Kayıtlar

akıl etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Düşünmek Tehlikelidir

Resim
Doğru düşünceleri bozuk düzende hayata geçiremezsiniz. Ne değiştirebiliyor ne de olacaklara engel olabiliyoruz, çaresiz bütün rolleri kabulleniyoruz. Bazen düşündüğünüz şeyleri eyleme geçirmek istediğinizde başkaları tarafından yok olma ihtimaliniz artar. İnsanların şahsi akıllarını bir kenara itip basitçe koyunlaşıp sürüyü takip etmeleri istenir. Fazla düşündüğümde birilerinin bundan rahatsız olup yok etme eğiliminde bulundukları kanısına vardım. Yani düşüncemden, düşüncelerimizden bile rahatsız olanlar var. Ne kadar çok şey bilirseniz başınız öne eğilir, her lafa, her konuya atlamadığınızı fark eder ve daha çok dinlemek için fırsat kollarsınız. Bilmek güç demektir. Etrafı, dünyayı, dünya dışı olup biten her şeyi bilmeye çalışmak, evrensel olmak bir güçtür. Koyun yaprak yer ve süt verir. Mantık dediğimiz şeyde böyle oluşur. Bir düşüncenin mantıklı kategorisine girmesi için o zamana dek herkesin bilim dahilinde deneyip gözlemlediği ve kabul ettiği türden olması gerekir. Bil

Düşünce Enerjidir

Resim
Düşünce enerjidir. Bir düşünceyi ne kadar çok aklımızdan geçirirsek o düşüncenin enerjisini hayatımızda o kadar çok hissetmeye başlarız. Bu yüzden de korktuklarımız başımıza gelir. Peki iyi yada olumlu düşünmek için ne yapabiliriz? Düşüncenin gücü. Böyle diyorlar. Fikrimce olay hakkında farklı olasılıkları hesaplayarak hareket eden insanın başına gelenler öngörüsündendir. Bu da yetenektir. Olasılıklardan kötü olan gerçekleşmiş ve kişi bunu önceden öngörmüştür. Aynı şeyi tekrar ederek hissetmek ise odaklanmadır. Yani kendi kendini motive etmek ve düşünceyi hayata geçirmek için daha çok kafa yormak. Bir şeyi düşünürsün tüm eylemlerin bunun üzerine kurulur ve o olur, sonra korkarsın, korkudan kaçış yolu ararsın, bu korkunu büyütür ve hiç olmayan bir şeye sürekli bakmak gibi bir süre sonra onu görürsün, enerjin sayesinde oluşur tüm bunlar. Olumlu düşündüğün zamanda aynı şeyler geçerlidir, bu sefer her şey iyiye doğru değişir. Ama insanın korku fonksiyonları daha baskın olduğu için

Varoluşsal Anlamsızlık

Resim
Hiç kimse boşa yada boşuna yaşamaz, her canlının hayatta olmak için bir sebebi vardır. Doğanın dengesi. Hayatın içini boşaltıp kendimizi gereksiz yoksunluk hissine sürüklememeliyiz. Varoluşsal anlamsızlık sorgulamanın başlangıcıdır. Bundan sonra farklı bir ben vardır artık. Ya anlamsızlığın uçurumlarında bir şekilde ruhsal anlamda zorluklar yaşayıp duracak yada kendine anlamsal değerler bulacaktır. Bu bazen din, bazen araştırma, bazen de insanlara yardım şeklinde olabilir. İnsanlar hayatlarında yolunda gitmeyen işler, ilişkiler, sıkıntıların üst üste geldiği zamanlarda sıkışmış ve çaresiz hissettiklerinde varoluşlarını sorgulamaya başlarlar. Var olma sürecimizde bir çok seçim yaparız, sonucu hayırlı olanda vardır, olmayan da. Bazı insanlar seçimleri ile kendileri için en iyi sonuca ulaşabilir, bazıları da ne kadar ölçüp biçseler de, hesap kitap yapsalar da yaptıkları seçim hayırlı olmaz. Zeka ile birlikte kendimizi sevip, değer vermek seçimlerimizde çok etkili oluyor. Varoluş

Temiz Su Kendini Kirletir Mi?

