Kayıtlar

aile etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İnsan Alışırken Değişir

Resim
Bir insana bin insan haksızlık yapsada binbirinci insandan ümidini kesmez. Sorgulamayı bilmeyen bir toplum çocuğuna verecek cevabı bulamaz. Yaşamın her alanında eğitimli yada eğitimsiz sürekli insanları memnun etmeye çalışmak toplumsal bir davranış kısıtlanmasıdır. Bu bir nevi özgürlüğümüzü, yaşam şeklimizi bencilce zorlaştırarak bedenimizde ve ruhumuzda yaralar açar. Bencil insan ilişkileri zorlayıcı baskıcı istekler çoğu insanı bunaltarak hastalandırır. Günümüzde bedensel ve ruhsal hastalıkların altında yatan nedenler olumsuzluklar ve sınırların ihlalidir. Haksız ve bencil insanların dayattıkları hal ve isteklerin tamamıdır. Ne evliliği, ne mesleki seçimi, ne yaşam tarzı kendine uygun değildir. Bu tüm toplumun kadın ve erkeklerinin yaşadığı drama, yaşamak istemediği olguların bütünüdür. Olumsuz inançlar, kişinin yetiştiği aile ortamı, çevreye, travmatik yaşantılara, olumsuz anılara bağlı olarak gelişir. Yapamayacağına inanan kişi çocukluğunda çok eleştirilmiş, takdir edilmemi

Yolu değiştir çıkışın olabilir

Resim
Yolu bilmemek yol yok demek değildir. Acı aktifse yaşanmaktaysa elbette üzüntüde çekilecektir. Kahraman yada kurban olma bilincine girmeye gerek yok gibi geliyor. Her şeyi herkes gibi belirli bir yere kadar kontrol edebiliyoruz. Travmatik haller yaşayan bir kitle var. Bu kurban rolünü çok yakınlarımızda da görüyoruz, örneğin anne babamızda. Tartışırlarken geçmişte şöyle oldu, böyle oldu başlıyorlar, bu her zaman kendini tekrar eden bir polemik ama kendileri bu tekrarın kısır döngünün, bu negatiften beslenmenin farkında bile değiller. Travmatik durumlar bir süre sonra ondan beslenilen bir kaynağa dönüşüyor. Bu kısır döngüden çıkabilseler hayatları pozitif yönde değişecek. Belirli bir farkındalığa ulaşmış olsanızda insan en yakınındakilere bile yardım edemiyor. Çünkü insanların yardım alması için öncelikle kapıyı çalması gerekir. Bu annen, baban, kardeşinde olsa insanlar değişmek ve görmek istemedikçe güneşte olsanız faydası yok. Bir süre sonra insanlar bu travmalar içinde ışıkla

Dünyanın Derin Anlamı!

Resim
Hayatın alfabesidir aile. Eğri, doğru bu ocakta öğrenilir, öğretilir. Güzel, merhanetli, vicdanlı çocuklar doğuran, büyüten ana babaların da ellerinden öpülür. Yaptıklarımızdan çok yapmadıklarımızdan yani denemediklerimizden pişman oluruz. Hayal olarak kalan her eylem düşüncelerimizi ve yüreğimizi kemiren bir keşkedir. Özgürlük, iradeni kullanarak seçip sorumluluklarını yüklenerek ne her şeyi istediğin gibi yapabilmektir, ne de sınırsızlıktır. Kim iradeye sahip ise o sorumluluk da almış olur ve özgür sayılır, özgürlük de başkasının özgürlük alanında son bulur. Aslında özgürlük düşünmektir. En büyük zenginliktir kimseye minnet etmeden, boyun eğmeden yaşamaktır. Saçma seçenekler olabildiğince çok. Her insan kendince özel, kendince kalabalık, pek çok şey kendi seçimimiz, her şey birbirini tamamlar iyi kötü, güzel çirkin, doğru yanlış vs. gibi. Duyarlı, farkındalıklı bir o kadar da duygusal olmak, insan olmak, vicdanı seçmek bazen hayatı sıkıntılar içinde geçirmek anlamına geli

Mantık İstikrardır...

