle kendi ağızdan çıkan sözü kendi kulağıyla duymalı. Ama bazılarının aklına gelenler hemen dillerinden dökülüyor, diğer organlarını kullanmayı bile bilmiyorlar. Cehalet ruhun bilinçsizliğidir, dolayısıyla kullandığımız dil ve üslup davranışlarımızı, davranışlarımız düşüncelerimizi, düşüncelerimiz algımızı ve ruhumuzu yansıtmaktadır. Türkiye'de yaşayan herkes Müslüman değil, Türkiye'

Matematik Öğrenemeyen İnsanlar

Resim
Maksimum kaliteye minimum sürede ulaşmaya çalışıyoruz. Bunu yaparken de birimlerden birine ya ödül puanı yada ceza puanı ekliyoruz. Okullarımızda verilen eğitim kazanım odaklı ve sürecin değerlendirilmesi maalesef ki çoğunlukla çoktan seçmeli sınavlarla yapılıyor. Bundan dolayı hem sayısal, hem sözel derslerde sürece, sebep / sonuç ilişkisine öğrenci de, öğretmen de çok önem vermez, veli ise hiç önem vermez. Bir okulda olabildiğince çok kaliteli eğitim vermeyi hedefliyorsun ama veremiyorsun, çünkü yeterli zamanın yok. Peki neden yok? Çünkü zaman paradır. Eğitim sürecinde eğitimi bitirmelisin ki kişiler para üretebilsinler o parada dönüp dolaşıp tekrar sana geri gelebilsin. Bu yüzden eğitim sürecinde öğrencileri sıkar insani gereksinimlerini göz ardı ederler, bunları yapanları tembel ve işe yaramaz olarak nitelendirirler. Sonuçta okuyanlar da okumayanlar da ideal köle olurlar. Denklem ortada, matematik ortada kendimizi kandırmaya gerek yok. Yetişen gençleri nereye atayacak, ön

Eğitimi neden bırakıyoruz?

Resim
Eğitimi bırakma oranından çok eğitimi terk etme nedeni daha önemli. Ülkemiz önceleri hoşgörü, doğal güzellikler, turizm, tarım, hayvancılık ve Atatürk ile anılırken şimdilerde tecavüzler, zamlar, krizler, mülteciler ve dahası kötü işlerle anılıyor. Yinede umut ediyorum silkelenip kendimize geleceğiz. Cehalet mutluluktur neden kabullenmeyip bilgiye erişim ihtiyacı duyalım. İnsan elinde beyninde ne olursa olsun içten darbe almış ve yıkılmışsa gideceği yer belirsiz, amacı da hiç olur. Eriyene, son bulana dek ne yollar, ne yolculuklar biter. Türkiye'de okumak para etmiyor, okuyunca gidip iş bilmeyen birinin önünde ceket ilikliyoruz. Okuyanlar gidip tarlada, bahçede işçi olarak çalışıp şantiyeleri dolduruyor. Okuyanlar bürokrat olur, hukukçu olur çok biliyor diye görevinden el çektirilir. Okuyan öğrenciler ülkemizde bulunduğu yerin halkı tarafından, esnafı tarafından ezilir. Okuyan bayanlar evlendirilip anne olur. Ülkemizde okumanın değeri yapılan torpil kadardır. Gerçek adalet