Resim
Hayat yarısının bitiş çizgisi yok, her şeyin bir bedeli var. Ne ekersen onu biçersin, ne kadar bedel o kadar başarı, azimde bir başarıdır sabırda, direnmekte ama önce istemek gereklidir. Kusursuzluk memnuniyetsiz göstermekten başka işe yaramıyor, keşke kusurlu yaşasaydım. Zaman öğretiyor hayatın baharını da, ayazını da. Zamansız fırtınalar dalları kırıp geçiyor. İyi havalarda fırtınayı hesaba katmak ise işimize gelmiyor. İnsan insanlık sıfatı ile insan olur. Bu sıfat noksan ise onda insanlık eserlerini bulursun ama insanı değil. Küfler zararlı mantarlardır. Uyusa zararlı, uyansa daha zararlı. Ne gözler var görmez baktım yetmez mi der. Her şeyi bildiğini sanır bilmediğini bilmez. Duyduğunu duyan, baktığını gören, uyuduğu sanılan bir olur mu, uyuyan gözleri kapalı olsa da beyni çalışan? Bekle diyor zaman belki yarın. Uyanmak güzel şey de bir uyanabilsek keşke. Anne karnındayken uykudayız, doğumdan ergenlik çağına kadar annemiz babamız uyutur sonra okulda hocalar uyutur, asker

Karşılıklı Aşk

Resim
Aşk bir zaman kavramıdır, er yada geç doğru insanı bulmak değil. Ölümlü dünyada kimin kiminle karşılaşacağı belli olmaz. Aşk en derin anlamını özümüzde, iç dünyamızda buluyor. Böylece sevilenin varlığı yokluğu, yaşayıp yaşamadığı bile önemini kaybediyor. Bir bilgeye sormuşlar "Coşkulu yaşamak istiyorum. Ne yapmalıyım?" Bilge cevap vermiş "Aşık ol". Tekrar sormuşlar "O zaman coşkulu yaşar mıyım?" Bilge cevap vermiş "Aşık olursan canından bile vazgeçersin. Öyle bir gün gelir ki, coşkulu yaşama isteğini bile unutursun". Aşk bütün duyguların en uçta yaşandığı andır. Öyle kuvvetli bir ateştir ki, hem o coşkuyu, hem kendini, hem de aşka düşeni yakıp kül eder. Gözleri öylesine kamaştırmıştır, öylesine susatmıştır aklını, ruhunu öylesine ele geçirmiştir ki aşk, kendini küllerden yeniden yaratmayı becerenin de yine tekrar tekrar aşka koşmasına neden olur. Fikrimce aşkın karşılıklı olanını bu dünyaya fazla gelir. Düşünsenize, her ikinizde birbiri

Hiçbir İyilik Cezasız Kalmaz

Resim
Her ne kadar aklın yolu bir ise de çokluk haklılık ve doğruluk ölçüsü değildir. Bazı insanların evrenin onlar için yaratılmadığının sadece onun bir parçası olduklarının farkına varmaları gerekiyor. İnsanlar gerçek yüzlerini uzun süre gizleyemezler. Sorgusuz, sualsiz her derdinde yanında olduğun dost iyi gününe seni sığdıramamaya başladıysa sorgulama vaktidir. İnsan düşeceğini bilse zaten düşeceği yerde işi olmaz, risk aldığı hayatının düşüşünü her zaman birileri hazırlar, çelme ayağına takıldığı gün ister istemez düşer zaten, onun için bilerek, görerek kendini yakmak yerine yaşamak gerek. Olacağı var ise önüne dağ çıksa yinede olur. Hayat merdivenlerinden çıkarken sağlam basmak ve önünü görmekte önemli, önümüzü görürken bile ayağımızı kaydırmaya çalışanlarla dolu bir dünyada yaşarken üstelik. Dükkan sahibinin bir maymunu varmış bekçi gibi hep dükkanda dururmuş. Bir gün dükkana hırsız girmiş maymunu görünce taklit yapar diye düşünmüş ve başlamış esnemeye hırsız esnemiş, ma

İnsanların Yerini Robotlar Alırsa...

