Kayıtlar

etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Her Kaos Bir Karakter Doğurur

Resim
Yapıcı öfke adaleti sağlayıp sorunu çözebilirken, miskinlik ve yeterli derecede hırsla azmin olmayışı üretememeye yol açar. Sömüren ülkelerin kolonize ettikleri ülkelerin bağımlı kalabilmesi için oturtmuş olduğu bir sistemdir bu. Fikir üreteni kendi ülkesinde boğduran bir sistem. Saygı, sevgi ve empati olmazsa kaliteli bireyler güce sahip bireylerin ellerinde telef olurlar. Ev, araba maddi imkanların sağladığı kolaylıklardır. Bunları işinde başarılı olan her insan elde edebilir. Bir insanın belki güzel bir arabası olabilir, arabasının sağladığı konfor ve kolaylıklardan dolayı hoşnut olabilir ama araba denilen şey sonuçta bir teneke parçasıdır. İnsan gerçek mutluluğa ancak onu seven ve anlayan insanların varlığında ulaşabilir. Her şeyi tamam olan insan bile sonsuz mutluluğun anahtarını bulmuş değildir, sonsuz mutluluk yoktur. İnsanlar sosyal medya aracılığıyla öyle olduğunu göstermeye çalışır veya kendini kandırır. Hepimizin hayatında hem maddi, hem manevi, hem psikolojik inişl

İnsan ne için yaşar?

Resim
İnsan dünyaya geldiği için istese de, istemese de yaşamla ölüm arasındaki zamanı tamamlamak zorundadır. Yaşamışken de mutlu olmak için yaşamaya çalışır, sonrasında ne için yaşadığını unutup para için yaşar. Bir insanın en büyük amacı kendini bilmektir. Herkesin bu amacın peşinde olduğunu sanmıyorum ama herkesin her şey için yaşayabileceğini biliyorum. İnsanların bir çoğu öncelikle kendi idealleri, hayalleri için yaşar. İyi bir iş, iyi bir kariyer ve iyi bir kazanç, iyi bir statü ve iyi bir eş. Hep iyi şeylere sahip olmak dürtüsüyle yaşar insanoğlu. Bir çok insanda yaşamak zorunda olduğu için yaşar, ölümden korktuğu için yaşar, amacı olduğu için yaşar, savaşmak için yaşar, devrim için yaşar, tarih yazmak için yaşar, sevmek için yaşar, aramak ve bulmak için yaşar, hayalleri için yaşar, hep güzel olacağına inandığı şeyler için yaşar. Ama bazısı onlara ya zorlu yollardan geçerek kavuşur yada kavuşamaz. Bazı insanlarda kötülere iyiliğin var olduğunu göstermek için yaşar, doğrunun

Her durumda cesur olmalı insan...

Resim
Cesaret korkunun olmaması değil, istenmeyen ve korkulan durumlara karşı sakin kalabilmektir. Cesaret, mutluluk ve pişmanlık vagonları çeken lokomotif gibidir. Her ikiside mutlak suretle yaşanır. Önemli olan treni raydan çıkarmadan son istasyona götürebilecek azim ve kararlılıkta olmaktır. Hepimizin doğrusu, doğruya gidiş yolu, her doğruda anlayış yolu, her anlatılanda öğreniş yolu farklıdır, kendine özgü, kendine hastır. Gördüğümüz algıladığımız kadar yaşarız. Haklı olduğumuz durumlarda cesur olmak en onurlu duruşumuzdur. Önce kendine karşı sonrada hayata karşı cesur olmalı insan. Çünkü hayatımızda en büyük rolü sergileyen ve etki eden kararlarımız ve özgürlüğümüzdür. Cesur olmalı insan. Kendisi olmak için, uykudan uyanmak için, zihinsel şartlanmalarından arınmak için, bağımlılıklardan özgürleşmek için, değişmek ve gelişmek için cesur olmalı. Okumak bir başlangıçtır ama değişim için okuduklarını sindirmek, pratik hayatta uygulamak gerekir. Hayatın amacı eylemde değil farkında

