Kayıtlar

ATATÜRK etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Eğitimi neden bırakıyoruz?

Resim
Eğitimi bırakma oranından çok eğitimi terk etme nedeni daha önemli. Ülkemiz önceleri hoşgörü, doğal güzellikler, turizm, tarım, hayvancılık ve Atatürk ile anılırken şimdilerde tecavüzler, zamlar, krizler, mülteciler ve dahası kötü işlerle anılıyor. Yinede umut ediyorum silkelenip kendimize geleceğiz. Cehalet mutluluktur neden kabullenmeyip bilgiye erişim ihtiyacı duyalım. İnsan elinde beyninde ne olursa olsun içten darbe almış ve yıkılmışsa gideceği yer belirsiz, amacı da hiç olur. Eriyene, son bulana dek ne yollar, ne yolculuklar biter. Türkiye'de okumak para etmiyor, okuyunca gidip iş bilmeyen birinin önünde ceket ilikliyoruz. Okuyanlar gidip tarlada, bahçede işçi olarak çalışıp şantiyeleri dolduruyor. Okuyanlar bürokrat olur, hukukçu olur çok biliyor diye görevinden el çektirilir. Okuyan öğrenciler ülkemizde bulunduğu yerin halkı tarafından, esnafı tarafından ezilir. Okuyan bayanlar evlendirilip anne olur. Ülkemizde okumanın değeri yapılan torpil kadardır. Gerçek adalet

Dine İnanmak Akılcı Olmayı Reddetmez!

Resim
Düşünüp beynini yormayan, kendi adına karar vermeyen, veremeyen insanlar tekamül etmez, tesadüf eder sadece. Kendini bilmeyen nasıl ilerleyebilir ki? Atatürk, 'Türk insanı zekidir' derken öylesine demedi. Türkiye'nin gelişememesinin nedeni insanların zekası değil, bir çok etkenin ülkemizin gelişmesini istememesi ve dolaylı olarak engellemesidir. Uygur Türklerinin lideri; 'Çin bizi işgal ederken biz Allah'ın ismini 99'luk mu, yoksa 33'lük tespihle mi analım diye tartışıyorduk.' Bu da bize şunu gösteriyor, toplumlar her şeye ve her etkene gerektiği kadar önem vermelidir. Cumhuriyetin ilk yıllarında ülkemiz uzaya çıkacak olan ilk ülkeler arasında tahmin edilirken Nato'ya girişimiz, yönlendirmesi ve bilimsel eğitim kurumlarının dinsel eğitime dönüştürülmesi sonucunda dünyadan geri kaldık. İslamcıların dış destek ile örgütlenip laik cumhuriyetin temelini yıkması ise içinde yaşadığımız yıllarda şahit olduğumuz bir tarih. İnsanlar köleliğe, itaate

BEYİN GÖÇÜ

Resim
Ülkedeki devlet opera ve balesi rağbet görmediği ve ödeneklerini ödeyemediği için kapatılıyor. Tübitak tarafından kabul görmeyenlerin yurt dışında birinci olduğu bir ortamdayız. Dünyada başarılı Türk asıllı kişilerden hiçbiri bu ülkede kalıp bir şeyler başaramamışlar. Sonuç olarak yurt dışında Türkiye değerlerine girmek gösteriyor ki, her başarı yurt dışından geçer. Ama acı olan bu insanların ülkesi dışında büyük işler başarmış olması yani beyin göçü. Ve neredeyse hiçbiri Türkiyeyi temsil etmez, ülkede o kadar az değer görmüş ve hor görülmüşlerdir ki, zekalarının farkına varan ülkeleri temsil ederler. Çok uzun zamandır acımasızca beyin göçü veren bir ülkeyiz, bu da acı bir tablo. Ülkede akıllı, kültürlü, üreten insana tahammül yok, birilerinin gözü açılır millet gerçekleri görür falan filan. Başarılı olabilmek için imkan ve teşvik lazım ama bize çok uzak bunlar. Ülkemizde kalarak dünyaya kendini kanıtlamış olan biri var mı Atatürk dışında. Zihniyeti ve beyni gelişmemiş bir toplum

Köy Enstitüleri en büyük eğitim reformudur.!