Resim
Bazı işlerde insanların yerini robotlar alırsa ekonomik sistem bizi besler mi? Devletin gelir dağılımı önemli şimdi olduğu gibi emeklisini ikinci bir işte çalıştırmaya mecbur bırakırsa beslemez. Sistem insanları düşünmez kendi cebini düşünür. Böylece filmlerde gördüğümüz insan robot savaşları başlar, aç kalan insan ise şiddete meyillidir. İnsanlar çalışamazsa ellerinde paraları da olmaz, elinde para olmayan insan robotların ürettiği ürünü alamaz, alıcısı olmayan bir ürünü üretmek mantıklı değildir. Tüketici olmazsa üreticide olmaz. Bir çok ihtimal var ama planlı hareket edilirse herkese yetecek yer var dünyada. Yada güçlüler kendi aralarında anlaşıp kendileri dışında kim varsa herkesi öldürür dünyada bu güçlü insanlara () kalır. Böyle bir durumda can sıkıntısı nedeniyle insanların ne yapacağı bilime, sanata, kültüre meraklı, tok insanlar olursa pek sorun olmaz ama şiddete meyilli savaşçı insanlar olursa bir de devletler bu insanları doyuracak şartları oluşturmazsa sıkıntı ora

Kendini Dahi Zannetmek...

Resim
Sağlıklı düşünemeyen kişiler ölü hücreleri ile beyin hücrelerinide birlikte götürür. Kendini dahi zanneden insan araştırmaz her şeye körü körüne bağlanır ve hatta düşünmekten bile yoksun kalır, çünkü her şeyi biliyorum kafasındadır. Böylece düşünceden yoksun nesiller yetişir, çünkü düşünen nesil her şeyi yargıladığı gibi gün gelir herkesi yargılar. Bireyin ben dahiyim sanrısına saptırılmasının sebebi, bireyin doğru bir sistematikle kendini geliştirdiğini sanmasına yönelik durumudur. Dünyada eğitim insanların kendilerini dahi sanmaları için yaratılmıştır, bireyleri törpülemek, boş insanlara kendilerini yararlı hissettirmek için üretilmiştir. Sonu hep aynı yere çıkar, eğitim kaliteli robotlar yaratır. Sorgularsın, sorgularsın sonuç aynıdır değişen hiçbir şey olmaz. Belki de insan ne kadar az sorgularsa o kadar mutlu ve huzurlu oluyordur. Hayatı derinlemesine sorgulayıp mutlu olan insan var mı acaba? Sorguladıkça yaşamdan tat alma duyusu da azalıyor gibi yaşama, yaşamaya bir anlam

Einstein Mutlu Bir İnsan Mıydı?

Resim
Einstein büyük bir bilim adamıydı ve yaptığı bilimsel çalışmalarla yeni bir çığır açtı. Bunlar inkar edilemez bunun yanında savaş karşıtlığı, toplumsal sorunlara duyarsız kalmaması da takdire şayandır. Mutluluk formülleri yazan Einstein mutlu bir insan mıydı diye düşünmekten kendini alamıyor insan. Rivayete göre Einstein'da aile erdemi yoktur. Bilim tarihçileri Einstein'ın kendi çocuklarına hiç sahip çıkmadığını söylerler. Einstein'ın ilk evliliği kuzeniyle olmuştur ve eşini defalarca aldattığı bilinir. Amerika'ya göç ettikten sonrada karısını ve çocuklarını arayıp sormamış, sahip çıkmamıştır. Amerika'da tekrar evlenir, bu evliliğinden çocuğu olmaz. Yeni eşini de sürekli aldattığı bilinir. Eşi bu duruma isyan ettiğinde ise yaptığı tek şey eşini umursamamak olmuştur. Bu olaylar Einstein'ın yakın arkadaşları ve çevresi tarafından anlatılan, belgelenen olaylardır. Sonuç Einstein büyük bir bilim adamı ve düşünürdü ama kusursuz değildi, aynı bizler gibi. Ei

