Kayıtlar

HUZUR etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Güneş Gece Doğmaz...

Resim
Her sebebin bir nedeni, her nedenin bir sebebi var. Hiçbir şey boşuna değil, tesadüf diye bir şey yok. Yolcuyuz gelip geçiyoruz ne kırmaya, ne de kırılmaya gerek yok. İnsanı insan yapan kişinin karakteri, yaşadığı hayat, sergilediği duruştur. İnsanı insan yapan kendini bilir olup, bildiği gibi görünme dürüstlüğüdür. İnsanın kalbi yaşadığı yere yansır, yaşadığı yerde bir süre sonra kalbe bulaşır. Yaşam standardını kişi kendisi belirler. Aldığın nefes, yerinde olan sağlığın, görebilen gözlerin ve geliştirdiğin empati senin hayatında seni sen yapandır. Hayat anı yaşamaktır, hayat bugün hatta şu andır. Maalesef bizlerde öğrenilmiş bir çaresizlik var, farkındalık lazım hepimize. Hayatın içinden akarken olanı olduğu gibi an'da yaşamak güzel olan, karşımıza aynımız yada farklımız ihtiyaç halinde geliyor zaten. Her ne gelirse gelsin gelen sana seni anlatır. Aynınla, zıttınla, kendinle yüzleşirsin. Kiminle ne yaşadığından çok ne yakaladığındır önemli olan. Benzer sonuca aynında

Bilemeyebiliriz Ama Öğrenebiliriz

Resim
İnsan öğrendikçe aslında ne kadar çok şeyi bilmediğinin farkına varıyor. Kendisini tamamlayan insanlar genellikle komplekssizdir. Bilgili insanlar ısrarla savunmaz konuşarak çözerler, bir çok konuda da şiddete maruz kalır. Çünkü öz güven ve sevgi eksikliği olan insanlar kendilerini ispat çabası içindedir. İnsanlar belirsizliği sevmiyor varlığına tehdit olarak algılıyor. Belirsizlikler huzursuzluk yaratıyor. Bu huzursuzlukla baş edebilmek içinde yanlış bile olsa bilgi sahibi olmayı tercih edip genellikle de yanlış bilmeyi hiç bilmemeye tercih ediyor. Böyle bir bilgi rahatlığına erişince de huzurunun bozulmaması için kendisini yeni bilgilere kapatıyor.  Gerçeğin aydınlığı şüpheyle başlar, şüphe ise insanı sarsan can yakıcı bir şey. Bu can yakan şeye ne kadar tahammül gösterebilirsek gerçeklerle ilişkimizde o kadar sağlıklı olur. Yani can yakan şüphenin getireceği doğrunun peşinden gidebilir yada bildiğini zannetmenin karanlık rahatlığı içinde uyuyabiliriz. Her yeni cevap b

Sevdiğine Alışır, Alıştığını Seversin...

Resim
Sevdiğine alışır, alıştığını seversin alışkanlık dediğimiz bir bütündür. Seven uzaklaşsa da unutmaz sadece alışır yokluğa. Önemli olan sevginin varlığıdır, azı, çoğu yoktur. Sevgi insanı içten gülümsetebilen tek şeydir. Sevgiyi göstermek için illa söze gerek yoktur, bir dokunuş, bir göz teması bile yeterli olur bazen. İnsanın içi sevgiyle doluysa bunu etrafinada yansıtır. Her şeyde bir güzellik görür, gittiği her yere ışık saçar, sevgi çok etkili bir iksirdir. Zor yaşamlarda bile ufacık bir sevgi yaşama bağlılığın işaretidir. Dünyada ne kadar kötülük yapmak için sebep varsa güzellik yaratmak içinde bir o kadar sebebimiz var demektir. Kalbe sığabilen güzelliklerdir sevgi. Beklemek, umut etmek, özlemek, ağlamak, gülmek, yaşamak, mutlu olmaktır içine sığdırabildiğin kadar. Abartılacak en güzel şeydir özünü bilen için eğrisiyle, doğrusuyla, koşulsuz sevgi. Özgürlük ve cesaret bir noktada birleşir, sevdiğini söyleyebilmek bir parça olsa da mutluluğa adımdır. İnsan bazı şeyleri y

Devlet mi millet için, millet mi devlet içindir?

