Kayıtlar

adam etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ahlaksızlıkta sınır yok...

Resim
Bu millet neden böyle? İyice psikopatlar ülkesi olduk. Biz böyle miydik? Cehaletten kaçın. İnsanın okurken bile dengesi bozuluyor. Nasıl bir yokluktur bu insanın aklı almıyor. Toplumun geldiği nokta. Başını bağlayıp saçının telini göstermiyor günah diye. Aman başını iyi ört, saçın görünmesin günah ama öz evladını yasak ilişkini gördü diye öldür. Cehalet, bencillik, ahlaksızlık, iğrençlik bir olmuş genç kızı katletmiş. İşte idam bu tür mahlukatlar için uygulanmalı. Kapalı toplumların kanseridir gizli ilişkiler, cinayetler. Ahlak örtüsü olmayanı başörtüsü namuslu yapmaz. Bu kadının eşini aldattığını kim düşünebilir? Hiç kimse ama evladına kıyacak kadar cani ve ahlaksız işte. Memleket Dallas'a döndü iyice, kimin eli kimin cebinde belli değil, bu yaşta kızını öldürtecek kadar mı azdın. Sapıklık almış başını gidiyor. Yaşına, başına bakmıyor kadını, erkeği. Zina yapacaksan masum kızından ne istedin. Küfrün de bir değeri var, bunlar küfrü bile hak etmiyor. Kadının kocasının h

Bir trajedi öyküsü

Resim
Yaşayanlar ve seyredenler olarak ayrışıp izlemeye devam ediyoruz... Öldüren kişi yeni bebeği olan işsiz bir baba yardım talebi reddedildi diye bu cinayeti işliyor ve intihar ediyor. Öldürülen kişi vakıf müdürü. İnsanın dayanma gücünün bittiği son nokta ise her şey gözünde bitmiş ise ve çaresizliğe itilmiş ise bundan doğal ne olabilir. Sıcak evlerimizde karnımız ve cebimiz () dolu, korkarak klavyeden konuşulur hep empati bile yapmadan. Bir koyalım bakalım ölen ve öldürüp intihar eden adamların yerine kendimizi. Her ikisine de Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. İnsanımızın içinde bulunduğu durumu bu olay tam anlamıyla özetliyor. Fabrika açma, istihdam sağlama olanları da sat sonucun bu olması gayet normal. İnsanlarımız çalışmak, para kazanmak, evine bakabilmek istiyor. Suriyelilere katrilyonlarca para harcayanlar, bütün aç ve soğuk ülkelerin insanlarına sonuna kadar kapılarını açıp iş sağlayarak kendi vatandaşını aç ve işsiz bırakanlar bunun hesabını elbet bir g

Ve sonra ne oluyor biliyor musun?

Resim
Ve sonra ne oluyor biliyor musun? Yarım kalıyorsun, değişiyorsun. Biraz güvensiz, biraz umutsuz, biraz da umutlu. Ve bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. Ve sonra ne oluyor biliyor musun? Bir zamanlar uğruna dünyayı karşına alabileceğin adam yabancılaşıyor sana. Adım adım uzaklaşıyorsun. Kör kalsa, yatalak olsa, bacaklarını kaybetse vazgeçmeyeceğin adamın buna hiç değmediğini fark ediyorsun. Bir an geliyor bir şeyler kırılıyor içinde, bir şeyler dökülüyor ve geçiyor, bitiyor. Ve sonra ne oluyor biliyor musun? Ölmeye gidiyoruz diyerek ellerini tutsa, tereddütsüz gideceğin adamı hayretle izliyorsun. Usulca ağlıyorsun bir köşe de, gidişine değil, yaptıklarına, zamanına, vazgeçtiklerine ve bunu hak etmeyişine ve aslında kendin için ağlıyorsun. Ve sonra ne oluyor biliyor musun? İp kopuyor en sağlam yerinden. En güvendiğin adamın bıçak izi kalıyor sırtında. Kelimelerle anlatılamayacak kadar sarsılıyor hayallerin. Grileşiyorsun. Oysa biraz umudun olsa, her şeyi yapardın uğr

