Kayıtlar

umut etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Umutsuzluğa kapılınca...

Resim
Depremler farklı farklı yerlerde olsa da enkazlar hep aynıdır. Adanış ve bozgun doğal süreçlerdir, eldeki güçlerle belirlenen amaca ulaşılamayacağını gördüğümüzde yeniden durum değerlendirmesi yapmak gerekir. Kaygıyı hissedebilen beyinler belkide hayatları boyunca bu iniş çıkışlara maruz kalacaktır. İnsanız ve içimizdeki cevheri sıkıntılı zamanlarda dışarı çıkararak işleme gibi bir huyumuz var. Umut hep vardır, bugün olmayan umut yarın başka bir görünümde karşımıza çıkar. Çaresizliktir kötü olan, insan çaresizlikten umudunu kaybeder. Umudumuz boşa çıkınca sayısız düşüncelerle dalgın dalgın çevreyi izleriz. Her ne kadar tinsel hali değişken varlıklar olsak da, acıyı sonuna kadar hissedip her seferinde daha güçlenerek hayatımıza devam ederiz. Bazen biraz şanssız olduğumuzu, daha fazla çalışmak gerektiğini düşünüp zamana bırakıyoruz. Üzülmeye değmez hayata bir kere geliyoruz, umutsuzluğa itecek her şeyi hayatımızdan çıkarmak gerekiyor. Yaşam ne kadar sadeyse, yapay olana daha az

Mutluluk Oyunu Oynuyoruz!

Resim
Sana verilen bir yaşam var, iyi yaşarsın kötü yaşarsın bu senin tercihin olur. Belki sadece gerçek sensin ve senin algılarındır, belki bir döngüyedir hizmetimiz. Egomuzdan sıyrıldığımız zaman doğal döngü içinde görevimizi yerine getirmemiz dışında yaptıklarımızın izi kalır o kadar. Keşke kalp kırılan değil, bükülen bir ey olsaydı o zaman daha kolay olurdu eski haline gelmesi. Fikrimce iyileşmenin temeli bırakmak, eski, çürük, yıpranmış şeyleri attığımızda enerji de yenilenip tazelenecek gibi geliyor. Tabi neyi, ne zaman bırakmamız gerektiğini anladığımız zaman daha da rahat olur, dolayısıyla keşkelerle yaşadığımız hayat yerini neyselere bırakır. Güçlüklere boyun eğmemek zor olsa da her umutsuzlukta bir umut, her karanlıkta bir aydınlık, her bitişte bir başlangıç vardır. Son nefese kadar umut edebilmeli ve hayallerden vazgeçilmemeli ki hayatımızda çekilir olsun. Arada yalnız kalarak kendimizle yüzleşmek iyi gelecektir. Kalabalıklar kaçıştır ama yalnızlık başlı başına bir yüzle

................ bıraktım!

Resim
Öncelikle Allah'a Zamana İnsanları Geçmişi geçmişte Akışına Umut etmeyi Çaba göstermeyi Yarını düşünmeyi Boşa kürek çekmeyi Beni kullanan insanları Öfkelenmeyi Kızmayı Konuşmayı Gereksiz akrabaları Sürekli para isteyenleri Kendime yalan söylemeyi Duygularımı Güvenmeyi Çok iyi insan olmayı İnanmayı Değiştiremediğim şeyleri Değiştirebilme arzusunu Kötü niyetli herkesi İnsanlara güvenmeyi Başkaları için yaşamayı Başkalarını kendimden çok düşünmeyi Başkaları üzülmesin diye onların istedikleri gibi olmayı Üzülmeyi Umutsuzluğu Hayal kırıklığını Güvenmeyi Umut etmeyi Bir şeyler beklemeyi Konuşmayı Susmayı Ağlamayı Tartışmayı Birilerinden bir şeyler beklemeyi Sevmeyi Aşık olmayı Herkes için iyi şeyler istemeyi Gülmeyi Beklemeyi Değer vermeyi Aptallığı Ucuz insanlara fazla değer vermeyi Aldanmaları Olaylara üzülmeyi Hayatımdaki faydasız insanları Hayal etmeyi Alışkanlıklarımı Bırakmayı Hayata dair güzel umutları geride Dünyayı İnsanl

