Kayıtlar

mutlu etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Aile Kan Bağı İle Mi Olur?

Resim
İnsanlar birbirlerine tahammül ederek, katlanarak, paylaşarak yol alırlar. Bu taşra da çok çocuklu ailelerde daha kolay oluşur. Kan bağı birçok şeye ilave olarak zorlukları birlikte aşmayı da gerekli kılar. Şehirleşmenin getirdiği modern mimari büyük aileyi günümüzde iyice yok ediyor. Çocuklar paylaşmayı ve katlanmayı kreşlerde ve okullarda öğreniyor. Bu nedenle aileden çok, iletişim içindekiler arasında oluşan paylaşım öne çıkıyor. Başarılı insan ilişkilerinde gönül bağı fazlaca etkilidir. Kan bağı irademiz dışı gerçekleşen doğanın bize verdiği bir ilişki biçiminden çok bir konumdur. Ruhen kendi yansımamızı bulduğumuz, yürek yüreğe dediğimiz insanlar her daim bizimledir. Fiziki mesafe olsa da, olmasa da olur, gönül birliği kurduğumuz insanlarla mutlu, huzurlu, başarılı bir aile olabiliriz. Bizim aile sistemimizde korku, şiddet, baskı, hükmetmek, emir var ama saygı yok. Eşini aile onaylayacak, okuluna aile karar verecek, yaşam şekline aile karar verecek, ailelerdeki sevgi gitti

Bırakın Dağınık Kalsın

Resim
Hayat bize acıyı zaten getiriyor, bizim sorumluluğumuz neşeyi yaratmaktır. Kimi durumlarda yaşamı olduğu gibi kabullenmek ve hayatı akışına bırakmak gerekir. Bizi yoran hayatın kendisi değil, taşıdığımız maskeler ve hayır diyemediğimiz insanların sırtımızdaki yükleri, insanların halden anlamayan sağırlığı. Bizi üzen hayatın kendisi değil, insanların değişmeyen ön yargıları. Uzaklaşacaksın kafana, kişiliğine uymayan, farklı istekleri olan, değer vermeyen, sözleriyle, hareketleriyle aşağılayan, hiçbir konuda çaba sarf etmeden sadece almayı bilen, acılardan beslenen, dertleri, sıkıntıları hiç bitmeyen, sadece kendi dediği olsun isteyen, egosu yüksek, duygularını, insanca davranışlarını önemsemeyen sevgisiz soğuk kişilerden. Birazda kendin için yaşayınca güzelleşiyor hayat, biraz durup soluklanınca dinleniyor yürek. Gelmeyeni umursamadığın, gideni sessizce uğurladığın, sadece kendin istediğin için bir şeyi yaptığın zaman özgürleşiyor insan. Herkesi mutlu etmek zorunda değilsin.

Sonsuz Hayal Kırıklığı

Resim
İnsanlar bir şey yapmadan önce yapacağı işin önemine göre beklenti içine girer bu doğaldır. Beklentisi karşılanmadığı zaman hayal kırıklığı yaşar bu da normaldir. İnsanların eline belirli bir senaryo verip yaşamasını ve yaşatmasını bekleyemeyiz, makine gibi dar bir kalıba sıkıştırıp yaşatamazsınız. Büyük çaptaki hayal kırıklıkları hayatımızla ilgili yaşadıklarımızdır. Bunlara bir çözüm genelde yoktur çünkü hayatlarımızın bin bir çeşit hali vardır. Bunu doğuştan zenginlerde de, işleri sonradan açılanlarda da görürüz ve yine hiçbir işi rast gitmeyenlere de tanık oluruz. Hayat mücadelesinde herkese aynı oranda mal, mülk düşmez. Her insanın maddi durumu iyi olmaz, fakirler de olacak, zenginler de olacak, açlıktan ölenler de olacak, yalnızlar da olacak, mutlu aile kurabilenler, acı çekenler de olacak, ömrü boyunca acı nedir bilmeyenler de olacak. Yani hayat bize mutlaka verir diye bir şey yok. Hayatla ilgili kesin olan tek şey bir gün biteceğidir. İnsanlar kendilerini başkalarıyla

