Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bilgi Hazır Olana Sunulur

Resim
Sahip oldukların zamanla sana sahip olur. Dünün sevinçleri bugünün matem kaynağı olabilir. Kimde bir güç varsa bilmelidir ki o güç gelip geçicidir, önemli olan ömrün boyunca bıraktığın izlerdir. Cüssesine bakılmaksızın bir insanın taşıyabileceği en ağır yüktür düşünebilmek. Düşünselliğe başladıktan sonra bazen düşüneyim diyebilme durumu tamamen ortadan kalkar. Karşılaşılan ve akıldan geçirilen her şey düşünmeyi başlatabilir ve düşünebilmek zamanla süreklilik haline gelir. Çıkar mantığı kültürleri ile yetişen toplumlar öğrenme ve anlatma yeteneklerini kullanmaktan uzaktırlar. İnsanlar öncelikle çıkar mantığı gibi zehirli bir yapıdan arınmalı daha sonra öğrenmenin ve anlatmanın güzelliklerinden faydalanmalıdır. Bunun içinde yaşamın her alanını denge ile sorgulamak ve denge ile yaşamak gerekir. Zorlukların içerisindeki avantajları görmek sorun değil aksine teknik olarak zorlukların üstesinden gelmek için uğraştığımız her düşünce zihin gelişimini sağlamaya yardımcı olur ama bu ge

Hayat maskeli bir balo...

Resim
Hayat zaten maskeli bir balo değil mi? Sosyal varlıklarız, toplumda yer edinme ihtiyacı duyarız ama toplumda yer edinmek için maske kullanmak ne derece doğru? İnsanlar kendi içini ve gizini gizlemek için genellikle maske kullanırlar. Kimi kendini belli eder beyaz, kimi gizler siyahtır. Kişi kendi ayıbından utanmaz, bir başkasının onun ayıbını bilme ihtimalinden utanır ve maskelenir, sonuç maske gerçeği gizlemek içindir. Öz güveni olmayan kişi kendini saklar, mutlaka bir açığı vardır, korkusu vardır. Sevilmemekten ve güçsüz görünmekten korkar, oysa güçsüzlük ayıp değildir takılan maske ayıptır. Zamanla maske yorar insanı, güçlü yerine zayıf gösterir. İnanç, iş, meslek, eğitim, politika, din, taraftarlık bir maske olabilir. Yaşanılan toplumunun, popüler kültürün ve genel kabul gören insan davranışlarının etkisiyle girilen çeşitli şekiller maskelerdir. Her insanda belli bir miktar maskeyle gezme hali mevcuttur. Asıl olan toplumunun etkisiyle takınılan maskeyle, iki yüzlülük dediğimi

Hayat Dengedir

Resim
Alt yapımız sağlam değil, yerleşik gelenek ve göreneklerin aile yapıları üzerinde etkisi büyük. Milattan önce Sokrates 'Sormadan sorgulanmadan yaşanan hayat yaşam değildir.' demiş. Günümüzde bile hala insanoğlu birçok şeyin farkında değil. Çeşitli nedenlerle sınır ihlallerine izin veriyor, bir şekilde farkına vardığımızda değişime çabalarken yılların verdiği alışkanlıkların yanlış olduğunu anlasakta yine bir süre suçluluk duygusunu taşıyoruz. Değişim çevre tarafından da kolayca kabul görmüyor. Hatta o halimizle takdir görmüşüz gibi sen eskiden böyle değildin gibi serzenişlerle karşılaşıyoruz. Yine de yanlışın neresinden dönülürse kardır. Yola çıkmaktan korkmamak gerekiyor. Doğrular yanlışlar sayesinde, yanlışlar ise doğrular sayesinde anlam bulur. Her farklı fikir bir zenginliktir ve bizler bu farklılıklar sayesinde doğruyu bulabiliriz. Doğru tek değildir birçok fikirde gerçekten bir pay bulunabilir. Yani farklılıklar bizim gerçek zenginliğimizdir. Her şeyin aynı olması

Güç Zehirlenmesi

Resim
Bütün dinlerde Allah aklı kullanmayı emrettiği halde, ruhban sınıfının dini saptırıp tekeline aldıktan sonra paralel bir dini anlayışı ortaya koyduklarını gösteren açık deliller panoraması günümüzde hala devam ediyor. Kuran akla hitap edip düşünmeyi, okumayı okurken akletmeyi teklif ediyor ama bizler ısrarla düşünmüyoruz. Haktan, hukuktan yana olanlar ile adil ve adaletli düzenden yana olanlar yıllarca işkencelere maruz kalıp zindanlarda fişlendiler. Gerektiğinde ülkesinin özgürlük ve bağımsızlığı için idam sehpalarında canlarını verdiler. Tam tersi olanlar ise her şeyi kendi çıkarlarına göre kullandılar. Zeki ve akıllı insanın en büyük hatası empati yapamaması. Çıkar ve menfaat uğruna her şeyi yapıyor insanoğlu. Makam, zeka, akıl, yetenek ne olursa olsun çıkarcı olan çoğunluk istediğine ulaşıyor. Toplumlar kendilerinden olmayanları her zaman dışlayıp kendi içlerinde boğmuşlardır. Ama kişiler belli bir noktaya kadar direnirlerse toplum kişiyi ve fikri özümser. Daha az zeki ol

Tat alma duygusunu mu yitirdi hayat?

