Kayıtlar

Aralık, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Pozitif Algı Negatif Algı

Resim
Bakışlar, duruşlar, ciddiye almayışlar, yok sayışlar deli dediğimiz insanı bile etkiliyor yanlız kaldığını ve kimse tarafından anlaşılmadığını hissettiriyorsa herkes tarafından anlaşılan, sevilen, sayılan insanda yalnızlık hissi, kibir var mıdır acaba? Birinin gözünde tek olmak çabasını veren insan ne kadar akıllıdır. Alışılmıştan farklı hareket eden birisi deliyse, birileri onun delirmesine sebep olduysa, delirtenden mi korkmalıyız yoksa delirenden mi? Olumsuzluklar kaldıramadığımız, üstesinden gelemediğimiz kötü olaylar içimizdeki canavarı uyandırıyorsa her birimizin delirmesi an meselesidir. Kimi çaresizlikten delirir, kimi yokluktan, kimi her seferinde tek olmayım diye düşünmekten, kimi sırtından hançerlenmekten, kimi kendi hatalarından, kimi cehaletten, kimi kendini ifade edememekten, kimi olaylardan etkilenir. Psikolojimizin psikolojisi bozuldu bozulacak. İnsanlık lehine iyiye eğilim gösteren, nitelikli bir topluma uyum normallikten ziyade olağan ve olması gerekli bir durumdur. K

Bağırarak Konuşan İnsanlar

Resim
Bağırarak konuşan insanlar toplumda kendilerini önemsiz gören psikolojik rahatsızlığı olan kişilerdir. Kimsenin kendilerini duymadığını, anlamadığını düşünürler. Sevgisiz ilgisiz kalmış, herkese her şeye öfke duyan kişilerdir. Bilgi ve beyin gücü zayıf olduğu için bağırarak konuşurlar, güven eksiklikleri vardır. Ciddiye alınmak, dinlenilmek isterler. Eziklerin konuşma şeklidir. Kimseye fikirlerini, düşüncelerini, isteklerini, duyuramadıkları için bağırarak bir şeyler yapabileceklerini düşünürler. Herkes susup beni dinlesin diye sürekli kendini belli etme çabası içindeki zavallı insanlar, hayatlarındaki silikliği bu şekilde yok etmeye çalışırlar. Her yerdeler, iş yerinde, telefonda, restoranda, otobüste. Bizler kulağını ve beynini aldırmış bu kişilerin özelini öğrenmek zorunda mıyız? Suçluluk psikolojisi içinde olan insanlar bağırarak konuşurlar. Böylece kendilerini haklı görüp, haklı görmelerini isterler. Kulak problemi olabilir, çalıştığı yer çok gürültülüyse bağırarak konuşması gerek

Zayıf Karakterlik Sendromu

Resim
Bataklığın dibini temizlemedikçe yüzeysel çözümün önemi yok. Üstten alsak alt balçık. Kötüler, kötülüğün kötülük olduğunu kendisine yapıldığında görürler. Kötünün temelinde yine kötü insanlar vardır. Kötülerin çoğunlukla kazandığı, iyilerin ise çoğunlukla kaybettiği bir dünyadayız. Herkes yaşam denen savaşta kendi filmini oynuyor. Her gün herkes her yerde ayrısıyla ya da aynısıyla kimi çok rahat, kimisi bir lokma ekmeğe muhtaç yaşıyor. Kötüler insan olma erdemine ulaşamamış karaktersiz varlıklar. Vicdan yoksunu, merhamet yoksunu, iyi ve güzel olan her şeyi yok etmeye meyilli, insan görünümlü insanlık dışı varlıklar. Bunca kötü şeyi yaparak insan nasıl akıl sağlığını koruyabilir inanmak zor. Aile, eş, işyeri ilişkileri gibi dışsal etkenlerle psikolojisi bozulan olduğu kadar, aşırı hırs, kanatkarsızlık, mal mülk düşkünlüğü, iki yüzlülüğe bağlı sosyal ilişki bozukluğu gibi içsel etkenler de söz konusu olabiliyor. Dış dünya kötü olduğu kadar kötülükleri içimizde de taşıyor olabiliyoruz. Ne