Adalet rüzgar gibidir!

Resim
Ahlak kavramını din ile ilişkilendiren bir toplum her türlü ahlaksızlığa kılıf uydurur. Akıl, bilim, vicdan gibi kavramlarla bağı kopmuş basit kurnazlıklar üzerine hayatlar yaşar böyle toplum insanları. Adalet rüzgar gibidir küçükleri yıkar, ezer geçer, büyükleri ise deviremez itaat eder. Kendisinde olduğunu söylediği namus ve dürüstlükle övünen kişilerin belki de telaşla örtmeye çalıştığı günahları ve dolapları vardır. Avrupalı Türkler aslen cahil ve geri kalmış Türklerdir. Yaşadıkları yerlerdeki kurallara uyup Türkiye'ye girdikleri andan itibaren özlerine dönerler. Her türlü kural dışı davranış, trafik kurallarına uymama, sağa sola çöp atma vs. hemen uygulamaya geçerler. İnsanın mayasında varsa ne yapsa, nereye gitse, ne okusa da değişmiyor bir şey. Avrupa ülkelerinde kanunlar oldukça katı uygulanır, kim olursanız olun kaçarınız yoktur. Çünkü devletler insanını terbiye ediyor, etmeli de. İnsan haklarını savunan sözde Müslümanların para için yapamayacakları artistlik, üç

Kapitalizmin Tanrısı Paradır...

Resim
Büyük beyinler fikirlere, orta beyinler olaylara, gelişmemiş beyinler ise kişilere sarar. Doğruları konuşmak, tartışmak yürek ve doğruluk ister. Bir doyumsuzluk hırsı, bir de içinde bulunduğumuz olumsuz durumlardan kurtulma hırsımız var. Biliyorsan anlat öğrensinler, bilmiyorsan sus ki adamdan saysınlar derler. Bilgi dipsiz bir kuyudur bitmez, indikçe dibi aydınlanır, aydınlandıkça yeni bilgiler gelir. İnsanlar yaptıkları ile kendi etiketlerini belirlerler, kimse bunu değiştiremez kendisi haricinde. Bir insanın en büyük vasfı onurlu ve dik duruşudur. Onun için tarih onurluları ebediyen yaşatır. Bağımsızlık karakterin değilse efendin çok olur. Kalabalıklara ve onların kafalarına sığınanlar korkaklardır. Kendimizi biraz da başkalarına göre tanımlarız evrensel ölçütler dahil olsa da, yani sürüye dahil olmadan ama sürüyle birlikte. Yine de kendi olamayan insan evrimi kaçırır ve başkalaşır. Beceri, akıl, yeterlilik ile özel mülk ve maddi değer elde edilemeyen sistemlerde, insanın teme

İnançlar mantığın işleyişini gösterir!