Orantısız gayri zeka

Resim
İnandırıcı ve kendinden emin konuşanlar haksızda olsalar dinlenirler. Bir ülke iyi yönetilemiyorsa hep siyaset konuşulur. Siyaset kardeşi kardeşe düşman eden en iyi silahtır. Ülkemizde aşırı bir kutuplaşma var, çoğu kişi çıkar ve mevki siyaseti yapıyor. İnsanları siyasi kimliklerine göre yargılamak yanlış ve kötü sonuçlar doğuruyor. Unutulmaması gereken, yobazlığın yarattığı cahil cesaretinin neler yapabileceği ve dönemsel olarak hortlamaya müsait olduğudur. Kişisel gelişim yoksunluğu ve beraberinde getirdikleri sebepler yozlaşmaya neden oluyor, kimse kimseyi beğenmiyor, kimse iğneyi önce kendisine batırmıyor. Boş bir kendini beğenmişlik var ülkede. Bir çok kişi normal olduğunu düşündüğü için etrafındaki şiddetin boyutunun farkında bile değil. Oysa yaşamlarımızı kaosa sürükleyen sorun bu. Cehalet ve getirisi kıskançlık, açgözlülük, üretmeden tüketme, adaletsiz paylaşımlar, yönetimler, kuralları tanımama, her şeyi rekabet üzerine temellendirmemiz, değer yargılarımız ve ifade ş

Hazıra dağ dayanmaz!

Resim
Tüketim hastalığı yalnız satın alınabilen ürünlerden ibaret değildir. Türkiye'nin dış borcu 420 milyar dolar, dünya ülkelerinin borç sıralamasında yerimizi almışız. Oysa ki bir zamanlar şöyle denmişti, biz dışarıya ait bütün borçları sıfırladık, bundan sonra her yeni doğan bebek borçlu değil alacaklı olarak dünyaya gelecek. Ama buradan baktığımız zaman durum hiçte öyle gözükmüyor. EUROSTAD verilerine göre Türkiye'nin toplam dış borcu 420 milyar $. Kamu borç stoku 109.2 milyar. Merkez bankası pozisyon açığı 1.8 milyar. Kamu, özel ve yabancı bankaların sendikasyon kredileri 186 milyar. Özel şirketlerin yatırım finansman kredileri 110.6 milyar. Şahıslara ait borçlar 4.9 milyar. Bu rakamlar önümüzdeki 10 yıl hiç borç almadığımız takdirde ödeyeceğimiz toplam borç ve faizler. Hazıra dağ dayanmaz derler. Borcu yaparken TC, kanun ve yasaları yaparken partili. Ülkemizdeki ekonomik sınıfları şöyle tanımlayabiliriz; Üst sınıf bütün parayı elinde tutar ve vergi ödemez. Orta

Haksızsam haklısın deyin

Resim
Biz beyin kullanmıyoruz () ihtiyacımız da yok. Çünkü bizim yerimize düşünenler, karar verenler ve uygulayanlar var. Hatta o kadar ileri gidiyorlar ki çok özel konularımıza kadar yerimize karar veriyorlar daha ne isteyebiliriz? Baş aşağı yuvarlanıp gidiyoruz işte beyinmiş? O da ne ki? Hesap edemediklerimizin hesabını görecek bir merci var ve asla da ıskalamayacaktır. Vicdanlı kişiler genelde sapmalar yapar ama hakkın hukuku yok. Ne kadar batıyormuş görünse de hayat gemisi ilahi adalet onu korur. Konu Fetocular değil, fikrimce beyin göçü denilebilecek eğitime sahip değillerdi. Sorun, Türkiye'deki antidemokratik uygulamalar. Bugün ak dediğine yarın kara diyen bir yönetim, yasaların hiçe sayılması özgürce düşünmek yaşamak isteyenleri korkutuyor. Yıllarca insanları Ergenekon'dan yatırıp sonra ben yanıldım demekle olmuyor. Bu sebepledir ki eğitimli ve özgür yetişenler yazılı hukuk kurallarının esas alındığı sıkı sıkıya uygulandığı ülkeleri tercih ediyorlar. Bu da ülkemiz için b

Ülkecek hala direniyoruz!

