Kayıtlar

hoşgörü etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İnsanlar Kendilerinin Düşmanıdır!

Resim
Hepimizin kendi içimizde zayıflıklarımız ve alışkanlıklarımız var. Bunlar irade yolu ile aşılabilir ama yaşam ve ölüm gibi değişmez gerçekler de var. Fiziksel boyutuyla bizim nitelendirdiğimiz bir tanım olarak ben merkezcilik maalesef bize bu algı çerçevesinde hayatı yaşamayı öğretti ama bizim dışımızda ve kontrolü elimizde olmayan daha yüksek bir irade var. Kimileri öldürmek için savaşırken kimileri yaşatmak için savaşır. Bu dünyanın düzeni bu herkes kendi savaşına mahkum. Ne zaman ki ben merkezcilik ortadan kalkar aslında ortada bir savaşın olmadığı ve her şeyin olması gerektiği gibi olduğunu anlar. Teslimiyet, kabulleniş ve inancın gücü devreye girer o noktada dengeler değişebilir ama ben öylesine işlemiştir ki içimize bütün sermayemizi yıllarca bu tanıma yatırıp ondan vazgeçmek kolay değildir. Bu da yaşatmak için öldürmeye razı olmak gibi bir şeydir. Hayatın bir parçası rol yapmaktır. Gerçekten insanların yüzde yüz dobra davranarak toplum içinde var olabilmesi imkansızdır.

Bana Felsefe Yapma!

Resim
Doğduğunuz anda başka bir bebekle yer değiştirmiş olsaydınız nasıl bir hayatınız olurdu? ABD'de, Fransa'da, İngiltere'de veya Hindistan'da doğmuş olsaydınız şimdiki hayatınıza göre neler daha farklı olurdu? Değerleriniz, inançlarınız, tutumlarınız neler olurdu? Veya aynı toplumda daha zengin yada daha yoksul bir ailenin çocuğu olarak doğduğunuz bölgeden daha gelişmiş yada daha az gelişmiş bir bölgede veya farklı cinsiyette doğsaydınız hayatınız şimdi yaşadığınız gibi mi olurdu? Aynı eğitimi görebilir, aynı işe girebilir miydiniz? Aynı davranış ve tutumlara mı sahip olurdunuz? Kısaca aynı insan mı olurdunuz? Bunu düşünmek bireysel olduğunu düşündüğünüz bir çok şeyin büyük ölçüde toplumsal faktörler tarafından belirlendiğini anlamamıza yardımcı olacaktır. Felsefe, bilim, sanat üçlüsü bir toplumda birlikte değer görür. Bilimi öğrenilmeden ezberlenen formüllerden, sanatı sahte, zorlama, şiddet, öfke, entrika içeren dizilerden ibaret gören bir toplumun gençleri felsefe

Kendi Haline Bırakıp İzleyin...

Resim
Belki bir gün lazım olur diye kıyıya köşeye biraz mutluluk saklamalıydık. (İlhan Berk) Ya kalırsın yada yola devam edersin, başka seçeneğin de yok zaten. Hayattaki her şey uzaktan güzel gözükür. Bir sergiye gittiğimizde bile, uzaktan seyredildiği zaman daha iyi anlaşılabilir. Mutluluğa kendinden çok şey, başkalarından az şey bekleyerek ulaşırız. Uçmak için kuş olmaya gerek yok küçük sevinçler yeterli ki, sonuçta dertlerimizin yaratıcısı da biziz, dermanını bulacak olan yine biz. İçimiz bunu iyi biliyor ama bizler duymuyor, dinlemiyoruz. Dinlersek cevap gelecek, önce fark edeceğiz ve sonra düzelteceğiz, sürekli mutlu olmak yerine kendini mutlu etmeyi bilecek kadar zeki olmak yeterli bunu göreceğiz. Çünkü mutsuz insan yoktur, mutlu olacağına inanmayan insanlar vardır ve insanları yorgun kılan yaşamları değil işte bu taşıdıkları maskeleridir. İçi acı çekse de gülmeye devam eder insan, çünkü güçlü bir insanı asla üzemezsin ancak zannedersin. Artık böyle şeylere alıştık, bazen hiç

İnsan olmak eğitimle başlar...

Resim
Böcekler olmasaydı 50 yıl içinde yaşam sona ererdi. İnsan olmasaydı yaşam ve dünya kendini yenilerdi. Yaşıtlarından farklı gelişim gösteren çocuklar dışlanmaya çalışılıyor her fırsatta ve bu velilerle sınırlı değil maalesef. Halbuki bu çocuklar diğer çocuklara o kadar güzel değerler katıyor ki. Çocuklar dışlamıyor, yetişkinler yapıyor bu dışlamayı. Empati, farklılığa saygı, anlayış gibi değerleri önce yetişkinlere kazandırmaya çalışıyor çocuklar. İnsan olmak eğitimden başlar. Yardım severliğimizi, insanlığımızı, güvenilirliğimizi yani iyi olan her şeyimizi kaybettik. Bir kasvet ve bir karanlık var. Doğuştan sağlıklı olabilir çocuklarımız ancak Allah göstermesin ateşli bir hastalık, trafik kazası herhangi bir şeyden dolayı da daha sonra engelli olabilirler. Gerçekten garip bir millet olduk. Tamam çocuğum sağlıklı diye mutlu olabilirim ama hayat bu insanın başına her şey gelebilir.  Herkes haysiyette ve onurda eşittir. Aynı dışlanma bir yetişkine yapılmış olsa ne hisseder.