Devir Döndü

Resim
Kim kimi kıskanıyordu, kafam karıştı. Hepsi birden kıskanmıyor muydu? Ben mi karıştırdım? Almanya bizi kıskanıyor. Bosch, Audi, Mercedes, Opel, Wolswagen, Siemens kıskanıyor. Nasıl bu palavraya düştük yıllardır çıkamıyoruz. Şu lafın patenti kim gerçekten çok merak ediyorum. Almanya halkına bizden daha sosyal bir hayat sunuyor. Opel senin neyini kıskanacak? Mercedes senin neyini kıskanacak? Yedi yıl önce bir leva otuzbeş kuruş olan Bulgaristan levası bile paramıza level atlamış. Edirne'yi paralarıyla yağmaladılar. Bizde bol bol palavra okuyalım. Alman hükumetinin yerinde olsaydım Türkiye'ye gelip Almanya'yı kötüleyen ama Almanya'da yaşarken oranın nimetlerinden faydalanan tüm ikiyüzlüleri kulağından tuttuğum gibi ait olduğu ülkesine postalardım. Coğrafya kaderdir. Türkiye'de çocuk borçla doğuyor, kapatamadan ölüyor. Dur boş ver şimdi bunları. Biz kur düştü diye Bulgarları daha yeni geri püskürttük Edirne'den, Almanya'nın sırası mı şimdi. Bu uygar ülkeler, ins
Resim
Hikayenin sonunu aklımdan çıkartamıyorum. Bir heyecan yok. Tam olarak mutluluk nasıldır bilmediği için mutsuz olur. Kendisini tanımadığı için mutsuz olur. Kararsız olduğu için mutsuz olur. Kendisine güvenmediği için mutsuz olur. Şüpheyle yaşarsa mutsuz olur. Gelecekten tedirginse mutsuz olur. Sorularına cevap bulamazsa mutsuz olur. Çevresini tanımazsa mutsuz olur. Çünkü herkes çıkarcı fırsatçı olmuş. Etrafındaki melek yüzlü şeytanlar yüzünden mutsuz olur. Parasızlıktan, ağır iş yapmaktan mutsuz olur. Yanlış seçimlerden mutsuz olur insan. Şimdiye kadar hep birileri için yaşadığımız, kendimiz için yaşamadığımız, yaşayamadığımız için mutsuzuz. Fitne dolu, adaletsizlik dolu bir sistem var, ondan mutsuz insanlar. Mutsuzluk tek bir sözle anlatılmaz. Duruma ve yerine göre değişir. Dünyada mutsuz insan çok, hatta doğa ve hayvanlar bile mutsuz. Mutlu olmak için mutlu insanlara ve işleyen bir doğaya ihtiyacımız var. Mutluluğun çok para ya da iyi bir işten ibaret olmadığını daha çocukken insanlar

Tam Bir Kısır Döngü

Resim
Çarpık tüketimi pompalayan çarpık yönetimlerdir. Çarpık tüketim, davet edilen kapitalizim, emperyalist güçlerin içerideki temsilcileriyle bu günlere geldik, sürekli hesapsız tüketip, hızla borçlanıyoruz. Bazı Avrupa ülkeleri en iyi sözü vaktinde söylemişler. İşleri bizim dinimiz gibi, dinleri ise bizim işlerimiz gibi. Her iyide bir kötü aramanın anlamı yok, iyi olanı örnek alalım kötüsü kalsın. Çamur atmak için harcadığımız zamanı gelişmek için harcayalım. Avrupalı rahat yaşamayı sever. Eve, giyime, arabaya önem vermez. 1789 Fransız devrimi ile dini hayatlarından çıkardılar. O günden beri mutlu, huzurlu yaşayıp kendilerini eğitime, bilime ve üretime verdiler. Biz israfta, gösterişte bir numarayız, sefillikte peşimizi bırakmaz. Maalesef ülkemizde alış veriş çılgınlığı var pandemi bu süreci sorgulamamıza yardımcı oldu. Bir ülkede israf ve gösteriş varsa bilin ki o ülkede rüşvet ve yolsuzluk vardır, alınteriyle hakkıyla kazanılan parayla hiç kimse bu saçmalığı yapmaz, elalem çalışmak için

