Kayıtlar

emek etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Yeni Birisiyle Tanışmaya Üşenmek!

Resim
Kendini anlat, onu tanımaya çalış, bir sürü emek ver sonra bitsin, acısını çek. Sen bulursun eller alır boş verin şey etmeyin o kadar. Hiç kımıldamadan oturacağım herkes istediği kadar koşsun, beni anlayacak insan oturduğum yerde de gelir beni bulur. Üstüne düştükçe geri kaçacaktır hayat doğru kişiyi zamanı geldiğinde karşımıza çıkartacaktır. Gerek yoktur yeni biriyle tanışmak için uğraşmaya, herkesin gösteriş peşinde olduğunu amaçlarının sadece ego tatmini olduğunu bilir uğraşmak istemeyen kişi. Öylesine tanıştığın zaman sorun olmuyor aslında iki lak lak ediyorsun bitiyor. Planlı, programlı olduğu zaman kafada bir sürü soru. Öyle mi, böyle mi? Hele internet üzerindense vaziyet daha bir fena. Düşünceler, yaşam farklılıkları, kültürel farklılıklar, çevresel farklılıklar, ya büyük görmeler, ya küçük görmeler, ön yargılar hemen devreye giriyor. Kaybetmeden kazanmayı, bırakmadan tutmayı, üzmeden sevmeyi öğrenemedik belki de kimbilir. Üşenmek değil belki de hevesi kalmıyor insan

Gündüz Karanlık, Kör Olduk...

Resim
Bir fikre eylem eşlik etmiyorsa o fikir sadece beyinde işgal ettiği hücre kadar büyüyebilir. Geldiğimiz yerde kalıyoruz bir türlü gelmek istediğimiz yere gelemiyoruz. Tam geldik derken yine aynı yer tam bir kısır döngü. Ömrümüz ne olduğunu anlamadan sabır ile tavır arasında bitiyor. İnsanlar karşılarındaki insana verdikleri cevaplarla karakterlerini belli ediyorlar. Çoğu insan dinlemeden anlamaya çalışıyor, günümüz insanının birbirini anlamamasının en büyük nedeni de bu. Kendi fikri olmayan insanlar başkaları adına konuşur, kararları da onlar yerine başkaları verir. Bu özgür olduğun halde köle hayatı yaşamaya benzer ki, başkalarının düşüncesi bir nevi köleliktir. Kimse sorumluluk almak istemiyor. Çünkü sorumluluk rahatlığa ters düşer, kimsede rahatını bozmak istemiyor. Sorumluluk almakta bir beceri işidir. Tecrübeli olacaksın, cesur olacaksın ve aldığın sorumluluğun farkında olacaksın. Sorumsuzluk daha basittir o yüzden çoğu insan bundan kaçar. Sorumluluğun artısı ise insan

Olan Bitenleri Dinleyip Seyretmek

Resim
Sürüden olmayıp farklı olunca ya sana uyumsuzsun diyorlar yada yalnız kalmaya mahkum oluyorsun. Farklı zekalara göre değil günümüz insanı. Yaşadıkların ve sana yaşatılanlar. Dünyanın bir hologram olduğunun farkına varmak. Olan bitenleri anlamsızca dinleyip seyretmemizin en büyük nedeni. Sosyal medya, sinema, televizyon, radyo, gazete, dergi vs. ölümü bile unutturuyor, dünyanın istediği sistem de bu; tek tip insan olmamız, vurdum duymaz olmamız. Dinleyip, seyirci kalmak güven duygusu ve duygusallığa vurulan darbelerden sonra oluşur genellikle. Zaman en büyük ilaçtır, akışına bırakıp gerçeklerle yüzleşip, farklı yol haritası bulup uygulamaya geçince düzelir, yan etkisi ise yalnızlıktır. Bu durumdan kendi gibi düşünen insanlarla bir araya gelerek de çıkılabilir ama affetmek en tatlı intikamdır. Sahibiyet ve aidiyet duygusunu taşımamak. Bananecilik yapmadan yaşamak. Herkesi eleştirmeyi ve olumsuza odaklanmayı bırakıp çözüm odaklı yaşamak. Emek vermek, vefa görüp sevilmek, fikir