Resim
Hayatın tadı kalmadı değil de, bizim hayattan tat alma felsefemiz değişti. İnsanlar hiçbir şeyden tatmin olmuyor. Hayata bakış açıları değişti her şey maddiyat ve menfaat üzerine döndü, bunlarda karşılanmayınca insanlar mutsuzlaştı. İnsanlığın damak zevki değişti. Para tüm ilişkileri bitirdi ve başlattı, aile içine sızıp herkesi birbirine düşman etti. Mutlu hayat insanın kendisine yakışanı giymesi gibidir. Ama biz kendimize yakışanı değil de başkalarının telkin ettiği ya da sahip olduğu kıyafetleri giymeye çalıştığımız için hayatın tadı kalmadı, başkalarının zevkine göre yaşar olduk. İsteklerimiz aşırılaştı, doyumsuzlaştık, küçük şeyler bizi mutlu etmiyor artık istediğini elde etmek daha kolaylaştı, isteklerimize çok çabuk kavuştuğumuz içinde bir nevi hayatın anlamı kalmadı, çabalayıp savaşmayı bıraktık. İnsanların bir kısmı teknolojinin de ilerlemesiyle robotlaştı, bir kısmı da aptallaştı. Sosyal platformlarda sıkça görüyoruz. Dolayısıyla her yerde boş ve sıkıcı muhabbetler

Özgüven

Resim
Özgüven ile imaj arasında hiçbir bağlantı olmadığı gibi imaj uğruna özüne ihanet edersen özgüvenine, ömür boyu taşıdığın özüne, psikolojik yaşamına da darbe vurursun. Gurur insanın özünde doğru bulduğu şeyleri yaptığında kuvvetli bir biçimde hissettiği bir duygudur. İmajı bir kenara bırakıp gurur duyacağın şeyler yaparsan güçlenirsin. Özgüven sahibi bir birey olduğumuzu tavsiyeler üzerine gösteremeyiz. Bu eğitimle bilinçlenerek kendine ve çevrene gösterdiğin saygı ve farkındalıkla oluşabilecek bir şeydir. Etraftaki insanların giydiği kıyafetler, bindikleri araç, taktıkları saat, kurdukları bir kaç özlü söz çoğu da aşırmadır ya bir şairden, ya bir felsefe adamından, iki poz atarak göstermeye çalıştıkları bir şey değildir özgüven, bir ortama girildiğinde fark edilmek, dikkatleri toplamak değildir, özgüven bilmektir. Başarısız her girişim suçluluk duygusu hissettirir ama başarmak da haklı yapmaz. Ortada bir problem varsa buna tek bir şey veya tek bir kişi neden olmamıştır. H

Değişmeye Alışırken Değişirsin

Resim
Termodinamiğe göre hiçbir sistem %100 verimle çalışamaz. Evrensel doğrular üzerine kurulu olmayan her sistem menfaat ve çıkar sistemidir. İnsana matematik değil de, matematiğin düşünce farkındalığını sağlayan düşünme yeteneği lazım olsa da bazen hayatın matematiği ve muhasebesi zorluyor. Analitik zeka, yaratıcılık, internet kullanımı, İngilizce vs. yetenek ve bilginiz varsa öğrenilebilir. Kademesel olarak başlangıçta analitik ve mantıksal bir zeka sonrasında öngörü kabiliyeti ve insanları anlayabilmek, bir aşama sonrasında kendini iyi ifade edebilme ve konuşma yeteneği ile bunların hepsini kapsayıcı ciddi anlamda bir sabır. Sonuçta yapılan iş insan beynini ekarte ederek rutin işleri makineye anlatabilmek. Gelişmiş ülkelerin teknolojisini kopyalayıp bizde yaptık diyoruz. Bizde hiçbir şeyin ciddi anlamda alt yapısı, bilgi ve deneyim doygunluğu yok. Gelişmiş ülkeler uzun yıllar boyunca bir teknolojinin onlarca evresinin doygunluğunu kazanıp hizmete koyuyor, biz ise temelsiz, e

Nedensiz Mutlu Ol

Resim
Anı yakalamak ve anda yaşayabilmek önemli ama maalesef o kadarda basit değil. İnsanların çoğu bu başarıyı sağlayabilecek yetenek ve koşullarda değiller, ellerinden gelenin en iyisini yaptıkları halde. Her zaman mutlu olmak mümkün değil. Her şeye sahip olan birisine küçük şeyler mutluluk verirken yine küçük şeyler mutsuzluk verebilir. Hayatta her şey yaşanmalı, insan kendi deneyim ve gözlemleriyle her şeyi anlayabilmeli. Anı yaşayabilmek güzel olsa da insanı ayakta tutan mutluluk kaynaklarından bazıları da hayaller, istekler, ümitlerdir ve bunlarda gelecek zamanın ürünleridir. Bazı duygular insanın yapı taşında bulunan kronik oluşumlardan farksızdır. Yani bazı içgüdülere söz geçirebilmek mümkün değildir. Her insanda mutluluk hormonları, dopaminler bulunur. Anı yaşayabilmek ve mutlu olmak için tüm hormonları pozitif hale getirmek gerekir bu da ekonomi, imkan, zaman gibi faktörlere bağlıdır. Toplum olarak mutlu olmanın yolları aransa, daha az düşmanlaşsak ne güzel olurdu. Demokr

Egosu tavan yapmış insanlar

Resim
Egosu tavan yapmış insanlarla iletişim kuramazsınız. Ağzınızdan çıkacak ilk kelimeyi bile dinlemeden sizi sustururlar, her şeyi bilirler çünkü. Bu insanların egolarını sırf kendi menfaatleri için sürekli şişiren ve kullanan ama zor zamanlarında yanlarında olmayan insanlar vardır. Yine de şanslıdırlar zor zamanlarında şişmiş egolarıyla ezdikleri kişilerden fedakarlık görürler de, kendileri için fedakarlık yapan insanların zor zamanlarında yanlarında olmazlar. Eski hallerine döndüklerinde yine egolarını şişiren, onları kışkırtan, hiçbir maddi, manevi destekleri olmayan insanların yanında olurlar. Kördürler. Gözleri, gönülleri, kalpleri kördür sadece şişirilmiş olan egolarının gözleri görür. Egosu tavan yapmış olan insanlar düşer ibret alır, kalkar unuturlar. Ego sahibi insanlarla ilişkiler de yürümez. Kendilerinin eşsiz olduğunu düşünürler, haksızken bile haklı olduklarını iddia ederler. Onlara şöyle demek istersiniz; bu kadar ego sahibi olmak sevdiklerinizi ve çevrenizdekileri aza

Hayat İşte!