Resim
Eğitim sadece üniversiteye gitmek değil, kendini yetiştirmek, olaylara geniş yelpazeden bakıp, objektif olabilmektir. Fikrimce iki türlü cahil var; normal cahil ve aydın cahil. Kendi yanlışlarımızı görmedimiz sürece hata yapmaya mahkumuz. Sürekli eğitim sistemini suçlayan gençlerinde dönüp biraz kendi tembelliklerine ve sıradanlıklarına bakmaları gerekiyor. Biz çektik onlar çekmesin mantığıyla her şey önlerine serilen çocuklara aslında farkında olmadan kötülük yapıyoruz. Hazır rahata, rahat tembelliğe alıştırır bu durumda da tembellere bakmak bize düşüyor. Kişinin ciddi anlamda kendisine gelecekte üniversiteden daha fazla yardımcı olacağına inandığı bir düşüncesi varsa hiç durmaması gerekir. Çok sağlam üniversitelerde okumadığınız takdirde iş hayatında büyük beklentilere kapılmayın. Yüzde doksan gibi büyük bir bölüm mezun olup kapitalizmin kölecikleri olacak. Üniversite kupa değil, kupaya gidilen yolda atılan goldür. Kupayı almak isteyen sizsiniz, nasıl gol atacağınızda sizi il

Eğitim Şart, Peki Nasıl Olmalı?

Resim
İnsan olmak okumakla olmuyor önemli olan insan gibi davranmak, insan gibi hareket etmek, okuduğunun hakkını vermek, insan olmak aslında mayada saklı eğitim sadece etken. İyi eğitimli sağduyulu insanlar dünyada çoğunlukta olsa çok şey değişirdi. Dinden fazla etkin olan eğitimdir. Bir insan bir insanın ne, kim olduğuna bakmaksızın değer vermeyi küçük yaşta öğrenirse ömrü boyunca bu durumunu korur. Eğitim insanın içindeki olanakları gerçekleştirmeli. Bir meşe palamudu meşe olma imkanını barındırır ve gerekli olanaklar sağlanırsa meşe ağacı olur, sağlanamazsa olabileceği, içinde barındırdığı özü ortaya koyamaz. İnsan da hem geçmişini, hem gelecekte olabileceğini şimdide barındırır, bu da biraz imkan ve şartlara bağlıdır. Öğrenilerin davranışa dönüşmesi, içselleşmesi ve olumlu gelişim göstermedir eğitim. Bu da ülkelerin eğitim politikaları, çevre, aile, ailenin sosyo ekonomik durumu ve kişinin kalıtımsal özellikleri vs. gibi çok yönlü etkileyici faktörleri içerir. Nitelikli eğitim

Toplumun Mutluluk Standartları Değişti

Resim
Tükenen her şey ihtiyaç dürtüsünü azaltır, ihtiyaç kalmayınca mutlu da etmez. Mutluluğun bir doyum noktası, bir sınırı olmadığı için insanoğlu hep daha fazlasını ister. Yani mutluluk yüklenen anlama, zamana, mekana, kişilere, şartlara göre değişen bir kavram ölçülebilen bir tanımı yok. Her şeyin bir bitimi var, bugün sevdiğini yarın sevemeyebiliyorsun fikrimce bu yüzden içinde bulunduğumuz anı yaşayıp mutlu olmak gerekir sonuçta mutluluk bir amaç değil, mutlu olmak için bir çaba gerekmiyor, mutluluk anlık bir şey onun için çabaladığımız ve bunu bir amaç olarak gördüğümüz sürece mutsuz olmaya da mahkum oluyoruz. Yaşımız ilerledikçe bizi mutlu eden şeylerin aslında biz onlara anlam yüklediğimiz için mutlu ettiklerini anlıyoruz ve hayata bakış açımız değişiyor, sanki mutluluk bir topa benziyor biraz yuvarlandığında arkasından koşuyor durduğunda ayağımızla tekmeliyoruz. Zaman her şeyi değiştiriyor beni, seni, onu, içi, dışı, kavramları, duyguları... Önceden bizi mutlu eden şeyler