DERT AĞACI

Resim
Eski çiftlik evini restore etmek için tuttuğum marangoz, işteki ilk gününü zorlukla tamamlamıştı. Arabasının patlayan lastiği onun ise bir saat geç gelmesine neden olmuş,  elektrikli testeresi iflas etmiş ve şimdi de eski püskü pikabı çalışmayı reddetmişti. Onu evine götürürken yanımda adeta bir taş gibi oturuyordu. Evine ulaştığımızda beni, ailesiyle tanışmam için davet etti. Eve doğru yürürken küçük bir ağacın önünde kısa bir süre durdu, dalların uçlarına her iki eliyle dokundu. Kapı açıldığında adam şaşırtıcı bir şekilde değişti. Yanık yüzü tebessümle kaplandı, iki küçük çocuğunu kucakladı ve eşine kocaman bir öpücük verdi. Daha sonra beni arabaya yolcu etmeye geldiğinde ağacın yanından geçerken merakım daha da arttı ve ona eve giderken gördüğüm olayı sordum.  O, benim dert ağacım, dedi. Elimde olmadan işimde bazı sorunlar çıkıyor ama şundan eminim ki o sorunlar evime, eşime ve çocuklarıma ait değil. Bunun için bu sorunları her akşam eve girerken o ağaca asıyorum. Sabahları

Hayatın kendisi sensin ve değerlisin

Resim
Mutluluk dediğin öyle uzun boylu bir şey değil azizim. Seni lafta değil, gerçekten düşünen birisinin olmasını bilmek yetiyor. Hangimiz istediğimiz hayatı kendi tercihlerimizi yaşıyoruz? Hayır demeyi öğrenebildik mi? Katlanmak zorunda kaldığımız insanları hayatımızdan bir kalem de silip atabiliyor muyuz?Çalıştığımız işyerinde haksızlığa uğradığımızda çıkış yapıp bu benim hakkım diyebiliyor muyuz? Önce ben demeyi öğrenebildik mi? Sorumluluklarımız ne olursa olsun ister ailemiz, ister çocuğumuz önce kendimiz, önce biz iyi olmalıyız, iyi hissetmeliyiz ki karşımıza da bunu yansıtabilelim. Şahsen ben gerçek anlam da mutlu olabilmek için köprüleri yıkamıyorum. Çünkü bana dayatılmış bir hayat var ve ben çocukluktan itibaren bu şekil de kodlandım. Herkese bakmak, her sorumluluğu almak, her işi ben yapmak zorunda gibi hissediyorum. Yani bize öğretilmiş hayatları yaşıyoruz. Önce anne ve babanın evladı, evlenirsin kocanın karısı, çocuğun olur onların annesi, boşanırsın her şeyin yükü vs. bu

Hayat dediğin bir kapıdan giriş, bir kapıdan çıkıştır!

Resim
Bir zamanlar, bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir ada varmış! Mutluluk, Üzüntü, Bilgi ve tüm diğerleri, Aşk da dahil. Bir gün, adanın batmakta olduğu, duygulara haber verilmiş. Bunun üzerine hepsi adayı terk etmek için sandallarını hazırlamışlar. Aşk, adada en sona kalan duygu olmuş. Çünkü mümkün olan en son ana kadar beklemek istemiş. Ada neredeyse battığı zaman, Aşk yardım istemeye karar vermiş. Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde, geçmekteymiş. Aşk, "Zenginlik, beni de yanına alır mısın?" diye sormuş. Zenginlik, "Hayır, alamam. Teknem de çok fazla altın ve gümüş var, senin için yer yok." demiş. Aşk, çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibir'den yardım istemiş. "Kibir, lütfen bana yardım et!" Kibir "Sana yardım edemem, Aşk. Sırılsıklamsın ve yelkenimi mahvedebilirsin." diye cevap vermiş. Üzüntü yakınlardaymış ve Aşk yardım istemiş "Üzüntü, seninle geleyim." Üzüntü "Of Aşk, o kadar üzgünüm ki, yalnız kalmaya i

Yalansın be Dünya... Emekçi Kadınlar! Günümüz kutlu olsun...