Resim
Köy Enstitüleri en büyük eğitim reformudur.! Türkiye'de hiçbir başarı cezasız kalmıyor. Köy Enstitüleri'nin kapatılması en yakın örneği. En büyük eğitim reformudur. Asıl kapatılma sebepleri. O zamanlar Devlette ve Ülke çapında önemli yerler edinen kişilerin, Enstitülerden, Enstitüdeki eğitimden ve oradan yetişenlerden KORKMASIDIR. Bu önemli eğitim hareketi, şehrin kompradorları ve doğunun toprak ağaları tarafından önce engellendi/sonra kapattırıldı. Köy enstitüleri kapanmasaydı, Türkiye orta doğunun en güçlü ülkesi olacaktı. Bundan korkan ABD ülkemizdeki işbirlikçilerine kapattırdı. Emperyalizme geçit vermeyen Çanakkale ve diz çöktürülen Kurtuluş Savaşı Zaferimiz korku nedenleridir. Dış egemen Emperyalist ülkeler ve içerdeki basiretsiz kişilerin ortak çabalarıyla kapatılmıştır. Seksen öncesinde bütün köyler de okul vardı. Turgut Özal tarafından kaldırıldı. Çünkü yurdumuzun saygın insanlarının aydınlığa açılan  kurumlarıydı. Şehre göçü önlemenin tek projesidir.

Ülkecek hala direniyoruz!

Resim
Bir şeyi ortaya çıkaran veya yapan ve bir şeyler için savaşan küçük seçilmiş bir grup. Bir şeyin yapılmasını seyreden ve sadece konuşup yerinde sayan büyükçe başka bir grup. Ve neyin olup bittiğini bilmeden yaşayan muazzam bir kalabalık. Ülkecek delirmek üzereyiz ama yine de hala direniyoruz kalan bir parça aklımızla. Fırtına, özgürlük, mutluluk bunu hazmedemeyenlere kükreyiş bu. Artık çok kişi öğrenmeye başladı, her şeyin koltuktan göründüğü gibi olmadığını. Ülkemizde siyaset ile İslamı ayırt edemiyoruz. Açık kapalı ayrımı olmadan, toplumsal baskı olmadan vs. yaşamayı öğrenemedik, öğrenemeyeceğiz. Kurân'ı Kerim'de zulumden kaçının, mazlumun ahına girmeyin deniyor. Atatürk'ün sayesinde Türk Alfesini öğreniyoruz, okuyabilme şansı yakalıyoruz. Bizlere miras bıraktığı haklardan yararlanırken bile nankörleşiyoruz. Devletin dini olmaz din toplum içindir. Müslüman gibi yaşamak kişinin kendi seçimidir halka zorla empoze edilmez. Hz. Muhammad (S.A.V) kızına bana güvenme diyor

İçi boşaltılmamış bir şey kalmasın!

Resim
1926'da yürürlüğe giren Medeni Kanun ile birlikte reşit yaşta resmi evlilik zorunluğu, tek eşle evlilik esası ve kadın-erkek eşitliği gibi kavramlar hayatımıza girmişti... O yıllarda Türk kadın haklarını savunan bir sivil toplum örgütü yoktu ve kadınlar bilinçsizdi. Atatürk bu hakları kadınlara verdi. Kendisi Türk kadınını onurlandıran liderdir. İşte bu yüzden biz Atam, tek adam, Atatürk diyoruz... Giderek karanlığa gömülüp, kötü bir yaşama itiliyoruz ve her şeyin kendiliğinden düzeleceğini sanıyoruz. Düzenimiz bozulmasın diye gözümüzü, kulağımızı kapatmış durumdayız. "Bu ülke böyle değildi" diyenlere, "beğenmiyorsan çek git" diyorlar. İşte tam da bunu diyenler, bu toprakları bu hale getirenlerdir. Cehennemi öbür tarafta aramasınlar, Cehennem yeryüzünde, tam da ülkemin olduğu yerdeymiş meğer... İnsanı kendi topraklarından soğutmak, dünyaya karşı, hayata karşı bakarken, endişe ve korkular ekmek istenilen. Hayata hep güzel pencerelerle bakmaya çalışıyoruz

Fakir bir ülke de parayla hava atmak!