Hayatın Anlamı

Resim
Hayatın anlamı senin hayata olan bakışında gizlidir, o anlamı senden başkası bilemez. Yaptıklarımız düşüncelerimizi belirliyor, biz neyi anlamlı görüyorsak hayatta ona göre anlamlı yada anlamsız oluyor. Hissettiğimiz duygulara göre değişir hayatın anlamı, bazen kazandıklarımız ve değer verdiklerimizdir. Kimine göre ailesidir hayatına anlam katan, kimine göre ailesinden uzaklaşmaktır. Bazıları için yaşadığı durum, bazıları için aynı durumun aksi halidir. Genel olarak hayatın anlamı yok, herkes duygularıyla, hisleriyle hareket ediyor, mutluluk hissettiklerimizle başlıyor ve bitiyor hayatın anlamı da bunlarla belirleniyor. Onurlu ve duyarlı yaşamak, kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapmamak hayatı anlamlı kılar, anlamsız kılan ise amaçsız ve bencil yaşamaktır. Severek gerçekleştirebileceğin hedeflerinin ve umutlarının varlığı hayatı anlamlı kılar. Hedeflerinin ve umutlarının tükendiği yerde hayatta anlamını kaybeder. Amaçlanan şeyi hayata uyarlayarak amaç edinmek hay

Reset Tuşuna İhtiyacımız Var...

Resim
Makamlar ve kavramları soyu tükenmeden koruma altına almamız gerekiyor, yoksa yok olan kavimler gibi tarih sayfalarına gömüleceğiz. Bir reset tuşuna ihtiyacımız var, çok fazla kirlilik ve karmaşa içindeyiz. Ülkede yalan söylemek, yakalanınca pişkinlik yapıp sırıtmak, işi komikliğe vurmak normal. Yalanı pratik zekayla, uyanıklıkla karıştırıp ortaya bir karışık yapmıyor muyuz? Almanya'da kaç Türk hem kaçak çalışıp, hem işsizlik maaşı alıyor ve üstüne de Alman vatandaşlığı. Sonra en ufak bir olayda Türk bayraklarıyla sokağa fırlamalar. Lotoya güvenmiyoruz çünkü sahtekarlık var, önemli ve insanın kaderini belirleyen her şey de sahtekarlıklar ortaya çıkıyor ama bizler şaşırmıyoruz. Adalet, sahte deliller, belgeler. Yalanlar Cumhuriyeti oldu artık burası. Bu durumlar her zaman vardı ama son yıllarda olduğu kadar alanen olmamıştı. Kafanızı kaldırıp Filistin'e bakın. Onlarda bizim gibilerdi bir zamanlar, belki bizim düşüncelerimizi taşıyorlardı. Şimdi ne durumdalar? Balka

Her şey karşılıklı...

Resim
Dik duranlar hayatı yeterince tanımış, görmüş, geçirmiş ve dik durmak zorunda kalmıştır. Büyüdükçe, olgunlaştıkça, yükseldikçe insanlara saygıdan eğilirler ezik oldukları için değil. Ve bilirler ki kendi ellerinden başka tutunacak el yok nereden ve nasıl bakarsa bakılsınlar. İnsanın annesi bile onu karşılıksız sevmezken bunu bir yabancıdan nasıl bekleriz. İdeal aşk beklentisi buysa hayal kırıklıkları kaçınılmaz ama yine de başka türlüsü kabul edilemez geliyor. Aslında kimse karşısındakini maskesiz görmek istemez, bu çirkinliğe kimse katlanamaz, gerçeğine tahammül edemez. Bir çok insan var ailesine rest çekip ayrı evde yaşayan, birbirlerini yıllardır görmeyen, üç karış toprak, üç kuruş para için birbirini silmiş ebeveyn, evlat ve kardeşler. Tüm iyi şeyleri sadece bir olay silip harcıyor, onlarca yaşanmışlıkları sonlandırabiliyorsun ve buna getirilebilecek bir açıklama yok. Hepimiz bir gün öleceğiz ama hiç ölmeyecekmiş gibi kalp kırmaya, zarar vermeye devam ediyoruz. İnsanlar