Benim Adım Lady

Resim
Benim Adım Lady; Ne zaman doğduğumu bilmiyorum. Günü saati bile belli değil. Annem farklı babam farklı ırklardan geliyor. Hatırladığım şey dünyaya gözlerimi açtıktan bir süre sonra  bir Alman bayanın beni himayesine aldığı. Annemden ve babamdan ayrıldıktan sonra bana en az onlar kadar şefkat gösterdi. Beni dünya da nasıl ayakta durmam konusunda eğitti. Onu çok üzdüğüm zamanlar oldu. Bilseydim hiç üzmezdim. Sahibim değildi benim hep öyle derdi bana. Ben senin hayattaki en iyi dostunum ve benim korumam altındasın derdi bakışlarıyla. Aynı dili konuşamasakta ben onun ne istediğini gözlerine bakınca anlardım.  Hayattaki en büyük dostumu daha 8 aylık iken hastalıktan dolayı kaybettim. Çok ağladım. Mezarını bana göstermediler. Uzak diyarlarda bir yerde olduğunu biliyorum. Yakın olsa mutlaka kokusunu alır giderdim. 15 gün boyunca orada burada hayatımı sürdürmek için çaba gösterdim. Zordu benim için çünkü koruyucu meleğim yoktu. Aç kaldım, susuz kaldım ama üzüntüm bunlardan daha çok acı ver

KARA EL AK EKMEK GETİRİR

Resim
Bir günü bile bu insanlara çok görüyorlar. Emek, ekmek olma yolunda alın teriyle yoğruluyorsa, emekçinin emeği, ölümle değil ödülle ödeniyorsa, meydanlara dolan işçiler kimseyi gocundurmuyorsa işte o zaman bayramdır 1 Mayıs. Yılda bir gün kutlanan ve sadece o gün anılan ama hiç bir zaman hakları alınamayan işçiler için 1 mayısın pek önemi kalmadı sanıyorum. Çünkü ne taksime çıkabiliyorlar, ne haklarını alabiliyorlar. Sendikacılar patronların elinde oyuncak durumundalar. Emekçi çok emeğin karşılığını veren yok. Emekçi alnının teriyle çalışıyor, maaşının yarısı vergiye gidiyor. Haksızlığa, ezilmeye aldırılmazsa çok uyumlu işçi, yanlışlar dile getirildiğinde asabi, uyumsuz işçi. Hakkını arayana kapı, kapı olmazsa da yıldırma politikası. Hak etmeyenler, yalakalık yapanlar hep göz önünde ve bir numara. Ama umutluyuz. Kişisel çıkar peşinde koşanlar temizlenecek bir gün mutlaka. Emek olmazsa, işçi olmazsa patron da olmaz. Bir işçi gider, bir işçi gelir düşüncesinde olanlar! Gün gelir

Ne İslamı anladık! Ne de Atatürk'ü!

Resim
Klasik yurdum insanı. Ne İslamı anlamış, ne de Atatürk'ü. Bir resim de Atatürk'e dua eden bir bey var. Gazeteler bayağı bir yazdı, çizdi. Genel konusu adamı Budistlik ve putperestlikle suçlamaları. Önce geçtim ama sonra dayanamadım yazmak istedim... Hakikaten anlamakta güçlük çekiyorum uzun zamandır. Ne kadar çok kişi de varmış Atatürk düşmanlığı. Atatürk olmasaydı derken kast edilen Ülkeyi tek başına özgürlüğüne kavuşturmuş olması değil. Kim tek başına bir savaştan galip gelebilir/çıkabilir. İlla ki yanında fikir alışverişi yaptığı, danıştığı, fikir ve akıl kişileri/arkadaşları olacak. Ama bakıldığında her zaman başrol olan, yöneten, yönlendiren biri vardır. Bu da ATATÜRK'TÜR. Şöyle düşünün veya anlatayım ki, anlamayan kişiler daha iyi anlasınlar. İstanbul'u kim fethetti dendiğinde Osmanlı ordusu mu diyoruz yoksa Fatih Sultan Mehmet mi diyoruz? Malazgirt savaşının kahramanı kim dendiğin de Sultan Alparslan mı diyoruz yoksa Selçuklu ordusu mu diyoruz? Ba

Paranı cebinde taşı. Kalbin de değil.!