Resim
Devlet millet, millet devlet için yani her ikiside birbiri için vardır, birbirlerinden bağımsız değillerdir. Devleti ayakta tutan milletidir yine bir milletin yok olmaması, parçalanmaması, dağılmaması, düzeninin olması ve bu düzenin devam edebilmesi için devlet gereklidir. Devlet milletinin huzur ve güvenliği için vardır, millet de bunu sağlaması için devlet kurmuştur. Toplum olmadan devlet olmaz. Toplum varsa devlet topluma hizmet etmek için vardır. İdareciler yönetecek insan aramaz bilinçli toplumlarda toplum kendini idare edecek kişiyi kendi arar ve seçer. Devlet olmadan da insan varlığını sürdürebilir ama insan olmadan devlet var olamaz. Devlet bina millet kolondur, devleti millet kurar millet yıkar, milletsiz devlet olmaz devletsiz de millet olmaz, bu ikisi bir bütündür devlet sadece bir terimdir asıl olan milletin devlet anlayışı içinde olmasıdır. Devletin yönetim şekli ise milleti için olmadır. Devlet her şeyden üstün değildir, üstün olması gereken noktalarda da yine mil

İnsanın Değeri Parayla Ölçülür Mü?

Resim
Günümüzde insanların değeri parayla ölçüldüğünden ne kadar paran varsa o kadar değerli bir insan oluyorsun. Bu bağlamda insan değer görmek istiyor ve paraya ihtiyaç duyuyor. Döngüye ayak uyduran insanlar parayı güç olarak görüyor. Kapitalist sistemde paran yoksa aç kalırsın, yaşamını devam ettirebilmek için para en büyük önemi oluşturuyor. Doymayan ve tatmin olmayan ruhlarımız var. Hiçbir şeyde tam olarak kendimizi bulamıyor, arayışlarımıza sürekli devam ediyor ve hep bir eksiklik duyuyoruz. Huzuru, mutluluğu, kalplerdeki boşluk ve açlığı para ile satın alabileceğimiz şeylerle doldurmaya çalışıyoruz. Daha çok kazan, daha çok harca sisteminin birer kölesi olmaya devam ediyoruz. Ev alıyoruz daha büyüğünü daha güzelini arzu ediyoruz, araba alıyoruz marka, model, yaşını dert ediyoruz. Kıyafetleri, yiyecek içecek stoklarını konuşmaya gerek bile yok. Aldığımız ve sahip olduğumuz şeylerle benliklerimizi tatmin etmeye çalışıyoruz. Arkadaşlık ve dostluk desek o kavramları da tükettik nere

Önce Kendisini Sevmeli İnsan...

Resim
Kendisini sevmeyen, kıymet vermeyen insan kimseyi sevemez. Elimizdekilerin kıymetini bilmek aynı zamanda bunu hak etmek gerekir. Sevilebilmek için çabalamadan, kırmadan yaşamak gerekir yoksa huzur yavaşça uzaklaşır. Seven sevdiğini üzmez, seven sevdiği üzülür diye kırmaz, seven seveni kaybetmek istemez. Kimse kimsenin fırtınasını çekmek için gelmiyor dünyaya. Sorunluysalar gitmeli ve hatta başka hayatlara bulaşmamalılar, kimseyi mutsuz, huzursuz etmeye hakları yok. Kıymet bilmeyenin hüznü dramatik değil tamamen adaletin gerçekleşmesidir. Hep acı çeken hangi insan iyi değildir. Acı çekmek insanı iyi biri yapar, mutluluk ise empatisiz bir canavara dönüştürür. Mutluluk acının azalmasıdır. Doğruluk, dürüstlük, iyi niyet, özgürlük, saygı, anlayış vs. bunlara önem vermeyen kimseyi sevmeyin. Birisine verilecek en önemli şey zamandır. Geri alınması mümkün olmayan tek şeydir zaman. Sonuçta hepimiz yalnızız, perde kapanır ve herkes evine gider. Önce kendisini sevmeli insan, kendisine d

Kaliteli birey, kaliteli toplum demektir!

Resim
Erdemli insan olmak kendi sorumluluğumuzdur. Başkalarından önce kendimize bakmak zorundayız. Kaliteli birey kaliteli toplum demektir. Devletler halkın içinden çıkar, vicdan insanın kendisini toplumdan ayrıştırarak olan bir şey değildir. Toplum vicdanının oluşumu devletleri de biçimlendirir ve aydınlık, ahlaklı bir toplum oluşturur. Gerçekler doğruları görmemizi sağlayan ışıklardır. Beğensekte, beğenmesekte gerçeklik mutlak oluşumdur ve insanı kabule zorlar. Devlet sorumluluklarını toplumun yararına tam olarak yerine getirerek gelişmenin yolunu açık bırakıp, kişilere özgür nitelikli ve eşit adaletle muamele gösterir. Huzur ve barış için ön koşulun işlevsel olması, devletin gelişmesinde ve büyümesinde toplumun katılımı ile mümkündür. Bireysel iradeler devletler için potansiyel büyümeyi beraberinde getirir. Devlet ve birey ilişkisinde bireyi korurken, gelişimini kısıtlamaz. Yüksek hedeflere ulaşan bireyler devletin her bölümünde fayda sağlayacağından, zincirleme bir ilerleme ve

Bilmem anlatabildim mi?

