Kayıtlar

Alman etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Adalet rüzgar gibidir!

Resim
Ahlak kavramını din ile ilişkilendiren bir toplum her türlü ahlaksızlığa kılıf uydurur. Akıl, bilim, vicdan gibi kavramlarla bağı kopmuş basit kurnazlıklar üzerine hayatlar yaşar böyle toplum insanları. Adalet rüzgar gibidir küçükleri yıkar, ezer geçer, büyükleri ise deviremez itaat eder. Kendisinde olduğunu söylediği namus ve dürüstlükle övünen kişilerin belki de telaşla örtmeye çalıştığı günahları ve dolapları vardır. Avrupalı Türkler aslen cahil ve geri kalmış Türklerdir. Yaşadıkları yerlerdeki kurallara uyup Türkiye'ye girdikleri andan itibaren özlerine dönerler. Her türlü kural dışı davranış, trafik kurallarına uymama, sağa sola çöp atma vs. hemen uygulamaya geçerler. İnsanın mayasında varsa ne yapsa, nereye gitse, ne okusa da değişmiyor bir şey. Avrupa ülkelerinde kanunlar oldukça katı uygulanır, kim olursanız olun kaçarınız yoktur. Çünkü devletler insanını terbiye ediyor, etmeli de. İnsan haklarını savunan sözde Müslümanların para için yapamayacakları artistlik, üç

Fazla Değer Aptalı Kral Yapar!

Resim
Sultan II. Abdülhamid'in kendi ordusundan korkması, ordunun çok sayıda alayının aynı zaman da bir araya gelmesini gerektiren büyük çaplı manevraları gerçekleştirmesine izin verilmemesi anlamına da gelmekteydi. Sultanın korkuları onun modern teknolojiye bakışını da etkilemekteydi. Başlangıçta, Puccini'den petrole kadar, Avrupa'dan gelen her yeniliğe ilgi duymaktaydı. Fotoğrafçılığı özellikle sever, onu bir silah olarak kullanırdı. Devlet erkanına ait fotoğrafların olduğu dosyalar tutar ve bir kimseyi huzura kabul etmeden önce o kişinin fotoğrafını incelerdi. İmparatorluğun her tarafına fotoğrafçılar yollayarak oraların durumlarını görüntülemiş ve içlerinde okulların ve diğer ilerici konuların fotoğrafları olan büyük, varaklı yeşil albümleri, Osmanlı İmparatorluğundaki modernleşme hareketini göstermek için İngiliz, Fransız, Alman ve Amerikan devletlerine göndermişti. Öte yandan, elektrik Abdülhamid'in içine bir korku düşürmüştü. Belki de "dinamo" ile &qu

Dünya bile ikiyüzlü; biri yeryüzü, biri gökyüzü

Resim
Ormanın birinde Aslanlar toplanmış. Yahu hesapta kralız açlıktan öleceğiz birader. Maymuna saldırsak, ağaca kaçıyor. Fillere saldırsak fazla büyük. Ceylanlar hızlı, yetişemiyoruz. Kuşa dalsak, uçuyor. Eee balık yakalayacak halimiz de yok. N'aapsak? Bir tanesi, en iyisi, öküzlere saldıralım. İri yarı görünüyorlar ama ne pençeleri var, ne dişleri diş tam dişimize göre. Olur mu? Olur. Hücum! Ama evdeki hesap çarşıya uymamış. Öküz öyle yabana atılacak hayvan değilmiş meğer. Organize oluyorlar topluca savunma yapıyorlar, püskürtüyorlarmış. Aslanlar aç bilaç. N'aapsak, n'aapsak? Tilkiye danışalım demişler. Tilki kolay demiş. Beni öküzlerin yaşadığı zengin otlakların prensi yapın işinizi halledeyim. Kabul etmişler. Tilki elinde beyaz bayrakla öküzlere gitmiş. Saygıdeğer öküzler demiş. Aslında aslanlar uysaldır, sizi de çok seviyorlar. Ama şu aranızdaki sarı öküz var ya, sarı öküz, işte sorun o. Görünce tahrik oluyorlar, canları çekiyor, verin şu sarı öküzü kurtulun k

EYY TURİZİMCİLER

Resim
Yirmibeş yıldır turizimden ekmeğini kazanan, evini geçindiren birisi olarak bu yaşananlar kocaman bir kayıp. Bana, meslektaşlarıma ve ülkemize. Turizmin bitiş sebebi ve sorumluları bellidir görebilene. İşid'li teroristlerin karargahı olmuş olan Türkiye'ye kimse turist beklemesin. Siz turist olsanız İngiliz, Fransız, Alman, İsrail, Rus turist olsanız Türkiye'yi tercih eder misiniz? İspanya kaptı turistimizi deniliyor ya. Orada yaşamış birisi olarak söylüyorum. İspanya turizm konusunda en az 100/150 yıl ileride. Emin olun ki, oraya giden turistlerin seneye tercihleri yine orası olacaktır. Gelecek yıllarda da kaybeden yine biz olacağız. Kendi ellerimizle verdik biz turisti. Bu sene Rus turist beklemek hayalcilik. Çünkü rezervasyonlar (son dakika az sayılılar dışında) Şubat ve Mart aylarında yapılıyor. Sebze de ihraç edemeyiz. Çünkü şu anda biz de sebze yok. Yetişen az miktardaki sebze, meyve de iç pazara zor yetiyor. Seralar (zaman olarak) bitti, yayla da üretilenler hal

