Kayıtlar

KÖTÜLÜK etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İyilik Bile Ekosisteme Göre Değişiyor

Resim
İnsanlar iyi olmayı unuttular artık önemli olmaya çalışıyorlar, sadece sanmak bizimkisi gerçekler ise tamamen bambaşka. Mutlu olsak din, dil, ırk ayrımı yapmadan, zengin, fakir, güzel, çirkin, kadın, erkek, sizden, bizden diye ayrıştırmadan. Egomuzun boyu kadar konuştuğumuz için meydan balonlara kaldı. Bense deneme yanılma olayını çok ilerlettim, artık hiç denemeden direkt yanılabiliyorum. İnsanlar hem iyi, hem kötü olabilir bunlar göreceli kavramlar. Neyin iyi, neyin kötü olduğu düşüncesi kişiye, zamana, yere göre değişir, bu etikle ilgilidir doğuştan olmaz, yaşadığın toplum iyilik yada kötülükle ilgili değerleri bireye dayatır yani iyilikte, kötülükte öğrenilir. Her iyiliğin içinde bir kötülük, her kötülüğün içinde de bir iyilik mutlaka vardır. İnsanlar vicdani yönleri ve empati kurabilme yetenekleri olduğu için iyilik yaparlar, yine kıskançlık ve başarılı olma yönleri olduğu içinde kötülük yaparlar. İlk ana rahmine giderken bile yarışa giriyoruz, diğerleri geride kalıp üzü

Sevdiğine Alışır, Alıştığını Seversin...

Resim
Sevdiğine alışır, alıştığını seversin alışkanlık dediğimiz bir bütündür. Seven uzaklaşsa da unutmaz sadece alışır yokluğa. Önemli olan sevginin varlığıdır, azı, çoğu yoktur. Sevgi insanı içten gülümsetebilen tek şeydir. Sevgiyi göstermek için illa söze gerek yoktur, bir dokunuş, bir göz teması bile yeterli olur bazen. İnsanın içi sevgiyle doluysa bunu etrafinada yansıtır. Her şeyde bir güzellik görür, gittiği her yere ışık saçar, sevgi çok etkili bir iksirdir. Zor yaşamlarda bile ufacık bir sevgi yaşama bağlılığın işaretidir. Dünyada ne kadar kötülük yapmak için sebep varsa güzellik yaratmak içinde bir o kadar sebebimiz var demektir. Kalbe sığabilen güzelliklerdir sevgi. Beklemek, umut etmek, özlemek, ağlamak, gülmek, yaşamak, mutlu olmaktır içine sığdırabildiğin kadar. Abartılacak en güzel şeydir özünü bilen için eğrisiyle, doğrusuyla, koşulsuz sevgi. Özgürlük ve cesaret bir noktada birleşir, sevdiğini söyleyebilmek bir parça olsa da mutluluğa adımdır. İnsan bazı şeyleri y

Her sorun içinde bir armağan saklar...

Resim
Serçe günlerdir dalında hiç hareket etmeden, ötmeden öylece duruyormuş. Melekler Tanrıya sormuşlar; Tanrım bu serçe her sabah uzun uzun öterdi son günlerde sus pus oldu ötmüyor, uçmuyor, ne oldu? Tanrı meleklere sabırlı olun o bana gelecek demiş. Melekler birkaç zaman sonra tekrar sorunca, Tanrı serçeye derdin nedir, neden sustun, ne oldu? Serçe; "Yüce Tanrım ben bir garip seçeyim, şu dalın üstüne bir yuva yaptım barınıyordum bir fırtına çıkardın yuvamı yıktın" demiş. Tanrı; ben yuvana seni sokmak üzere gelen yılandan korumak için o rüzgarı çıkardım, sen yuvadan oldun ama, hayatta kaldın deyince serçenin gözlerinden iki damla yaş gelmiş. Yaşamımızdaki her sorun içinde bir armağan saklar, sadece kendisi yaşıyor zanneder insan bu yaşadıklarını, acılarını, kederlerini, zamanın ona yaşattıklarını görmez. Her zorluğun arkasında bir kolaylık vardır ve bu yaşananlar bize tecrübe olarak kalır hayatımız devam ederken. Hayatın tümünü anlamak için küçük bölümlerinde bıraktığın

Hayat zor yolun öğretmeni!

Resim
Hayat; sermayem eriyor yardımcı olun! diyen buz satıcısının haykırışıdır zaman. Sermayemiz eriyip gidiyor, hayatın kenarındayız zaman akıyor. Bize kalan sadece izlemek ama çok sonra farkına varıyoruz ki, akıp giden zaman kendi hayatımızmış. Bir alim çarşıdan geçerken çocuğun birinin bir ihtiyarın yüzüne tokat vurduğunu görür. Fakat ihtiyar, hiç ses çıkarmaz. Alim hayret edip sebebini sorar. İhtiyar der ki: - Ben buna, hatta daha fazlasına layığım. - Niçin? - Çocuktan sor! Alim çocuğa sorar: - Evladım ihtiyara niçin tokat attın! - Amca bu ihtiyar bizi sevdiğini söylüyor. Fakat iki gündür, bizi görmeye gelmedi. Ya seviyorum demesin yada sevginin icabını yapsın! Alim de der ki: Bir canlıyı sevdiğini söyleyip, sevgisinin gereğini yapmayan tokat yerse, ya Cenab-ı Hakkı sevdiğini söyleyip de sevginin hakkını vermeyenin hali nice olur? Ona inanılır mı? İnsan insan olarak doğar ama insan olarak ölmek sadece kendisinin elindedir. Umursamadan yaşayanlar hak ettikleri gibi umursan

Sarayda oturmadan padişah olabilmektir marifet!

Resim
PICASSO bir restorana gider dostalarıyla. Şef, efendim bana bir anı verebilir misiniz? Çocuklarıma, torunlarıma göstereyim sevinsinler, der. Picasso peçeteye bir şeyler çiziktirip imzalar.  Şef Bu benim için öylesine değerli ki, diye sözüne başlarken, Picasso lafını keser ve evet öyle. O elindeki tam 100 bin dolar der. Şef, dehşete kapılmış bir halde aman efendim 2 saniye bile sürmedi yaptığınız. nasıl bu kadar pahalı olur? diye sorar. PİCASSO hemen UNUTULMAZ CEVABI VERİR. 2 SANİYE ARTI 60 YIL.! Belli olmaz ki kimin, kimden ne öğreneceği. Amir, memurundan bilmediği çok şey öğrenebilir. Öğrenmenin yaşı, zamanı yoktur. İnsan olasıya ve ölesiye kadar öğrenir. Hayat olmak için değil, olmadığını idrak etmek ama olgunlaşabilmek içindir. Doğumdan ölüme kadar sınavdan geçip, yaşadıkça bir şeyler öğrenmiyor muyuz? Tamam ben bunu yaptım dediğimiz de tepe taklak olmuyor muyuz? Yaşam devam ettiği sürece yeni yeni şeyler öğrenir insan. Öğrenmenin sonu yok. Her yeni gün bir kitap gibi ye