Resim
Fakir bir ülke de parayla hava atmak ancak utanç vericidir. Bu kişilerin bir çok kişi sefalet içinde yaşarken söyledikleri ve yaptıkları içlerine siniyorsa ne diyebiliriz? Ama kişilere takılmamak gerek, olayların özüne inmeden hiçbir şey düzelmez. Maalesef fakir sömürülmek için, zengin sömürmek için doğmuş. Çocukların okullarını bahane edip kaçan kaçana. Sanırsınız ki bir tek onların çocukları var. Bu ülkenin kıt kaynakları ile rüyanızda görmediğiniz kadar zengin oldunuz. Sanatçı duruşu artık tamamen laçkalaşmış, elinizden bayrağı, dilinizden de Atatürk'ü bırakın sözde sanatçı ve milliyetçi geçinenler. Söze gelince Vatan sevdalısı olanlar, vatan zora girince ülkeyi en başta terk ederler. Gemi batarken önce fareler terk edermiş, son zamanlar da sanatçıların çoğu ülkeyi terk ediyor. Şaşalı günler geride kalınca hepsi kaçacak delik arıyor. Nereye giderseniz gidin siz Türksünüz ve vatanınız da burası. Türkiye'yi beğenmeyen insanlar burada meşhur olup, burada halkı uyutarak

Dünyanın en hayalperest ülkesi...

Resim
Bilgili insanlar konuşarak bilgilerini paylaşırlar. Bildiğini zanneden ve egosu yüksek insanlar da boş konuşup egolarını tatmin ederler. Onlar bedenleri kendilerine ait, düşünceleri, ruhları başkalarına ait kişilerdir. Cahil insan kendisine benzemeyeni salak sanır. Akıllı insan kendisine benzemeyenden (fikir, bakış açısı, bilgi ve tecrübe yönünden) faydalanmaya çalışır. Vahdettin'in Rauf beye söylediği cümle; "Bir millet var koyun sürüsü. Bir çoban lazım, o da benim!". Zihniyet değişmedikçe çobanlık takıntısı da değişmez. Halkı kul olarak görür Osmanlı padişahları, kendilerini de Allah'ın elçisi olarak söyler, ulema da kabul ederdi. Kardeş katili şehzadelerin öldürülmesi dine uygundu. Akıl yürüterek onaylamak zor ama gerçek çobanlığı kabul et, kul ol hepsi gelir. Padişahlar ve İmparatorlar kendilerini yiğit atalarının isimleriyle tanıştırıyorlar. Bu garip bir şey değil tarihten Akamenesh imparatorluğu, Tudor padişahları vs. gibi bir çok isimler var. Sorun isim

Satan karşıya geçer bile!

Resim
Timur'un kurduğu Casus teşkilatı demiryolu çağına kadar yapılmış en iyi casus teşkilatıydı. O kadar titiz ve iyi işliyor ki, örneğin; Timur daha Suriye'yi işgal etmeden 11 sene önce casusları o bölgede yakalanmıştır. (Alıntı-Kazım Paydaş) Anadolu'ya girmeden önce 1000 kișiye yakın bir casus ordusunu Anadolu'nun her yerine yaymıștır. Askerlikten gelme bir lider olan Timur Han tarihimizin en değerli şahsiyetlerinden birisidir ve gelmiş geçmiş en savaşçı, en zeki hükümdarı olduğu düşünülür. Timur'dan sonra Fatih Sultan Mehmet'e istisna dersek Osmanlı istihbarat işlerini Venediklilere yaptıracak kadar uzaklaşmış bu işlerden. Fatih Sultan Mehmet sonrası Bayezid ile yoğunlaşan Devleti Türklerden Arındırma Harekatı da etkili olmuştur bu konuda. Türkler'de tek adam devleti en büyük talihsizlikmiş tarih boyunca. Büyük bir imparatorun yeri doldurulamayınca devlet yıkılıyormuş. Türkiye Cumhuriyeti, 10 yılda ne işler yapmış kurtuluş savaşından sonra. 100 yıl ger