Mütevazilik Asilliktir Herkesin Harcı Değildir

Resim
Alçak gönüllü olmak ne alçalmak ne de ezik büzük olmaktır. Sadece insanın marifetini en yüceye çıkartan dalkavuk övgüye karşı gerçeğin terbiyeli tavrıdır. Mütevazi olmak karakterini, hayata olan pozitif bakışını gösterir. Mütevazı yaşa ki susunca asaletin konuşsun. Zihnin büyüsünden uzaklaştıkça karanlığın aydınlandıkça kendiliğinden bir süreç olarak gelişiyor mütevazilik. İnsan kendine ait olmayandan soyunup olanı ortaya çıkardıkça, manalar karmaşıklıktan yaşanabilirliğe uzanırken an netleşiyor. Geçmişin yükü geleceğin kaygısı omuzlarından düştükçe hafifleyen gönül sevgiyi, huzuru, dengeyi basitlikten çıkartabiliyor. Mutlu olmak için gelecekte sana göz kırpan bir hedef peşinde koşmaktansa, bulunduğun anda bir gün doğumunda sevgi çoşku ile erimekle yakalanıyor. Çok bilinmeyenli denklemlerin içinde kaybolmaktansa, olaylar içerisinde varsayımlarda bulunmaktan kişiselleştirmelerden vazgeçerek bilinçli bir farkındalıkla yaşamda akıyor. İnsan olmak, insanca davranabilmek, insanlara

Her Kaos Bir Karakter Doğurur

Resim
Yapıcı öfke adaleti sağlayıp sorunu çözebilirken, miskinlik ve yeterli derecede hırsla azmin olmayışı üretememeye yol açar. Sömüren ülkelerin kolonize ettikleri ülkelerin bağımlı kalabilmesi için oturtmuş olduğu bir sistemdir bu. Fikir üreteni kendi ülkesinde boğduran bir sistem. Saygı, sevgi ve empati olmazsa kaliteli bireyler güce sahip bireylerin ellerinde telef olurlar. Ev, araba maddi imkanların sağladığı kolaylıklardır. Bunları işinde başarılı olan her insan elde edebilir. Bir insanın belki güzel bir arabası olabilir, arabasının sağladığı konfor ve kolaylıklardan dolayı hoşnut olabilir ama araba denilen şey sonuçta bir teneke parçasıdır. İnsan gerçek mutluluğa ancak onu seven ve anlayan insanların varlığında ulaşabilir. Her şeyi tamam olan insan bile sonsuz mutluluğun anahtarını bulmuş değildir, sonsuz mutluluk yoktur. İnsanlar sosyal medya aracılığıyla öyle olduğunu göstermeye çalışır veya kendini kandırır. Hepimizin hayatında hem maddi, hem manevi, hem psikolojik inişl

Günümüz İnsanın Problemi

Resim
Kendi yarattığımız köle düzenin tam anlamıyla esiri olduk, ne verirlerse onu alıyoruz düşünen kimse kalmamış gibi. Hep sorunları konuşuyoruz çözüm yok bu da her halde hastalık acıdan beslenme, hepimiz acı bağımlısıyız ama bunu kabullenemiyoruz. Hiçbir şeyden tam keyif alamamanın verdiği eksiklik hissi var hepimizde. Sorun çözme konusunda yetersizlik, saçma sapan kaybedecek çok şey olması, asıl kaybetmememiz gerekenleri kaybetmek için uğraşmak günümüz insanının ortak noktası olmuş durumda. Belki yıllarca birikmiş yorgunluklar, hazımsızlıklar var, belki yıllar önce yaşayanlar gibi daha basit bir hayat uygun hepimize. Nerede değilsek orada iyi olacakmışız hissi, çok bilmişlik ve bildiklerinle bir şey yapamamak durumları var üzerimizde. Yokluk görmeyenler kolay kolay mutlu da olmazlar. Aç gözlülük, doyumsuzluk, kıskançlık, elindekilerin kıymetini bilememek, sanki herkes mutlu bir biz mutsuzuz. Oysa ki hiçbir şey göründüğü gibi değil. Kıymetini bilmemiz gerekenler para ile satın alı

İnsan ne için yaşar?

