Kayıtlar

din etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Teoloji Mi Felsefeyi Kapsar? Felsefe Mi Teolojiyi?

Resim
Felsefe bir bilim değildir, bütün bilim dallarına su taşıyan devasa bir nehirdir. Teoloji'ye din bilimi veya ilahiyat diyebiliriz. Basit bir denklem ile felsefe ve teolojiyi sorgulayanlar ile sorgulamadan inananlar olarak özetleyebiliriz. Dinde kalıplaşmış şartlar vardır, felsefe sorgular ve kalıpların dışına çıkar. İnancı zedelememek adına dinin felsefeyi engellemeye çalışmasıda normal. Herkes felsefeyi uygulayamaz. Birçok görünen, bilinenin, üstüne görünmeyen, bilinmeyenlerin de hesabını yapmaktır felsefe, oku öğren der dini temsil etmeye çalışanlar da bu yüzden felsefeyi engeller. Felsefe bilim dalı değildir. Din felsefesi de bilim dalı değildir. Teoloji diye bir şey sonradan uydurulan bir kavramdır. Eğer din bilim olsaydı amacından sapardı. Kanıt inancı öldürür, inanç gönülden bağlılık ile olur. Bilim ise somut olgular ile çalışır. Teoloji felsefenin konusudur ama sadece konuştuğu ve soru sorduğu bir alandır. Aslında din felsefesiyi de kapsayan geniş bir yelpazedi

Zorluğun Yarattığı Çukura Herkes Düşer!

Resim
Olay güç ve para. Doğada güçlü olan, hızlı koşan hayatta kalır. İnsanda güçlü ve akıllı olmak zorunda bu doğanın temel kanunu. İnsanlar daha önceleri yaşayan insanlar tarafından kurgulanmış, motive edilmiş, bazı amaçlara bağlanmış bir varoluş düzleminde bulunmaktadırlar. Oysa ki bilinmezliklerle dolu bir alanda yaşıyoruz. Ne yazık ki insanlar bir kısım insanların kişisel mutlulukları ve güçlerinin temini için yıllardır kullanılmaktalar. Bu agnostik alanda varoluşumuzun ne anlam taşıdığını da bilemiyoruz. Kural koyan kuralın ihlal yollarınıda açık bırakıyor ki, ihlalden sonra Azrail gibi başlarına çökme fırsatı olsun. Amerika'da suç arayanlarda en az Amerika kadar suçlular. Dünyada iki milyardan fazla Müslüman var. Bu Müslümanlar bir İsrail ve ABD'yle baş edemiyorsalar suçu önce kendilerinde aramalılar. Bütün Müslüman ülkeler birbirini vuruyor, Yahudi ve Hristiyanlarda izleyip yön veriyorlar. Mezhep ırkçılığı kadar tehlikeli bir şey yok. Ortadoğunun bu hale gelmesinin

Tekrar Biri Çıkar Herkes Eşittir Der Ve Film Tekrar Başa Sarar...

Resim
Yetenek ve hayal gücü diplomayla alınamıyor sadece siz de olanın kalitesini yükseltiyor. Refah seviyesine erişmiş milletler ortaçağda kilisenin hegomonyasını ortadan kaldırmış, bilim ve sanata önem vererek kalkınmışlar, medeni kanunlar ile de toplum düzenini sağlamışlardır. Ama kalkınırken kendilerinde olmayan doğal kaynaklara ulaşmak için ilkel kabile ve toplumların doğal kaynaklarını ve insan kaynaklarını sömürmüşler, refah ve çıkarları içinde dünya savaşlarını çıkarmışlardır. Sömürü düzeninin içinde olan toplumlar ise kendi içlerinde adalet ve düzeni sağlamak adına demokrasi, hak ve eşitlik düzeni sağlamaya çalışmışlardır. Ama yine de bu sömürü düzeninin aktörleriyle akıllıca pazarlık içinde olmalılar çünkü toplumlar kendi içlerinde birlik olamazlarsa kurtlar sofrasına meze olurlar. Dil, din, ırk gibi ayrımlar siyasilerin uydurduğu şeylerdir, dünyayı birbirine düşürenler de zaten siyasi güçlerdir yoksa biz insanlar birbirimizin diline, dinine, ırkına saygı duyarız, böyle a

Görünmeyeni görebilmek!

