Kayıtlar

Vatana, Millete, Devlete Küsülmez!

Resim
Bu dünyada kendine ve çevresine en çok zararı olanlar, kendisini hatasız gören insanlardır. Yangını ve savaşı siz başlatmış olsanız bile arzu ettiğiniz yerde onu durduramazsınız. O nerede duracaksa gider orada durur. Anlamak istediğinin işine geldiği yerini cımbızla çeker alır gerisi fazlalıktır ve hep anlamak istediğini anlayanlar gemilerini yürütür. İnsan olarak geldiğimiz bu dünyada kazanabileceğimiz en büyük servet insan kalabilmek ve insan ölebilmektir. Gerçek diye sunulanları sorgulamadan yaşarsak sonuca da katlanacağız. Toplum demek fert demektir. Nasıl bir toplum olmak istiyorsak öyle bir fert olmayı başardığımızda mümkün ama her birimiz kapitalizmin uşaklığını yaptıkça vicdan kalmaz. Çünkü paraperest toplumların değer yargıları sadece para kazanmaktır. Dürüst olmak gerçek anlam da güç gerektirir. Dalavereyle elde edildiği zannedilen gücün temelinin çürük bir binadan farkı yoktur ve ilk sallantıda da yıkılır. Bilip bilmeden konuşmak çok kolay. Onca yoksul insan var, yok

Aşık Kul Fakır Ali Oymak

Resim
Asıl adı Ali Oymak olan Aşık Kul Fakır, Merzifon'un Kıreymir köyünde 1873 yılında doğmuştur. Ozanlık geleneğiyle küçük yaşta tanışan Aşık Kul Fakır, okur yazar olmamasına rağmen çalıp söylediği deyişleriyle çevresinde tanınmış ve adını duyurmuştur. Gençliğinde güreş sporuyla ilgilenmekteyken bir düğüne pehlivan olarak gittiğinde, Gümüşhacıköy'lü Aşık Kul Hüseyin ile tanışır ve ondan çok etkilenir. Aşık Kul Fakır'ın hayata bakışını değiştiren o gün, adeta kendisini Allah yoluna adamaya karar verdiği dönüm noktası olur. Kendisine "Kul Fakır" mahlası da üstadı Aşık Kul Hüseyin tarafından verilir. Yaşadığı dönemde Çorum'lu Hakk aşığı Derviş Edna ile yol arkadaşı olmuş ve ona büyük bir muhabbet beslemiştir. Mustafa Kemal Paşa ve önderliğini yaptığı milli mücadeleye destek vermiş ve bunu defalarca dile getirmiştir. Mustafa Kemal Paşa hakkında pek çok deyişi bulunmakla birlikte bazı deyişlerinde onu zamanın mehdisi olarak tanımlamıştır. Yüce Allah n

Müslümanlara bu çeşmeden su içmek haram!

Resim
Müslümanlara bu çeşmeden su içmek haram! Vaktiyle Bursa’da bir Müslüman, bugünkü adı Arap Şükrü olan muhitte çeşme yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş: “Her kula helâl, Müslüman’a haram!” Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye… Gitmişler kadıya şikayete, adam yakalanıp yaka paça huzura getirilmiş. “Bu nasıl fitnedir, dini İslâm, ahalisi Müslüman olan koca devlette sen kalk, hayrattır, sebildir diye çeşme yap ama suyunu Müslüman’a yasakla! Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?” diye çıkışmışlar adama. Adam: “Müsaade buyurun sebebi vardır, lakin ispat ister, delil şarttır…” dedikçe kadı kızmış: - “Ne delili, ne ispatı? Sen fitne çıkardın, Müslüman ahalinin huzurunu kaçırdın, katlin vaciptir!” demiş. Demiş ama bir yandan da merak edermiş: “Nedir gerekçen?” diye sormuş. Adam: “Bir tek Sultan’a derim…” diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultan’a gitmiş, adam yaka paça saraya götürülmüş. Padişah da sinirlenmiş ama diğer yanda

Olimpiyat oyunları nerede başlamıştır?

Resim
Aphrodisias stadyumu dünyanın ilk elips stadyumudur ve her noktadan seyirci kolaylıkla etkinlikleri izleyebilirmiş. Dünya medeniyetini Orta Asya kavimleri oluşturmuştur. Sümer medeniyetinden önce aynı kavmin bazı kısımları Akdeniz havalisine; Anadolu, Mora Yarımadası, İtalya Yarımadası İspanya vs. yayılmışlardır. Buralardaki insanların fizik yapıları ve kökeni aynıdır. Önce Yunanistan ile Grek isimlerinin nerelere ait olduğunu bilmemiz gerekir. Bütün dünyanın Grek olarak tanımladığı devlete biz yanlış olarak Yunanistan diyoruz. Neden yanlış? Çünkü Yunanistan, kuzey batı Anadolu'nun eski adıdır. Anadolu'da kurulmuş devletlerin Grek devletiyle hiçbir alakası da yoktur. Grek'ler Anadolu'nun, Makedonya'nın, Arnavutluğun bir kısmının kendilerine ait olduğunu iddia ederler. Ayrıca Makedonyalı Büyük İskenderin bile Grek olduğunu iddia ederler ve utanmadanda tüm dünyaya bunu böyle empoze ederler. Anadolu'da caddeleri, kanalizasyonları, anfitiyatroları, kütüphane

Dolandırıcılar Kralı...

