Kayıtlar

2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

En belirgin şeyimiz yüzlerdeki mutsuzluk!

Resim
Çınar gibi ayakta durmasını bilene fırtına da olsa bir şey olmaz. Bir rüzgar da bizim için esse; acıyı, kederi, üzüntüyü, kalp kırıklığını alıp götürse.  Bakış açısı farklı insanlar, hiç kimsenin bakmadığı, görmediği açılardan bakan ince bir zekaya sahip insanlardır. Bazen insanları inceliyorum da, ben de dahil bezmiş, vazgeçmiş bir halimiz var, devamlı kaygı halindeyiz. Ne olacağım, işim ne olacak, çocuklarım ne olacak zaten bir sosyallik yok bir de üzerine kaygı, artık normal insan göremiyorum, ya aşırı varlıkla şımarmış yada aşırı yoklukla kaygı halinde insanlar. Olmayan da sadece maddiyat kısmı değil üstelik, gelecek, eğitim, yaşam kalitesi, her şeyde kaygı halindeyiz, yaşamaktan ruh sağlığımız bozulmuş durum da. Neşemiz, umutlarımız, gülücüklerimiz çalınmış sanki. Acaba ufukta aydınlık günlerimiz var mı diye merak etmemek elde değil. Çünkü insanlar yarını düşünemiyor, bir endişe, bir belirsizlik, sinirler gergin, kimsenin kimseye tahammülü yok. Artık yabancılaşmışken ülkemize, düş

Yaşam bir nehir gibidir öylece akar...

Resim
Yaşlılık insanın hayatının en güzel dönüm noktası. Her yaşın bir güzelliği, her yaşın bir oluru var. Her yaş bir tecrübe, her tecrübe bir olgunluk getiriyor hayatımıza. Ve hayatta olurları olmazlarıyla birlikte sunuyor elimize. Hal böyleyken dış görünüşün bir önemi yok. Kişi nasıl rahatsa onu yapmalı, nasıl mutluysa öyle yaşamalı, bir kere geliyoruz dünyaya ama bir kere de ölüyoruz. Başkalarını dinleyemeyecek kadar hızlı geçiyor zaman. Allah'ın bizlere emanet olarak verdiği bedenin kıymetini bilelim ve gerçekten mutlu olmak için yaşayalım, başkalarını mutlu etmek adına kendi mutluluğumuzu heba etmeyelim. Bu can, bu beden bizim ve nasıl rahatsak nasıl mutluysak öyle yaşayalım. Olgunluk yaşanan olayları tecrübe etmekle oluşur. Hep gülen biri, gözyaşının yanaklara değil yere düştüğünü sanır. Bir gün hepimiz toprağa teslim olacağız, önemli olan hayatımıza bir ömür sığdırabilmek. Kimimiz yaşlanıyoruz, kimimiz daha gençliğimizin başında göçüp gidiyoruz. O yüzden keşkelerimizi bir kenara

Her Şey Sende Başlar Sende Biter!

Resim
Yaşam bir armağan, kendi kişilik özelliklerimizi anlayıp yaşamımıza ona göre yön verirsek bu değerli armağanın hakkını vermiş oluruz ama bu duygunun gelişmesi iyi veya kötü yaptığın her şeyin sorumlusunun kendin olduğunu kabul etmekten geçiyor. Yaşadığın hayatın sorumlusu sensin, başkalarını ne suçla, ne de yücelt. Her şey sende başlar sende biter! Kusur bulmak çok kolaydır, zor olan insanın kendi hatalarını, kusurlarını görebilmesidir. Bunu yapabilen insanlar, iyi yürekli, iyi niyetli olur ve hep bardağın dolu tarafını görürler. Olumlu, yapıcı, uzlaştırıcı, yüceltici, pozitif bir durum sergilerler. Özgüveniniz daima olsun bırakın aptal, bırakın küstah desinler. Ezik insan olmayın hayat bunu kaldırmıyor. Ayrıca özgüven yükseltme eğitimleri de boşuna verilmiyor, önemli olan beyni çalıştırmak. Her ne konu olursa olsun eleştirebilmeli, eleştirilebilmeli insan ve aynı zaman da özeleştiri de yapabilmeli. Özeleştiri yapabilmek kendimiz için önemli sadece aptallar bunu yapamazlar. Zeki insanl

Hayat seçer sen yaşarsın...