Resim
Hayattan azar yedin diye üzülme. Fırça darbesi almadan resim yapılmıyor. Hayatının bütün sorumluluğunu bir kişiye emanet edenler o kişinin başına getireceklerine itiraz etme hakkını da kaybederler. Birçok şeyin hayali gerçeğinden güzel oluyor bazen. Hedef değil de hedefe giden yol güzeldir ve önemli olan o yolda olmaktır. Bazıları hedefine parmak şıklatarak ulaşırken bazıları çalışma ve uğraş yolunda tükenmişliğe doğru gider. Bir insan hayatı boyunca nasıl eğitilir ve muamele görürse o şekilde de yaşar, zihni resetlemek kolay değildir. İnsanlar konusunda daha az, fikirler konusunda daha fazla meraklı olmak gerekiyor günümüzde. Bunları yapmadığımız zaman aydınlığa kavuşmakta zorlaşıyor. Aydınlığa kavuşamadığımız sürece de çelişkilerden kurtulmamız zorlaşıyor, çelişki de insanın psikolojik yönden yıkımına neden oluyor. Affetmek insanın kendisine yapabileceği en büyük iyiliktir. Affet ve umursama bu ince ayrımı yapabilirsek sorunda kalmıyor. Önemli olan karşı tarafın dürüstl

Kalite Nedir?

Resim
Kalite bir yaşam tarzıdır. Yapılan, yaptırılan, verilen maddi ve manevi değere eş bir bütündür, niteliği üstün olandır. İnsanın kendine yakışanı yapmasıdır. Kalite sosyal çevre ve psikolojik yaptırımlara karşı kendin olarak yol alabilmek, kendinle barışık olup özüne sahip çıkmaktır. İstikrar ve bilinçtir, kişilere göre değişkenlik göstermeyen erdemli davranış biçimidir. Kalite kişinin ruhunda olmalıdır ki insana dair kişilik davranışları da anlamını bulsun, insan olmanın gerekliliklerini yerine getirebilsin. Kalite kişinin neye önem verdiği ile alakalıdır. Kimine göre maddi zenginlik, kimine göre fikir ve ruh güzelliğidir. Tesadüf olmadığı ise tek gerçektir. Ok'un yaydan çıkması kimseyi etkilemez, hedeflenen noktaya isabet etmesi önemsenir ama okun yaydan çıkabilmesi de kalitedir ve hedefler her zaman doğru olmayabilir. Kalite kendini sürekli olarak geliştirmeye devam etmektir, hayata sürekli olarak keşfetmek isteyen gözlerle bakarken diğer insanlarla olan ilişkilerini

İnsan Alışırken Değişir

Resim
Bir insana bin insan haksızlık yapsada binbirinci insandan ümidini kesmez. Sorgulamayı bilmeyen bir toplum çocuğuna verecek cevabı bulamaz. Yaşamın her alanında eğitimli yada eğitimsiz sürekli insanları memnun etmeye çalışmak toplumsal bir davranış kısıtlanmasıdır. Bu bir nevi özgürlüğümüzü, yaşam şeklimizi bencilce zorlaştırarak bedenimizde ve ruhumuzda yaralar açar. Bencil insan ilişkileri zorlayıcı baskıcı istekler çoğu insanı bunaltarak hastalandırır. Günümüzde bedensel ve ruhsal hastalıkların altında yatan nedenler olumsuzluklar ve sınırların ihlalidir. Haksız ve bencil insanların dayattıkları hal ve isteklerin tamamıdır. Ne evliliği, ne mesleki seçimi, ne yaşam tarzı kendine uygun değildir. Bu tüm toplumun kadın ve erkeklerinin yaşadığı drama, yaşamak istemediği olguların bütünüdür. Olumsuz inançlar, kişinin yetiştiği aile ortamı, çevreye, travmatik yaşantılara, olumsuz anılara bağlı olarak gelişir. Yapamayacağına inanan kişi çocukluğunda çok eleştirilmiş, takdir edilmemi

Çalış Deli Gibi Çalış

Resim
İnsanlar çok veya az çalıştıklarına göre para kazanmazlar, ne kadar az insanın yapabileceği işi yaparsan o kadar fazla para kazanırsın. Çok çalışmak değildir mesele köle olup çok çalışan ne kazanır? Mesele doğru zamanda doğru işi yapmak. Çok çalışan değerli olsaydı eğer tarlada çift süren öküze bıçak vurulmazdı. Kariyer basamaklarını tırmanmak zeki patronların kişi üzerinden en üst düzeyde faydalanmasıdır. Kişi de ben çok çalıştım buralara gelmek için diye kendini mükemmel zanneder, bir de bakar yaş geçmiş, çocukları büyümüş ama o hep iş yerindeymiş. Kariyerini bilim üzerine yapmışsa hiç değilse harcadığı hayatı başkalarının umudu ve geleceği olabilir ve bunun onurunu taşır. Ülkemizde saatlerce çalışsanızda karşılığını alamazsınız, üstüne üstlük çok çalışıyorsun diye size ekstra iş verirler, o işte boğulduğun, içinden çıkamadığın zamanda gelip hesap sorarlar. Çalışmak çok güzel bir şey ama zaman hızlı akıyor, ömür kısa bir gün uyandığımda kariyer adına birçok şeyi başarmış