Her durumda cesur olmalı insan...

Resim
Cesaret korkunun olmaması değil, istenmeyen ve korkulan durumlara karşı sakin kalabilmektir. Cesaret, mutluluk ve pişmanlık vagonları çeken lokomotif gibidir. Her ikiside mutlak suretle yaşanır. Önemli olan treni raydan çıkarmadan son istasyona götürebilecek azim ve kararlılıkta olmaktır. Hepimizin doğrusu, doğruya gidiş yolu, her doğruda anlayış yolu, her anlatılanda öğreniş yolu farklıdır, kendine özgü, kendine hastır. Gördüğümüz algıladığımız kadar yaşarız. Haklı olduğumuz durumlarda cesur olmak en onurlu duruşumuzdur. Önce kendine karşı sonrada hayata karşı cesur olmalı insan. Çünkü hayatımızda en büyük rolü sergileyen ve etki eden kararlarımız ve özgürlüğümüzdür. Cesur olmalı insan. Kendisi olmak için, uykudan uyanmak için, zihinsel şartlanmalarından arınmak için, bağımlılıklardan özgürleşmek için, değişmek ve gelişmek için cesur olmalı. Okumak bir başlangıçtır ama değişim için okuduklarını sindirmek, pratik hayatta uygulamak gerekir. Hayatın amacı eylemde değil farkında

Başarı nedir ki?

Resim
İnatla zorlukların üzerine gitmek ve pes etmemek işte başarmanın gücü. Mücadeleye devam etmek, kenara çekilmemek gerekir ki hepimizin yașaması gereken bir sahrası var. Hedef olmalı ve hedefe kararlılıkla, inatla gitmeli. Konumumuz ne olursa olsun hedefimiz ve inancımız varsa istediğimiz her şeyi başarabiliriz ama istemekten vazgeçmediğimiz sürece. Çünkü bizler kaçtıkça meydan onlara kalıyor yani mücadele etmeliyiz. Aslında insan fıtratı gereği her zaman bir hedef peşindedir. Ama yönünü bilmeyen bir gemi gibi de olmamak gerekir. Çünkü geminin sadece su üzerinde durması o gemiye hiçbir anlam katmaz, su üzerinde yüzmeli ve nereye neyi bırakması gerekiyorsa bunu yapmalıdır. İşte o zaman gemi bir iş yaptı ve anlam kazandı denilebilir. İnsan için en büyük tehlike ümitsizlik, karamsarlık, ruhsal çöküntüdür. BAŞARI; Sık sık gülmek ve çok sevmektir. Akıllı insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmaktır. Dürüst eleştirmenlerin onayını almaktır. Sahte dostların arkadan vurmala

Sessiz kalmaya zorlayan acı!