Resim
Çok zengin ama cimri bir adam, bir bilgenin yanına gidip nasihat almak istedi.  Bilge onu pencerenin yanına götürüp sordu, Pencereye baktığında ne görüyorsun? Yoldan gelip geçen insanlar görüyorum. Bir de yolun kenarında oturmuş dilenen fakir bir adam var. Bilge, başka bir odaya gidip elinde büyük bir aynayla döndü. Peki bu aynaya baktığında ne görüyorsun? Kendimi. Yani artık başkalarını görmüyorsun! Farkında mısın, pencere camı da aynı da maddeden, yani camdan yapılmıştır. Ama aynanın camının üstüne incecik bir gümüş tabakası kaplandığı için, ona baktığında kendinden başkasını göremiyorsun. İşte, insan kalbi de cam gibi aslında şeffaftır, başkalarını görmemize engel değil vesile olur. Onlara merhamet besleriz o zaman. Ama ne zaman ki altın gümüş gibi dünya süsleriyle kalbimizi kaplarsak o zaman sadece kendimizi görürüz. Kalbimizden de merhamet çekilip atılır. Yapman gereken şey kalbini temizlemek. Altınları ve gümüşleri cebinde taşı, kalbinde değil. O zaman bencillikten kurtu

Vatanı satmıyor, su satıyor sadece :(

Resim
Seyyar su satıcısı Hasan Kaya zabıtaların kovalamacası sonucu metrobüs altında kalarak öldü. 5 çocuk babasıydı... Adam ne yapsın? Su satıyor, uyuşturucu mu satıyor da kovalıyorsunuz? Büyük hırsızları kovalayın da görelim. Vergi kaçıran var, dolandırıcılık yapan, kaçakçılık yapan var, hepsine eyvallah da bu garibana mı gücünüz yetti. İşte gözü kör olsun parasızlığın. Yani küçük işlerle uğraşmayacaksın. Büyük işler yapacaksın. Milyonlar sıfırlayacaksın. Bak o zaman dokunuyorlar mı sana.  Hırsızlık yapsaydın kimse kovalamazdı. Helal ekmek kazanmak suç bu ülke de. Gariban elindeki 3 kuruştan olmamak için kaçar. Zengin milyonları götürür kimse sesini çıkarmaz. Yazıklar olsun. Çalan çırpan herkes dışarı da ağalar gibi yaşıyor. Olan karton toplayan, su satan, simit satan gariban insanlara oluyor. PKK'lı ya da İslamcı militanlar, Suriyeliler için de aynı cengaverliği istiyoruz. Gariban'a saldırmak adalet değildir. Kim verecek bunun hesabını? Değer mi hiç uğruna bitip giden ha

Pardon! Kaç yüzünüz var?

Resim
Öyle insanlar var ki, her şey hakkında konuşurlar. Doğru ya da yanlış olması önemli değildir! Her konuyu herkesten iyi bilirler? İşte bunlara evet BUNLAR yeterli kelime, fazlası değer vermek olur çünkü! Bunlara HERBOKOLOG deniyor. Bilmediğini bilmeyenlerdir ve her konu da bilgi sahibidirler :) Ne kadar zayıf ve aciz, kendilerinden habersiz, bir zavallı olduklarından bile haberleri yoktur BUNLARIN. İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. Bilmediğini bilmemek bunu gerektirir. Alimin bilmediği çoktur ama cahilin bilmediği yoktur. Herkesin her konu da bir fikri var ama bilgisi yoktur. O yüzden Türkiye'de 79 milyon teknik direktör, 79 milyon Başbakan, 79 milyon profesör vs. var. Oku, dinle, araştır. Soran olursa anlat. Ama ukalalık boyutun da değil. Hayat neyi istediğimizle alakalı. Bir çoğumuz neyi isteyip, istemediğimizi bilemediğimizden veya ufak şeylerle  mutlu olamayı beceremediğimizden, bazen maymun iştahlı olduğumuzdan, zaman su gibi akıp giderken, yaşamak istediğimiz

Din kişinin ahireti içindir.!

Resim
Dinle Devlet işlerini bir türlü ayıramadık maalesef. Din inanç sahibinden güzel ahlak ister. Yaratıcı ile kulun bağlantısını sağlar. İlk ayet olduğu söylenen fatiha suresin de sıra-tel müstakim yani doğru yol istenir. Kişi adam olamadıktan sonra hangi dinin mensubu olursa olsun ne fark eder. Din kişinin ahireti içindir. Devlet politikaları dinle karıştırılmamalı.  Tarihini okuyup iyi anlayan bir kişi ile hastasına doğru teşhiş koymuş bir hekim arasın da fark yoktur. Osmanlının son yılarına baktığımız da Arapların batılılardan bir farkı olmadığını görüyoruz. İngilizlerle iş birliği yapmaları vs. Osmanlının orta doğuda yaşadığı trajedi Avrupa'yı tatar ağası gibi yaya bırakır. Kişi önce ırkıyla doğar. Sonra seçtiği din ile maneviyat kazanır. Her müslüman Ülkenin Türkiye ile dost olacağına inanan kişi varsa aklını  kaçırmış demektir. Herkesin dini kendine. Bu tarihin bütün dönemlerin de böyledir. Peygamberin amcaoğlu evlatlığı, damadı olan Ali"yi öldüren kimdi? Ya torunl

Yüreğimizle boyayalım dünyayı...