Sonu Başı Olmayan Birlik

Resim
Değer yargıları zamana, zemine ve yönetim şekline göre değişir. Temel sağlam olmazsa insanlar oradan oraya savrulur. Başların ayak, ayakların baş olduğu dönemler olur zaman zaman. Ortadoğu insanı için, 'Her şeye üzülen ama hiçbir şeyle ilgilenmeyen insanlar.' diyor Amin Maalouf. Güzel bir dünya için siyahı kaldır beyaz kalsın, kötüyü kaldır iyi kalsın. Bir toplumda yaşamanın bedeli o toplumun kurallarına uymaktır ama bu durum onlarla aynı fikirde olduğunuz anlamına gelmez, kurallar aynı fikirler ayrı olabilir. Her insan bir değil derler ama insanın kendi olmasına da izin vermezler bu toplumlarda. İnsan imkanı varken çaresiz kalıyorsa, düşüncelerin imkana bağlı olmadığını anlamıştır. Dalında olgunlaştırmak gerek her şeyi, ülkemizde iyi olan şeyler fazla yaşamıyor, bu da bindiğin dalı kesmek gibi bir durum oluşturuyor. Son dönemlerdeki para akışı değil, para çıkışı ülkedeki zeminin sağlam olmadığını gösteriyor. İnsanlarda sosyal bağlılıktan çok siyasi bağlılık oluşmuş d

Allah’ın 99 İsmi

Kur'an'da Allah’ın 99 ismi var yazmaz. Allah'ın en güzel isimlere sahip olduğu yazar. Ne 99 isim der, ne de isim listesi verir.  İsra / 110. İster Allah deyin, ister Rahman deyin hangisini derseniz deyin en güzel isimler O'nundur.  İnsan eliyle, diliyle aktarılmış hadislerde ve İslamcılıktan nemalananlarda, Allah'ın isimlerini ezbere sayan cennete girer diyen de, liste veren de aslında 99 değil 1001'dir ama Peygamber 99'da bıraktırdı diyen de vardır. Al-lah, El-İlah yani tapınılan demektir. El İlah kelimesi Müslümanlıktan öncede sonrada kullanılmıştır. Araplar için Arapçada Allahtır, başka halklar da kendi dillerinde karşılığı neyse onu kullanır. Anlam değişmez. Allah’a olan en büyük saygının göstergesi adının öz kültür ve dilde zikredilmesidir. Çünkü Allah’ın evrenselliğini her dilden, her dinden ve her coğrafyadan insanların ortak ilahı olduğunu belirtir.  Hristiyanların Allahına böyle denir, Müslümanların Allahına şöyle denir, Museviler

Yoksa her şey bir hiç mi?

Resim
Anlatılanlara göre bir gün Mevlana, Şems-i Tebrizi’yi evine davet eder. Şems, Celalettin Rumi’nin evine gider ve ev sahibinin ikramını gördükten sonra ona sorar: – Benim için şarap hazırladın mı? Mevlana hayret içerisinde sorar: – Meğer sen şarap içiyorsun, öyle mi? Şems cevap verir: – Evet. Mevlana: – Bunu bilmiyordum. – Mademki öğrendin bana şarap ikram et. – Bu gece vakti şarabı nereden bulabilirim? – Hizmetçilerinden birine söyle gidip alsın. – Bu iş yüzünden Tanrı’nın karşısında şeref ve haysiyetim beş paralık olur. – O zaman, git kendin al. – Bu şehirde beni herkes tanır. Ecnebi mahallesine gidip nasıl şarap alabilirim ki? – Eğer bana saygın varsa benim rahatım için bunu yapmalısın. Çünkü ben geceleri şarapsız ne yemek yiyebilir, ne konuşabilir, ne de uyuyabilirim. Mevlana, Şems’e olan saygısından ötürü cübbesini omzuna atar, koltuğunun altına büyük bir şişe saklar ve ecnebi mahallesine doğru yola düşer. Oraya varıncaya kadar kimse onun ecnebi mahallesine gitt

Bir İnsana Geç Kalmak

Resim
Geç kalanlar, geç kalanları asla unutmazlar. Bir insana yalnızca bir kere geç kalırsın, diğerlerine erken gitsen ne olacak. Hayatına girenlere sen rol vermezsin onlar kendi rolünü oynar, sen o rolü beğenir ya da beğenmezsin. Hayatına girmeleri senin kabul etmenle olmuştur. Herkes en az bir defa ya geç kalmış yada geç kalınmıştır. Bir çok şeye geç kalmamak, yakalamak için koşmaktan nefesin kesilir sonra oturup soluklanır ve kader işte dersin, çokta kaptırmamak lazım yanında olması gerekenler zaten seninledir. Aslında en acısı kendine geç kalmaktır. Sosyal medya iletişimi kolaylaştırdı ama bu kolaylık karakterlerde tekelleşmeye ve tek tipliliğe neden oldu böylece bir insana geç kalsan ne olur ki, nasıl olsa yenisi gelir düşüncesi oluştu. İnsanın üzüldüğü kadar sevdiği, sevdiği kadar kıyamadığı, bir yandanda yıprandığı bir dönemi olur. Bu tarif edilemez bir duygudur, bir nevi hüznün içinde yüzmektir aslında, milyarlarca damla yaşın içinde yüzmek. Yalnızlık kötü bir ilişkiden d