Resim
Düşünmeyen ama parayı çok seven insanları yönlendirmek kolaydır. Böyle insanların paraları azaldıkça akılları da azalır. Akıllı kişiden değil cahilden korkulur. Arı bal yapar ama zarar verirseniz iğnesini batırmaktan çekinmez. Her şeyi düşünebilirsin sınır yok ama düşündüğünü herhangi bir şekilde eyleme geçirme noktasında sınır var. Günümüzde düşünceyi eyleme dönüştürme şansı verilmiyor, bari düşünce özgürlüğünde sınırsız olalım. Kimseye söylemek zorunda değiliz, birileri bizi onaylar onaylamaz önemli değil, böyle bir hesap yapmadan iç dünyamızda özgür ve kuralsızca düşünebilmeliyiz. Para için susanlar, aşk için susanlar, çocukluk hayalleri için susanlar, dini kullanarak susturulanlar. İnsanları susmak zorunda bırakan etkenlerle doğrular saklanmış olur. Hepimizi susturacak bir yöntem mutlaka vardır. Kimi parayla, kimi şekerle, kimi sevgiyle, kimi dinle kandırılıp, susturulmuştur. İnsanların ten renkleri ayrı, kan renkleri aynıdır. Toplumlarda bu sorunlar hep var, zorla dayatıla

İslam ve İslamcı (İslamist)

Resim
İslam ayrı, İslamcı (İslamist) ayrı. İslam; “As Selamün Aleykum” der; benden sana zarar gelmez demektir. İslamcı ise  “İslam'ı iktidar yapacaklarını söyleyip aslında kendilerini iktidara getirenler” demektir. Günümüzde ise bir çok kişi İslamı kan dökerek, savaşarak kazanmak gibi algılıyor. İslam kelimesinin terör ile aynı cümle içinde kullanılması bile rahatsız edici. Bunu dünyanın bir çok yerinde planlı olarak söylüyorlar. Bunun arkasındaki projeyi anlamıyorlar mı veya görmezden mi geliyorlar muamma. Konu İslam ve hepimizin terör ile dini bağdaşlaştırma algısını normalleştirme çabası. Daeş nedir, neden kurulmustur? Bunlara para ve silahı kim vermiştir? Bütün büyük güçler bunlarla savaştıklarını beyan etmelerine rağmen neden bitirilememektedir? Biz hala sen haklısın, ben haklıyım da takılı kalıp, laf ebeliği yapıyoruz. İnsanlar bölünüyor kim olursa olsun kardeş, arkadaş, dost, mezhep ve siyaset olmadan yıllarca birlikte yaşarken şu anda ki durum nedir? İnsanlar kutuplaştı ve

Üstümüzde yüzyılın sosyal deneyi dönüyor!

Resim
Cehaletin insana ödettiği bedelin ağırlığını bu toplum taşıyamaz artık. Utanç verici bir dönemden geçiyoruz. Cehaleti meziyet sananların elinde kahrolan bir kitle ve mahvolan bir ülke olarak tarihe geçeceğiz. Kalifiye ne kaldı? Eskiden televizyonda birbirinin sözünü dahi kesmeden tartışan liderlerden, Türkçe konuşmayı ve yazmayı beceremeyen milletvekillerine, müthiş bir hızla cahilleşiyoruz. Üstümüzde yüzyılın sosyal deneyi dönüyor. Dünyadaki milletler özgür olmak için mücadele verirken bizim toplumumuz köle olmak için çabalıyor, gerçekten genetik bir bozukluk oluşmuş gibi. Tembel bir milletiz ve buna hepimiz dahiliz, çünkü sadece bunları sözcüklere döküyoruz. İş söze gelince herkesin söyleyeceği çok söz var ama iş uygulamaya gelince kimse yanaşmıyor. Önemli olan eleştirmek değil bir soruna nasıl bir çözüm bulunur aramak ve yapmamız gereken eylemler neler olmalıdır, nasıl yararlı hale gelebiliriz'in yollarını aramak. Özgürlük onu savunma cesaretini taşıyanların hakkıdır. Ga

Beyinler Kiraya Verilmiş!