Resim
Ülkemizde Suriyeli, Suriye'de askerimizi görmek istemiyoruz. Bir millet batıyor yavaş yavaş ve bunun farkında bile olmayanlar alkışlıyorlar. Anlatmak çok zor maalesef baştan kendini kapatmış insana istediğin kadar anlat en iyimseri bile yüzüne bön bön bakıyor, diğerleri de hakaretle saldırıya geçiyorlar. Fakirler şükretmeyi öğrensinler ki zenginin düzeni bozulmasın. Eğer şehitlik onların nezdinde çok yüksek bir mertebe olsaydı onlar bunu kimseye bırakmazlardı. Merhametli, dürüst ve temiz kalpli insanlar için gün geçtikçe daha da çekilmez olan bir ülke olduk. Gerçekleri toprağın kilometrelerce derinine de gömseniz, üstüne beton da dökseniz günü gelince gün yüzüne mutlaka çıkar. 25 yaş altı Suriyeli erkekler ülkemizde cirit atıyor ve Türkiye onlara bakıyor. Bakamadığımız gençlerimiz onlar için orada şehit oluyor. Ailelerin umutları yıkılıyor. Vatandaşlık veriliyor, sınavsız üniversite, aylık, burslar veriliyor. Konaklama, yeme, içme her şey dahil tatil yapıyor Suriyeliler Türki

Asgari ücretliye bir şey olmaz!

Resim
Gelişen Türkiye mi? Çalışıp ezilen Millet mi? Yerlere, göklere sığdıramadığınız idareciler mi? İnsanlar az ile geçinmeye alıştırılıyor ki gelecekte de fazla bir şey beklemesinler. Bir şey olmaz asgari ücretliye, fakirden alıp zenginlere vermeye devam. Fakire para lazım değil, çok şükür kıt kanaat geçiniyoruz, bir şey olmaz bize ekmek, su neyimize yetmiyor. İnsan hayatının ucuz olduğu bir yer de kimse adaletten bahsedemez. Nasıl geçinecek bu millet. Ev için banka faizlerini minimum düşürüp evlere % 30 zam yapılan ülkenin adıdır Türkiye. Kiralara yanaşılmaz altıyüz lira kira ile ancak gecekonduda oturulur. 15 temmuz da bu ülkeyi kurtaran bu milletti, 100 lira zammı çok gördüğünüz millet işte bu insanlar. 1404 lira maaşla çocuk mu okutsun, kira mı versin, elektrik, su, mutfak masrafina mı yetişsin, ne yapsın bu insanlar. Evler de huzur diye bir şey kalmadı boşanmalar, işsizlik diz boyu. Milletvekiline ikibin lira zam. Devlet büyükleri elinizi vicdanınıza koyun ve görün artık fakir f

Vatana, Millete, Devlete Küsülmez!

Resim
Bu dünyada kendine ve çevresine en çok zararı olanlar, kendisini hatasız gören insanlardır. Yangını ve savaşı siz başlatmış olsanız bile arzu ettiğiniz yerde onu durduramazsınız. O nerede duracaksa gider orada durur. Anlamak istediğinin işine geldiği yerini cımbızla çeker alır gerisi fazlalıktır ve hep anlamak istediğini anlayanlar gemilerini yürütür. İnsan olarak geldiğimiz bu dünyada kazanabileceğimiz en büyük servet insan kalabilmek ve insan ölebilmektir. Gerçek diye sunulanları sorgulamadan yaşarsak sonuca da katlanacağız. Toplum demek fert demektir. Nasıl bir toplum olmak istiyorsak öyle bir fert olmayı başardığımızda mümkün ama her birimiz kapitalizmin uşaklığını yaptıkça vicdan kalmaz. Çünkü paraperest toplumların değer yargıları sadece para kazanmaktır. Dürüst olmak gerçek anlam da güç gerektirir. Dalavereyle elde edildiği zannedilen gücün temelinin çürük bir binadan farkı yoktur ve ilk sallantıda da yıkılır. Bilip bilmeden konuşmak çok kolay. Onca yoksul insan var, yok