Resim
Yanlış yada doğru, herkes kendi penceresinden bakar dünyaya ve fark burada başlar. Pencerenin ardından bakanlar, pencereyi açıp bakanlar... Hayatı filmlere konu olan ünlü dolandırıcı Sülün Osman, 1950 - 1970 yılları arasında nam salmış ünlü bir isimdir. Hedefinde saf insanlar ve ava giden diğer dolandırıcılar bulunmaktadır. -Taksim Meydanı'nın girişine paspas koyup geçenlerden para almak, -Galata Köprüsü ve Galata Kulesi gibi kamu mallarını satmak, -Saat Kulelerini satmak, -Tramvayları satmak, Kendisini yakalayan komiser,  "Galata Kulesini satmaya utanmıyor musun?"  "Komiserim, bu memlekette galata kulesi’ni satın alacak eşek olduğu sürece ben bu kuleyi satarım, hiç kusura bakmayın". "Alın Teri ile Kazanmak" isimli konferans vermiş ve aslında kendisinin iyi bir insan, dolandırdıklarının ise asıl dolandırıcı olduğunu anısıyla beraber anlatmıştır: "Elimde sahte bilezikler vardı. Akşam bir kuyumcuya gittim. Adam dükkanı kapamak üz

Olimpiyat Oyunlarının Temeli...

Resim
Olimpiyat oyunlarının temeli Anatanrıça döneminde yani anaerkil dönemde tanrıçanın aynı zamanda rahibeleri olan kraliçelerin yıl boyunca beraber olacağı eşlikçi erkeklerin seçimidir. İkiz tabir edilen ve tanis denen bu krallar uyuyan ve kısalan günler için seçilir ve süre sonunda anatanrıçaya kurban edilirdi. En önemli kurban en uzun gece 21 Aralıka denk gelen 13. ayın 13. gününe denk gelen dolunayda olurdu. Eşlikçi erkeğin penisi kesilir ve kanı İle beraber bereket için deniz, nehir yada tarlalara atılırdı. Bu kurban olmazsa güneşin yeniden doğmayacağı düşünülürdü.  Peloponnes yani Mora yarımadası anatanrıça kültünün beşiği idi. Ancak Anadolu'da anatantıçaları İle meşhurdu. Kübaba da denilen Kibele'nin kutsal ağacı çam olup hadım edilen rahiplerin kesilen erkeklik organları ve yumurtalıkları ile süslenirdi. Ancak zamanla seçilmiş krallar ölmek istemedi ve kısa süre 100 ay aylık 8 yıla tekabül eden uzun yılla değiştirildi. Bunda 7 gün, 4 hafta, 28 gün, 13 aylık ay takvi

Beynin Sahibini Bulmadan Çözemeyiz...

Resim
Her gül yaşamla buluşunca kokusunda bütünleşir. Bazı Güller ise bereketsiz topraklar da kirli sularla gelişirse güneşten çok karanlık köşelere terk edilirse dikenlerinden ibaret olmaya mahkum olurlar. Sonrasında Güneşin altında hak edilmemiş yerdeymiş gibi düşünülür. Kimse kötülüğe hizmet için dünyaya gözlerini açmaz ruhunu kirleten etmenler olur. Bakışını nereye çevirirse görüşü o olur, nasıl düşünürse karşılığında onu görür. İçleri kin, öfke, nefret, dışları tebesüm, sevgi, dostluk kokan insanların arasında yaşıyorsak kimseden de beklentiniz olmaz. Ve hiç birimiz daha olgunlaşamadık. İlla ki şaşırıyoruz / şaşırtıyorlar. Beklentilerden kurtulup anda yaşamayı öğrendikten sonra hayat çok daha rahat. Yaşananları sadece deneyim olarak görmeye başlayınca olumlu olumsuz, iyi kötü demeden kabulleniyor insan ve mutsuz olmak için neden kalmıyor. Hiç bir mutluluk sürekli değil, sürekli olan değişim ve ona ayak uydurabilmek. En büyük mutluluk mutsuzluğun kaynağını yok etmek. Hiç bir başarı