Her son aslında yeni bir başlangıçtır

Resim
Yaş otuz beş yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Cahit Sıtkı TARANCI Dante 35 yaşındayken kanto 1.1'de şöyle der: Nel mezzo del cammin di Vita Nostra. (Yaşam yolumuzun yarısında.) Dante bununla Zebur'a gönderme yapar. Zebur'da ortalama insan ömrü 70 yıl olarak geçer. Ümidimiz kalmayınca hepimiz arzularımızla yaşamaya başlarız. Arzuları yitirirsek de ümidimizle yaşarız. İki kavramın arasındaki fark şu. Arzu dilektir. Umut aktiftir mücadeledir. Arzuyu tetikleyen ümittir. Ümit biterse arzu da biter. Ümidin bitmesi de yaşamsal gayenin bitmesi demektir. Ümit biterse amaç biter dolayısıyla mücadeleye gerek kalmaz ve sadece dileklerimizle yaşarız. Pandoranın kutusunda geriye bir tek ümit kalır. Onun için insanlık var olduğu sürece ümitler ölmez, insan ümidi olduğu sürece yaşar ümit biterse her şey bitmiş demektir. Ama ümitler kocaman bir dün olmuş gibi günümüzde, yine de neler geçmedi ki bunlar geçmesin imtihan eden illaki mükafatını da verecektir. Sabr

Durum içinden durum çıkarmak

Resim
Dünyanın en etkili zehri de o zehre ilaçta insandır. En büyük zehir insanın kalbindeki kin ve nefret zehridir, içten içe öldürür insanı. Düşünce sahibini ortadan kaldırmakla düşüncenin yok olacağını sanmaktır. Durum içinden durum çıkarmak, iyinin içindeki kötüyü, kötünün içindeki iyiyi çıkarmaktır. Kendini keşfettiğin anda doğarsın. Mükemmel olan herkes merhametli olmayabilir ama merhametli olanlar mükemmel görünebilir. İnsanları birleştiren duygulardır. Bir odada yanan dört mum varmış. Önce sevginin mumu sönmüş ardından yavaşça barışın arkasından mutluluğun mumu sönmüş derken odaya bir çocuk girmiş ve aaa mumlar sönmüş diye yakınmış. Adı umut olan dördüncü mum demiş ki, korkma ben ve sen olduğumuz sürece diğer üç mumu da yakabiliriz ve çocuk alıp umudu diğer üç mumu da tekrar yakmış. Umut insanın içinde sönmeyen bir ışıktır. Keşkelerimizin değil, iyikilerimizin olduğu bir hayat gerek bizlere. Yaşamımız niyetlerimizle anlam kazanır, arzu ve isteklerimiz yaşama anlam katar. Ha

Adil olan tek şey ölüm...

Resim
Ağzı olanın konuştuğu bu dünyada beyni olanında düşünmesi gerekmez mi? Kendine güvenip ağzı laf yapanlara, laf yaptığı içinde kendini adam sayanlara kısa bir hatırlatma; lafla adam olunmuyor. Karakterine göre değil de giyimine, arabasına, parasına göre rağbet görüyor yenilerde insanlar. Cahilliklerini de yalanlarla besliyorlar. Ama karakter ve şeref parayla satılmaz, satın alınmaz kişinin genlerinde olacak. Görünüş kalpten bakıldığında berraklaşır, dışarı bakanlar düş kurar, içe bakanlar uyanış yaşar. Ve bazı insanlar bulut gibilerdir, kaybolduklarında hava birden güzelleşiverir. Sonradan görme insanlar maymuna benzerler. Yükseldiklerini görürsünüz, yükseklere çıkmaktaki becerilerini takdir edersiniz ama doruğa ulaştıkları zaman ancak utanç verecek yerleri görülür. İnsanlara "aslan gibisin" denilirse kasılır, "hayvan gibisin" denilirse üzülürler, "kendin ol" denilirse işte buna asla yanaşmazlar. Egoları o kadar tavanlardaki fare gibi kuyrukları hep d

Bilmem anlatabildim mi?

Resim
Eğer umut varsa içinde, Eğer ruhunda müzik taşıyorsan, Eğer inanıyorsan, Eğer ''bir gün'' diyebiliyorsan, Nerede olursan ol. Her yer huzur... Başkalarını etkilemek ihtiyacından VAZGEÇİN. Daima haklı olma ihtiyacından VAZGEÇİN. Sizi sınırlayan inançlardan VAZGEÇİN. Kontrol etme ihtiyacından VAZGEÇİN. Başkalarını suçlamaktan VAZGEÇİN. Değişime direnmekten VAZGEÇİN. Kendinizi suçlamaktan VAZGEÇİN. Mazeretlerinizden VAZGEÇİN. Şikayet etmekten VAZGEÇİN. Korkularınızdan VAZGEÇİN. Bağımlılıktan VAZGEÇİN. Etiketlerden VAZGEÇİN. SEVMEKTEN ASLA VAZGEÇMEYİN.! Birilerinin umudu, birilerinin huzuru, birilerinin mutluluğu olmak lazım. Yoksa yaşamak nedir ki? Alıştım yokluğuna. Tedirginim aslında ya unutursam. Başkasını seversem. Sadece sevmek değil gayem. Yürek olmak yüreğine. Aşk olmak aşkına. Ve kalp olmak sol yanına. Rüzgar dokunuyor saçlarına, ben dokunamıyorum. Her şey sen kokuyor, ben koklayamıyorum. Güneş yüzüne doğuyor, ben göremiyor

BİR SORUNUN MU VAR?