21 AĞUSTOS 1935

Resim
Çorum’un 45 km güneyinde, Alaca İlçesi yakınlarında yer alan Alaca Höyük, bilim dünyasına ilk kez 1835 yılında W.C. Hamilton tarafından tanıtıldı. Bu tarihten sonra yabancı gezginler ve arkeologlar tarafından birçok kez ziyaret edilen höyükteki ilk sistematik kazı, 21 Ağustos 1935 tarihinde Atatürk tarafından başlatıldı. 1931 yılında Türk Tarih Kurumu’nu kuran Atatürk, Ankara’da Ahlatlıbel kazısını yaptırdıktan sonra, hiç görmediği ancak kitaplardan tanıdığı Alaca Höyük’te de kazı yapılmasını istedi. O dönemde devletin imkanlarını da dikkate alan Atatürk, ilk kazı mevsiminde kendi cebinden 3.000 lirayı Afet İnan'a vererek, kazı giderlerinin karşılanmasını sağladı. Türkiye'nin ilk milli kazısı olan Alaca Höyük’teki çalışmalar, Türk Tarih Kurumu adına Hamit Zübeyr Koşay ve Remzi Oğuz Arık tarafından başlatıldı. 1935 yılından 1983 yılına kadar kesintisiz bir şekilde sürdürülen kazılarda, Bakır-Taş Çağından Osmanlı dönemine kadar dört ayrı kültür evresinden kalma 14 yerleşim

İhanetin nedeni değil bedeli olur

Resim
Düşüncelerini, gözlemlerini ve bilgilerini paylaşmak bir insanın yapabileceği ve yapması gereken en doğal şey. Bundan rahatsız olmak için kendi bildiği şeyin doğrultusunda olan her şeye karşı çıkan bir düşünce sistemi gerekir ki bu da diktatörlüktür. Aydın ve bilgili kişi okur, düşünür ve yorumlar sonuçta etkilenip etkilenmeyeceği kişinin kendi tercihidir. Neden yazarlar ve basın mensupları devamlı tutuklanıp susturulmaya çalışılırken hiçbir siyasetçi tutuklanmaz. Çünkü düşünen ve sorgulayan beyni kimse uyutamaz. Bazen de işte böyle Allah şaşırtıyor, birbirlerinin açıklarını ele verdirtiyor. 15 Temmuzdan önce şeriat, 15 Temmuzdan sonra Atatürk ve Cumhuriyet, yanına da Egemenlik Milletindir. Her şey fazla hızlı gelişiyor. Ayakkabımın altı delik, ben ayakkabısının altı delik vatandaşım diyerek çıkılan yolda gemilerle ilerliyoruz. 2016 yılında sekiz ayda 16 patlama yapılmış.Caniler oynamak istedikleri oyunu rahatlıkla oynamaya devam ediyorlar. Teröre verilecek en etkili cevap Türk B