İş Hayatındaki İnsanlar

Resim
Onlarca yıldır çalışma hayatındayım, karşılaştığım insanları az çok hepimiz bilsek bile bazıları inanılır gibi değiller. Tembellikten, laf taşımaya, işten kaçmaktan, benim sorunum değil diyen binlerce tip gördüm ama fesatlar ve yalakalar bir numarada. Anladım ki, insanlar kötüdür, güzel olan ise insan olabilmektir. Hiçbir iş yapmadan mesai arkadaşlarının sırtından geçinen tipler. Yalamalık, yalakalık yaparak, başkalarını kötüleyerek bir yerlere gelmeye çalışanlar. En ufak şeyi patrona yetiştiren kişiliksizler. İş hayatındaki birbirinin ayağını kaydırmayı ve düşmanlıkları bir türlü anlayamadım gitti. Ailenden çok iş arkadaşını görüyorsun. Birbirinizin eksikliklerini tamamlayıp çalışsanız ne olur, yok olmaz illa o kuyu kazılacak. İnsanlar yalakalık yaparak işlerini götürüyor bu devirde. İyi görünerek dikkat çekmiyor kolaylıkla arkadan iş çeviriyor. Vicdanın sesi olması gerek bir insanda, empati duygusu ve diğer insanlara saygı. Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapmama düşüncesi

Övülmek Veya Yerilmek

Resim
İnsan kendisini tanıyorsa başkalarının nabza göre şerbet vermesiyle değişmez. Karakterli insan kendisinden emindir. Ego ve kompleksi aşmış bir bakış açısından soyutlanmış ruh halidir bu. Doğruya, yanlışa ihtiyacı olmaz. Yerinde bir övgü herkesin gururunu okşar fakat sürekli ve yersiz övgü beklemek kişilik bozukluğudur. Negatif ve haksız eleştiriyi kendinden emin olan kişi zaten önemsemez, yerin dibine batırılmak ise kimsenin kabul etmemesi gereken bir şeydir, doğru insan  olma ölçütü olamaz. Kimseden övgü beklememek kaliteli bir kişilik göstergesidir. Ama bir insanın gıyabında haksız yere konuşulup o kişinin itibar ve kişilik haklarına yapılan saygısızlığa susmak ve tepkisiz kalmak bu çirkinliği yapanların ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramaz. Kişi haklı olduğu bir davada asla geri durmamalıdır. Övülmekte istemem yerilmekte. Sabırlı ve mütevazi olup yolumda ilerlemek isterim sadece. Bu ülkede mütevazi olmak demek kaybetmek demektir. Çünkü insanlarımız birbirlerinin kuyusunu kaz

İnsan Diyeti Yapın

Resim
Kendi menfaatleri söz konusu olduğu zaman hiçbir ölçü tanımayan insanların arasında yaşıyoruz. Dünya menfaat dünyası onun için yürüyeceğin yeride, duracağın yeride çok iyi bilmen gerekiyor, firene basacağın yerde gaza basarsan olacakları tahmin edebilirsin. Durum böyle olunca bana bir adım gelene bende bir adım gidiyorum, artık eskide kaldı o on adım gitmeler. Bireysel düşünceler çoğaldı. Hepimiz kendi menfaatimizi düşünüyoruz. Aksi olmaz, olursada olmaz, önce can sonra canan misali. Artık evlilikler bile çıkar üzerine kurulu, bu yüzden kimse kimseyi yargılamamalı sonuçta hepimiz aynıyız. Hayat şartları buna mecbur ediyor. Artık birlikteliklerde bile çıkarlara göre hareket ediliyor, bu kadın içinde erkek içinde böyle. Hepimiz aynı şikayetlerde bulunuyoruz. Şikayet etmektense bunu böyle kabul edip varlığımızı başkalarının menfaatlerine düşürmemek için mücadele etmemiz gerekiyor. Bize hayatı dar eden şeyler sonsuz genişlikte gelir. Seçenek çok sizi üzeni sizde üzün veya uzaklaşın veya on

En Büyük Pişmanlığım...

Resim
Herkesi kendim gibi sanmam. Kendime ettiğim haksızlıklar. Hayır diyememek. Gençliğimin kıymetini bilememek. Kelimeyi bile hak etmeyen insanlara cümleler kurmak. Değmeyecek kişilere harcadığım zaman. Vefasızlara vefa göstermek. Beş para etmez, kişiliksiz kişilere değer vermek. İnsan olmayanları insan yerine koymam. Yanlışları göre göre katlanmam. Kazık yedikçe ikinci şansı verdiğim insanlar. Cahilce aldığım sorumluluklar. Hiç kurnaz olmamak. Kararlarımı alırken cesur olmamam. Susmak, artık susmuyorum. Kendimden önce hep başkalarını düşünmem. Nankörlere değer verip katlanmak. İnsanlara güvenmek. Ödün vermek, aşırı merhametli olmak. Her önüme geleni insan sanıp aldanmak. Sevdiklerime haddinden fazla değer vermiş olmam. Saflığım ve herkese inanmam. Yıllardır sahte insanlara katlanmam. Açık sözlü olmam. Kendime çok geç kaldım istediklerime geç kavuştum. Geçen zamana yetişememek. Ben herkese yetebilirken kimsenin benim için bir şey yapmaması. Yanlış insanları yanlışlarıyla kabul etmek. Yanlı

Narsistlerin bir amacı var mı?

