Kayıtlar

evrim etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Değişim devam ediyor!

Resim
İnsanoğlu emekleme döneminde bu yüzden çok hata yapıyor. Dünyanın onu büyütebilmesi için daha vakti var, yeter ki insan öğrenmek istesin. Dünya evrim değiştirmiyor belki ama bir süreçten geçtiği kesin. Ama bir çok şey içinde geç, kimsenin elinde sihirli değnek yok çünkü. Dolayısıyla bu değişime ayak uydurmak gerekiyor. Bir karınca orman yangınını söndüremez bunu oda bilir ama yine de yuvasına ağzıyla su taşır. Karıncanın tarafı bellidir. İnsanlar ise her tarafta at oynatır. Tarafı olmayanın sahneye geçmesi mümkün değildir. En büyük virüs milyarlarca yıldır evrim üstüne evrim geçirip bugünün insan şekline büründü. En son Irak ve Suriye'de yirmi milyona yakın insanı öldürdü. Afrika'da bir milyar insanı aç susuz bırakıp bütün madenlerini eritti. Çin'de üç milyar Asyalının çok düşük bir parayla iş güçlerini kullanıp, emeğini sömürdü. vs. Yerküre kabuğunu milyonlarca yıl içinde belkide binlerce kez değiştirdi. Değişim devam ediyor. Bilim adamlarının insan yaşamı için

Sınırlamaları aşmak!

Resim
Her bilişsel yanılgının bir sebebi var. Öncelikle beynimize zaman ve enerji kazandırmak. Işık yansıması ile beyin şekilleniyor ve duyularımızla algı yaratıyor. Bilinmezliğe olan açlık ve her şeye hazırlıklı olma iç güdüsü. Kör insanlara şizofreni teşhisi konmaz. Çünkü şizofreni beyinde fazla DMT salgılanması sonucu oluşan bir hastalıktır. Dmt'de epifiz bezi tarafından salgılanır ama epifiz bezi sadece dmt salgılamaz. Melatonin dediğimiz belki de vücudumuz için en önemli salgıda bu organdan salgılanır. Melatoninin daha fazla salgılandığı zamanlar, gece üç ve beş arasıdır yani etrafın karanlık olması gerekir, telefonun ışığı bile melatonin salgılanmasını düşürür. Doğal olarak kör insanlar hiçbir zaman ışık alamadığı için melatonin salgılanması onların vücudunda hiç durmaz ve sürekli olarak kanser gibi, şizofreni gibi salgı bozukluklarının tetiklediği hastalıklarla savaşır ve bu hastalıklara yakanlanma olasılıkları yok denecek kadar azdır. Aristo her şeyin değiştiği bir alemde

Bilgi kanıta, inanç korkuya dayalıdır!

Resim
Bilimi ve bilgiyi çocuklara sadece teorik olarak anlatılırsa kısıtlı öğrenilmiş olur. Bir çok şey pratik yaparak veya deneylerle daha rahat anlayarak öğrenilebilir. Heveslendirerek okumaya teşvik edecek öğretmenlere ihtiyacımız var. Bilgi araştırma, inceleme, tartışma, deneyler ve gözlem sonucu oluşur. İnanç ise farklıdır, buyruk niteliğinde, ayrıca kutsaldır. Onun için tartışamazsın, farklı yorumlayamazsın. Yani etkisi ve gücü biraz da bilinmezliğinde saklıdır. Bilmek bizi bir yere taşır ama bildiklerimiz bir müddet sonra bize yük olur. Tek bir şey biliriz o da hiçbir şey bilmediğimizi noktasına ulaşınca yada bildiklerimizi sandıklarımızın aslında öyle olmadıklarının farkına varınca hayret sonucu aşk ile bilmemek okyanusunda haz içinde şenden şene var olmanın huzurunu yaşarız. İnançlarımızın yıkılacağından korkup zaman zaman bilgiden kaçtığımız da olur. Aslında bilgi ile inanç asla çarpışmaz. Birbirinin alternatifi de değildirler. Bir şeyi bilmek için önce inanmak gerekir. İna

Yalan silahım olmadı. Doğru söyleyince yalnız kaldım.!

Resim
Ne yazık ki insanlığın geldiği nokta bu kadar acı işte :( İnsan her zaman yaşamak için umut dünyasına başvurur. Yalanların tatlı, gerçeklerin ise acı olduğu varsayımı doğrudur. İnsanlar her zaman duymak istedikleri şeyi duyar ve görmek istedikleri şeyi görürler. Yüzeysel bir rahatlama. Yalanlara inanmayı seviyoruz, çünkü plasebo etkisi denen bir şey var. Tabii ki, bilginin inançtan farkı KESİN olması. O yüzden aynı etkiyi yaratmıyor. Bu durum evrimsel açıdan neden yalana ihtiyaç duyduğumuzu az çok açıklıyor. Ama her zaman daha fazlasını isteyen insan egosu haliyle bunun da cılkını çıkartmış. İnsanlar kendilerini rahatlatmak için bir tür meditasyon türü de olan yalana sarılmak davranışına başvurabiliyorlar. Bu kadar farklı kültürün olduğu bir tarihsel dönem ve mekanda beklenen sonuçtur. Şu koca bilgi okyanusunda. Tek yol gösterici bilimdir. Yalan her türlü kullanabilen ve her açıdan yorumlanabilen bir sosyal gerçektir. İnsanın sosyalleşmesi ve iletişime geçmesiyle daha da artmıştı