Öğrenmek ve Öğretmek

Resim
En iyi öğrenme yolu öğretmektir diye bir laf vardır ve çok doğrudur, birde anlamayanlara anlatabiliyorsan kesinlikle iyi öğrenmişsindir. Öğrenme yaparak, yaşayarak ve mümkün olduğunca çok duyu organı ile gerçekleşir. Bir şeyin hikayesi varsa ve o hikaye bir yere dokunuyorsa onu unutmazsınız. Kapitalist alemler buna uyanmış özellikle pazarlamacılarda hikaye anlatımı eğitimleri almış başını gidiyor. Yaşayarak ve tekrarlayarak öğrenmekte etkilidir. Karşınızdakine anlatarak aktaramadığınız bilgiyi öğrenmemişsiniz demektir. Eğitimin güzel bir yanı da, işini bilene bol vakit sağlamasıdır. İşini bilmeyeni ise tembelliğe alıştırır. Bilimsel bilgi dediğimiz şey akıl, deney ve gözleme dayalı objektif, sistematik ve tutarlı bilgidir. Bilimsel bilginin amacını "okunur olmak" veya "toplumsal sorunlara çözüm üretmek" olarak yorumlamamak gerekir. Bir nesneye bilmek için bilmek anlayışıyla yönelinmesinden daha doğal ne olabilir. Bilimsel makale sayısı ve okunurluğu değil önem

YALNIZ SEKİZ DAKİKAN VAR...

Resim
Bir kadın, bir gün kucağında çocuğu ile birlikte bir mağaranın önünden geçerken içeriden gelen bir ses duyar: "İçeri gir ve ne istersen al, ama en mühim olanı unutma! Ayrıca "Sen çıktıktan sonra kapının bir daha asla açılmayacağını da dikkate al.  Ancak bu fırsatı kaçırma,  ama yine de en mühim şeyi unutma..." diyor, durmadan ikaz ediyordu. Kadın mağaraya girer ve büyük bir servetle karşılaşır.  Yığınla altın ve mücevherleri görünce şaşkına döner ve çocuğunu yere bırakarak hemen büyük bir hırsla mücevherleri toplamaya başlar. Bu sırada o esrarengiz ses yine duyulur "Yalnız sekiz dakikan var..." Sekiz dakika çabuk geçer.  Kadın toplamış olduğu kıymetli taşlar ve altınlarla birlikte mağaranın dışına koşar ve kapı kendiliğinden kapanır.  Bu sırada çocuğunu içeride unutmuş olduğunun farkına varır ama iş işten çoktan geçmiştir.  Ağlamak, sızlamak, dizini dövmek, saçını-başını yolmak fayda vermez.  Kapı bir kere daha açılmamak üzere kapanmıştır. Z

Hayatın kendisi sensin ve değerlisin

Resim
Mutluluk dediğin öyle uzun boylu bir şey değil azizim. Seni lafta değil, gerçekten düşünen birisinin olmasını bilmek yetiyor. Hangimiz istediğimiz hayatı kendi tercihlerimizi yaşıyoruz? Hayır demeyi öğrenebildik mi? Katlanmak zorunda kaldığımız insanları hayatımızdan bir kalem de silip atabiliyor muyuz?Çalıştığımız işyerinde haksızlığa uğradığımızda çıkış yapıp bu benim hakkım diyebiliyor muyuz? Önce ben demeyi öğrenebildik mi? Sorumluluklarımız ne olursa olsun ister ailemiz, ister çocuğumuz önce kendimiz, önce biz iyi olmalıyız, iyi hissetmeliyiz ki karşımıza da bunu yansıtabilelim. Şahsen ben gerçek anlam da mutlu olabilmek için köprüleri yıkamıyorum. Çünkü bana dayatılmış bir hayat var ve ben çocukluktan itibaren bu şekil de kodlandım. Herkese bakmak, her sorumluluğu almak, her işi ben yapmak zorunda gibi hissediyorum. Yani bize öğretilmiş hayatları yaşıyoruz. Önce anne ve babanın evladı, evlenirsin kocanın karısı, çocuğun olur onların annesi, boşanırsın her şeyin yükü vs. bu