Resim
Eğer umut varsa içinde, Eğer ruhunda müzik taşıyorsan, Eğer inanıyorsan, Eğer ''bir gün'' diyebiliyorsan, Nerede olursan ol. Her yer huzur... Başkalarını etkilemek ihtiyacından VAZGEÇİN. Daima haklı olma ihtiyacından VAZGEÇİN. Sizi sınırlayan inançlardan VAZGEÇİN. Kontrol etme ihtiyacından VAZGEÇİN. Başkalarını suçlamaktan VAZGEÇİN. Değişime direnmekten VAZGEÇİN. Kendinizi suçlamaktan VAZGEÇİN. Mazeretlerinizden VAZGEÇİN. Şikayet etmekten VAZGEÇİN. Korkularınızdan VAZGEÇİN. Bağımlılıktan VAZGEÇİN. Etiketlerden VAZGEÇİN. SEVMEKTEN ASLA VAZGEÇMEYİN.! Birilerinin umudu, birilerinin huzuru, birilerinin mutluluğu olmak lazım. Yoksa yaşamak nedir ki? Alıştım yokluğuna. Tedirginim aslında ya unutursam. Başkasını seversem. Sadece sevmek değil gayem. Yürek olmak yüreğine. Aşk olmak aşkına. Ve kalp olmak sol yanına. Rüzgar dokunuyor saçlarına, ben dokunamıyorum. Her şey sen kokuyor, ben koklayamıyorum. Güneş yüzüne doğuyor, ben göremiyor

Çok Dertli Milletiz...

Resim
Deneyim zenginliğine kapalı bir toplum denek olur. Güç ve yüce olan her şey aslında insanın özünde vardı. Oysa insanlar kendilerindeki bu yönü körelttikçe güç ve yücelik de uzaklaştı. Ve onlar uzaklaştıkça insanlar bu öz parçalarına yozlaştı. Hatta kendileri bile yok oldu. Çünkü beyinleri bile ellerinden alınmış kobaylaşmış oldular. İnsanın zamanla fikirleri kemikleşir kolay kolay kimse de değiştiremez. Bir sisteme aitseniz bildikleriniz sadece inanmanız gerekenlerdir. O yüzden de o sisteme ait olan o bilinenleri bilmekle yetinenlere normal, daha ötesini araştıranlara da deli diyorlar. İnanmak isteyen birine hiçbir şey imkansız gelmez, inanmak istemeyen birine ise gerçekler mantıklı gelmez. Gerçek kimsenin umurunda değil. Bilinç ne kadar artarsa, umutsuzluk o derecede şiddetlidir. Çok şey anlatmaya gerek yok. İnsanlar, insanların gözünde kabul görmek için her haltı yer. Cehalet hiçbir coğrafyaya ait olmadığı gibi yeryüzünün en güçlü yerlisidir. Gezegendeki en ilginç varlık nezake

Ahenkle Dengele!

Resim
Tüm düzeni sağlayan denge o kadar hassas ki, küçük bir şeyin yokluğu her şeyi mahvediyor. Denge, konsantrasyon, gerçekten istemek insan beyninin gücü. Hayatın kanunu denge ne fazla, ne eksik, orta kıvam olmalı, her şey en ufak bir dengesizlikte alt üst olur çünkü. Hiçbir şeyi küçümsememek gerek bazen insanı hayatta tutan küçücük bir nedendir. Bütün mesele ahengi bularak dengeyi sağlamak. Sabırla, azimle ve inanarak inşa etmek. Bir insanın her şey bitti dediği nokta da başlar gerçek yaşamı, yapması zor bozması kolay, dengede de bu böyle. Başkalarını mutlu etmek için kendimizi ne çok harap ediyoruz. Sen bedenini sevmez ve ona hor bakarsan hayatta sana yaptıklarınla uyumlu davranır. Vaktin uçar elde koskoca bir sıfır ile kalır. Ta ki bunun farkına varana kadar. İşte o farkında olmamak kötü olan. Sevdiklerini sonsuz zamana götürmesi ve hayatların yarım kalması. Önce doğurtup sonra da yok eden zamandır. Tıpkı çatlak bardaktaki su gibi içsen de bitecek içmesen de, bari doya doya iç. Yaşa

Ezilmişliğin sitemini kim tercih eder?