Resim
Hep meşgulsen, hiç müsait olamazsın. Hep zamanının olmadığını söylersen hiç zamanın olmaz. Hep yarın yapacağım dersen yarın hiç gelmez. (Herakleitos) Hayatımda tek bir sayfayı bile koparıp atamazken bütün defteri ateşe atabileceğimi fark ettim. Hayat giden her şeyin yerini dolduruyor ve devam ediyor. Cesaretle başarı yarı yarıya, korkarak yaklaştığın şeylerden sonuç gelmiyor. Derin duygulara sahip olan insanların acıları da büyük olduğu için yalnızlığı seçiyorlar. Yalnızlık kendinle, duygularınla, düşüncelerinle baş başa kalmak ve kimsenin bunları kirletmesine izin vermemektir. Doğru bildiğini yap ama sonu ne olursa olsun ben yaptım diyerek ayakta dur ve bak yanında kim var, kim kalmış? İnsanları yücelten gerçek meziyet karakterli bir duruştur, rüzgar ne yöne eserse o tarafa dönmemektir. Varlığın ile evren de bir boşluğu doldurup, evrenin varoluşunda bir katkı da bulunuyorsun. Evrenin yaşamın boyunca sana ihtiyacı var. Çünkü evren için önemli olduğun için varsın. Önemin bittiği zaman d

Denizin Fırtınası Gemilerin Batmasına Sebeptir!

Resim
Türk ulusu büyüktür. Özgürlüğü ve barışı sever. Canı pahasına da olsa Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşatacak güçtedir ve yaşatacaktır. Cumhuriyet, etnik kökeni ne olursa olsun tüm yurttaşlarını Türk Ulusu çatı kimliğinde birleştirmiştir. Can yakmayı seven bir millet değiliz ama söz konusu Vatan olursa dünyanın şah damarını keseriz. Bu millet vatan savunması denildiğinde hemen birlik ve beraberlik içinde olur. İşte yüzyıllardır ayakta kalması bu sebeptendir. Vatan vatan oluncaya kadar çok yiğidin başını yedi ama toplum şu an cahiliye dönemleri gibi karmakarışık. Sokrat, "İnsanlara hep iyi örnek gösterin, kötü örnek gösterirseniz ona da özenirler" der. Yanlış bir sistem üzerine kurulmuş düzende yalnızca doğrular yasaklanır. Çünkü sistemi yıkacak en büyük tehlike doğrular ve onları savunanlardır. Ama ayrımı iyi yapmak gerekir. Çünkü her doğru yasaklanır ama her yasaklanan da doğru değildir. Düşünemeyen kafaların, sığ düşüncelerin yalanı ve palavrası çoktur, sorgulamayan bir millet

Hayat çok kısa! Hiçbir şeyi takma kafaya!

Resim
Zaman insanın önüne neler neler getiriyor. Kim var diye sağa sola bakmayıp, BEN VARIM diyecek ve yürüyeceksin. Önce sen kendine inanacaksın sonrasında başkaları da inanacaktır nasılsa. Düşünceler gözden geçirilip, yanlışlar tespit edilirse değiştirmek daha kolaylaşır, kendimize yalan söyleyemeyiz çünkü. Hayatın zorluklarına rağmen mükemmeliyeti aramak hakkımız ve elimizden geldiği kadar iyi, kaliteli yaşamaya çabalamalıyız. Ölüm gibi bir acının bir gün sonrasında duyduğu espriye gülebiliyorsa insan her şeye alışır. Tabii bunların adı alışmak olabilir, arsızlaşmak olabilir, güçlü kişilik olabilir vs. Zordur hayat işte insan her şeye hazır olmalı. Yenilgiler olmasa hep biz başarılı olsak ne tadı çıkar hayatın, bizi kamçılayan yenilgilerdir. Kendin olmayı öğrenerek, aklını ortaya koyarak, kendini eğiterek her şeyi başarabilirsin ve kendini geliştirdiğin, kendini bulduğun, kendini tanıdığın sürece güçlüsün. Ben sahip olduklarımın tadını çıkarmayı öğrendim, sahip olmadıklarımın acısına ayır

Cehennem Kötülerin Cenneti!