Resim
İnsan dünyaya geldiği için istese de, istemese de yaşamla ölüm arasındaki zamanı tamamlamak zorundadır. Yaşamışken de mutlu olmak için yaşamaya çalışır, sonrasında ne için yaşadığını unutup para için yaşar. Bir insanın en büyük amacı kendini bilmektir. Herkesin bu amacın peşinde olduğunu sanmıyorum ama herkesin her şey için yaşayabileceğini biliyorum. İnsanların bir çoğu öncelikle kendi idealleri, hayalleri için yaşar. İyi bir iş, iyi bir kariyer ve iyi bir kazanç, iyi bir statü ve iyi bir eş. Hep iyi şeylere sahip olmak dürtüsüyle yaşar insanoğlu. Bir çok insanda yaşamak zorunda olduğu için yaşar, ölümden korktuğu için yaşar, amacı olduğu için yaşar, savaşmak için yaşar, devrim için yaşar, tarih yazmak için yaşar, sevmek için yaşar, aramak ve bulmak için yaşar, hayalleri için yaşar, hep güzel olacağına inandığı şeyler için yaşar. Ama bazısı onlara ya zorlu yollardan geçerek kavuşur yada kavuşamaz. Bazı insanlarda kötülere iyiliğin var olduğunu göstermek için yaşar, doğrunun

Hayatın Anlamı

Resim
Hayatın anlamı senin hayata olan bakışında gizlidir, o anlamı senden başkası bilemez. Yaptıklarımız düşüncelerimizi belirliyor, biz neyi anlamlı görüyorsak hayatta ona göre anlamlı yada anlamsız oluyor. Hissettiğimiz duygulara göre değişir hayatın anlamı, bazen kazandıklarımız ve değer verdiklerimizdir. Kimine göre ailesidir hayatına anlam katan, kimine göre ailesinden uzaklaşmaktır. Bazıları için yaşadığı durum, bazıları için aynı durumun aksi halidir. Genel olarak hayatın anlamı yok, herkes duygularıyla, hisleriyle hareket ediyor, mutluluk hissettiklerimizle başlıyor ve bitiyor hayatın anlamı da bunlarla belirleniyor. Onurlu ve duyarlı yaşamak, kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapmamak hayatı anlamlı kılar, anlamsız kılan ise amaçsız ve bencil yaşamaktır. Severek gerçekleştirebileceğin hedeflerinin ve umutlarının varlığı hayatı anlamlı kılar. Hedeflerinin ve umutlarının tükendiği yerde hayatta anlamını kaybeder. Amaçlanan şeyi hayata uyarlayarak amaç edinmek hay

Önce Kendisini Sevmeli İnsan...

Resim
Kendisini sevmeyen, kıymet vermeyen insan kimseyi sevemez. Elimizdekilerin kıymetini bilmek aynı zamanda bunu hak etmek gerekir. Sevilebilmek için çabalamadan, kırmadan yaşamak gerekir yoksa huzur yavaşça uzaklaşır. Seven sevdiğini üzmez, seven sevdiği üzülür diye kırmaz, seven seveni kaybetmek istemez. Kimse kimsenin fırtınasını çekmek için gelmiyor dünyaya. Sorunluysalar gitmeli ve hatta başka hayatlara bulaşmamalılar, kimseyi mutsuz, huzursuz etmeye hakları yok. Kıymet bilmeyenin hüznü dramatik değil tamamen adaletin gerçekleşmesidir. Hep acı çeken hangi insan iyi değildir. Acı çekmek insanı iyi biri yapar, mutluluk ise empatisiz bir canavara dönüştürür. Mutluluk acının azalmasıdır. Doğruluk, dürüstlük, iyi niyet, özgürlük, saygı, anlayış vs. bunlara önem vermeyen kimseyi sevmeyin. Birisine verilecek en önemli şey zamandır. Geri alınması mümkün olmayan tek şeydir zaman. Sonuçta hepimiz yalnızız, perde kapanır ve herkes evine gider. Önce kendisini sevmeli insan, kendisine d

Seviyorsan sarıl sımsıkı...