Sosyal Körlük, Sosyal Rüşvet

Resim
Meselenin özü, Avrupa Birliği ile imzalanan anlaşmalar gereği Türkiye'ye iade edilen göçmenler tekrar Avrupa'ya gidebilmek için biz Türkiye'de baskı görüyoruz, bahanesiyle ayaklanıp olay çıkartacaklar. Biz de bunların böyle bir bahanesi olmasın diye vatandaşlık verelim dedik. Bu ne tür bir yasa ile kanun maddesi yapılacak anlamak mümkün değil. Bu sefer Türkiye'ye gelen herkese vatandaşlık vermek zorunda kalınacak. Vatan kavramı sadece Türkler'de vardır, var olduğu günden bugüne kadar. Roma İmparatorluğunun yıkılma sebebi; Roma'yı Romalıların yönetmemesidir. Suriye'nin zenginleri Avrupa ve Amerika'ya kaçtı, vatansever olan azınlığı kalıp savaşmayı tercih etti, aciz ve işe yaramazları ise Türkiye'de. Onları adam etmek için bir ömür yetmez. İstediğin kadar vatandaşlık ver, yer ver, yurt ver. Sonuçta Araplığını yapacaklar. Kan, soy, eğitim, sağduyu meselesi. 2 yıl sonra Suriyeliler: Anadilimiz de eğitim istiyoruz. 3 yıl sonra: Özel haklar. 5 yıl

Mekanınız cennet olsun hocam!

Resim
BU DURUŞ Bazıların gözün de enayilik? Ama aslında duranın özünde bir duruştur. Asalet insanın kanında vardır. Duruşuna, bakışına, hayatına yansır. Alçak gönüllü güzel insanlardır özünde asil olanlar. İNSAN KALABİLMEK BÜYÜK BİR ERDEMDİR. İnsan olarak yaşamış ve arkasından güzel sözlerle anılan güzel hocam mekanın cennet olsun. İnsanlara güven vermeden hiç bir şey veremezsiniz. Güvendir gönüllerin kapısını açan. Sorgusuz sualsiz kalpler de misafir eden! Ne koruma var, ne bir korku! İşte Türkiye'miz böyleydi. Ne hale geldi. Zamanımız da ise yurt dışına bile korumasız, keskin nişancısız, özel uçakla beraber zırhlı araçsız çıkılmıyor. Rahmetli Bülent ECEVİT Başbakanlığı döneminde, Zonguldak kömür madenin de grizu patlaması sonucu bir kısımda işçiler mahsur kaldığında, baretini giyerek işçilere ulaşmak için kurtarma ekipleri ile beraber çalışmıştı. Çünkü halk adamıydı. Kendisini halktan soyutlamıyordu. Temiz siyasetçiler ve insanlar tarihler boyunca ölümsüz olarak anılır. Siyaset

Eğitimciye de Eğitim Gerekiyor

Resim
Ülkemizin en büyük sorunu eğitimi yönetenler ve yönlendirenlerin eğitimci olmaması. Bırakın eğitimi eğitimcilere. Milli Eğitim Bakanlığına bakın bakalım Bakanlığın başına geçenlerden kaçı eğitimci? Geldiğimiz nokta eğitim sistemini işletmeye çalışan işletmecilerin eseri. Yine sevgisiz büyüyen acımasız bir çok eğitimci de hınçlarını çocuklardan çıkartıyorlar. Bizim eğitim sisteminden arta kalan tek şey genelde okul arkadaşlıkları :( Onlar hayat okulundan mezun diye bir söz vardır. Hayat uygulamalı bir okuldur gerçekten. Okul programlarının yaşamsal olacak biçimde hazırlanması ve uygulanması gerek yaparak, yaşayarak öğrenmek. Elleriyle keşfeden, kendileri için önemli olan problemleri çözmeye çalışan, sorumluluk ve risk alan ve bu yolda yaratıcılıklarını ortaya koyan insanlar yetiştirmek, gelişmiş ülkelerin eğitim sistemlerinin öncelikleri arasında yer almakta. El becerilerine dayalı öğrenmeyi ve tamirciliği sınıflara daha fazla sokan ilerici eğitim programları ve bu hedefe yöneli

Bir Acıdır Ergenekon Aslında...