Resim
Kimileri çok genç ölür, kimileri de çok erken, keşke zamanı gelince eceliyle ölebilse insanlar. Kaçış yok yüzleşeceksin kendine hesap vereceksin ve göz ardı ettiğin vicdanın geçit vermeyecek bazı şeylere.  İnsanoğlu doğanın virüsü dersek yanlış söylemiş olmayız. Çocukların öldürüldüğü bir dünya da insanlıktan söz edilemez. Emperyalizm, kapitalizmden kurtulduğu gün insanlık kendisiyle barışacak. Şu an yaptığımız tek şey birbirimizi ortadan kaldırmak. Oysa ki öldürmekle dünyayı değiştiremezsiniz. Ancak beyinleri bilgi ile doldurursanız insanlar cahiliyeden kurtulur. Uygarlık, uyumluluk, hep birlikte yaşamanın huzuru ve evrensel bir dünya hakimiyeti ile sağlanır. Çözüm yoksa ölüm var, savaş isteyenlerin sesi barış isteyenlerden çok çıkıyor. Dünya da var olanı yok edecek bu zihniyet oldukça barış çok zor. Sizden, bizden muhabbetine girildiği sürece sonuç hep aynı olacaktır.  Kimisi bombalar yağdırır insanlar ve insanlık ölsün diye, kimisi de bombaların kalıntılarına çiçek eker, çiçek büyüt

Aşkı bulunca uyandırın...

Resim
Sadece üç günlük ömrü kalan kelebek, papatyaya aşık olur. Ancak öleceğine saatler kala seni seviyorum der papatyaya. Papatya sadece bende diyebilir ve kelebek ölür. Ona sevdiğimi neden zamanında söylemedim diyen papatya üzüntüsünden hasta olur. Yapraklarını dökmeye başlar. Döktüğü her yaprakta seni seviyorum der. Sonunda papatya da ölür. İşte o günden sonra birbirine sevdiğini söyleyemeyen herkes papatyaya sorar seviyor mu? sevmiyor mu? diye. Kimilerini ölene dek unutamaz sevginin vücuttan ibaret olmadığını kaybedince anlarız. Geriye dönüp baktığımız da anımsayacağımız tek şey bize neler hissettirdikleridir. Hayat bazen insanları birbirleri için ne kadar çok şey ifade ettiklerini anlasınlar diye ayırır, sıkıntı kalbinizin diğer yarısı değil sıkıntı yaşadığınız partnerinizdir. Aşk saf, samimi, su gibi berrak olmalıdır. Eğer bir tarafta bulanıyorsa aşk ya yeteri kadar sevmiyordur, yada bugün olmasa da en kısa sürede bitecek bir ilişkidir. Eğer denginizi bulursanız yaşadığınız aşk kurutma

Hayatımızın sonunda kendimizi alkışlayabilelim

Resim
Çocukken hissettiğimiz, yaşadığımız masumiyeti büyüdükçe maruz kaldığımız kötü deneyimler, tecrübeler, arkadaşlıklarla yitiriyoruz. Gönül gözümüz hayatın bize sunduğu saçma sapan oyuncaklarla köreliyor. Zaman içinde pek çok manevi duygular benliğimizi, ruhumuzu terk ediyor. Mutlu olmayı, sevgiyi, şefkati unutuyoruz. Yada çocukluk duygularımızı, saflığımızı, temiz yüreğimizi, olgun yaşlarımızda yaşamaktan çekiniyor veya korkuyoruz. Aslında bırakacağız korkularımız bizden korksunlar, yaşlanacak olan sadece bedenlerimiz olsun, ruhlarımız özgür kalsın, hep çocuk kalalım saf, temiz ve sevgi dolu. Hayatı öyle bir yaşayalım ki sonunda kendimizi alkışlayabilelim. İnsan kendisinin farkına varırsa, başlı başına bir dünya olduğunun, bu dünyanın içinde bir çok güzelliği barındırdığının da farkına varacaktır. Kendinden yola çıkarak her bir insanın da farklı bir dünya olduğunu ve herkesin içinde farklı bir bilge olduğunu da anlayacaktır. İdam sehpasındaki Temel'e sorarlar; son isteğin nedir? Ha