Resim
‪ Hayatımızdaki şeyleri ciddiye almayı bıraktığımızda daha az yorulduğumuzu ve daha mutlu olduğumuzu fark ederiz. Hiçbir şeyi hele sevgiyi ve aşkı kalıp içine sokamayız. Gözlerinin içini güldüren varsa bırakma çünkü onlar gerekirse gözlerindeki yaşada çare olurlar. İnsan sevmeyi bilmediğinden değil, sevgisine layık biri olmadığından yalnızdır bazen. Bazı insanlar duygulara ve düşüncelere dokunmak için doğmuştur, her dinlediğimizde bir şeyler öğrendiğimiz yaşama karşı duruşu ve heyecanı ilham verici olan kişilerdir bunlar. Gez ama söyleme. Gerçek bir aşk hikayesi yaşa ama söyleme. Mutlu ol ama söyleme. İnsanlar güzel olan herşeyi mahveder. Durma, arkana dönüp bakma. Dış etkenleri hiç takma. O zaman hedef tamamdır. Yaşam bizler için. Gök varsa yer de var. O yollar güzeldir bizim olduğu için. Yorulmadan, yılmadan yürümek için. Göğsüme süngü gibi saplantılı bir misafirlik ediyor özlemek. Özlemek diyorum. Sen benim yaralarımın dikişisin. Gecelerden intikam alırcasına uyum

Kürekleri Çekip Uzaklaşma Zamanı...

Resim
Geçer dediklerimi geçirdim, biter dediklerimi bitirdim, nefret ettiklerimi sildim ve yeter dedim. Geride bıraktıklarım hesap sormasın hiç bana. Farkında olduğum için var oldunuz, vazgeçtiğim için bugün yoksunuz. Bence siz artık kendi çapınızda eğlenin. Şu dünyaya geldik gidiyoruz. Kimseden kimseye fayda yok. Ne dostun var, ne arkadaşın, her şey menfaat çıkar sırtını dönmeye gör. Şimdikilerin sevgisi de yok. Sevgi, aşk, dostluk, arkadaşlık masallar da kaldı artık, her şey sahte. Kendisi olamayan insan evrimi kaçırır, başkalaşır o artık insan değildir sadece canlıdır. Kalp bir kez kırıldı mı, hiç kimseye aldırmaz ve hiç bir şeyi umursamaz. Belki mutluluğun sonu ama huzurun başlangıcıdır bu. Mutlu olmak bir seçimdir demişler, ne kadar doğru. Ben artık hep mutluluğu seçiyorum. Mutsuzluktan o kadar bıktım ve yoruldum ki. Zaten çok vakit de kalmadı, işte geldik gidiyoruz. Yeter ki siyah bakmayalım, beyaz, yeşil, pembe, mavi hakim olan anlarımız, anılarımız, sevginin sıcak renkleriyle ç

Kendi Haline Bırakıp İzleyin...

Resim
Belki bir gün lazım olur diye kıyıya köşeye biraz mutluluk saklamalıydık. (İlhan Berk) Ya kalırsın yada yola devam edersin, başka seçeneğin de yok zaten. Hayattaki her şey uzaktan güzel gözükür. Bir sergiye gittiğimizde bile, uzaktan seyredildiği zaman daha iyi anlaşılabilir. Mutluluğa kendinden çok şey, başkalarından az şey bekleyerek ulaşırız. Uçmak için kuş olmaya gerek yok küçük sevinçler yeterli ki, sonuçta dertlerimizin yaratıcısı da biziz, dermanını bulacak olan yine biz. İçimiz bunu iyi biliyor ama bizler duymuyor, dinlemiyoruz. Dinlersek cevap gelecek, önce fark edeceğiz ve sonra düzelteceğiz, sürekli mutlu olmak yerine kendini mutlu etmeyi bilecek kadar zeki olmak yeterli bunu göreceğiz. Çünkü mutsuz insan yoktur, mutlu olacağına inanmayan insanlar vardır ve insanları yorgun kılan yaşamları değil işte bu taşıdıkları maskeleridir. İçi acı çekse de gülmeye devam eder insan, çünkü güçlü bir insanı asla üzemezsin ancak zannedersin. Artık böyle şeylere alıştık, bazen hiç