Kibir Gizli Öz Güvensizliktir

Resim
Kimsenin kişiliğinde köklü değişimler olmaz. Temeli neyse onu ortaya çıkarır ve geliştirir. Tanımayan, yanlış tanıyan, yanlış anlamlar yükleyen bizleriz. Etrafını eleştiren ve sürekli kendisini öven kişi aslında hep eksiktir, kendi kusurlarını eksiklerini başkasında kapatmaya çalışır, yetersizliklerini başkalarının üzerine atıp rahatlarlar. Unutmayalım ki, önümüzde koşanların bir çoğu kendi çıkarlarının ardından koşmaktadır. Kendilerini bir şey zanneder ama ne olduğunu bilmezler. Haddi hariç her şeyi bilmek bu insanların işidir. Bunlarla yüz göz olmak sadece zarar verir, kendi mutluluğunu huzurunu kendin bul yaşa. Aşırı doğruluk aşırı haksızlık getirir, farkındalığın düzey farkını gösterir. Bazıları sahip olamadıkları kalitenin, ait olmadıkları kişiliğin ve yaşayamadıkları mutluluğun reklamını iyi yaparlar. Böyle insanlara verilecek cevap gülüp geçmektir, başkalarına ait ne varsa kendilerine aitmiş gibi yapanlar sadece dışarıya oynar göz boyarlar. Aşağılık kompleksinden kaynakl

Küresel Sermaye

Resim
Almanya 2. Dünya savaşından sonra yiyecek ekmeği olmayan bir ülke iken biz neden hala bu kadar gerilerdeyiz? Az çalışıp, çok kazanma peşinde olduğumuz için olabilir mi? Almanya’da azami on beş milyon iltica, beş milyona yakın işsiz ve sosyal yardıma muhtaç insan var, bu insanların yükü devletinin sırtında. Yine Almanya'da sosyal yardım ve işsizlik yardımıyla geçinen Türklerin yüzde doksanı Türkiye'de AKP'ye oy veren ve Almanya'da ailecek yardım alan insanlar. Bizim ise Anadolu kadar geniş gönlümüz, uçan ekonomimiz, dış mihraklarımız, kıskanan Avrupamız, dost, müttefik, stratejik ortağımız olan Amerikamız ki, aynı zamanda bizimle savaşan, uğraşan, bize karşı terörü her türlü destekleyen bir Amerikamız var. Amerika, Almanya, İngiltere, Fransa, İsrail önce Afganistan'a girdiler sonra Irak'a. Afrika, Suriye, Libya, Tunus, Yemen'de binlerce insanı acımasızca katledip öldürdüler. Sonra madenlerine, altınlarına, doğal gazlarına, petrollerine el koydular.

Sahiplendiğimiz her şeyi severiz!

Resim
İnsanoğlu bencil bir yaratık severken de, üzülürken de kendisi için yapıyor bunu. Çocuğunda bile severken karşılık görsün, görmesin o sevgi benliğini tatmin ettiği için seviyor belki. Üzülürken bile ilk ben onsuz nasıl kalırım diye düşünerek üzülüyor. Saf sevgi fikrimce sadece hayvanlarda ve yeni doğan bebeklerde var. Karşılıksız sevgi vermek ve karşılıklı saygı göstermek, toplumda ne öğretiliyorsa onu yaşar insan. Sevgisiz büyüyen bireyin kendisine olan sevgisi zor gelişir, böyle yetişen birisi ileride çocuk sahibi olduğunda çocuğuna sevgi göstermesi ise iyice zorlaşır. Nedeni ise yaşamın en başı olan ebeveynlerin davranışlarının sonrasına da taşınmasıdır. Eğer bu sevgi ebeveynler arasında yoksa çocukta bocalamaya kadar gider. Bu durumun sadece anne sevgisi ile sınırlandırılmaması gerekir ama öğretilmiş olan anne ve çocuk arasındaki bağın tabu ve tapu halleriyle, katı yada sıvı hale dönüşmesine yol açan toplumsal değerler ve dayatılmış normlardır. Bir insan zarar görüyorsa b

Farkı Fark Ettiren Farktır

Resim
Artık her konuda sorunun nedeni olarak bir yerler veya güç yetirilemeyecek bazı güçler işaret ediliyor. Her dönemde böyle olmuş. Bu fikir yerel ve uluslararası hakim güçlerin kendilerine karşı oluşabilecek defans ve mücadelenin engellenmesi yada başarısız kılınması için yaydıkları yalan haber, şehir efsanesi çalışması da olabilir. Olumsuzluk, haksızlık, yanlış ve zulme karşı toplumun birlikte hareket etmesi halinde çok şeyin değişebileceğine inanıyorum. Tabi herkesin bu değerlere karşı olma bilincinin işlenmesi ve sürekli canlı tutulması şartıyla. Gelebilecek yada gelecek olan elit tabakanın dünyayı yönetmesi durumuna karşılık bir karşı taraf elbette olacaktır. Onların silahı teknoloji ve veri. Veri arttıkça kontrol edilebilen insan sayısı da artıyor. Veri tabanı genişledikçe daha farklı yöntemleri oluyor. Böylece ilk yöntem tutmazsa ikinci yöntem deneniyor, olmazsa üçüncü, dördüncü vs. tutana kadar. Bu algoritma teknoloji geliştikçe kendiliğinden mi gelişti yoksa başında insan v

İnsan Olmak, Zor...

Resim
Kıyılan insanlıksa, kimdir kıyan? Giderek zorlaşıyor nefes almak. Başka başka hayatlar, adaletsiz dünya. Bize kaybettiğimiz insanlığımız lazım. Hayat gerçeğin çıplaklığı. Elimizle ittiklerimiz başka yerlerdeki insanların var olma savaşı verdikleri şeyler. Mutlu olmak, yardım sever olmak eğilip bükülmek yada nefsin isteği kalıba girmek değildir. İnançlar farklı, hayatı sevmek farklı, insanları sevmek farklı farklıdır. Vicdanlı olmak gereklidir, ahlaklı olmak gereklidir, insanın kendisiyle barışık olması gereklidir. Hiçbir sırtlan kendi yavrusunu yemez ama başka hayvanların yavrusunu yer. İnsanlarla hayvanları ayıran özelliklerde akıl ve eşrefi mahluk oluşudur, yapılan hiçbir zulüm karşılıksız kalmaz. Dünyayı kaosa çevirenlerde bir gün aynı cehennem azabını tadacaklardır. İyiliklerin karşılığının cennet, kötülüklerin karşılığının cehennem olacağını düşünen insanoğlu zülm yapmaz, karıncayı bile incitmez. Bu dünya her türlü inanç ve fikir ayrılığına rağmen yaşamaya ve paylaşmaya

İş Hayatı Öldürür Mü?