Resim
Hintli bir grup üniversite öğrencisi bir ağacın dibine dua etmek ve dilek dilemek için bir takım şeyler bırakırlar. Yoldan gelen geçenin tepkisini ölçmek için gizlenip kameraya alırlar. Gelen geçen kutsal bir şey var sanıp dua eder, para bırakır. Gençler hem şaşırır, hem de durum karşısında epeyce gülerler. Bizim durumda bundan farklı değil. Ülkede bilimsel gelişmelere karşı duran, siyasileştiren, farklı görüştekilerin verimli işlerini hazmedemeyen, sığ düşünceler, inanç ve izlenimlerle yaşayan yığınlar var. Düşünen, sorgulayan, araştıran her zaman bilimsellikten yana duran bir nesil yerine, imam hatip kafasından ayrılmayan bir nesil istendiği için normal. Millet hep sürünsün, hep aşağılansın, huzur yüzü görmesin, işsizlikten, hırsızlıktan, yoksulluktan şikayetçi olmasın, güdülmeyi istesin ve sonuç kendi düşen ağlamaz. Bu coğrafya böyle. İran gibi bir örnek var. Beğenmiyorsan git dersiniz çünkü çok kolay bunu demek, düzelme yoluna gitmek zor. Çıkarcı gücün egemen olduğu toplumda

Parası olan düdüğü çalar...

Resim
EĞER ÇIKARLAR SÖZ KONUSU OLURSA  SAVAŞ BARIŞI ALT EDİYOR. Asıl sorun burada. Yağmalayanla yağmalanan zihniyet bir. Bu yüzden sorunlar hiç bitmeyecek, etrafımızda binlerce şikayet eden ama küçük çapta da olsa şikayetinin aynısını yapan insanlar var. Bazı şeyleri sadece kendi çıkarımız söz konusu olduğunda hatırlıyoruz. Halbuki en az karşısındakine verdiği zarar kadar kendisininde zarar gördüğünü bir anlayabilsek. Yine de ilginçtir çatlayan yok, sadece hacimleri artıyor, şimdilik.  İnsanoğlu tüm çağlar boyunca adaleti, paylaşmayı, şefkati, kardeşliği bir türlü gerçek hayata geçiremeyen bir üretim. Dünyadaki mutsuzluklar zenginlerin gözünün doymamasından oluşuyor her şey gibi az da olsa istisnalar olabilir. Genellikle gözü tok olanlar elindekinin kıymetini bilip başka insanları da düşünen kişilerdir. Bencillerin gözü bir türlü doymadığından başkalarının elindekini de almak istiyor, en son örnek Suriye ile yeniden başlayan Ortadoğu olayları. Sadece kazanmanın öğretildiği bir düny

Kalemde, kağıtta sende...

Resim
Sistemi değiştirmek istiyorsan önce sisteme sahip olman gerekir, sisteme sahip olmak içinde sisteme uyman gerekir. Sistemi protesto etmek fayda sağlamaz sınavlara çalışmaya devam. Kaleyi içerden fethetmek için önce içeri girmen gerekir. İlk önce öğretmenleri yetiştirmeli sonra topyekün sistemi değiştirmeliyiz. Şu andaki okullar çocukların tekdüze olmasını sağlıyor ve var olan yeteneklerinde kaybolmasına yarıyor. Garip olan herkes her şeyin farkında ama bir aptallık var ki aldı başını gidiyor. Bir şeyler yapılmadıkça böyle yerimizde sayar dururuz. Evrende fiziksel anlamda israf göremeyiz ama psikolojik anlamda görüyoruz fikir ziyanı olarak adlandırılan. Ezberci eğitim denilen şey aslında bir eğitim süreci değil bir robotlaştırma süreci, insanların kendi fikri olmaması düşünemeyip sadece itaat eden köleler olması için zihne yapılan karartma süreci. Ortak özellikleri akıl yok, fikir yok sadece beden var ve onun üzerinden var olmaya çalışma çabası. Aldığınız nota bile itiraz edemiyo

Öğrenmeye yönelik eğitim

Resim
Milli Eğitimdeki temel sorunumuz: Sistemi değiştirmeden önce öğrenme ortamlarını sisteme uygun hale getirmemek (4+4+4), öğretmeni evrak yükü altına sokup verimini düşürmek ve söz de öğrenci merkezli eğitim sistemi denen bir yapı da öğretmenin elini, ayağını bağlamak vs. En acısı da sistem diye sunulan yapının eğitim camiasının ortak görüşü alınmadan bir anda ortaya çıkması ve bu yıl da bunu uygulayalım bakalım tarzı temelsiz görüşler. Siyaset eğitimin içine bu denli girdiği sürece liyakat kavramı göz ardı edildiği sürece, ne kadar sistem getirilirse getirilsin boş. Okullarımızın aklı hür, vicdanı hür, kafası çalışan, aydın gençler yetiştirmesi gerekiyor. Eğer 18 yaşındaki bir genç ülkeyi yönetecekleri seçebiliyorsa, kendisini doğrudan ilgilendiren sorunlar da da hak ve söz sahibidir. Yeni nesil kendi geleceğine kendisi yön vermek istiyor. Üniversite sınavları iyice zorlaştı, imam hatiplilerin önün açılıp mevki sahibi yapılıyorlar. Aydın, çağdaş gençlerin geleceğini çöpe atıyorlar