UYURSAN ÖLÜRSÜN!

Resim
Mutlu uyumak lazım azizim. Madem uyku yarı ölüm halidir, o halde mutlu ölmek lazım her gece. Her gece ölürüm ve her sabah uyanırım. Çünkü kuşlar uçuyor ve hayat kısa. Mutluluğun artık yeni bir tanımı var: Nefes alıyorum. Yaşıyor musun? Evet. Mutlu ol. Yaşıyor musun? Hayır. Tüh. Aslında yaşam bir ölü uykusu ve insancıklar bu uykuda gördüklerini, rüya zannediyor. Bilseler tüm bunların kabus olduğunu uyanmak için kendileri sıçrayacaklar uykudan ter içinde ve nefes nefese kalıp 'şükürler olsun uykudaymışız' diyebilmek için. UYURSAN ÖLÜRSÜN! Uyumasan da sonuç değişmiyor. İnsanlar uykudadır ölünce uyanacaklar. Uyandığımızda çok şaşıracağımızı düşünüyorum. Evet. Bazısı sevinçten bazılarıysa dehşetten. Uyumamalı! Unutmamalı! Deniyorum. Kurban aşık olmuşsa celladına. Ölüm uykusu bu olsa gerek. Bir çeşit baygınlık gibi. Ağırcasından. Biz uyumayalım. Zaten uyku düzenimiz bozuldu uyuyamıyoz kardeş. Her şey bir illüstrasyon. Hayatta her şey mümkün. Zeki olmaktan başka ş

Beynin Sahibini Bulmadan Çözemeyiz...

Resim
Her gül yaşamla buluşunca kokusunda bütünleşir. Bazı Güller ise bereketsiz topraklar da kirli sularla gelişirse güneşten çok karanlık köşelere terk edilirse dikenlerinden ibaret olmaya mahkum olurlar. Sonrasında Güneşin altında hak edilmemiş yerdeymiş gibi düşünülür. Kimse kötülüğe hizmet için dünyaya gözlerini açmaz ruhunu kirleten etmenler olur. Bakışını nereye çevirirse görüşü o olur, nasıl düşünürse karşılığında onu görür. İçleri kin, öfke, nefret, dışları tebesüm, sevgi, dostluk kokan insanların arasında yaşıyorsak kimseden de beklentiniz olmaz. Ve hiç birimiz daha olgunlaşamadık. İlla ki şaşırıyoruz / şaşırtıyorlar. Beklentilerden kurtulup anda yaşamayı öğrendikten sonra hayat çok daha rahat. Yaşananları sadece deneyim olarak görmeye başlayınca olumlu olumsuz, iyi kötü demeden kabulleniyor insan ve mutsuz olmak için neden kalmıyor. Hiç bir mutluluk sürekli değil, sürekli olan değişim ve ona ayak uydurabilmek. En büyük mutluluk mutsuzluğun kaynağını yok etmek. Hiç bir başarı

Algı operasyonu yapmayın...