Resim
Sevmediğin bir işi yapıyorsan ve bulunduğun ortamda saçma sapan asalak tipler varsa evet iş hayatı öldürür. İş yaşamı değil de çapsız, empati yoksunu, yalakalıkla yükselmiş yöneticiler öldürüyor en çok. Çekilmiyor bazı insanların kahrı, bu sıkıntıların içinden geçmiş insanların bana yapılanlar başkasına yapılmasın demeleri gerekiyor. İş bulma stresi, iş buldun ya çıkarırlarsa stresi, mobbing derken stresten vücut çöküyor. Modern insanın kabusu zaten oku, sınav, iş ara, kpss vs. Çalışmak değil de bazen çalışamamak, iş bulamamak insanı öldürüyor. Para kazanmak için çalışıyorsan ölümüne çalışıyorsun demektir. Heyecanla, zevkle işe gidiyorsan o iş ömrünü uzatır. Ama ne yazık ki, çalışanların yüzde doksanı ilk gruptalar. İş hayatı insanlarda özel hayat bırakmadı. Zamanı bölmek lazım. Uyumaya, gezmeye, eğlenmeye, aileye de zaman ayırmak gerekiyor ama artık sadece çalışıp yoruluyoruz. İşimize sadece çalışmak ve para kazanmak olarak bakarsak yanlış olur. Şart olan üretimdir, hem

2918 NOLU YASA

Resim
2918 NOLU YASAYI DİKKATLİ OKUYUNUZ. KİMSENİN BAŞINA GELMESİN AMA DİYELİM Kİ, TRAFİK KAZASI GEÇİRDİNİZ, YARALI VAR, HASTANEYE GİTTİNİZ. SİZLERİN 2918 NOLU YASAYI BİLMEDİĞİNİZİ ZANNEDEREK, 'YAPILACAK MÜDAHALE VE TEDAVİ ÜCRETLERİNİ ÖDEYECEĞİNİZE DAİR ŞU BELGEYİ İMZALAYIN' TEKLİFİ İLE KARŞILAŞIRSINIZ. ANCAK SİZ DE 'BU BELGEYİ İMZALAMAZSAM, BANA MÜDAHALE VE TEDAVİ ETMEYECEĞİNİZE DAİR BİR BELGEYİ İMZALAYIP TARAFIMA GETİRİN. DEDİĞİNİZ ANDA HASTANENİN BÜTÜN İMKANLARI SİZİN İÇİN SEFERBER OLACAKTIR. *** 2918 SAYILI TRAFİK KANUNUNU MUTLAKA OKUYUN. TÜKETİCİLER BİRLİĞİ, KAZAZEDELERİN HAKLARIYLA İLGİLİ BİR RAPOR HAZIRLADI. TRAFİK KAZASI SONUCU YARALANAN VE HASTANEYE KALDIRILARAK TEDAVİ ALTINA ALINAN KAZAZEDELERİN KANUNA GÖRE TEDAVİ İÇİN ÜCRET ÖDEMEMESİ GEREKTİĞİ BELİRTİLDİ. KAZA SONUCU YARALANAN VE HER HANGİ BİR HASTANEDE TEDAVİ GÖREN KAZAZEDELERDEN, BU TEDAVİLERİNE KARŞILIK HASTANE TARAFINDAN ÜCRET TALEP EDİLEMEYECEĞİNİN BELİRTİLDİĞİ RAPORDA, 2918 SAYILI TRAFİ

Hayat Çarkı Böyle İşliyor

Resim
01 - Fakir, çalışır. 02 - Zengin, sömürür. 03 - Asker, her ikisini de korur. 04 - Mükellef, üçü için de vergi öder. 05 - Serseri, dördünün adına istirahat eder. 06 - Ayyaş, beşi için içer. 07 - Bankacı, ilk altıyı dolandırır. 08 - Avukat, ilk yediyi kandırarak savunur. 09 - Hekim, sekizini de öldürür. 10 - Mezarcı, dokuzunu da gömer. 11 - Politikacı 10'ların sayesinde yaşar. (Marcus Tullius Cicero) Cehaletin salgın bir hastalık olduğu ülkelerde en karlı iş din üzerinden ticaret yapmaktır. Nasıl bir çağda yaşıyorsak bütün psikopatları bu çağ mı yetiştirmiş? Gelecekte dünya tarihinde bile ibretle bahsedilecek bir dönemi yaşayan talihsiz insanlarız bizler. Mantık şu galiba. Nasılsa kıyamet kopacak Allah'a yardımcı olalım insanlığın çöküşünü hızlandıralım. Ama ne acayip bir çelişki ki Allah'ın ol demesi ile her şey olur diyenler, Allah'ın gücünü yetersiz görüyor ki, bunlar dinden çıkmış diyerek çok rahat Allah'ın yarattığı bir canlıyı öldürebiliyorlar