Resim
Ve sonra döndüm dedim ki! Yalansın be Dünya... Dünya yalan değil tabii ki! Dünya üzerinde yaşayan biz insanlar yalanız. Sebep mi? Kendi yalanlarımızı doğru gördükçe. Başkalarının doğrularını yalan görürüz. Aynadaki yüzümüze hiç bakmayız! Bir bektaşi cuma günü camiye gitmiş cami de hoca vaaz veriyor ve şarap içenleri şiddetle kınamaya başlıyor. Bektaşi can kulağıyla dinliyor. Hoca ''şarap içenler öbür tarafta her türlü ceza görecek şarap içmeyenler her türlü sefayı sürecek. Hatta her birinin emrine 40 tane huri verilecek. Şarap içenlerin ise içtikleri her şişe şarap kıl köprüden geçerken boyunlarına asılacak! DEMİŞ. Bektaşi dayanamamış durduğu yerden seslenmiş: ''hoca efendi o şişe dolu mu olacak? boş mu? Hoca gürlemiş ''bre zındık, sen dolu şişelerle öbür tarafı meyhanemi sandın! Bektaşi başını sallayıp itiraz etmiş, iyi ama hoca adam başı 40 huri ile sen öbür tarafı kerhane mi sandın! Bu ülkenin asıl sorunu, türban takan, çarşaf giyen

Hayatınız seçtiğiniz KADINDIR ve ERKEKTİR...

Resim
Evvel zaman içinde Memleketin birinde 70 yaşlarında fakat çok dinç ve genç görünümlü bir adam yaşarmış? Çevresinde bulunan herkes ona çok özenir ve sorarlarmış. "Bu gençliğin sırrı nedir" diye. İhtiyar delikanlı güler geçermiş her soruldukça bu soruya. Ama sorular sık ve soranlar çoğalınca cevap vermek vacip olmuş sanki. Sonra karar vermiş tüm meraklıları yemeğe davet etmeye evine. "Bu davette size sırrımı açıklayacağım" demiş. Herkes merakla davete gelmiş.Yemekler yenilmiş, içilmiş, sohbetler edilmiş vakit iyice gecikmiş. Ama gençlik sırrı ile ilgili tek kelam edilmemiş. Herkes konu ne zaman açılacak diye merak ederken adamcağız huri gibi sevimli hanımına seslenmiş. "Hatun , şu kilerden bir karpuz getirir misin bize sana zahmet!.." Hanım hemen doğrulmuş kilere giderek kaş ile göz arasında gidip bir karpuz getirmiş. Adamcağız şöyle eliyle bir vurmuş tık tık diye sonra da : "Bu olmamış hanım, güzel çıkmayacak, başka getirir misin bir zahmet"

Bu tablo senin eserin Türkiye, boşuna ağlama...

Resim
Türkiye ağlıyor: 24 saatte dokuz şehit Türkiye şehitlerine ağlıyor. Kuzeyden güneye, doğudan batıya ülkemizin dört bir yanında doğan 9 vatandaşımız, son 24 saat içinde terör örgütü PKK’nın saldırıları sonucu hayatını kaybetti. Şırnak İdil’de 1 Şubat’ta PKK’lı teröristlerin bombalı tuzağında yaralanan polis Tayfun Yüce (Adana) ile aynı gün Diyarbakır Sur’da yaralanan Uzman Çavuş Hasan Talay (Balıkesir) tedavi gördükleri GATA’da dün şehit oldu.  Cizre’deki çatışmalarda da polis Osman Yurt (Van) ve Er Vedat Dolançay (Van) şehit oldu, 2 asker 1 polis yaralandı. Şırnak Uludere’de 3 memurun işe gitmek için bindiği otomobilde patlama meydana geldi. Patlamada üçü de şehit yakını kadrosundan devlet memuru olan Ahmet Arttı (Şırnak) ve Diyar Oslu (Şırnak) şehit oldu, Abdülkerim Oslu yaralandı. Şırnak’ta gece de ekip otosuna yapılan roketli saldırıda polis Mehmet Güngördü (Kayseri) şehit oldu, 1 polis yaralandı. Yine Şırnak'ın İdil İlçesi'nde, Suriye sınırından Türkiye'ye sızmaya ça

HÜLYACA YORUMLAR: Müşterisi olduğu sürece sömürü devam edecektir...

HÜLYACA YORUMLAR: Müşterisi olduğu sürece sömürü devam edecektir... : Allah akıllarını kullanmayanların üzerine pislik yağdırırım demiş ve bu pislikleri başımıza getirdi. Yani bütün çalışan kadınlar potans...