İnce Düşünen İncinir

Resim
Biz çok düşünüyor, ayrıntılara fazlaca dikkat edip kendi kafamızın içinde her gün mahkeme kuruyoruz, oysa ki baktığımızda insanlar bizim gibi gözükmüyor, böyle olunca da kendimizi gereksiz yere üzüp, ince düşünüp, sık dokuduğumuzu görüyoruz. Zaten evren her şekilde yapacağını yapıyor, onun için ayağa kalkıp kendimiz için bir şeyler yapmamız gerekiyor. Bazen hayat dereden paça sıvayarak geçmeye benzese de ömür paça sıvayarak gitmez. Güvenlerimiz ömürden çalıyorsa bir anlamı yok ama güvenmek ihtiyaç ve kaçınılmazsa boşa çıkaranları boş verelim bu boşa ağlamak olur ve mutluluğumuzu öldürür. Çünkü insanlar bencil, kıskanç, anlayışsız ve tehlikeliler. Ya ince düşünüp zaman zaman incinip, kırılacağız ya da çoğunluk gibi kaba saba, sinsi, çirkin, zalim, kötü olacağız. Maalesef insanların geneli kaba saba, kibirli, bencil, sorumsuz ve saygısız, işlerine nasıl geliyorsa öyleler. İnce düşünce her insana nasip olmayan bir nimettir. Kendisinde ince düşünce olan kişi kimseyi kırmadığı için kaybetmi

Herkes Her Şeyi Yapabilir

Resim
Kötüler olmazsa iyileri nasıl anlayacağız. Tatlı su ile tuzlu suyu nasıl ayırt ederiz. İnsanların psikolojik durumları yere ve duruma göre değişiklik gösterebilir. Keşke insan insanın halinden anlayabilse. Evrensel suçları ve kötülükleri bir yana bırakacak olursak iyilik ve kötülük görecelidir aslında. Bir insanın tutunabilmek adına verdiği savaşımın birden çok bedeli vardır, bu bedellerden birisi de başka insanların zarar görmesidir, kabullenmekte zorlansak da bu doğanın bir yasasıdır. Güçlü olabilmek ve güçlü kalabilmek diğer insanların zayıflıklarından geçer. Büyük balık küçük balığı yutar kuralı. İnsanı motive eden etken rekabettir. İnsanlık tarihi bu acımasız ilke üzerine yazılmıştır. Bu rekabete dayanamayanlara ise mazlumluk edebiyatı kalmıştır. Kötüler genelde vurdum duymaz ve umursamaz olurlar, kafaya pek takmazlar, böylece ömürleri de uzun olur. Üç maymunu oynayamadıkları için iyiler kaybedip kötüler kazanıyor. Hassas yapıda olmak vücudun tüm sistemini etkiliyor. Sınav dünyası

Dipte Tanırız Herkesi

Resim
Yalnız mücadele etmeyi öğrenmeliyiz, çünkü bizimle beraber yola çıkan hiç kimse bizimle beraber o yolu bitirmeyecek. Dibe vurmak, kötü duruma düşmek, perişan olmak, batmak, yıkılmak hiçbir şeyinin kalmaması sonun gelmesini ifade eder ki, artık nasıl yaşayacağına dair bir zaman kalmamıştır. Önce en yakınındakiler terk eder sonra etrafında kimse kalmaz. Dipte tanırız herkesi. Hiç kimse düşmeden neyin ne olduğunu bilemez. Dibe vurmak bazıları için öğrenme noktası, bazıları içinde hayatın sonudur. Önce yaşamın yaşama biçimi zorluğunu görürüz sonra zamanla alışırız. Kaybetmemek, başaramamak imkânsız değil, sadece azim ve çabayı daha çok göstermek gerekir. İnsan düşe kalka büyür, hayattan ders çıkartır, aynı hataları yapmamaya özen gösterir. Dibe vurmak, eski hayatın bittiği yeni hayatın başladığı andır. İnsan iç huzurunu bulduğu zaman kötü fırtınalar karşısında bile kolay kolay eğilmez. Ama yol temizlemek için gelmiş olan fırtınayı da diğerlerinden ayırt etmek hep çok zor olacaktır. Her fır