Suçlu Avı

Resim
Hayattan yorulmak normal ama nefes aldığımız sürece hayaller için umutlar da vardır. Bu umutları gerçekleştirmek içinde devamlı bir çabamız. Zaten hayat bir varış noktası değil de, hayalleri, umutları gerçekleştirmek için bir çabalama yolculuğudur. Varış noktasından çok yolculuğun kendisi güzeldir aslında. Bazı insanlar gelince, bazı insanlar gidince güzel. Kimse hayatınızdan gitmesin diye uğraşmayın. Gitmek isteyen nasıl bir bahane buluyorsa. Kalmak isteyende bunun bir yolunu bulacaktır. Ben zannettim ki, Ben iyiysem herkes iyi, ben üzmezsem kimse üzmez beni. Ama öyle değilmiş. İnsan kıymet bilenin yanında kıymetli. İyilikten anlayanın yanında iyiymiş. Kırıla üzüle öğrendim. Hayatı felakete dönenler suçlu avına çıkarlar. Hayat karşımıza duvarlar çıkarsa da zaman o duvarları yıkıp kapıları açıyor. Yeter ki görmek istediğimiz değişikliği kendi üzerimizde uygulayıp, gerçekleştirebilelim. İyi yada kötü olarak algıladığımız her şeyin, her olgunun bir görevi, bir işlevi v

Öfke Kontrolü

Resim
Japonya'da çocuklara öfke kontrolü için çok basit bir yöntem öğretilir. 'Ne zaman öfke duyarsanız bununla ilgili hiçbir şey yapmayın sadece derin bir nefes alın' denir. Deneyin göreceksiniz ki öfkelenmiyorsun. Niye? Derin nefes aldın diye neden öfkelenemiyorsun? Derin nefes almaya başlıyorsun ama öfke belli bir nefes ritmine ihtiyaç duyar. Öfkenin var olabilmesi için belli bir ritmde veya kesik kesik nefes almak gerekir. Bilinçli olarak derin nefes alıyorsan öfke kendini ifade edemez. Çünkü öfkenin farklı bir nefes alma yöntemi vardır yani derin nefes alınca kızamazsınız. İnsanlığın dini, dili, ırkı yok. Her yerde gerçek insanlar ve insanlar var. İnsan ve hayvan. Biri ihtiyacı kadarını tüketir, diğeri kendisi de dahil her şeyi tüketir, dünyaya en çok zarar veren yaratıktır insan. Çoğaldıkça ihtiyaçlarını karşılamak için doğaya ve tüm canlılara en büyük kötülüğü yapar. İnsandan daha kötü bir yok edici var mı? Bu dünyanın hiçbir güzelliğini hak etmeyen acımasız varlıkla

Yönetenler Ve Halk

Resim
Halk yönetenlere değil, yönetenler halka eğilmeli. Halk onlara değil, onlar halka borçlu. Halk onlara değil, onlar halka hesap vermeli. Halk onlardan değil, onlar halktan korkmalı. Bugün ülkemizdeki en büyük sorun insanların cehaletten zevk alır hale gelmeleridir. İnsanlık gemisini batıran fırtınalar değil, kendi gemimi kurtarayım anlayışıdır. Devleti oluşturan millet, ayrıştırıp bölen, parçalayıp yok eden, yapılanlara kör, söylenenlere sağır, kendilerine bencil bir kimlik edinen, niteliksiz ve faydasız öngörüleri kabul edip direten, doğrultusu bu yöndeki insan topluluğu ve zihniyete sahip olan kitleye bir şeyleri kabul ettirmek zordur. Aslanın yavrusunu almak için aslanın inine girmek gerekir. Açın halinden anlamak için aç olmak gerekir. Toplum ile ilgili sorunları anlamak için ne gerekir? Yöneticilerin takipçisi olabilmek için bizlerin donanımlı bireyler olmamız gerekiyor. İtibarın gösterişte olduğunu savunanlar için oyumuzu menzile ancak kişiliğimizle, bilgi ve görgümüzle,

ELİMİZ ŞİFA KAYNAĞI

Resim
1- Baş parmak altı: Bu noktaya basarak tiroit bezinin fonksiyonunu iyileştirebilir, ayrıca öksürük ve nefes sorunlarını çözebilirsiniz. 2- Baş parmak ucu: Bu nokta depresyonu, heyecan ve stresi gidermeye yardımcı olur. Ayrıca baş parmak ucuna nokta masajı mide, pankreas ve baş ağrılarını iyileştirir. 3- Şehadet (İşaret) parmağı: Eğer böbrek ve idrar kesesi gibi hastalığınız varsa bu noktaya etkili masaj yapılması tavsiye edilir. Bu yöntemle bel ve kas ağrılarını, mide yanmasını ve diş ağrısını da azaltmak mümkündür. Heyecandan ve ruhsal gerginlikten kurtulmaya yardımcı olur. 4- Orta parmak: Bu nokta karaciğer ve safra kesesinin faaliyetlerinin düzenlemesinde yardımcı olabilir. Eğer kendinizi aciz ve sinirli hissediyorsanız bu noktayı kullanarak ruh halinizi düzeltebilirsiniz. Buradaki noktaya masaj yapmak görme keskinliği ve kan dolaşımının iyileştirilmesi için faydalıdır, o migreni ve adet ağrılarını da hafifletebilir. 5- Yüzük parmağı: Bu nokta akciğer ve kalın bağırsağın

Annelik

Resim
Annelik bebeğin rahme düştüğü andan başlayan ve ölene kadar süren bir maraton koşusudur. Bu süreçte hiç nefesin kesilmeden koşarsın. Çok yorar bazen çok zorlar ama koşmaya devam edersin. Hem de gönüllü olarak. O süreçte her şey olmak zorundasındır. En çokta örnek olmak zordur, hata yapma lüksü yoktur, yoksa iki kere üzülürsün. Yeteneklerini geliştirmek zorunda kalırsın. Çünkü aynı anda birçok şey yapmak zorundasındır. Birçok yeni meslek öğrenirsin, öğretmen, şoför, temizlikçi, aşçı, hemşire daha birçok şey olursun. Uykusuz geceler bekler seni, genellikle de ertesi gün çok önemli bir toplantın olur ama asla çocuğundan daha önemli değildir. Bu arada bütün bunların içinde eş olduğunu, işin olduğunu unutamazsın. En son kadın olduğunu hatırlarsın. Her an endişe etme gibi bir hastalığın olur, işin kötüsü bu hastalık iyileşmez. Hep merak edersin, hep korkarsın. Her zaman onun için en iyi şeyi yapmaya, en doğru kararları almaya çalışırsın. Tüm çabalarına rağmen yaptığın işin sonucunu gör

Her Şey Çok Güzel Olacak!