Resim
Ben nerede hata yapıyorum dedikten sonra akılda oluşan destansı liste. Mantığını kullanmayı reddeden birisiyle tartışmaya girmek, özeleştiri yapmadan ve sadece olaya kendi açısından bakarak, kendi mantığına göre başkalarının doğrularını anlamamak, onları mantıksız görmek en büyük cahilliktir. Düşünmeyen, sorgulamayan, akıl etmeyen, onun bunun fikirleriyle dedikodu yapan cahillerden yüz çevirin, zamanınızı harcatmaktan başka bir işe yaramazlar. Cahil insanla tartışmak çıldırtıyor, hiç bulaşmayın kafanız rahat olsun. Cahilin kendine göre yürüttüğü cahilce bir mantık vardır ve başka bir mantığın doğru olabileceğini asla düşünmez bu nedenle tutunduğu şey onun kimliğidir. Bir düşünceye körü körüne bağlanan, kimlik sahibi olamayanlardan uzak durun. Mantık kullanılması isteğe bağlı olan bir şey değil, bir dünya görüşünün pratiğe yansımış halidir. Hepimizde mantık var ama her hangi bir olaya yaklaşım kişinin mantığının olup olmadığı bize gösterir. İnsanların hayatına yön veren dünya görü

Deli miyiz neyiz ama yürekliyiz!

Resim
Zihne değil egoya değer vermiş insanların üstünlük kurduğu günümüzde, zeki ve akıllı olmak aslında en büyük deliliktir. Bu işler emek işi hadi demekle olmaz :) Delilik aklı özgür bırakmaktır, dokunulmazlıktır. Kontrollü delilik zekanın göstergesidir. Deliler de akıl kalıntıları hep vardır ama aptal hep aptaldır onlarda akıl aramayın. Algı ve sezgisi farklı olanlar genel olarak dışlanırlar, sıradışı insanlar çevreleriyle fazla ilgili değillerdir bundan dolayı da onlara adlar verilir. Ama ben mi sıradanım yoksa beni sıradanlaştıranlar mı sıradan tartışılır. Yine de bu düşünceleri bir tebessüm oluşturuyorsa delinin yüzünde, bir zarar gelmez böyle bir düşünceden de bize. Bazı insanlar kötülüğü ve art niyeti akıl olarak görürler çünkü. Aslında kelimeler her şeyi anlatmaya yeter ama insan beyninin anlatmaya izin verip vermemesi önemlidir, kendisini kontrol edebilmesi. Kimse kendinden daha akıllı birisini karşısında görmek istemez ve bunun içinde deli diyerek dışlar. Düşünceleri kend

Öğrenmek ve Öğretmek

Resim
En iyi öğrenme yolu öğretmektir diye bir laf vardır ve çok doğrudur, birde anlamayanlara anlatabiliyorsan kesinlikle iyi öğrenmişsindir. Öğrenme yaparak, yaşayarak ve mümkün olduğunca çok duyu organı ile gerçekleşir. Bir şeyin hikayesi varsa ve o hikaye bir yere dokunuyorsa onu unutmazsınız. Kapitalist alemler buna uyanmış özellikle pazarlamacılarda hikaye anlatımı eğitimleri almış başını gidiyor. Yaşayarak ve tekrarlayarak öğrenmekte etkilidir. Karşınızdakine anlatarak aktaramadığınız bilgiyi öğrenmemişsiniz demektir. Eğitimin güzel bir yanı da, işini bilene bol vakit sağlamasıdır. İşini bilmeyeni ise tembelliğe alıştırır. Bilimsel bilgi dediğimiz şey akıl, deney ve gözleme dayalı objektif, sistematik ve tutarlı bilgidir. Bilimsel bilginin amacını "okunur olmak" veya "toplumsal sorunlara çözüm üretmek" olarak yorumlamamak gerekir. Bir nesneye bilmek için bilmek anlayışıyla yönelinmesinden daha doğal ne olabilir. Bilimsel makale sayısı ve okunurluğu değil önem

Düşünen Sadece Bahçedeki Adam!