Bilginin Sınırları Yoktur

Resim
Bilgilerin doğruluğu ya deneysel bulunur ya da yaşananlardan elde edilir. Bu süreklidir. Doğrular bir süre sonra şartlar değiştiğinde yanlış olabilir bunu da yeni bilgiler ortaya çıkarır.  İnsan gerçek bilgiye gözlem ve deney yaparak ulaşır, gözlem ve deney olanağı yoksa gözlenmiş ve denenmiş bilgiler rehberliğinde kuramsal ve mantıksal izahlar yaparak ulaşır. Buna en iyi örnek atom çekirdeğidir. Mikroskop altında görülmez, bizlerin atom çekirdeğiyle ilgili gördüğümüz fotoğraflar kuramsal görsellerdir ama biz atomu hissedebildiğimiz için kuramsal atom varlığını ve görselleri gerçek kabul ederiz.  Bilinçsel örüntülerin verimli olmasının nedeni iyice belirlenmiş örüntüleri başka olaylara nakledebildiği içindir. Örneğin yapay zekayı insan zekâsı karşında bir adım öne çıkaran bu örüntüleri depolama ve işleme hızıdır.  Bilginin cehaleti. Bazen bilmek körü körüne gittiğimiz bir yoldur, çakıl taşlarıyla dolu olsada bildiğimiz için yürürüz bu yolu, oysa bilmediğimiz öyle çok yol var ki, farklı

Huzurun Senfonisi

Resim
Hayat bazen "Neden ben?" sorusunu sormadan yol almaktır. Ve sabır; yüzünü ekşitmeden acıyı yudumlamaktır. Hayat tesadüflerdir. Hiç beklemediğiniz bir anda karşınıza çıkan biri, başınıza gelen bir olaydır. Bazen bir taksi şoförü, bazen yağmurdan kaçan biri, bazen de hiç beklemediğiniz bir yerde güzel bir konser dinleyebilmek. Aslında gülümseyebilecek bir ruh haline sahip olduğunuzda hemen hemen her şeydir. İçinde yeterince ışığı olan insanlar da karışır kalabalığa. Aydınlanmak için değil aydınlatmak için. Kişi ışığını karartmayı bilmelidir, böceklerden ve hayvanlardan kurtulmak için. (Gerçi bu hayvanlara hakaret oldu gibi biraz) İnsanlar ışığın çevresinde toplanırlar daha iyi görmek için değil daha iyi parlamak için. Kimi insanlarda ışığın çevresinde tıpkı güneş enerjisi gibi enerji toplayıp diğer tarafa faydalı enerji vermek amacıyla bulunurlar. Bazılarında bu olay doğuştan Allah vergisi, bazılarında da başkalarından ışık alarak bu süreci idame ettirerek devam eder. Bana ısı

Düşündüğünü Çekersin

Resim
En çabuk unuttuğumuz şey kendimize verdiğimiz sözü tutmak. Elinden gelini yapan ve elinden geleni yine yapmayan insandır sonuçta. Kaybedilen eşya, para, her türlü acı zamanla unutuluyor ama kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırladığımız da insanın içini acıtıyor. Her karanlık şafağın tohumlarını içinde taşır, her aydınlığın bir zifiri karanlığı olduğu gibi. Ne ararsak yüreğimiz de, kendimiz de buluruz. Kaçtığımız her ne ise bizden önce gider sığınacağımız, gitmek ve ulaşmak istediğimiz yerlere. Hayat bu hiç belli olmaz sana okyanusu geçirtir bir şey olmaz da, bir göl de boğulursun şartlar neyi gösterirse artık. Kendi değer yargılarımız ve kendi doğrularımız içinde. Madendeki kömürü ararken maden, ekmeğimizi ararken ekmeğiz. Zor olsa da zorlukların meyvesini almak gerçekten güzel olan. Aklından geçen düşünce, ağzından çıkan bir söz tüm dünyayı dolaşıp yine sana gelir. Vicdan ve akıl insana yön veren ilahi bir pusula ama vicdan tarafına gelince şekil değiştirmeyecekse. H