Resim
Ego kontrolden çıkmışsa bireyin bireye yardımı pek kolay değil, hayat denen büyük öğretmen ona her şeyi öğretecektir. Narsistin ben demekten başka amacı yoktur. Uzun yıllar bir narsistle çalıştım. Tek amaçları büyüklük taslamak, haklı olmak, üstünlük sağlamak, etrafa hava atmaktır, gerçekte ise zavallı ve aciz insanlardır. İçlerindeki boşluğun görülmesine tahammülleri yoktur. Çok ciddi egosal çatlakları vardır. Öz güven şovu yaparlar. Hep ilgi, iltifat ve kompliman bekler, ezerek ezikliklerini gizlemek isterler. Sadece kendilerini sevip, kendilerine taparlar. Bu insanları kendileriyle başbaşa bırakarak en derin hiçliği yaşatmak lazım. Hiç kimse egosunu şişirsin, hava atsın diye bir başkasını çekmeye mecbur değildir. Narsistlere anlayabilecekleri dilden anlatmak gerek, kimse kendisini bulunmaz hint kumaşı sanmasın. Saygıyı hak etmez, sevgiden söz etmezler. Asla değişmezler değişir gibi görünür saman altından su yürütürler. Onların gerçek yüzünü anladığınızda ise sizden kötüsü yoktur. Na

Sabırdan Sonra...

Resim
Yeterince sabırdan sonra boş vermişlik geliyor. Her şeyi bilen cahillere anlatacak bir şeyin kalmadığından olsa gerek. Çabalarının karşılıksızlığı, gösterdiğin hassasiyetlerin karşındaki kişide yankı bulamaması, her defasında deneyip sonucun değişmeyeceğini anladığın anların artması, düşünmeyen insanlara kıymet verdiğini görmek, artık sabrın gereksizliğini anlamamızı sağlıyor. Her şeye sabır edilmez, ne için sabrettiğimizin farkında olmalıyız. Hak etmeyen insanlara değerinden fazlasını verince vazgeçilmez sanıyorlar kendilerini, oysa bizim onlara verdiğimiz değer kadarlar, gün gelir o değer de geri alınır. Herkesin bir sabrı var, o bardak taştıktan sonra ne sabır kalır, ne de hatır. Sabrede sabrede sabırda yoruluyor bir yerden sonra. Hayatta her şeyin sonu olduğu gibi sabrında sonu geliyor. Çok ciddiye almak ve önemsemenin son durağı olan sonuç alamamanın adı boş vermek oluyor. Hayatı akışına bırakmak, fazla beklenti içine girmemek gerekiyor. İnsanların düşüncelerine göre hayatına yön

Yalan

Resim
Yalan atarsan attığın yalanın esiri olursun, doğruyu söylersen başın dik olur. Ne çok yalan dinledik. Biz utandık onların yalanını yüzlerine vurmaya, onlar utanmadılar gözümüzün içine bakıp yalan söylemeye. Bir araştırmaya göre insan beyni yalan söyledikçe utanma duygusunu da yitiriyormuş. Ve böylece şizofreniye ilk adımı da atmış oluyormuş, artık ne derse ona göre doğru o oluyormuş. Çevresinde insanlar kalmadığında ve acı gerçekle karşılaşınca bizim veremediğimiz cezayı kendi kendisine veriyormuş. Gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorlar, biz gerçekleri bildiğimiz, yaşadığımız, gördüğümüz halde. Bu ustalık değil de başka bir şey. Kandırdığını sananlar ancak kendilerini kandırırlar. Bana söyleyeceğin yalana önce kendin inan ki, benimde inanmam kolay olsun. Yalan söyleyenler kendilerini kurnaz zannederler, oysa bir söyledikleri diğerini tutmadığından ve cehaletlerinden mantığını kullanamadıkları için gerçekler er ya da geç gün yüzüne çıkar. Ve yalancılar zavallı durumuna düşerler. Ya