Resim
Akıl hastanelerindeki hastalar kendi aralarında bir düzen kuruyorlar ve deli olduklarını bilmiyorlar. Umarım biz de öyle değilizdir. Kapitalist düzenin baş ülkeleri insanlığa zulümden ve karanlık bir hayattan başka şey sunmadılar. Dünya da ne kadar kötü, korkunç olay yaşanıyorsa ülkemizde dahil, biliyoruz ki (dünya insanları) altından Amerika, İsrail, İngiltere, Almanya çıkıyor. Ülkeler de önce iç savaş çıkartıp sonra barış elçileri gönderiyorlar. Ezilmişliğin sitemini kim tercih eder, bir huzur adasında yaşamak varken hastalar adasında yaşamaya.  Kurum ve kuruluşların içerisinde mutlaka farklı düşünceler ve maksadını aşan zihniyet sahipleri olabilir, siyaset içerisinde kirli ilişkiler yumağı olacaktır ama eminim herkes üzerine düşeni yapacaktır. Kurum ve kuruluşlar başta devlet mekanizması bağırsaklarını temizlerken ummadığımız isimleri görebiliriz. Bundan sonraki dönemler de devlet kademesi ve kuruluşlar da arınmış, temizlenmiş ve şeffaf olacaktır. Ama umarım gerçek suçlula

Beyninizi değiştirin kardeşim...

Resim
Toplumda huzuru kadınlar sağlar. Anneler ne zaman kızlarına öğrettikleri namus kavramını oğullarına da öğretirler ve ne zaman vicdanlı bireyler yetiştirirler o vakit bu toplum huzur bulur. İnsanların ahlaklarını karalamayı seven ahlaksızlar ister tek, ister çok hiçbir zaman vicdanlarında kendilerini paklayamazlar. İnsanın anatomisinin yamukluğu değil ruhundaki yamuklardır önemli olan. Fiziksel ve ruhsal gelişimini tamamlayamamış, korunmaya muhtaç küçüçük bir çocuğa cinsel istek duyan insanlara tıpta pedofili denir ve gelişmiş toplumlar da ciddi bir suç teşkil eder. Ne acı ki Türk kültürü ve toplumunda tarihler boyunca aşağılık bir suç sayılan bu yobaz kültürü, kanunla hayatımıza sokulmak istenmekte. Dikkat edin Türk'üm diyemeyenler pedofili hastasıdır. Türklüğünün bilincinde olan hiç kimsede bu hastalığı göremezsiniz. Türk kanı taşıyan, kültüründe ve benliğinde bu tür sapkınlıklara yer vermeyen her Türk bu sapık yasaya şiddetle karşı çıkacaktır. Onlar istediği kadar Arap sapkın

TURİZMİN GELDİĞİ NOKTA

Resim
Turizm sadece eğlence ve dinlenme üzerine inşaa edilirse gelişme ve ilerleme de olmaz ama kültür, sağlık, spor, huzur vs. üzerine inşaa edilirse mutlaka ilerleme olacaktır. Gerçekler ortada bu durum da zincirin her halkasını etkiliyor. Peki kim/kimler el atacak bu duruma? Turizimi biz kendi ellerimizle baltalıyoruz. Turistlere kazık üstüne kazık atılırsa sanki bir daha hiç gelmeyeceklermiş, yarınlar yokmuş gibi sonumuzun böyle olması da normal. Hem yerli, hem yabancı turistlerin karısını, kızını taciz edip, laf atıp, önüne geleni dolandıran, küfreden, tartaklayan, bağıran esnaf, bayan turistler buraya erkek için geliyor mantığıyla düşünüp çalışsın diye kalifiyesiz, ucuz elemanları restaurantlara, eğlence yerlerine, plajlara vs. doldurursan, dolmuş/otobüs bile yerliyi almayıp biraz ileri de durup yabancı turisti alıp geçiyorsa veya tam tersi oluyorsa yani canına, keyfine göre davranıyorsa olacağı budur. Ne oldu da İskandinavya ülkeleri Türkiye'ye gelmiyor artık. Yani turizmin

Çok rahat Millete gidelim deniliyor. Bu neyin rahatlığı olabilir acaba???

Resim
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Öyleyse haydi millete gidelim". Cumhurbaşkanı Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda vali yardımcıları ve kaymakamlara hitap etti. Erdoğan, yeni anayasa ile birlikte başkanlık sisteminin de hayata geçeceğini belirterek "Öyleyse haydi millete gidelim, 'Millet bu kararı versin" dedi. 'YENİ ANAYASAMIZI DA ÇIKARTACAĞIZ' "Yeni Türkiye'nin inşası çerçevesinde yeni anayasamızı da çıkartacağız. Başkanlık sistemi de inşallah bu şekilde hayata geçecektir. Benim milletim başkanlık sistemini istemiyorsa, bizim milletimize söyleyecek hiçbir şeyimiz yoktur, onu da öper başımıza koyarız. Olay bu kadar basittir." "(Yeni anayasa çalışmaları) Ey Parlamento'daki saygın üyeler, değerli arkadaşlarım, gelin bir karar alın. Deyin ki 'Biz millete gideceğiz'. Millete gidin. Bakın bakalım millet size ne diyor. Hazırlayın, sunun millete. Millet 'evet' diyorsa, egemenlik kayıtsız şartsız milletin değil mi? Siz At