Hayatta milyonlarca gri var!

Resim
Kalmak zorunda olduğu yer gurbetidir insanın, gitmek isteyip de gidemediği yer sılası. Bazen de hem sılasından hem gurbetinden sıkılır işte en kötüsü odur. Kendi değerlerinden herhangi bir insan uğruna vazgeçtiysen, o insana dönüp iyice bak, artık ya her şeyindir yada hiçbir şeyin. Garantisi olmayan bir mutluluk için, hayatınızda kalıcı olan şeyleri yok etmeyin tek üzülen siz olursunuz. İnsanların işlerine geldiğin zaman senden iyisi olmaz, tersi bir durumda da değiştin kötüsün denir. Çünkü kullanıldığın sürece iyisindir ama sen bir talepte bulunmaya kalktığın an anlarsın gerçek yüzlerini ve menfaatler bitince her şey son bulur. Oysa ki herkes birbirine hak ettiği değeri verip saygı duysa, biraz da vefa olsa her şey herkes için çok daha güzel olurdu. 1 yılın değerini anlamak için, sınıfını geçemeyen bir öğrenciye sorun. 1 saatin değerini anlamak için, buluşmak için birbirini bekleyen aşıklara sorun. 1 dakikanın değerini anlamak için, uçak, tren, otobüsü kaçıran birine sorun.

Geçmiş bugünle, üzüntü neşeyle barışsın

Resim
Hz. Ömer iftar da bir yere davetlidir. Ev sahibi şerbete benzer bir içeceği Halifeye ikram eder. Hz. Ömer ilk yudum alır ve kaseyi bırakır. Ev sahibi, için Sayın Halife Hazretleri ballı sudur şifalıdır. Hz. Ömer, olmaz halkım çamurlu su içiyorken bunun hesabını kıyamette nasıl veririm. Ve içmez. Bu aralar en az rastladığımız şey merhamet, vicdan, dürüstlük. Merhamet ve vicdan gibi duyguları taşıyabiliyorsan ve insani değerlerini kaybetmediysen güzel ve iyi bir yüreğin var demektir. İnsanın hep ben değerliyim, ben güçlüyüm demesinin de bir anlamı yok. Eğer çevresindekiler ve sevdikleri bunu ona hissettirmiyor ve tam tersine değersizmiş gibi davranıyorlarsa kendi kendine telkini onu ya daha çok yalnızlaştırır, ya daha çok bencilleştirir. Sonuçta iyiyi iyi yapan, kötüler karşısında onun iyiliğini görebilenlerin varlığı ve onayıdır. Kimileri vardır iki betonu bir araya getiremez. Kimileri vardır iki kıtayı denizin altından birleştirir, üstünden birleştirir. Ne kadar değişirsen değiş,

Paranı cebinde taşı. Kalbin de değil.!

Resim
Çok zengin ama cimri bir adam, bir bilgenin yanına gidip nasihat almak istedi.  Bilge onu pencerenin yanına götürüp sordu, Pencereye baktığında ne görüyorsun? Yoldan gelip geçen insanlar görüyorum. Bir de yolun kenarında oturmuş dilenen fakir bir adam var. Bilge, başka bir odaya gidip elinde büyük bir aynayla döndü. Peki bu aynaya baktığında ne görüyorsun? Kendimi. Yani artık başkalarını görmüyorsun! Farkında mısın, pencere camı da aynı da maddeden, yani camdan yapılmıştır. Ama aynanın camının üstüne incecik bir gümüş tabakası kaplandığı için, ona baktığında kendinden başkasını göremiyorsun. İşte, insan kalbi de cam gibi aslında şeffaftır, başkalarını görmemize engel değil vesile olur. Onlara merhamet besleriz o zaman. Ama ne zaman ki altın gümüş gibi dünya süsleriyle kalbimizi kaplarsak o zaman sadece kendimizi görürüz. Kalbimizden de merhamet çekilip atılır. Yapman gereken şey kalbini temizlemek. Altınları ve gümüşleri cebinde taşı, kalbinde değil. O zaman bencillikten kurtu

PİSAGOR'UN ADALET KUPASI

Resim
PİSAGOR KUPASI (Adalet kupası) Ünlü matematikçi Pythagoros (pisagor)'un yaklaşık 2500 yıl önce icat ettiği ters çan biçimindeki bu kupa, ilginç bir özelliğe sahiptir. Kupanın altı delik olmasına rağmen içindeki sıvı asla dökülmez. Ne zaman ki kupaya doldurulan sıvı, kupanın sınır çizgisini aşarsa o zaman içindekiler son damlasına kadar akıp gider. Kupaya adalet kupası ismini veren filozof, belki de bu kupa ile şunu söylemek ister; "İnsan bazen yaşamın sundukları ile yetinmeyi bilmeli, zira daha fazlasını arzularken elindekiler de kayıp gidebilir." Toplumsal olarak insanlık çöktü. Bir de ekonomik olarak çökerse ne olur meçhul. Bütün kötülükleri insan yaptığına göre epeyce tecrübeye sahip.! Bugün haberlerde bir intihar vakası gördüm. Sokaktaki kameralardan birinden alınmış görüntüler. Adamın biri yerdeki yuvarlak ağır kanalizasyon kapağını açıp içine atlayarak intihar etti. Belediye ekipleri suyu boşalttılar, ama ulaşamadılar. En son yolu kazdılar ve cesede ulaş