Vicdan Güzel İnsanda Bulunur

Resim
Vicdan ahlaklı, erdemli, inançlı, dürüst ve kişilikli insanlarda bulunur. Keşke herkesin ömrü vicdanı kadar olsaydı. Hayatınızda merhametli insanlara yer verin, onlar üzseler bile istemeden üzerler ama gönül almasını da bilirler. Karşılıksız hiçbir şey yok, her şey er ya da geç bize tekrar geri döner. Vicdanlı ve dürüst olmak hesaplı olmaktan iyidir, hesap insanı makam sahibi yapar ama vicdan daha önemli bir işe yarar insanı insan yapar. İnsanlar kötülüğü arzuları kuvvetli olduğundan değil vicdanları zayıf olduğundan yaparlar. Vicdanen yanlış olan hiçbir şey bir insana kendini iyi hissettirmez aslında. Önceleri herkes birbirine iyi geldiğini düşünür ve bir yola çıkar, zamanla çıktığı yolda bir bakar tek başına ilerliyor. Bu arkadaş, dost, sevgili ya da eş olabilir. İyi gelmenin bile bir zaman aşımı var. İnsan insanın sevgisine, saygısına, alakasına ihtiyaç duyar. Vicdanını kaybeden huzur aramasın. Vicdan kişinin en büyük yargıcıdır. İnsanı tanımlayan şey ahlak anlayışıdır. Ahlakı güzel

Yoracaksa Yalnız Yürüyeceksin

Resim
Kendini sevmeyi öğrendikçe, kendini tanıdıkça tek başına olmayı seçersin, bu insanları sevmiyorsun anlamına gelmez sadece kendinle çok mutlu olduğunu gösterir. Başkalarıyla görüşeceğin zamanda da istekle bir araya gelirsin. İnsan çevresinde insansı fıtratını bozmamış vicdanlı insan bulamayınca yalnızlaşıp yalın oluyor. Sonra sessizliğe ve huzura alışıyor, hayata bakış acısı değişiyor, mutlu olduğu şeyler değişiyor, azda olsa onunla aynı bakış açısı olan birkaç insan oluyor hayatında bu da hayatına yapılan temizlik gibi oluyor. Kişi insanlara önyargılı davranmayıp onları oldukları gibi kabul ederse, tanıdık, arkadaş ve dostu ayırt edip ona göre gerekli mesafeyi koyarsa, hem insanlar hakkında gereksiz hayal kırıklıklarına uğramaktan kurtulur, hem de bu tür negatif duygulardan arınır. Sonuçta yaşamın içinde olmak zorundayız inadına da olsa. Anlayamadığımız şeylerden bir tanesi de beş dakika yalnız kalıp kendimizi dinlememizin bize ne kadar fayda sağlayacağını bilmiyor olmamızdır. Oysa ken

Sen Değiş Dünyan Değişsin

Resim
Hayattan tat almak için kendine ne yaptın? Devamlı bir beklenti ve istek içinde olduğumuzdan yaşamın bize vermek istediklerini alamıyor, anlayamıyoruz. Hiç kimseden hiçbir şey bekleme, kimseyi düşünme, kendini sürekli sorgulamaktan vazgeç, kendini sev, kendine değer ver, kendini sevindir, spor yap, yüz, yürü, gez dolaş, vicdanınla barışık ol, vicdanını rahatsız eden hiçbir şey yapma, dünyanın tadını çıkarmaya bak, kimseye dokunma, kimsede sana dokunmasın, seni rahatsız edenlerden uzaklaş, kendinle bol bol konuş, kendine değer ver, kendinle barış böylece hayattan yavaş yavaş tat almaya başlayacaksın. Düşüncesiz kararlar alıp pişman olacak şeyler yapma, kimseye güvenme, borç verme, sırrını anlatma, çıkarlar bittiğinde herkes sırtını döner. Kendimden başkasına fazla değer vermemeyi, kendim için yaşamayı, kimseye bağlı kalmamayı, birine güvenmenin kendime yaptığım en büyük saygısızlık olduğunu, bazı tecrübelerin çok pahalı olduğunu, her söylenene inanmamayı öğrendim. Herkesin işine yaradığ

Fazla Tahammül Fedakarlık Mıdır?

