En belirgin şeyimiz yüzlerdeki mutsuzluk!



Çınar gibi ayakta durmasını bilene fırtına da olsa bir şey olmaz. Bir rüzgar da bizim için esse; acıyı, kederi, üzüntüyü, kalp kırıklığını alıp götürse. 

Bakış açısı farklı insanlar, hiç kimsenin bakmadığı, görmediği açılardan bakan ince bir zekaya sahip insanlardır. Bazen insanları inceliyorum da, ben de dahil bezmiş, vazgeçmiş bir halimiz var, devamlı kaygı halindeyiz. Ne olacağım, işim ne olacak, çocuklarım ne olacak zaten bir sosyallik yok bir de üzerine kaygı, artık normal insan göremiyorum, ya aşırı varlıkla şımarmış yada aşırı yoklukla kaygı halinde insanlar. Olmayan da sadece maddiyat kısmı değil üstelik, gelecek, eğitim, yaşam kalitesi, her şeyde kaygı halindeyiz, yaşamaktan ruh sağlığımız bozulmuş durum da. Neşemiz, umutlarımız, gülücüklerimiz çalınmış sanki. Acaba ufukta aydınlık günlerimiz var mı diye merak etmemek elde değil.

Çünkü insanlar yarını düşünemiyor, bir endişe, bir belirsizlik, sinirler gergin, kimsenin kimseye tahammülü yok. Artık yabancılaşmışken ülkemize, düşünüyorken olabilecek kötü her şeyi, düğüm oluyorken nefesimiz göğüs kafesimiz de, biri sırtımıza vurup kustursun şu içimize ilişmeye çalışan illeti, insanları ayrıştırmaya, kırdırmaya küstürmeye çalışan illetti. Neyse ki az da olsa umudumuz var. Ne diyordu şair; Bölüşürsek tok, bölünürsek yok oluruz...

Tacı alınanların rolü zaten bitmiştir. Kim nasıl isterse öyle oynasın. Zaman kazanır her zaman ve zamana yenik düşer her insan, yıllar geçer oyunu kazanmak yerine keşke kaybetseydim diyenler çoğalır. Bu dünyadan sadece geçip gidiyoruz. Ben insan kalayım bana yeter, benimle oynayan her kim varsa onlar kazansın bu da onlara yeter.

HÜLYA ÇAKICI 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleyman Demirel'den bir fıkra ile günümüz :)

Ayağınızdaki 6 Güçlü Nokta

Hayat Kişiye Özeldir