Resim
Fani dünyada değişmeyen tek şey ölüm! Keşke, hayatta hiç keşke demek zorunda kalmasaydık... Bazen ağlar, bazen güler, bazen yaşadıklarımıza, bazen de yaşıyamadıklarımıza üzülür, hüzünleniriz. Keşkelere yükleriz yükü. Aslında yaşadıklarımızı da, yaşayamadıklarımızı da kendimiz belirleriz. Hayat kocaman bir hiç ve en son ölüm gelir ona da erken deriz. İnsan ne ederse kendine eder, sorsan suçlu ya hayattır yada kader. Her şeyi iki kişilik düşünüp, önce karşımdaki mutlu olsun diyenler, sonrasında yaşanan acılar ve yalnızlık tek kişiliktir bunu unutmayın. Ve hayatınızı yokluğunuzu bile fark etmeyenlerle değil, varlığınızdan mutlu olup, iyi ki varsın diyenlerle doldurun... Kendini yargılamak başkalarını yargılamaktan daha zordur. (Küçük Prens) İnsan her zaman hatırlayarak kendisini cezalandırır, unutarak da karşısındakileri. Hayatını düzene sokan insan düşünme yeteneği olan insandır ve düşüncelerini erdemli bir şekilde eğitmek ancak yetenekli insanların işidir. Buna yetisi olmayan

BİLSELERDİ YAPMAZLARDI...

Resim
Çocuğuna kızan, bağıran, vuran anneleri görünce aklıma Efendimizin (sav) şu sözü geliyor; ‘Bilselerdi yapmazlardı…’ Bilselerdi; çocukların bedenen annelerini bırakıp gidemeseler de, ruhen çekip gidebileceklerini ve bir daha geri dönmeyeceklerini… Bilselerdi; kırılan eşyaların, dağılan evlerin, kirlenen giysilerin kolayca çaresi bulunabilecekken, kırılan yüreklerin, dağılan ilişkilerin, kirlenen niyetlerin kolay kolay eski haline dönemeyeceğini… Bilselerdi; bir çocuğu doğurmanın o çocuğun ‘sahibi’ olmak anlamına gelmediğini ve asıl sahibi olanın (cc) emanetine nasıl muamele ettiğimizden sorguya çekeceğini… Bilselerdi; aşağılanan, hırpalanan, ezilen, alay edilen çocukların şahsiyetlerinin, haysiyetlerinin, onurlarının da incineceğini… Bilselerdi; şiddet gören çocuğun şiddet göstermeyi öğrendiğini ve bu nefret tohumunun bir ülkeyi bitirebileceğini… Ah bir bilselerdi… Artık biliyorsun. O zaman emanetine sevgiyle sahip çık. (Hatice Kübra Konar) Bu yazı da yazanlara gerçekten uy

BİLSELERDİ YAPMAZLARDI

Resim
Çocuğuna kızan, bağıran, vuran anneleri görünce aklıma Efendimizin (sav) şu sözü geliyor; ‘Bilselerdi yapmazlardı…’ Bilselerdi; çocukların bedenen annelerini bırakıp gidemeseler de, ruhen çekip gidebileceklerini ve bir daha geri dönmeyeceklerini… Bilselerdi; kırılan eşyaların, dağılan evlerin, kirlenen giysilerin kolayca çaresi bulunabilecekken, kırılan yüreklerin, dağılan ilişkilerin, kirlenen niyetlerin kolay kolay eski haline dönemeyeceğini… Bilselerdi; bir çocuğu doğurmanın o çocuğun ‘sahibi’ olmak anlamına gelmediğini ve asıl sahibi olanın (cc) emanetine nasıl muamele ettiğimizden sorguya çekeceğini… Bilselerdi; aşağılanan, hırpalanan, ezilen, alay edilen çocukların şahsiyetlerinin, haysiyetlerinin, onurlarının da incineceğini… Bilselerdi; şiddet gören çocuğun şiddet göstermeyi öğrendiğini ve bu nefret tohumunun bir ülkeyi bitirebileceğini… Ah bir bilselerdi… Artık biliyorsun. O zaman emanetine sevgiyle sahip çık. (Hatice Kübra Konar) Bu yazı da yazanlara gerçekten

