Kayıtlar

SAĞ ve SOL KAVRAMLARI

Resim
Sağ ve sol ne demektir sorulur hep. Çok kitap okuduk anlamadık derler devamında da. Hakikaten bu konu da yazılan kitaplar sözlükler aracılığıyla ancak anlaşılır olabilir, onda da içerik değil cümleler sadece. Yazanların bilmişlik ego tatminleri fikrimce, Türkçeye çevirenlerin de anlamsız tutumları. Elim de telefon veya ipad görenler kendileri gibi boş işlerle uğraştığımı düşündükleri için illa bir şey sorarlar ve susmazlar ki kafan karışmasın. Boş işlere harcadıkları zamanın yüzde birini bilgiye harcasalar rahatsız edici tutumlarının farkına da varabilirler belki. Zor çok ama çok zor. SAĞ ve SOL KAVRAMLARI Avrupa tarihinin ortaya çıkardığı kavramlar. Fransız devrimi sonrasının kavramları. Bir ön kabule dayanıyor. Liberal burjuvazinin diğer hükümran olan burjuva kesimlerine karşı ilerici bir rol oynadığı varsayımına. Sonuç, BU SİSTEMİN BEDELİNİ DÜNYA ŞİDDET OLARAK ÖDÜYOR. Yaşanan şiddetin ardında çok ciddi kültürel nedenler var. Kültürel nedenler sistemin devamı için kullanılan şi

Lozan Barış Antlaşması

Resim
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Lozan Barış Antlaşmasına ilişkin açıklamasında, "Bugüne kadar Lozan’ı bize zafer diye yutturmaya çalıştılar. Bunun neresi zafer" dedi. Erdoğan 68 gün önce Lozan Barış Antlaşması'na ilişkin yaptığı resmi açıklamada, "Bu anlaşma, yeni kurulan devletimizin tapusu niteliğindedir" demişti. Sürekli kandırılmaktan ibaret olanlar ne Lozan'ı ne de onun tarihsel önemini tam olarak anlayabilir. Ülkenin nufusu 12 milyonken düşmanlar yurdumuzdan Lozan antlaşmasıyla kovulmuş ve şimdiki nesile özgür bir ülke miras bırakılmıştır. Cumhuriyeti Ortadoğu bataklığına sokanlar o günün şartlarındaki antlaşmayı beğenmezler. Önce hazır kurulmuş devleti yönetin, Lozan’ı sonra konuşun. Koca İmparatorluk parçalanmış Anadolu elden gitmek üzereydi. Atatürk, Milli Mücadele ile Misakı Milli hudutlarına sahip çıkabildi. Lozan devletin sınırlarının çizildiği, yeni Türkiye Cumhuriyetinin temellerinin atıldığı bir antlaşmadır. Bunu herkesin

Nelere değer veriyorsun?

Resim
Bir gün New-York'ta bir grup iş arkadaşı, yemek molasında dışarıya çıkar. Gruptan birisi Kızılderilidir. Yolda yürürken Kızılderili onca insan gürültüsü, siren sesleri, yoldaki iş makinelerinin çıkardığı gürültü ve korna sesleri arasından kulağına CIRCIR böceği sesinin geldiğini söyleyerek o böceği aramaya başlar. Arkadaşları bu kadar gürültünün arasında bu sesin duyulamayacağını, Kızılderili'ye öyle geldiğini söyleyip yollarına devam ederler. İçlerinden bir tanesi inanmasa da, Kızılderiliyi yalnız bırakmamak için onunla böceği aramaya devam eder. Kızılderili, yolun karşı tarafına doğru yürür, arkadaşı onu takip eder. Binaların arasındaki bir tutam yeşilliğin arasında bir cırcır böceği bulurlar. Arkadaşı, Kızılderili'ye; Senin insan üstü güçlerin var. Bu sesi nasıl duydun? diye sorar. Kızılderili; bu sesi duymak için insan üstü güçlere sahip olmaya lüzum olmadığını söyleyerek arkadaşından kendisini takip etmesini ister. Kaldırıma çıkarlar, Kızılderili cebinden çıkard

Başka Bir Dünya

Resim
Psikolog David Rosenhan, 1973 yılında psikiyatrik teşhislerin ne kadar geçerli ve güvenilir olduğunu test etmek için iki bölümden oluşan bir deney yaptı. İlk bölümde, akıl sağlığı yerinde olan sekiz kişilik bir “sahte hasta” grubu, Rosenhan’ın kendisi de dahil olduğu grupta üç psikolog, bir psikiyatr, bir pediatrist, bir mastır öğrencisi, bir ressam ve bir de ev hanımı bulunuyordu. ABD’nin çeşitli eyaletlerindeki akıl hastanelerine başvurarak ses halüsinasyonlarından şikayetçi olduklarını söylediler. Hepsi de hastanelere kabul edildi ve yedisine şizofreni, birine de manik-depresif teşhisi koyuldu. Sahte hastalar hastaneye kabul edildikten sonra tamamen normal davranmaya başladılar ve doktorlara artık kafalarında herhangi bir ses duymadıklarını bildirdiler. Buna rağmen normal davranışlarından bazıları sanki hastalık belirtisiymiş gibi hasta kayıtlarına geçirildi. Neticede sahte hastaların doktorları artık hastaneden çıkabilecek durumda olduklarına ikna etmeleri zaman aldı.

