Einstein'ın İzafiyet Teorisi


Bu teori oldukça basit. Einstein'ın teorisi, daha sonradan yapılan onlarca deney ile doğruluğu kanıtlanmış iki varsayımda bulunuyor. Işık hızının hiçbir zaman değişmeyeceği ve fizik kurallarının her durumda aynı olduğu.
Einstein'ın doğruluğu kanıtlanan ilk varsayımı; Işığı gözlemleyenlerin hızına veya ışığın kendi kaynağının hareketine bakılmaksızın, ışık hızı her gözlemci için aynıdır.
İkinci varsayımı; İster hareket eden ister sabit duran bir zemin üzerinde olun, gözlemleyeceğiniz fizik kuralı hiçbir şekilde değişmez. Yapılan tüm deneyler bu iki varsayımın da doğru olduğunu kanıtlamış durumdadır.
Bu iki varsayımın doğurduğu sonuç ise Zaman akışının yavaşlaması.
İki aynı yaşta insandan birisi uzaya gidiyor ve diğeri dünya da kalıyor. 5 yıl sonra uzaydan gelen 5 yıl yaşlanırken dünya da kalan 110 yaşına geliyor. İkizler Paradoksu olarak bilinen bu durum aslında yalnızca klasik fizikçiler için bir paradokstur. Einstein'a göre bu durumun bir paradoks olmakla uzaktan yakından alakası yok. Onun bir devrim niteliği taşıyan İzafiyet Teorisi'ne göre, eğer ışık hızının herkes için aynı olduğunu ve fizik kurallarının asla değişmediğini varsayarsak, ikiz kardeşlerin durumu içerisinde yaşadığımız evrenin en temel özelliklerinden bir tanesidir.

Herhangi bir madde ışık hızına ulaştığında kütlesi büyür ve genişler. Bu Cern'deki deney de protonların ışık hızıyla fırlatılmasından çarpmanın izlerinde büyümenin gözlemlendiği belirtilmiştir.
Problem bir yol problemi değil. Dolayısıyla gittim, geldim, nötrledim diye bir şey söz konusu değil.
Işık hızına yakın gittiğiniz sürece o oranda zaman sizin için yavaşlayacak ne tarafa doğru gittiğiniz önemli değil (dairesel hareket yapmadığınız sürece). Bu durumu daha basit izah etmek için şöyle anlatayım. Işık hızının %90 oranında hareket edin. Karşı taraftan gelen bir araçta aynı hızda hareket etsin. Klasik anlayışla iki hızın toplamı  ışık hızını geçer. Ama rölativiteye göre ışık hızı sabittir. Yani yol=hız×zaman yani x=v×t. Uzay da alacağınız yol bir sabit ışık hızı da tüm gözlemciler için sabit. Dolayısıyla denklem de değiştirebileceğiniz tek şey zaman parametresidir. Bu ışık hızının invaryant kalmasının doğal bir sonucudur. Son olarak hiç bir madde ışık hızına ulaşamaz. Sadece çok yaklaşabilir. Ayrıca ışık hızına yaklaştıkça kütle artmaz, iç enerji artar. Kütleniz sabittir. Yani hızlandıkça madde oluşup üzerinize yapışır gibi bir durum söz konusu değildir.
Sadece matematik fizik değil, bundan 100 yıl öncesin Einstein 4. Boyuta farklı bir anlam katarak fiziği yorumlamış ve hala çözülemiyor. 4. Boyut olan zaman 3. Boyutu tamamen geçersiz kılıyor. Nevton teorilerini tamamen geçersiz kılıyor. Bir dergideki yazı 5. Boyutta Einstein'ın tüm teorilerini geçersiz kılıyor. Işık hızından binlerce kat daha hızlı parçacıkların varlığından söz ediyor. 5. Boyutta evreni fizikle çözmenin zorluğundan yani. Kaldı ki evren de toplam 12 boyut var.
Hız, ışık hızına yaklaştıkça zaman yavaşlıyor. Böyle bir durum da oluşacak zaman farkına karşı hücresel düzeydeki biyolojik saatimizin verdiği tepki önemlidir. Klonlama sonucun da oluşan kolonları ana hücrenin yaşlanma zamanına uyarlanan biyolojik saatleri vardır.

Şimdi farklı iki fikir sunayım, ufak bir örnekle.
Zaman her yerde aynı işler insanları istediğin hız da seyahat ettirsende aynı hız da yaşlanır. Uzaydaki insanla,  dünyadaki insan aynı süreyi yaşar. Sadece birisi daha fazla mesafe kateder.  Şöyle düşünelim ahmet dünyanın etrafını bir yıl da turluyor. Diyelim ki 1000 km. Mehmet ise uzayda ışık hızında bir yıl da  yüz milyon km. Katediyor ikisinin de ömründen bir sene geçiyor.
Zaman biz uyurken farklı işler. Tüm vücut sistemi yavaş çalışır. Uykuya daldığımız da bize 5 dk. gibi gelebilir ama saatlerce uyumuşuzdur. Yani saçmalık olmayabilir:)

HÜLYA ÇAKICI

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleyman Demirel'den bir fıkra ile günümüz :)

Ayağınızdaki 6 Güçlü Nokta

Hayat Kişiye Özeldir