İnsan olmak

Resim
Saldırgan Nice’te kalabalık PROMENADE DES ANGLAİS (katliam yolu) sahil yolunda 2 km boyunca insanları ezerek ilerliyor ve polis tarafından etkisiz hale getirilerek durdurulabiliyor. Saldırgan Tunus asıllı Fransız vatandaşı olduğu ve polis tarafından da adi suçlarla tanınıyor. Nice sakinleri kalacak yeri olmayanlara kapılarını açıp, taksiler de evlerine dönmek isteyenlere sabaha kadar ücretsiz taşıma kararı alıp uyguluyor. Taksiciler bedava taşıma kararı almışlar. Biz inandığımız dini uygulayamazken adamlar inanmadıkları dinimizi bizden iyi uyguluyorlar. İnsanlık dersi veriyorlar. Bizim taksici Müslüman olduğu için günahlarının cezasını çektikten sonra cennete gidecek. Fransız taksici Müslüman olmadığı için sonsuza kadar cehennem de yanacak. İnanç sistemi bu gerçekten. Kötülükleri yap kurban kes, tecavüz et yemek dağıt vs. günahların hemen af olur mantığı artık nasıl bir düşünce sistemi ise. Biz de taksiciler bedava taşıyanları protesto etmek için kontak kapatır trafiği kilitlerdi

SUÇ SAHTE MÜSLÜMANLARDA

Resim
İnsanoğlunu en kolay yönetme biçimi dindir. Hangi din olursa olsun. Bunlar Müslüman değil vasi (akıl ve fizik sağlığı yerinde olmayan, kötü yaşam koşullarına sahip) bir toplumdur. İslamiyetten önceki kavimler aynen bunların anlayışında devam ediyor. Gerçek İslam, gerçek Müslüman, hakiki iman bunlar da yok. İŞİD/EL KAİDE/PKK gibi gerçekte dinsiz terör örgütlerinin insanlık dışı eylemleri ne İslamı, nede Müslümanlığı bağlar. Batının oluşturmak istediği ve nispeten oluşturduğu algıda bu yönde Terör=İslam. Bu saçma sapan algı operasyonlarına gerçek Müslümanlar zaten inanmıyor. Ypg/pkk/işid/daeş hepsi aynı. Maaşları ABD/İsrail/İngiltere tarafından ödeniyor. Kara Propaganda, İnsanların kötülüğünü isteyen, İslamiyet adına bunları yapan canilerin İslamiyetle alakası yok. İnsanlar dini Allah'ın emirlerine göre değil, kendi çıkarları neyi gerektiriyorsa ona göre yaşıyorlar. Aslında bütün bu insanlık dışı işleri biz böyle diyelim ve böyle düşünelim diye yapıyorlar. İslamiyet diye bir di

BİLİN İSTEDİM

Resim
Küçücük kuzenine tecavüz edip öldürüyor. Baldızını öldürüyor. Kız kardeşine tecavüz edip hamile bırakıyor. 23 yıl öğretmen olduğu köyde köyün çocuklarına tecavüz ediyor, tecavüz ettiklerinin çocuklarına da tecavüz ediyor. Sığınmacı kampında çocuklara tecavüz ediyorlar. Kuran kursunda tecavüz. Bebeğe tecavüz edip öldürüyorlar. Hayvanlara, damacanaya, kaldırıma tecavüz ediyorlar. Vakıflarda tecavüz ediliyor. Ufacık çocukları okul müdürü ve öğretmeni canı istedi diye 2.5 kiloluk meşrubat şişesine oturtup ölmelerine sebep oluyorlar. Annesinden, öz kızından  tahrik oluyorlar. Köyün yaşlıları sığınmacı erkek çocukları köy evine kapatıp tecavüz ediyor, gülerek anlatıyorlar. Anneler sevgililerine çocuklarını sunuyor. Koltuk sahibi bayanlar sürekli cinsellik ve seks konuşuyor. Ben yazarken bile utanıyorum. Milyarların önünde televizyonlarda. Büyük, küçük, genç, yaşlı, çocuk, kadın, erkek vs. önünde hiç rahatsızlık duymadan günlük bir olay gibi açık seçik konuşuluyor. İnsanları özellikle tah