Karakterli Olmak

Resim
Azim etmeden, emek harcamadan, risk göze almadan başarıya ulaşamazsın. Zorluklar ve engeller bizleri hayata hazırlar sorunlarla baş edebilmeyi öğretir. Her merdiven bir engel, her engel bir sabır ve başarıdır. Dünyaya nasıl geleceğimizin garantisi yok, neyle sınanacağımızı da bilemeyiz ama kendi karakterimizi belirleyebiliriz. Vicdan ve hoşgörü sahibi olmak ise iyi bir karakter gerektirir. İçinde yaşadığımız döneme bakmadan hiç kimsenin, hiçbir şeyin, hiçbir eşyanın, hiçbir canlının etkisi altında kalmadan, ne olursa olsun insani vasıfları yerine getirebilmektir karakterli olmak. İnsanların konuşmalarındaki rahatlık, kin, haset, nankörlük, gereksiz özgüven, kendini bilmezlik karşısında şok olarak ve sadece onları dinleyerek değerlendirme yapamaz hale geldik. Çirkinleşiyor insanlar, alıştıkları gibi davranmayınca, dürüst olunca hazımsızlık yaşıyor, saygıyı ihlal ediyorlar. Siz de susmayı yeğliyorsunuz, büyüsün istemiyorsunuz ve kendinize kızıyorsunuz. İnsanın sahtesi de pı

Hayat tüneli...

Resim
Hepimizin iş bulmak için gayret sarf ettiği bulunca da huzursuz olduğu bir süreçteyiz. İnsanların çoğu mutsuz, umutsuz, kaygılı mecburiyet ve yaşam kavgası elini kolunu bağlamış durumda. Hayatın ne olduğu ile ilgili algılarımızı ortalama sıkıntılara denk gelecek seviyede tutarsak belki hayatımız biraz daha iyi olur. İş hayatı da insanı çalıştıkça mutlu edebilir ve insanda daha çok çalışma motivasyonu oluşturabilir. Bu da ancak insanın kendisini tanıması ve bu doğrultuda hayatını şekillendirmesi ile gerçekleşebilir. Hepimizin amacı var, hayattan beklentileri benzer. İyi bir üniversite bitireyim, iyi bir işe gireyim, fırsat olursa yüksek lisans yapayım, araba alayım, evleneyim, ev alayım, çocuk yapayım vs. üç aşağı beş yukarı aynı. Bazı insanların hayatlarında yapabilecekleri ve gerçekleştirebilecekleri sınırlı, ömürleri boyunca kazanabilecekleri para belli. Emek, stres, yaşadığı maddi, manevi, psikolojik yıpranma da çalışılan yerin rahatı ve huzuru için. Kazandığımız para is

Fevkalade cahillik...

Resim
Başarının kriterleri bellidir; içinde emek vardır, alınteri vardır, fedakarlık vardır, öz güven vardır, var olmak vardır, dürüstlük vardır, hedef vardır, amaç vardır, dik duruş vardır, mücadele vardır ve en önemlisi karakter vardır. Bir gün Allah bir kişiye ne istersen vereceğim ama istediğin şeyden sana bir tane, komşuna iki tane vereceğim ona göre iste demiş. Adam düşünmüş ev istesem komşumun iki evi olacak, araba istesem benim bir arabam olacak, komşumun iki arabası olacak ve Allahım sen benim bir gözümü kör et, böylece komşumun da iki gözü kör olur. İşte bazı kişilerin hasetlik, çekememezlik ve cahillik seviyesi bu düzeyde... Çıkarcı gücün egemen olduğu toplumlar da adalet saklambaç oynar. Hitler Alman halkının tüm desteğini almıştı, düşmanları ise Alman Yahudileri idi. Çünkü Alman Yahudileri çok zengindiler, Alman halkı da çok fakir. Bizim düşmanımız ise Cumhuriyet, çünkü özgürlük vadediyor. Özgürlük olmazsa insanlar köle olacak ve üç maymunu oynayacaklar. Her iki durumda

İyi görünmek rol, iyi olmak gerçektir!

Resim
Kurtlar için mutlak özgürlük, kuzular için ölüm demektir. (Isaac Berlin) Bir insana tamamen güvendiğinizde iki sonuçtan birini elde edeceğiniz kesindir. Ya yaşam boyu dost, ya hayat boyu ders. Ama güven olmadan yaşam da olmuyor, ne kadar hayal kırıklığı yaşansa, ne kadar gardımızı alsakta bir yerden bir şekilde sarsılıyoruz, yani akılla da olmuyor bazı şeyler. Günümüz iletişim kopukluğunun yarattığı problemlerin temeli anlayışsızlık. Fedakarlıklar tek taraflı yapılınca hüsranla sonuçlanıyor. Çünkü hayat zıtlıklardan ibaret. İyi kötü, güzel çirkin, yapan yapmayan, vefalı vefasız, hep karşı karşıya getirilir ve imtihan dediğimiz olay orada başlar. Sabrımız, iyi niyetimiz ölçülerek yüce divana hazırlanırız. Dünyadaki yaşam sürecinin 80 yıl olacağını varsayalım, ölüm ötesinde insan sadece saniyelik yaşamını algılayabilecek. Tıpkı uykuda gördüğün rüyanın uyandığında aklında kalanı kadar anlatabileceklerinden ibaret. Sen yoluna insanlığa bırakabileceğin güzel şeylerin peşinden koşanl

Bana kalırsa bana kal...