Resim
Evren bizi cezalandırıyor veya ödüllendirmiyor. Sadece yaydığımız titreşimsel tavırlara yanıt veriyor. Aynaya bakıp dış görünüşümüzü düzeltiyorsak, insan aynalarımızda da iç alemimizi düzeltmeliyiz. Ayrılıkların acıtmasının sebebi budur zaten bana göre. Yoksa "onsuz yaşayamam" yersiz bir sitem. İnsanlar ayrıldıktan sonra da gayet güzel devam ederler hayatlarına. Ama bir zamanlar seni o kadar güzel seven adam/kadın için artık yoldan geçen herhangi biri olma fikri üzer insanı. Nasıl olabilir ya dersin, yani şimdi hiç özlemiyor mu? Başta biraz acıtır, ama sonra bir bakmışsın sen de özlemiyorsun. Artık sıradan biri olmuş. İşte o zaman geçer. Gerek şartlar, gerek bizzat sevginin muhatabı sebep olur buna. Ama er ya da geç bu şekil de geçer. Zamanın eli her şeye ilaçtır. Kendiliğinden geçene kadar acı çekilecek. Acısız aşk yavan olur zaten. Ama insan sevmek kadar sevilmeye de muhtaç. Düşündüğü kadar düşünülmeye, merak ettiği kadar edilmeye. Bunları göremeyince zamanla yorulu

Hayatı Anlamlı Yaşamak İsteyenlere...

Resim
Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar 4 oğlu olan bir adam varmış.  Bu adam zamanın da kendisi hakkın da insanların kulaktan dolma sözlerle veya çok kısa bir tanışıklıktan sonra ön yargılı davranmalarından çok sıkıntı çekmiş. Çocuklarının da aynı sıkıntıyı çekmemeleri ve çektirmemeleri için onları bir deneye tabii tutmuş ki, yaşayarak ve deneyimleyerek öğrensinler. Çok erken karar vermemeleri ve ön yargılı olmamaları için onları eğitmek gerekiyormuş.  Böylece her birinden, farklı zamanlar da, uzakta duran ağacın yanına gitmelerini ve ona bakmalarını istemiş. İlk oğlan kışın gitmiş, ikincisi ilkbahar, üçüncüsü yazın ve sonuncusu da sonbahar da.  Geri döndüklerinde hepsini bir araya çağırmış ve ne gördüklerini sormuş. İlk oğlan ağacın çok çirkin, yaşlı ve kupkuru olduğunu söylemiş. İkinci oğlan hayır! yeşillikle doluydu ve canlıydı demiş. Üçüncü oğlan çiçekleri vardı ve kokusuyla, görüntüsüyle o kadar muhteşemdi ki! daha önce hiç böyle bir şey görmedim demiş. Sonuncu o

AŞK?

Resim
Öyle saf, öyle temiz, öyle derin sevmelisin ki! İki kişilik bakabilesin. Tenlere doymuş adamlar güzel sever kadınları. Özellikle adam diyorum. Çünkü Onlar sever. Erkek başka bir şey. Uçur diğer adı. Umarım yalan diller de bu sihirli kelime (AŞK) bitmez. Kadınları asla anlayamayacağım diye düşünmemiş adam var mıdır? Yoktur! Karşılıklı oturduğunuz, gözlerinin içine baktığınız zaman bile anlayamadığınız kadınlardan, internet yüzünden daha da uzaklaşıyorsunuz. Eskiden cep telefonu yoktu, internet yoktu. Güzeldi, şimdi de güzel. Ama o zamanları şimdi ki neslin görememesi üzücü. Onlar birbirlerine sms atarak, her an yanlarında taşıdıkları telefonlara hapsedilmiş bir dünya da sürekli haberleşiyor ancak özgürlüğün tadını asla bilemiyorlar. Biz kendimize ait bir dünya da sevdiğimiz insana adanmış bir kalp taşıyorduk. Nerede olduğunu bilmesek bile ev telefonundan:) arayacağını biliyorduk. Gelemediği zaman bekliyorduk. Çünkü geleceğini biliyorduk. Kadınları asla anlayamayan erkekler!