Resim
Bir şeyi ortaya çıkaran veya yapan ve bir şeyler için savaşan küçük seçilmiş bir grup. Bir şeyin yapılmasını seyreden ve sadece konuşup yerinde sayan büyükçe başka bir grup. Ve neyin olup bittiğini bilmeden yaşayan muazzam bir kalabalık. Ülkecek delirmek üzereyiz ama yine de hala direniyoruz kalan bir parça aklımızla. Fırtına, özgürlük, mutluluk bunu hazmedemeyenlere kükreyiş bu. Artık çok kişi öğrenmeye başladı, her şeyin koltuktan göründüğü gibi olmadığını. Ülkemizde siyaset ile İslamı ayırt edemiyoruz. Açık kapalı ayrımı olmadan, toplumsal baskı olmadan vs. yaşamayı öğrenemedik, öğrenemeyeceğiz. Kurân'ı Kerim'de zulumden kaçının, mazlumun ahına girmeyin deniyor. Atatürk'ün sayesinde Türk Alfesini öğreniyoruz, okuyabilme şansı yakalıyoruz. Bizlere miras bıraktığı haklardan yararlanırken bile nankörleşiyoruz. Devletin dini olmaz din toplum içindir. Müslüman gibi yaşamak kişinin kendi seçimidir halka zorla empoze edilmez. Hz. Muhammad (S.A.V) kızına bana güvenme diyor

Öğretemeyenler vardır...

Resim
Ders veren İngilizce biliyor mu acaba? Ülkemizde okullarda ingilizceyi hiç kimse öğrenemiyorsa öğretemeyenler var demektir. Türkiye’de yabancı dil eğitimi sıfır ve sanki çok iyi yabancı dil eğitimi veriyorlarmış gibi bir de temel de olmamasına rağmen 9. sınıfta (lise bir) ikinci bir dil daha koymuşlar Almanca veya Fransızca. Diploma almak için okuyor bu nesil. Eğitim sistemi ve eğitmenler bunun üzerine yetiştiriliyor. Eğitim sistemi sınav geçmeye odaklı ve ezbere dayalı. Sadece İngilizce de değil, çoğu konu da kötüyüz. Kendi dilinde okuduğunu bile anlamayan gençler yetiştiren bir eğitim sisteminden ne beklenir. Yabancı dil öğrenmesinden önce iyi bir şekilde matematik, fizik, kimya, felsefe öğrenmesi gerekir ki hayata bilgiyle akılla devam etsin. 100 yıl önce başlayan İngiliz ekolunun bir eseridir bu. Bütün dünya Amerikan İngilizcesi öğrenirken bizim ülkemizde İngilterenin bile kullanmadığı kalıplar ezberletiliyor. Yazılı sınavda yüz alanların yurtdışında sudan çıkmış balık hal

Aziz Sancar Çalışmak. Bence Zeka ve Çalışmak.

Resim
Çoğu insan zekaya inanır, ben inanmıyorum, bizi birbirimizden ayıran emektir, ben çalışmaya inanıyorum. Prof. Dr. Aziz Sancar Bence ikisi de birbirini dengeleyen bir durumdur. Tek başına bu durumun pek bir önemi yok. Ben emeğe de, zekaya da, çalışmaya da inanırım. Zeka emek ve çalışma ile birleştirilince fark yaratır. Tembellik varsa zeka işe yaramaz diye düşünüyorum. Zeka insanları birbirinden ayırır. Ülkemizde de bilim adına başarıya imza atmış insanlar var. Sahip olduğumuz bilgiyi depolamak yetmez. Nerede, nasıl, ne zaman vs. kullanacağımızı bilmek gerekir. Çünkü kullanılmayan / kullanılamayan zeka zeka değildir. Zekayı çalıştırmak da emek ister. Zeka çalıştıkça gelişir. Zekanın sınırları zekayı çalıştırmakla dolayısıyla da çalışmakla artar. Bu bakımdan zeka kişiler de farklı düzeydedir. Fakat bu kişinin onu işletmesi ile alakalı bir durumdur. Bir insanın disiplinli çalışmayı düşünmesi ve bunu kararlılıkla uzun süre yapması bile bir zeka örneğidir. Çalışmak ve doğru çalış