Resim
Senin tahammülün karşı tarafın iştahını arttırır ve daha baskın olmaya yeltenir. Bu yüzden tahammül kapısını kapatıp çat kapı gitmek gerekir. Kibarca fedakarlık, aslında aptallıktır. Fazla tahammül soytarıyı kral yapar. Tahammül sabrın taşmasını demlemektir. Kendine değer vermeyi ve kendini sevmeyi unutmaktır. Fazla tahammül fedakarlıktır ama hep senden gider. Kendi kul hakkına girmektir. Her şey karşılıklı olmalı bunu şimdi uygulamak yıllar sonra anlamaktan iyidir. Fazla tahammül enayiliktir, zamanında çok tahammül ettim biliyorum, tahammül gösterdiğin kişi bunu enayilik olarak görüyor. Fazla tahammül yavaş yavaş kendi canına kıymaktır. Sesi çıkmayanın canını çıkarırlar. Kendine Haksızlıktır. İnsan hayır sözünü lugatına yerleştirmeli yeri ve zamanı gelince de kullanmalı. Fedakarlık diyerek taviz verilir, taviz verdiğin iki katı fazlasını yapar, her şeye tahammül edilmez, hayır demek gerekir. Değmez kendinizi yıpratırsınız. İkiside farklı kavramlar ama işin içine fazlaca tahammül etmek

Tüm Servetin Bir Kefen

Resim
Karun da olsan tüm servetin bir kefen. Yeri ve zamanı geldiğinde herkes nasıl geldiyse öyle de gider. Bugüne kadar yaşamış en varlıklı adam Büyük Mali İmparatorluğu Kralı Mansa Musa imiş. Musa 1312 yılında Büyük Mali İmparatorluğu’nun kralı olup, hüküm sürdüğü dönem içinde dünyanın en zengin altın rezervlerine sahip ülkelerinden biri Mali İmparatorluğu imiş. Kral Musa iktidara geldiğinde Avrupalı medeniyetlerin birçoğu iç savaşlar ve kıtlıkla uğraşıyormuş. Musa’nın krallığı günümüzdeki Mauritanya, Senegal, Gambia, Gine, Burkina Faso, Mali, Nigel, Nijerya ve Çad topraklarını kapsıyor. Efsane Kral’ın 1324 yılında çıktığı hac seyahatinde yaptığı altın bağışları nedeniyle altının değerinin düştüğüne inanılıyor. Hac görevi için Mekke’ye doğru yola çıkan Musa Mansa’nın, 60 bin kişi ve fakirlere dağıtılmak üzere 80 devenin taşıdığı 2 tondan fazla altını içeren bir kervanın başında Kahire’ye gittiği ve pek çok altını hediye ederek harcadığı iddia ediliyor. O yıllarda altındaki değer kaybının v

Hayat Kitap Yaşam Masal

Resim
Hayat bir kitap yaşam bir masal. Kendinden başlamak için kendine gelmeli insan, olduğu yerde kendine gelemez çünkü. Umut var olan yaşam kaynağımız, hayata tutunabilmek için vardır ve her gün yeni bir başlangıçtır. Mücadeleye öyle dalmışız ki küçük ayrıntıları kendimizi unutuyoruz. Hayat çok kısa, üzülmeye her konuyu dert etmeye değmez, yaşamak için çalışıyoruz, çalışmak için yaşamıyoruz. Hayat; Yaşamayı, Mutluluk; Gülümsemeyi, Sevgi; Hak etmeyi, Vefa; Hatırlamayı, Dostluk; Paylaşmayı bilen için vardır. İnsanın yaşamı bir romanın konusu olabileceği gibi, romanlar da bir insan yaşamını anlatır. Sevinçle coşup kabaran, hüzünleri derinliklerin de saklayan bir deniz gibidir. Zamanla en doruk noktalarına çıkılan, zamanla da eteklerine zor tutunulan bir dağ. Piknik yapmaya uygun yerleri, bataklık halini almış yerleriyle uçsuz bucaksız bir ova. Yani hayatımız dağları, denizleri, ovaları ve şekilleriyle kocaman bir haritadır. Küçük, büyük hataları olmayan var mıdır? Hata yapmadan nasıl doğruyu