Resim
Titaniğe binenler de bu gemiyi hiçbir şey batıramaz demişlerdi. Firavun da ölümsüzlük diyordu. Bir sivrisinek öldürdü onu. Ölüm her zaman baş ucunda. NİSA SÜRESİ 112. AYET: Kim bir HATA veya BİR GÜNAH kazanır da bunu suçsuz birinin üzerine atarsa şüphesiz bir İFTİRA ve AÇIK bir VEBAL daha yüklenmiş olur. Acıdır Ergenekon aslında. Haksız ölümler,  özgür olmadan parmaklıklar arkasında geçen zamanlar, suçlanarak geçen yıllar. Yıkılan ve dağılan yuvalar. Kaybolan kocaman bir ömür. Maalesef tüm bu kaybedişlerin arkasından gelen, suçlamaları yapanların ve aslında cümle alemin bildiği suçsuzluklarının kanıtı. İşte bunlara bile sevinir olduk. Hiç değilse gün ışığına çıktı suçlu olmadıkları diye. Oysa ki onca olumsuzluk kumpaslar, arkadan iş çevirmeler, en önemli günlerimizi unutturmaya çalışan bir yönetim anlayışı, ötekileştirilme, yalnızlaştırılma ve yanlış bir dış politika. Ama bizim umudumuz var. Hala küçük şeyleri birleştirip büyütmek yarınlara umutla bakmak amacımız. Biliyoruz

Ne İslamı anladık! Ne de Atatürk'ü!

Resim
Klasik yurdum insanı. Ne İslamı anlamış, ne de Atatürk'ü. Bir resim de Atatürk'e dua eden bir bey var. Gazeteler bayağı bir yazdı, çizdi. Genel konusu adamı Budistlik ve putperestlikle suçlamaları. Önce geçtim ama sonra dayanamadım yazmak istedim... Hakikaten anlamakta güçlük çekiyorum uzun zamandır. Ne kadar çok kişi de varmış Atatürk düşmanlığı. Atatürk olmasaydı derken kast edilen Ülkeyi tek başına özgürlüğüne kavuşturmuş olması değil. Kim tek başına bir savaştan galip gelebilir/çıkabilir. İlla ki yanında fikir alışverişi yaptığı, danıştığı, fikir ve akıl kişileri/arkadaşları olacak. Ama bakıldığında her zaman başrol olan, yöneten, yönlendiren biri vardır. Bu da ATATÜRK'TÜR. Şöyle düşünün veya anlatayım ki, anlamayan kişiler daha iyi anlasınlar. İstanbul'u kim fethetti dendiğinde Osmanlı ordusu mu diyoruz yoksa Fatih Sultan Mehmet mi diyoruz? Malazgirt savaşının kahramanı kim dendiğin de Sultan Alparslan mı diyoruz yoksa Selçuklu ordusu mu diyoruz? Ba

Emperyalizm politikası böl ve yönet!

Resim
İsrail vatandaşlarını Ülkemizden geri çağırıyor. ABD, İsrail vatandaşlarını çektiyse büyük bir tehlike var demektir. Bütün yabacı ülkeler vatandaşlarını ülkemizden çekiyor. Bilmediğimiz büyük bir felaket mi yaşayacağız? Bizleri nasıl bir bela bekliyor? Irak, Libya, Mısır, Suriye'ye oynanan oyunların aynısı Türkiye'ye oynanıyor. Düşmanı ülkemize davet edenler, ülkeyi bu hale getirenler, böyle bir savaş çıkarsa ne yapacaklar? Ülke de nasıl bir senaryo yaşanacak? İsrail'de böyle olayların olmaması düşündürücü. Veya istihbarat servisleri çok iyi çalışıyor. Emperyalizmin ana politikası böl ve yönettir. Amerika/İsrail bu coğrafyadaki savaşların örgütleyicisi ve suçluları değil mi? Kendi vatandaşları zarar görmesin diye, kendi örgütledikleri terör saldırılarının dışında olsun istiyorlar. CIA uzmanı Henri Barkey, 'Ya bombalar İstiklal de patlarsa' demişti. Aylar önce? Kürdistan ve Yeni Anayasa için sarfetmişti bu sözleri! Ortadoğu'yu İran, Rusya, İngiltere,

Camdan Tavanı Yıkanlar!