MEVLANA SU FELSEFESİ

Resim
Bir an için sen su olduğunu düşün. Su denli özel, su denli yararlı ve su denli çok tükenmez. İnanıyorum ki gerçekten de öylesin. Ama ister çeşmelerden dökül, ister göklerden yağ, ister nehirler dolusu ak, dibi olmayan bir kovayı dolduramazsın. Yani seni dinlemeyenlere sesini duyuramazsın. Unutma daha çok bağırdığında daha çok dinlenmezsin, gürültünün parçası olursun yalnızca. Suyun yanında olanlar suyu en az içenlerdir. Çünkü Su nasılsa burada, gerek yok ki suyu kana kana içmeye diye düşünürler. Tıpkı sesini sürekli duyanların seni dinlemedikleri gibi. Ormandaki hiçbir hayvan, ırmağın gürültüler koparan yerinden su içmeye çalışmadı şimdiye dek. Hepsi hep sabahın en sakin anını bekledi suyun durgun yerlerini bulabilmek için. Gittiler ve sakin sakin gereksinimlerini giderdiler. Onlar için en uygun olan kendi istedikleri zamandı. Sen hep bir su olduğunu düşün. Su gibi güzel, su gibi vazgeçilmez. Ve su gibi yaşam kaynağı olduğunu düşün. Ama su gibi yaşatıcı ol. Su gibi yıkıcı, sürükle

SOMA! Çizmeyi çıkarayım mı, sedye kirlenmesin

Resim
Türkiye'de insan hayatı dışında her şey pahalı. Vicdanın ve merhametin kalmadığı ve işlenen her suçun başkalarına atıldığı günümüz de kime inanacağız. Ben unutmadım, biz unutmadık ama Soma halkı çoktan unuttu. Eğer unutmasaydı oylarını yükseltemezlerdi. Soma ve Ermenek bunlar acının sembolü olan madenler. Buralar da yüzlerce can gitti. Somalı madenci yakını dayak yedi, gaz yedi, tazyikli su sıkıldı. Bunlar olurken seçim zamanı geldi oylar sayıldı ve her iki yerde de parti açık ara önde çıktı. Bir tek şikayet olmadı. Bir tek tepki yok. İnsanın kendine ettiğini kimse kimseye etmezmiş. Nasıl olsa herkes hayatından memnun. Herkes mutlu, herkes rahat. Olan hep masum insanlara oluyor ve olacak. Birinin söylediği gibi maden de çalışanlar ölmeye mahkum. Belediye başkanının Passata mı bineceğim ben diye ağladığı, Şehitlerimizin artık TV'de gösterilmediği, gündemi ahlaksızlıklarla dolu olan ama her şey yolunda gösterilen ve halkın suçlu olduğu bir ülkedeyiz. Hiç birimizin sinek

BEN VE İKİ KIZIMA SÖYLEDİĞİM ANNECELERİM :)

Resim
Benim dünya üzerinde inandığım tek sevgi, bir annenin çocuğuna duyduğu sevgidir. (Karl Lagerfeld) Anne elinden tüm dünyaya tutunur insan. Sonsuz sevgileri ve hep yönümüzü bulmamızı sağlayan annelerimiz elbet bir gün kıymetimizi bilecekler. Ama ölünce, ama gidince, ama bitince. Canlar sağ olsun yeter. Anne bir başkadır. Her an yanında, her an sana yardıma koşan en başta. Anne devlet gibidir çocuğu için. Çocuk annenin savcısıdır ve onu hep savunur. Anneler yüreğine evlat yazar.  Anne demek karşılıksız vermektir/sevmektedir. Derdini anlatamadığında ANNE OLUNCA ANLARSIN diyerek empati kurmayı öğrenmemizi sağlayan annelerimiz bizim en değerli varlıklarımız. Zaman eskitir her şeyi. Her gün çalan kapıyı açarsın ama açtığını gören olmaz, pişirdiğin yenir de eline sağlık diyen olmaz. İnsan kıymetini bilenin yanında güzeldir. En çok seven, fedakarlık yapan, verici olan annenin kıymetini kaybedince anlıyoruz. Kaybedince değerlendiriyoruz. Sağlıkta horlanır, kıymeti bilinmez kaybedinc