Resim
Umut, hiç bitmeyen bahar mevsimidir. İçine kar da yağar, fırtına da kopar ama çiçekler hep açar. Benim zamana bıraktığım hiçbir konu ve insandan beklentim yok. Olsaydı zaten bırakmazdım... Mutsuzluk o kadar çok enerji çekiyor ve tüketiyor ki başka bir şey yapmaya hali kalmıyor insanın. Eğer mutsuzsanız çözüm bulmaya çalışın yoksa vücutta ciddi rahatsızlıklar oluşuyor. Başkalarını mutlu etmek için kendi mutluluğumuzdan vazgeçmeyelim. Sonuçta mükemmel ve kusursuz insan yok. BİR  SORUNUN MU VAR? Önce mücadele et, gerektiğinde yardım al, bir bilene danış, ara ara dinlen ve yeniden düşün, yeni bilgiler öğren, sonuçları değerlendir, kabullenmeyi öğren. Her sorunun bir çözümü vardır. İster beğen, ister beğenme.  Küçük insanlar diğer insanlarla uğraşır. Çünkü suçlamak anlamaktan daha kolaydır ve anlarsa değişmesi gerekir. Bu durum da mücadeleye devam. Eğer gerçekten güçlü olmak istiyorsan tek başına savaşmayı öğrenmelisin. Bunun yolu da erdemli insan olmaktan geçe

Her devir kendini yaşar ve son bulur.

Resim
Her devir kendini yaşar ve son bulur. Bu Osmanlı içinde böyleydi yaşandı ve bitti. Şimdiki devirde kendini yaşıyor ve bir gün son bulacak, başka bir devire geçilecek, dünya döndükçe bu böyle devam edecek, öyle olmasaydı hala taş devrini yaşıyor olurduk, dünyadaki değişimleri yaşayarak, görerek devam edeceğiz hayata. Temel insani haklar mücadelesinde başarısız oluşumuz. Hatta özgür düşüncenin temellerden olduğunu bile kanıtlamak gerekiyor. O nedenle hala gelişmişliği bilmiyoruz. Ortalama zekamızın tüm gelişmiş uluslardan düşük oluşuna eğitim konusundaki yetersizliğimiz de eklenince anlamak zor değil ülkenin halini. Farklılıklar güzeldir ve ancak sevgi ve eğitimle öğretilebilir. Sayıca az olsa da iyi insanın etki alanı kötüden fazladır'a inanmak istiyorum. Her toplum özlem duyduğu, değer verdiği ve eksikliğini hissettiği bazı sembolleri isimlere de yansıtır. Örneğin; bizim toplumumuz da şu isimler göze çarpar; Adalet, barış, özgür, hayal, umut, derya, deniz, sevgi. Yakında ise; D

ARAYIP BULDUĞUN ÖZÜNSE! KIVIRMADAN YAŞARSIN!

Resim
Son ırmak kuruduğun da, son ağaç yok olduğun da, son balık öldüğün de beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak. Kızılderili Atasözü Tek tabanca dimdik ayaktayım. Hiç kimseden, hiç bir beklentim olmadan! Çalışarak, didinerek, gururla. Kim olursan ol, ne yaparsan yap, evli, çocuklu, analı, babalı, arkadaşlı, yalnız, kalabalık fark etmez! Hep tek başınasın.! Dünya bana kalacak! Ve tüm kötülerin gelmişine, geçmişine, El-fatiha okuyacağım... İnsanlık unutulmuş Adem İle Havva zamanın da. Kabil ile Babil mi tek suçlusu? Kardeşi kardeşe düşman ettiler! Kişi suçluluk duygusuyla ağrı acı çekerek kendini cezalandırmaktan vazgeçmeli. Zihnimizi davetsiz misafir gibi sürekli kurcalayan şeyleri kim biliyor? Biz! Önce dikkat kesilip hangisi sıkıntı üretiyor bakarım. Hata ise tekrarlamamaya. Düzeltilecek bir durum varsa elimden ne gelirse yapmaya. Tabii önce zihin de hazırlık ve dürüst bir niyet. Geçmişi değiştiremeyiz. Ama öğrenip değişmek istedikten sonra bir yerlerden