Eğitimciye de Eğitim Gerekiyor

Resim
Ülkemizin en büyük sorunu eğitimi yönetenler ve yönlendirenlerin eğitimci olmaması. Bırakın eğitimi eğitimcilere. Milli Eğitim Bakanlığına bakın bakalım Bakanlığın başına geçenlerden kaçı eğitimci? Geldiğimiz nokta eğitim sistemini işletmeye çalışan işletmecilerin eseri. Yine sevgisiz büyüyen acımasız bir çok eğitimci de hınçlarını çocuklardan çıkartıyorlar. Bizim eğitim sisteminden arta kalan tek şey genelde okul arkadaşlıkları :( Onlar hayat okulundan mezun diye bir söz vardır. Hayat uygulamalı bir okuldur gerçekten. Okul programlarının yaşamsal olacak biçimde hazırlanması ve uygulanması gerek yaparak, yaşayarak öğrenmek. Elleriyle keşfeden, kendileri için önemli olan problemleri çözmeye çalışan, sorumluluk ve risk alan ve bu yolda yaratıcılıklarını ortaya koyan insanlar yetiştirmek, gelişmiş ülkelerin eğitim sistemlerinin öncelikleri arasında yer almakta. El becerilerine dayalı öğrenmeyi ve tamirciliği sınıflara daha fazla sokan ilerici eğitim programları ve bu hedefe yöneli

Down Sendromlu Kızı İçin Damatsız Düğün Yapan Baba

Resim
Soma'da ailesiyle birlikte yaşayan down sendromlu Yasemin Erarslan, küçük yaşlarından bu yana gelinlik giyerek evlenmenin hayalini kurdu. Evdeki tül ve perdelerden zaman zaman kendisine gelinlik bile yapan Yasemin Erarslan'ın hayalini, annesi Aynur Erarslan ve babası Kudret Erarslan temsili de olsa gerçekleştirdi.  Aile, kendi imkanlarıyla Yasemin'e damatsız temsili bir düğün yaptı. Soma Belediye Düğün Salonu'nda yapılan düğünde uzun zamandan bu yana hayal ettiği gelinliği giyen Yasemin Erarslan, dans müziği eşliğinde babası Kudret Erarslan'la ilk dansını yaptı. Yapılan dans ardından bir süre çalan müzik eşliğinde oynayan Erarslan, daha sonra kendisi için hazırlanan beş katlı düğün pastasını kılıçla keserek, tadına baktı. Ardından Yasemin'e kına yakıldı, halaylar çekildi. Orkestra eşliğinde düğüne katılanlar doyasıya eğlendi. (Alıntı) Down Sendromu aşırı zekanın verdiği bir rahatsızlıktır. Yaşları ne kadar büyürse büyüsün onlar hep çocuk gibi düşünür

BEN VE İKİ KIZIMA SÖYLEDİĞİM ANNECELERİM :)

Resim
Benim dünya üzerinde inandığım tek sevgi, bir annenin çocuğuna duyduğu sevgidir. (Karl Lagerfeld) Anne elinden tüm dünyaya tutunur insan. Sonsuz sevgileri ve hep yönümüzü bulmamızı sağlayan annelerimiz elbet bir gün kıymetimizi bilecekler. Ama ölünce, ama gidince, ama bitince. Canlar sağ olsun yeter. Anne bir başkadır. Her an yanında, her an sana yardıma koşan en başta. Anne devlet gibidir çocuğu için. Çocuk annenin savcısıdır ve onu hep savunur. Anneler yüreğine evlat yazar.  Anne demek karşılıksız vermektir/sevmektedir. Derdini anlatamadığında ANNE OLUNCA ANLARSIN diyerek empati kurmayı öğrenmemizi sağlayan annelerimiz bizim en değerli varlıklarımız. Zaman eskitir her şeyi. Her gün çalan kapıyı açarsın ama açtığını gören olmaz, pişirdiğin yenir de eline sağlık diyen olmaz. İnsan kıymetini bilenin yanında güzeldir. En çok seven, fedakarlık yapan, verici olan annenin kıymetini kaybedince anlıyoruz. Kaybedince değerlendiriyoruz. Sağlıkta horlanır, kıymeti bilinmez kaybedinc