Resim
Uzmanlar diyor ki, Çocuk tacizcileri büyük çoğunlukla çocukken tacize uğramış kişilerdir. Bu cinsel taciz olabildiği gibi, şiddet görme veya şiddete dolaylı yoldan maruz kalmak (seyretmek vb.) da olabilir. Dolayısıyla bu işler öyle bireysel falan değildir. Toplum olarak da kendimize çeki düzen vermemiz gereklidir. Kadın cinayetleri, çocuk gelinler, ensest, aile içi şiddet konularında ki rakamlar, sağlıklı bir toplum olmadığımızı gösteriyor. Çocuk tacizinin camiadaki adı BADELEMEK. Bir kere olan bir şeye ille de isim bulmak için uğraşılmaz. Demek ki bu iş kurumsal, kendi TERMİNOLOJİSİNİ bile oluşturmuşlar. ''Bir kereden bir şey olmaz'' açıklamasıyla tepkilerin odağı olan aile bakanı, yeni bir skandala daha imzasını attı. "İstismara uğrayan çocukları cezalandıracağız." Bence birisi konuyu anlatsın, çünkü hala ne olduğunu anlayamamış! Hangi suçla cezalandırılacaklar? Suçları yaşıyor olmaları mı? Orada bulunmaları mı? Çocuklar konuştukları için suçlu m

Yer: Antalya. Bir sosyal deney. Konu: Gelin 11, damat 35 yaşında!

Resim
ABD de yapılan "Çocuk Gelin, Yaşlı adam." Sosyal deneyinin aynısı Antalya'da yapıldı. Bu 8 mart için uyarlanmış ve kadının önemi hakkında halkın tepkisi ölçülmek istenmiş. Aynı test Amerika'da yapılıyor. 11 yaşındaki bir kız, 65 yaşındaki bir erkekle evlendiriliyor. Halka açık alan da düğün yapılıyor ve kamerayla tepkiler kaydediliyor. Tiyatrocular tarafından halkın tepkisini ölçmek için yapılan bir sosyal deney. Ama gerçekte de yaşananlar var. Ne yazık ki! Gerçek olması Antalya'da şaşırtıcı değil aslında. Çünkü Antalya'da evlilik yaşı çok düşüktür. 30-35 yaşındaki kadınların torunları var. Başlığa bakınca bir an gerçek sandım. Yazının devamını okuyunca içim rahatladı. Kızlarını küçücük yaşta evlendiren anne-babaları anlayamıyorum? Nasıl kıyarlar bu yavrucaklara. Onları kendilerine eş yapan yaratıklara zaten söyleyecek kelime bulmakta zorlanıyorum. 11 yaşındaki çocuğu kendine gelin yapacak kadar kirli. Fakat gerdekten sonra gusül abdesti alacak ka

Suriye, Irak yol geçen hanı olmuş ama dertleri TÜRK ASKERİ

Resim
Şam'dan "Türk askerleri Suriye'ye girdi" iddiası Türkiye, Suriye sınırı yakınındaki YPG pozisyonlarını vururken, Şam'dan bir iddia geldi. Suriye Dışişleri Bakanlığı'nın BM Güvenlik Konseyi'ne yazdığı mektupta, Suriye'ye giren 100 kişilik silahlı bir grubun içinde "Türk güçlerinin" de olduğu öne sürüldü. Reuters haber ajansına göre; Şam hükümeti, "100 kişilik silahlı bir grubun" Cumartesi günü kamyonetlerle Suriye'ye girdiğini iddia etti. Mektupta, söz konusu 100 kişinin içinde "Türk güçleri ve paralı askerlerinin de olduğuna inanıldığı" belirtildi. Kamyonetlerde de ağır makineli silahların olduğu iddia edildi. Suriye Dışişleri Bakanlığı ayrıca, Kilis'in karşısındaki Beb es Salame Sınır Kapısı'ndan da Azez bölgesine "silah ve cephane yardımının sürdüğünü" iddia etti. Alıntı   Bir yanlışınız var. Biz girersek kamyonetlerle değil, tanklarla gireriz. Tenekeler içinde savaş yapılmayacağını bi