Resim
Ne var ne yoksa hepsi rüya, öğrendim sonunda aşk ile dönermiş bu dünya. Aşk ve sevgi olmazsa yaşamanın bir anlamı olmazdı. Seviyorum güzel olan her şeyi, coşkuyla, aşkla sevmek güzeldir iyi bir kalbin varsa, aşk güzel cesaretin varsa.  Değerli insanı buldun mu, bas bağrına zincirle kendine. Sevdamız da sevda çiçeklerimizin olması gerekir.  Aşk, seni vurabilecek bir silahı, seni vurmayacağına inandığın birisine tereddütsüz vermektir.  Aşk, düşündüğün de gülümsemektir.  Aşk, ben seviyorum sen de sev değildir.  Beklentisiz kelebeklerin çarpmasıdır.  Sonra biri çıkar karşına tüm alışkanlıklarını değiştirir. Aşk, bir savaş galip gelmenin mağlup olmaktan geçtiği bir savaş.  Kazanmak için mağlup olman gereken zamanı bilmen gereken bir savaş.  Kavuşursan meşk olur. Kavuşamazsan aşk olur. Aşk kavuşamamanın adıdır. Kavuşursan işin rengi bir müddet sonra değişir. İsteyen aksini iddia edebilir ama bu böyledir. Saygı, emek ve karşılıklı anlayış en büyük

Yalnızlık iyidir. Zirve tek kişiliktir!

Resim
Dervişe, buyurun bize gelin, dediklerinde! Durun hele önce bir kendime geleyim! demiş. Dervişe sormuşlar, Allah'la aran nasıl? Nasıl olsun hep Onun dediği oluyor! demiş. Dervişe, Neden bu kadar ALLAH diyorsun? diye sormuşlar. Allah Allah hiç farkında değilim! demiş. Sebepler yalnız birer perdedirler. Perde kalkmadıkça gerçekler görünmez. Sebepleri kaldır aradan, görsün seni Yaradan. İncinenlere "inşirah" bahşediliyor da, İncitenlerin vay haline. Hayat provası yapılmamış bir tiyatro gösterisidir. Bu tiyatronun perdesi kapanmadan gülün, şarkı söyleyin, dans edin, aşık olun kısaca yaşayın. Başkalarına bağımlı yaşayan insanlar ilgiden yoksun kalınca kalıptan kalıba girmeye başlarlar. Kökümüz dalımızdan güçlüdür. Yalnızlık şu bakımdan güzel. Hiç yalnız birinin terk edildiğini/terk ettiğini gördünüz mü? Yalnızlık güveninin, kalbinin kırıldığını gösterir (Aklınıza hemen aşk meşk gelmesin. Genel söylüyorum). Yaraları sarmak için birebirdir. Yine de Züğürt tesellisi. O

Hayatın kendisi sensin ve değerlisin

Resim
Mutluluk dediğin öyle uzun boylu bir şey değil azizim. Seni lafta değil, gerçekten düşünen birisinin olmasını bilmek yetiyor. Hangimiz istediğimiz hayatı kendi tercihlerimizi yaşıyoruz? Hayır demeyi öğrenebildik mi? Katlanmak zorunda kaldığımız insanları hayatımızdan bir kalem de silip atabiliyor muyuz?Çalıştığımız işyerinde haksızlığa uğradığımızda çıkış yapıp bu benim hakkım diyebiliyor muyuz? Önce ben demeyi öğrenebildik mi? Sorumluluklarımız ne olursa olsun ister ailemiz, ister çocuğumuz önce kendimiz, önce biz iyi olmalıyız, iyi hissetmeliyiz ki karşımıza da bunu yansıtabilelim. Şahsen ben gerçek anlam da mutlu olabilmek için köprüleri yıkamıyorum. Çünkü bana dayatılmış bir hayat var ve ben çocukluktan itibaren bu şekil de kodlandım. Herkese bakmak, her sorumluluğu almak, her işi ben yapmak zorunda gibi hissediyorum. Yani bize öğretilmiş hayatları yaşıyoruz. Önce anne ve babanın evladı, evlenirsin kocanın karısı, çocuğun olur onların annesi, boşanırsın her şeyin yükü vs. bu