NAZIM HİKMET RAN

Resim
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni ve de uyarına gelirse, tepem de bir de çınar olursa taş maş da istemez hani... 27 Nisan 1953 /Barviha Sanatoryumu Ülkesini gerçekten sevdiğini Kurtuluş Destanı ile ispatlayan birisi olarak saygı duyarım. Allah Rahmet eylesin, mekanı cennet, ruhu şad olsun. Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim... Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benziyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim... Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu davet bizim... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim... Vatan sever olmak için üzerinde bulunduğun topraklar da doğmak gerekmez. Yaşadığın toprakları savunmak, hasretini çekmek, insanının daha iyi şartlar da yaşamasını, daha güzel günler görmesini ısrarla istemektir. Bu topraklar da doğup, ekmeğini yiyen ne onursuzlar var. Dini inancı

ATATÜRKÇÜLÜK ve LAİKLİK

Resim
Türkiye Cumhuriyetinde, her yetişkin dinini seçmekte hür olduğu gibi, belirli bir dinin merasimi de serbesttir. Yani, ibadet hürriyeti vardır. Tabiatıyla ibadetler, güvenlik ve genel adaba aykırı olamaz; siyasi gösteri şeklinde de yapılamaz. Geçmişte çok görülmüş olan bu gibi durumlara artık Türkiye Cumhuriyeti asla katlanamaz. Bir de, Türkiye Cumhuriyeti dahilinde, tüm tekkeler ve zaviyeler ve türbeler kanunla kapatılmıştır. Tarikatlar kaldırılmıştır. Şeyhlik, dervişlik, çelebilik, halifelik, falcılık, büyücülük, türbedarlık vesaire yasaktır. Çünkü bunlar gericiliğin kaynakları ve cehaletin damgalarıdır. Türk milleti, böyle müesseselere ve onların mensuplarına katlanamazdı ve katlanmadı. Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sade din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz. Gericilere asla fı

Her şey nabız yoklama ile başlar.!

Resim
TC Devletinin Anayasasının ilk 3 maddesi değiştirilemez, değiştirilmesi dahi teklif edilemez. Laiklik kavramı bu 3 maddenin içindedir. Her şey nabız yoklama ile başlar. Sanırım Meclis Başkanı SuudiArabistanın kralından etkilenmiş. Laik olmayan din merkezli anayasa istiyor yani dinsel bir anayasa. Sonuç; Molla idarecileri, hoşçakal Cumhuriyet. Dinin siyasetle bir gösterilmesi doğru mu? İbadet yeri ayrı, siyaset yeri ayrıdır. Biz laiklik demekle dinsiz mi oluyoruz. Bir bakalım mı laiklik ülkemizi nasıl koruyor! Laik olmayan tüm ORTADOĞU bize sığındı ve devam ediyorlar gelmeye. Bu kadar kötü de neden öncesinde Arabistan'a, İran'a vs. gidip şeriatın içinde  yaşamıyorlar da Türkiye'ye geliyorlar. Bir silkeleninde ne kadar güzel bir ülke de yaşadığımızın farkına varın. Ya da gidin. Biz laik bir toplum olarak yaşamaya devam edelim. Düşmanları dışarı da değil içeride aramak gerekir. İnsanlar artık siyaset de yapamaz hale geldi. Önce ekonomik krizle insanların belleri

Din kişinin ahireti içindir.!

Resim
Dinle Devlet işlerini bir türlü ayıramadık maalesef. Din inanç sahibinden güzel ahlak ister. Yaratıcı ile kulun bağlantısını sağlar. İlk ayet olduğu söylenen fatiha suresin de sıra-tel müstakim yani doğru yol istenir. Kişi adam olamadıktan sonra hangi dinin mensubu olursa olsun ne fark eder. Din kişinin ahireti içindir. Devlet politikaları dinle karıştırılmamalı.  Tarihini okuyup iyi anlayan bir kişi ile hastasına doğru teşhiş koymuş bir hekim arasın da fark yoktur. Osmanlının son yılarına baktığımız da Arapların batılılardan bir farkı olmadığını görüyoruz. İngilizlerle iş birliği yapmaları vs. Osmanlının orta doğuda yaşadığı trajedi Avrupa'yı tatar ağası gibi yaya bırakır. Kişi önce ırkıyla doğar. Sonra seçtiği din ile maneviyat kazanır. Her müslüman Ülkenin Türkiye ile dost olacağına inanan kişi varsa aklını  kaçırmış demektir. Herkesin dini kendine. Bu tarihin bütün dönemlerin de böyledir. Peygamberin amcaoğlu evlatlığı, damadı olan Ali"yi öldüren kimdi? Ya torunl

DEVLET ve MİLLET sonra PARTİ!