İŞİD'in kurucusu ABD midir?

Resim
Trump, 'DAEŞ'in kurucusu Obama ve Clinton'dır. Obama IŞİD'in kurucusu, yardımcı kurucusu da Hillary'dir' demiş. Bunu Trump söyleyene kadar kimse bilmiyor muymuş peki? Obama'nın yada Clinton'ın arkasında yani perdenin arkasında çok daha farklı yönetmenler var. Yıllardan beri tıkır tıkır işleyen bir plan mevcut ve kim gelirse gelsin bu plana hizmet edecektir. Bunu da tüm dünya biliyor. Eğer ki, güzel bir dünya isteyip, bankalarla ters düşen bir lider gelirse sonunun Kennedy ve Lincoln gibi biteceğini bildiği içinde herkes çıkarına ve ekmeğine bakıyor. Trump'da onlardan birisi sadece. Obama'da, mizacımız Bush'dan farklı olabilir ama çıkarlarımız aynı demişti. Yüzler değişebilir ama amaçlar hep aynı. ABD'deki sistem ve devam eden politikalar sabittir. Şimdiki Ortadoğu planlarının asıl mimarı çöl kraliçesi diye bilinen Gertrude Belli'dir. Bunlar 100 yıllık planlardır. Yeni bir kişi gelse bile o politikalar değişmez. Çünkü kendi de

Hep Bir Umut Vardır!

Resim
Cahil bir toplum özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. (Friedrich Nietzsche) Ancak belli bir olgunluğa erişmiş insanlar kendilerini eleştirir ve başkalarınında eleştirmesine izin verirler. Hata yapmanın insani bir durum olduğunu hata yaparak ilerleyeceğimizi deneyimleyerek farkındalık yaratacağımızı bilmek, anlamak yüksek bir bilinç gerektirir. Düşünmeden kabul gören bir teslimiyet başka zihinlere kelepçelenmiş gönüllü bir tutsaklıktır. Aptal ve cahil olan insanlar sonuna kadar aptal ve cahil kalıyorlar nedense. Bunu eğitimle taçlandıranlar oluyor bazen içlerinde sadece. Toplumların başlarına ne geliyorsa bu doğal seçilimlerinden kaynaklı olarak geliyor. Dolayısıyla zekinin varlığını sürdürebilmesi için aptal olanlar yok oluyorlar. İstanbul’da İktisat Fakültesini kuran Alman Prof. Neumark sizde, demişti; “önemliler”, değerli değil; “değerliler”de önemli değil. (Bir kaç makalem de kullandım bu sözü. Sevdiğim ve doğruluğu gözl

Halime Çavuş (Halim Çavuş)

Resim
Erkek kılığına girerek Milli Mücadele saflarında yerini alan; Halime Çavuş... Halime Kocabıyık 1898 yılında Kastamonu Merkez Duru çay Köyünde doğdu. Kurtuluş savaşı başlarında ailesinin tüm engellemelerine karşın mücadeleye katıldı. Erkek kılığına girip, saçını erkek gibi kestirerek asker kıyafeti giyen ve sakal tıraşı olan Halime Çavuş, İnebolu'dan Ankara ve Sakarya'ya cephane taşıyan yardım kolunda görev aldı. Halim Çavuş olarak anıldı cephede. Mustafa Kemal Atatürk onu evlat edinmek istediğinde köyümde annem babam bekler diyerek kabul etmedi ve köyüne geri döndü. Bu topraklar da bir çok kadın erkek kahramanımız vardır. Sadece Nene Hatun bilinir ama Kara Fatmalar, Halime Çavuşlar, Nezahat Onbaşılar, Şerife bacılar, Topal Osmanlar, İpsiz Recepler bildiğimiz bilmediğimiz herkesin ruhları şad olsun... İnsanları çiğneyerek bir yerlere geleceğine, toprağa sağlam bas, dik duruşun olsun. Geçmişine saygı duymayanların bugününe ve yarınına saygı duyulmaz. HÜLYA ÇAKICI