Ev sahibi kiracı, kiracı ev sahibi

Resim
Halkı birbirine karşı öfkelendirirsek, karınlarının açlığını unuturlar. (Charlie Chaplin) Tezatlar ülkesi oldu Türkiye. Kimin, neyi, ne için yaptığı belli değil. Ülke içinde bu ülkeye en büyük kötülüğü yapıp adeta bir küçük Suriye yarattılar. Ev sahibi kiracı, kiracı ev sahibi oldu ülke de. Sığınmacı olarak bizlerden fazla imkana sahipler. Bir de vatandaşlık mı verilecek? Bombacısı, tacizcisi, hırsızlık, yolsuzluk, tembellik, barbarlık her şey var. Sonra biz mağduruz, masumuz edebiyatı. Bize de ikinci sınıf insan muamelesi. 1300 Lira maaş (işi olana) çalış, didin yetmesin. Bizim evlatlarımız okuyabilmek için zor ve yıpratıcı sınavlardan geçsin, iş bulamasın bunlara devlet her türlü yardımı yapsın. BU ADALET Mİ? Herkes geçim derdine, can derdine düşmüş durum da. Devlet illa ki birilerine yardım yapmak istiyorsa emekli, yetim, şehit ailelerine dönüp bir baksın, işsiz insanlarımıza çareler üretsin. Kendi ülke vatandaşının derdine derman olsun önce, refah düzeyini artırsın, mutlu, huz

İnsanın düşmanı yine insandır

Resim
İnsanların yanlış yaptığını sen doğru yaparsan yanlışı sen yapmış sayılıyorsun. Evi camdan olanların başkasının evine taş atma hakkı yoktur.  Almanya zaten soykırımın alasını yapmış bir ülke. Şimdi ne demek istiyorlar. Yanlarına arkadaş arıyorlarsa biz onlarla bir kez arkadaş olduk ve boyumuzun ölçüsünü aldık. Mustafa Kemal Atatürk Türk zaferini ortaya çıkarmamış ve Alman Liman von Sanders'ın talimatı çerçevesin de hareket etseydi işte o zaman Almanların istekleri olacaktı. Yani Türkiye Cumhuriyeti diye bir devlet olmayacaktı. Almanları üzen bu devlet nasıl var oldu, nasıl bunca yıldır ayakta duruyor. Böyle kararlar çıkartarak teselli bulmaya, avunmaya çalışıyorlar. Önce kendi tarihlerine baksınlar ve düşünsünler. Sonra bize soykırım yapıldı desinler. Şu anda soykırım yaptı diyen ülkede ermeniler var ve yaşıyor. Bu insanlar hala bizimle yaşıyorsa ve bir devletleri var ise nasıl soykırım yapmış olabiliriz? Ayrıca bir tane ermeni toplu mezarı yok. Her yerden Türk toplu mezarla

Benim Adım Lady

Resim
Benim Adım Lady; Ne zaman doğduğumu bilmiyorum. Günü saati bile belli değil. Annem farklı babam farklı ırklardan geliyor. Hatırladığım şey dünyaya gözlerimi açtıktan bir süre sonra  bir Alman bayanın beni himayesine aldığı. Annemden ve babamdan ayrıldıktan sonra bana en az onlar kadar şefkat gösterdi. Beni dünya da nasıl ayakta durmam konusunda eğitti. Onu çok üzdüğüm zamanlar oldu. Bilseydim hiç üzmezdim. Sahibim değildi benim hep öyle derdi bana. Ben senin hayattaki en iyi dostunum ve benim korumam altındasın derdi bakışlarıyla. Aynı dili konuşamasakta ben onun ne istediğini gözlerine bakınca anlardım.  Hayattaki en büyük dostumu daha 8 aylık iken hastalıktan dolayı kaybettim. Çok ağladım. Mezarını bana göstermediler. Uzak diyarlarda bir yerde olduğunu biliyorum. Yakın olsa mutlaka kokusunu alır giderdim. 15 gün boyunca orada burada hayatımı sürdürmek için çaba gösterdim. Zordu benim için çünkü koruyucu meleğim yoktu. Aç kaldım, susuz kaldım ama üzüntüm bunlardan daha çok acı ver