Hak Verilmez Alınır

Resim
Hak Verilmez Alınır. Verilen hak geri alınabilir mi? Geri alınacak haklar var, alınmayacak haklar var. Hakkın kimden alındığına bağlı. Nankör çıkarsa nereden dönersek kardır. İsteyerek ya da istemeyerek verilen ve alınan haklar çoktur. Akıl vidanı adalet terazisinde değerlendirip ona göre güncelleme yapılabilir. İlahi adalet ile evet, hak etmediği bir şey verildiyse geri alınır. Sadistçe ve kibirli bir şekilde ben merkezcil ve insanlık dışı bir şekilde kullanılıyorsa alınır. Özellikle kendi geçmişindeki olumsuzlukları, cezaları, suçu olmayanlara, mazlumlara karşı zulüm olarak kullanıyorsa bu kim olursa olsun hak geri alınmalıdır. Şartlar oluşmuşsa hak etmeyenden hemen alınmalıdır. Alınır kanunlar bile değiştirilip verilen haklar geri alınıyor. Kişisel olarak yıllarca verdiğim hakkımı geç akıllandığım için hak etmeyenlerden artık almaya başladım. Sen değiştin diyorlar, bende öyleyse ne mutlu bana demek başarabilmişim, diyorum. Layık değilseler hakları alınmalı ellerinden. Ama hak ettiği

Güzel Bir Esinti Bırak Arkanda

Resim
Yaşamak bir uçurumun yanı başından geçen daracık bir yol. Yaşamın bir yanı uçurum ve bir yanı hayat. Seçim bazen bizim elimizde, bazen başkalarının. Her an bitebilir veya başlayabilir. Tecrübe aklın hocası düşüncenin de rehberidir ve hayatta en zor kazanılan şeydir, tecrübelerle doludur yaşadıklarımız ve her gün bize ders olur, yokuşlar, engeller ama yine de pes değil ders olur. Kendimizi anlamanın en iyi yolu başka şeylerle kurduğumuz ilişkilerle olur. Bir köşe de oturup kendimizi düşünerek anlayamayız. Ancak bir şeylerle uğraşırken, yaparken, fikirler üretirken kendimizi gözlemleyebiliriz. Çünkü yalnız başımıza değiliz, her şey ile birlikte yaşıyoruz. İnsanlar 40 yaşına kadar kendi kitabını yazarmış ve geri kalan hayat da o kitabı okumakla geçermiş. Umarım bu kitapta güzel anılar birikir. Ne kadar erken anlarsak hayatı o kadar kolaylaşır ve dolu geçer hayat. Küçük şeyler birikir birikir kocaman olur. Biriktirdiklerimiz küçük de olsa hissederek, duyarak, koklayarak, dokunarak yaşadıkl

Mutsuz Ve Kötü Hissetmek

Resim
Hayatın anlamsızlığı konuşulanı anlayan tek canlı insan denilmesine rağmen konuşulanı anlamayan tek canlının insan olduğunu öğrenmekle başlıyor. İnsanlara mutlu olduğunuzu, işlerinizin yolunda olduğunu söylemeyin onlar güzel olan her şeyi bozuyorlar. Tadını çıkartırken bir başkasının gözüne batmayalım ki, hasetliklerinden her şey mahvolmasın. Bilmiyor insan, herkesi kendi gibi sanınca keşkeler çok oluyor yine de tecrübe deyip geçiyor. İnsanlar yaraya tuz basmaktan başka bir işe yaramıyor. İnsan neden kendisini sebepsiz yere kötü hissetsin ki? Yaşadıkları ağır gelir bazen, hep bir maske takmakmış gibi omuzlarda büyük bir yük, bir süre sonra taşıyamaz ezilip kalır o yükün altında. Kimse sebepsiz yere üzülmez, o hüzünlenmenin ardında mutlaka hikayeler vardır. Neden, niçin demeden her şeyi içimize atıyoruz, içimizdekileri de bir türlü dışarıya atamıyoruz, yaşadığımız her şey içimizde kalıyor. Keşke içimizde yarım kalan ne varsa bitirebilsek. Huzursuzluk halini bulabilmek için en kolay yol