Resim
Olaylar o kadar hızlı gelişiyor ki hangi konuya odaklanacağımızı şaşırıyoruz. Ağlanacak halinize gülüyorsunuz derdi eskiler yaramazlık yaptığımızda artık millet olarak yapıyoruz bu işi. Göklerden gelen bir karar vardır, gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır... Her şey yolunda gitse ne olur sanki, kıyamet mi kopar? Dünya tersine mi döner? Yada durur mu? Dönmekten mi vazgeçer? Belki de zaten ters dönüyordur. Ahlaki ve insani değerlerin erozyona uğradığı kötü bir dönemden geçiyoruz. Çıkar ilişkileri ve particilik şakşakçılığı insan kalitesini bu denli mi düşürür? Demek ki düşürebiliyormuş. Gelişmeleri üzüntü ile izliyorum. Her halk hak ettiği şekilde yönetilirmiş diye bir söz vardır. Doğrudur ama kurunun yanında yaşta yanar diye de bir fiziki gerçek vardır. Kafasına kurşun gelse kurşun yarım saat girecek beyin arar, öyle bir zeka var bazılarında. Devir kendini reklam edip pazarlama devri olmuş. Ne mütevaziliği? En beyinsizi kendini Einstein gibi göstermeye çalışıyor. Gerçek

Dünyanın en hayalperest ülkesi...

Resim
Bilgili insanlar konuşarak bilgilerini paylaşırlar. Bildiğini zanneden ve egosu yüksek insanlar da boş konuşup egolarını tatmin ederler. Onlar bedenleri kendilerine ait, düşünceleri, ruhları başkalarına ait kişilerdir. Cahil insan kendisine benzemeyeni salak sanır. Akıllı insan kendisine benzemeyenden (fikir, bakış açısı, bilgi ve tecrübe yönünden) faydalanmaya çalışır. Vahdettin'in Rauf beye söylediği cümle; "Bir millet var koyun sürüsü. Bir çoban lazım, o da benim!". Zihniyet değişmedikçe çobanlık takıntısı da değişmez. Halkı kul olarak görür Osmanlı padişahları, kendilerini de Allah'ın elçisi olarak söyler, ulema da kabul ederdi. Kardeş katili şehzadelerin öldürülmesi dine uygundu. Akıl yürüterek onaylamak zor ama gerçek çobanlığı kabul et, kul ol hepsi gelir. Padişahlar ve İmparatorlar kendilerini yiğit atalarının isimleriyle tanıştırıyorlar. Bu garip bir şey değil tarihten Akamenesh imparatorluğu, Tudor padişahları vs. gibi bir çok isimler var. Sorun isim

Herkesin sevdiği bir başkasını seviyor, onun sevdiği de başkasını. İlk kaydırmayı kim yaptıysa artık :)

Resim
Herkesin sevdiği bir başkasını seviyor, onun sevdiği de başkasını. Demek ki sıra bozuk, ilk kaydırmayı kim yaptıysa artık :) Tiryaki gönlüm de olmasın kuşkun. Tek sana müptela, tek sana düşkün. Ardından bir ağıt yakalım aşkın. Adını elveda koyalım gitsin.  Güven varsa sevgi vardır, sevgi varsa huzur vardır, huzur varsa para vardır, para varsa aşk vardır, aşk varsa eşin evden gitmiş demektir :) Demek ki kaybetmeyi anlamıyorsan. Bu da büyük bir kayıp.  Kaybetmeyi anlamayan  değer  vermeyi de bilmez.  Kaybetmeyi öğrendik,  bilmeyene de  öğretiriz. Kalbe vurulan bir mührü silemezsin, unuttukça kaybedemezsin.  Hep sorarlar kadınlar ne ister diye ve bir sürü şey sıralarlar arkasından. Para, güç, sahiplenme, makam ve rahat diye. Oysa ben sadece iki şey sayarım; Kadın güven ve huzur ister. Güç beklemez bir kadın çünkü erkekten daha güçlüdür. Sahiplenmek istemez kadın çünkü zaten kendine sahiptir. Para ve makam istemez bazı kadınlar çünkü geçici şeyler olduğunu bili