Resim
Vurdukça daha bir kenetleniyor insanlar. Ölmüyorlar, büyüyorlar. Toplumsal ayrıştırmacılık politikasına rağmen biz bir arada kalacağız. Siyaset öyle bir noktaya getirildi ki, insanlar siyasi görüşlerini özgürce paylaştıkları zaman sırf benimsediği görüşü kabul etmediği için çirkefleşen bir toplum olduk. İyilik er yada geç kazanır, herkes hayatına kaldığı yerden devam edecek ama tek farkla yitirilmiş olan umutlar yeşermeye başlayacak, gelecek nesillere nahoş bir anı olarak anlatılacak ama ders niteliği taşıyan bir anı ve her şey çok güzel olacak. Pegasus ve diğer Hava Yolu Şirketleri 6 mayıs ve öncesi, 20 ve 26 haziran tarihleri arasında erken alınan tüm biletleri kesintisiz değiştiriyorlar. Birçok tatil beldesinde oteller erken rezervasyon yapan kişilere para iadesi veya ileri tarihe rezervasyon gerçekleştiriyor. Bu bir milli seferberlik, Laik Cumhuriyetin var olma savaşıdır. Tebrik ederiz. Sayın Ekrem İmamoğlu 16 milyonun belediye başkanı olayım derken gönüllerin başkanı oldu.

Kötü Gününde Tanırsın İnsanı

Resim
Kötü gününde dostunu, iyi gününde hayatından sileceklerini görürsün. Dostluk unutulmayacak kadar güzel ve ender insanlarla yaşanacak kadar özeldir. Herkes ile dost olunmayacağını ise ancak zaman gösterir. Aslında çokta önemli değil insanların yanında olup olmamaları, bir insan tek başına da yaşayıp ayakta kalabilir ve zamanını geçirebilir. Eninde sonunda yanımızda kimse kalmayacak önemli olan sen kendini yalnız bırakma. Yanında olmak isteyen şartlar ne olursa olsun bir fırsatını bularak gelir, yeter ki istesin. Eğer senin için önemliyse mutlaka bir yolu vardır, eğer ki değilse bahanesi dünden hazırdır. Sevgi zor zamanda seni yalnız bırakmayan, arayıp soran, dertlerini, sıkıntılarını dinleyen, sana huzur verendir. Dar günümüzde yüzüstü bırakanın yanımızda da işi olmaz. Fazla ilgide, az ilgide boğar insanı. Karşımızdakinin ne kadar ilgiye ihtiyacı olduğunu çözebilmektir marifet. Sevdiğimiz için özgür de bırakabilmemiz gerek, sonuçta dünya sadece bizim etrafımızda dönmüyor. Ama

Fikri Olan Linçe Kalkışmaz

Resim
Fikirleri şiddet yoluyla susturmaya çalışmak ilkelliktir. Uygar insan ikna etmeye ve ikna edilmeye açık insandır. Linç kültürünü onaylayan kimse insani, vicdani, manevi hiçbir değeri olmayan kimsedir. Linç etmeyi kendinde hak görenler zavallılığının üzerine cila çekmiş kimselerdir. Gelişmişlik düzeyinin en geri ve vahşi biçimi olan linç girişimini şu veya bu biçimde meşrulaştırmak, mağduru sorumlu tutmak linçten daha kötü bir yaklaşım biçimidir. Suçlular suçlarıyla yüzleştirilmezlerse daha büyük suçlara hazır olunmalı. Altmışlı, yetmişli yıllarda pek çok zorluk ve yokluğa rağmen daha gelişmiş, eğitimli, öğrenmeye meraklı bir toplummuşuz. Şu andaki ilkel dili kullananlar o neslin devamı ve yetiştirdikleri. Ne oldu, nerede ip koptu, kırılma noktası neresiydi? Bu şuna benziyor; serbest piyasada her şey çürür ve pazar satılacak malı pazarlar. Şiddetsiz dil ve iletişim kendini bilmekle başlar. Biz kendimizi bilmeden başkalarını yargılamakla meşgulüz. Ne yazık ki bizi yönetenleri

Düşe Kalka Bir Hayat!

Resim
Yankıyı alıp evrene yansıtmak, bilmek bildirmek. Ruh ve şeytan savaşı. Ruhumuz olumlu düşünüp uyarırken, nefsimiz geçmiş, gelecek kaygı, korku hisleriyle andan koparır. Düşe kalka bir hayat, misafir geldik gideceğiz. Her şeyimiz ödünç. Düşüp kalkmalı ki bir çocuk anlamalı hayatın zorluklarını. Böyle büyümek iyide düşe kalka ölmek zor, zamanda kör topal gitmek zor. Evren çözmek yada fazla kafa yormak için değil, sakin izole bir hayat sürüp ölüm sırasını beklemek içindir. Önemsendiği oranda her söze doğru, yanlış, eksik, fazla milyarlarca cevap verilebilir hafızamızda fazlaca veri tabanımız var. Bilmediğim tek şey öğrenemediklerim, sonu olmayan tek şey bilmediklerimdir. Mutluluğumuz bugünü, anı yaşamaktadır. Günümüzde anı öldürüp bitirme gayreti içindeyiz. Dün dediğimiz bugün bitse de yarın gelse, geldi bu sefer bugün bitse de yarın gelse, yarında aynısını söyleyip anın tadına varmadan devam ediyoruz hayata. Mutluluk biraz olaylara değil bakış açısıyla ilgili, iyi bir yalancı