Resim
Dünyanın her yerinden, herkesin, yenileceği bir yer vardır. Kimilerini yenilgi yıkar, kimileriyse zaferle küçülür, bayağılaşırlar. Büyüklük hem yenilgiyi, hem de zaferi kabullenebilen kişiler de yaşar..! John Steinbeck Hukukun üstünlüğü ilkesi, hem seçilmiş, hem atanmış kişiler için mutlak uygulanması gereken bir ilkedir. Seçilmişlerin ve atanmışların tüm eylem ve işlemlerinin Anayasa ile belirtilen Hukuka uygun olması zorunlu olduğuna göre! Demek ki, HUKUK demokratik ve parlamenter sistemle yönetilen ülkeler de her şeyin üstündedir. Fiili durumdan, hukuki duruma geçiş olmaz! Önce hukuki durum sağlanır! Sonra hukuk çerçevesinde hareket edilir! Anayasaya ve hukuka saygısı olmayan kişilerin de hukuka uyması beklenemez! Ülkemizin Güneydoğusunda, komşularımız ve yakın coğrafyamız da Din ve Mezhep temelli bölünmeler bizlere acı ve gözyaşı içerisin de her gün ölümlerin olduğunu gösterir. Anayasayı ve hukuku tanımayan ve saygı duymayan birisinin, "BEN MİLLİYETÇİLİĞİ A

Yalansın be Dünya... Emekçi Kadınlar! Günümüz kutlu olsun...

Resim
Ve sonra döndüm dedim ki! Yalansın be Dünya... Dünya yalan değil tabii ki! Dünya üzerinde yaşayan biz insanlar yalanız. Sebep mi? Kendi yalanlarımızı doğru gördükçe. Başkalarının doğrularını yalan görürüz. Aynadaki yüzümüze hiç bakmayız! Bir bektaşi cuma günü camiye gitmiş cami de hoca vaaz veriyor ve şarap içenleri şiddetle kınamaya başlıyor. Bektaşi can kulağıyla dinliyor. Hoca ''şarap içenler öbür tarafta her türlü ceza görecek şarap içmeyenler her türlü sefayı sürecek. Hatta her birinin emrine 40 tane huri verilecek. Şarap içenlerin ise içtikleri her şişe şarap kıl köprüden geçerken boyunlarına asılacak! DEMİŞ. Bektaşi dayanamamış durduğu yerden seslenmiş: ''hoca efendi o şişe dolu mu olacak? boş mu? Hoca gürlemiş ''bre zındık, sen dolu şişelerle öbür tarafı meyhanemi sandın! Bektaşi başını sallayıp itiraz etmiş, iyi ama hoca adam başı 40 huri ile sen öbür tarafı kerhane mi sandın! Bu ülkenin asıl sorunu, türban takan, çarşaf giyen

GERÇEK! TÜRBAN SADECE ARAÇ! AMAÇ İSE BAMBAŞKA..!

Resim
5 Mart 2016... yine bir ilk.  İlklere imza atan bir HÜKÜMET olarak ayrıca tarihe geçtiler. Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca ilk defa AKP iktidarında TÜRBANLILAR YERLERE SERİLDİ. HİÇ BİR ZAMAN TÜRBAN DERTLERİ OLMADI. HEP TÜRBANI KULLANDILAR. Maalesef acı ama gerçek... Menfaat için dini, türbanı alet ettiler dedik. Kimsenin umrunda olmadı. Türbanlı bacıları üniversitelere giremiyor diyerek geldiler. Şimdi türbanlı bacılarını yerlerde sürüklüyorlar? Bir zamanlar ŞİMDİ yerlerde sürünen TÜRBANLI bacılar? İnsanlar hapislere atılırken alkışlıyor, her türlü hakareti yapıyorlardı... Bu dünya da adalet şaşarmış. Rabbimin adaletinin şaşmadığı aşikar ama. Türbanlı  bacılarımmm diye avaz avaz bağıranlar, onların üzerinden oy rantı  sağlayanlar, gün gelince onları yerler de sürükleyerek artık onlara ihtiyacı  kalmadığını da cümle aleme deşifre etmiş oldu. Haksızlığa, hukuksuzluğa, talana sessiz kalırsan, çıkarların için bugün beni, yarın seni sererler yere. Hatta türbanlı bacılar