Kayıtlar

insanlar etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Hayat İşte!

Resim
Hayattan azar yedin diye üzülme. Fırça darbesi almadan resim yapılmıyor. Hayatının bütün sorumluluğunu bir kişiye emanet edenler o kişinin başına getireceklerine itiraz etme hakkını da kaybederler. Birçok şeyin hayali gerçeğinden güzel oluyor bazen. Hedef değil de hedefe giden yol güzeldir ve önemli olan o yolda olmaktır. Bazıları hedefine parmak şıklatarak ulaşırken bazıları çalışma ve uğraş yolunda tükenmişliğe doğru gider. Bir insan hayatı boyunca nasıl eğitilir ve muamele görürse o şekilde de yaşar, zihni resetlemek kolay değildir. İnsanlar konusunda daha az, fikirler konusunda daha fazla meraklı olmak gerekiyor günümüzde. Bunları yapmadığımız zaman aydınlığa kavuşmakta zorlaşıyor. Aydınlığa kavuşamadığımız sürece de çelişkilerden kurtulmamız zorlaşıyor, çelişki de insanın psikolojik yönden yıkımına neden oluyor. Affetmek insanın kendisine yapabileceği en büyük iyiliktir. Affet ve umursama bu ince ayrımı yapabilirsek sorunda kalmıyor. Önemli olan karşı tarafın dürüstl

Çalış Deli Gibi Çalış

Resim
İnsanlar çok veya az çalıştıklarına göre para kazanmazlar, ne kadar az insanın yapabileceği işi yaparsan o kadar fazla para kazanırsın. Çok çalışmak değildir mesele köle olup çok çalışan ne kazanır? Mesele doğru zamanda doğru işi yapmak. Çok çalışan değerli olsaydı eğer tarlada çift süren öküze bıçak vurulmazdı. Kariyer basamaklarını tırmanmak zeki patronların kişi üzerinden en üst düzeyde faydalanmasıdır. Kişi de ben çok çalıştım buralara gelmek için diye kendini mükemmel zanneder, bir de bakar yaş geçmiş, çocukları büyümüş ama o hep iş yerindeymiş. Kariyerini bilim üzerine yapmışsa hiç değilse harcadığı hayatı başkalarının umudu ve geleceği olabilir ve bunun onurunu taşır. Ülkemizde saatlerce çalışsanızda karşılığını alamazsınız, üstüne üstlük çok çalışıyorsun diye size ekstra iş verirler, o işte boğulduğun, içinden çıkamadığın zamanda gelip hesap sorarlar. Çalışmak çok güzel bir şey ama zaman hızlı akıyor, ömür kısa bir gün uyandığımda kariyer adına birçok şeyi başarmış

Suçlu Avı

Resim
Hayattan yorulmak normal ama nefes aldığımız sürece hayaller için umutlar da vardır. Bu umutları gerçekleştirmek içinde devamlı bir çabamız. Zaten hayat bir varış noktası değil de, hayalleri, umutları gerçekleştirmek için bir çabalama yolculuğudur. Varış noktasından çok yolculuğun kendisi güzeldir aslında. Bazı insanlar gelince, bazı insanlar gidince güzel. Kimse hayatınızdan gitmesin diye uğraşmayın. Gitmek isteyen nasıl bir bahane buluyorsa. Kalmak isteyende bunun bir yolunu bulacaktır. Ben zannettim ki, Ben iyiysem herkes iyi, ben üzmezsem kimse üzmez beni. Ama öyle değilmiş. İnsan kıymet bilenin yanında kıymetli. İyilikten anlayanın yanında iyiymiş. Kırıla üzüle öğrendim. Hayatı felakete dönenler suçlu avına çıkarlar. Hayat karşımıza duvarlar çıkarsa da zaman o duvarları yıkıp kapıları açıyor. Yeter ki görmek istediğimiz değişikliği kendi üzerimizde uygulayıp, gerçekleştirebilelim. İyi yada kötü olarak algıladığımız her şeyin, her olgunun bir görevi, bir işlevi v

Yeni Nesile Tavsiyeler

Resim
Evrenin bir matematiği ve adaleti var. Kendini yorma, hayat yormaz, inanmak kendi içindeki yok edilemez cevheri kurtarmaktır. Hayatı fazla kurcalamamak lazım, yapmak istediklerinizi ertelemeyin, anı ve zamanı yaşayın, keşkeler yorar insanı. Fazla detay düşünmeden yaşamın güzelliklerinin farkında olmalılar. Hayatınızı kimseye göre yaşamayın, ne diliyorlarsanız onu yapın, hayat çok kısa. Her gününüz kıymetini bilin, hayat üzülecek kadar uzun değil, kimse kendinizden daha değerli değil. Hayatı fazla kurcalama sadece yaşa, hep daha güzelini yaşamaya çalış, arkana bakma sadece yürü ve yaşa. Her şey yaşında güzel hiçbir şeye geç kalma her şeyi yaşında yaşamaya gayret et. Yüklenemeyeceğin yükü taşıma derdine düşme, insanların gülüşleri seni aldatmasın içinde kopan fırtınaları unutma ve kalabalıkların ardına düşme, kalabalıklar her zaman doğru yolda değildir, kendi çizgin olsun. Her şeyin zamanı vardır. Ne acele et, ne de geç kal. Enerjin, sağlığın, imkanların varken her şey için ç

Zaman

Resim
Hayat deyip geçiyoruz ve sonra bir gün... Zaman yok, beklenti çok, bütün sıkıntı beklentilerde. Hayatı yaşayan insanlar, hayatı seyreden insanlardan daha çok yorulup, daha çok incinebilirler belki ama yaşamışlardır hiç değilse. Hayatın her şamarı yaptığın hataları en aza indirir. Zamanda, insanlar da o kadar değişkenler ki, her an şaşırtabiliyorlar. Zaman en iyi ilaç diyorlar ama tüm yaralar da zamanda açılıyor. Bugünün değerini anlamadan yarını bekleyen insanlar, dünün geçtiğini ve yarının belki de hiç gelmeyeceğini düşünemiyorlar. İyi bir emanetçi değildir zaman, zamana güvenmeyin. O, kimseye bıraktıklarını bulma garantisi vermez. Hayata ha şimdi, ha sonra başlayayım derken bir bakıyorsun tükenmiş ömür. Avucumuzda son kullanma tarihi çoktan geçmiş bir yığın tecrübe kalıyor. Atsan atılmıyor, satsan satılmıyor. Gençlik bir kuştu tutmak istedim tutamadım. Yaşlılık bir yük atmak istedim atamadım misali. İnsanlar yaşamın ne kadar kısa ve anlamsız olduğunun farkında olabilseler

Değiştiremedin Vazgeç...

Resim
Hep kaybetmekten korkmamız gerektiği aşılanır bizlere. Herhangi bir durum karşısında korkan insan kendi hayatının başrol oyuncusu olamaz, hayatının merkezine başkalarını koyar, kendini gerçekleştiremez bunlarda kişiyi özgür olmaktan alıkoyar. Korktuğumuzda karar veremeyiz, korkmakla kaybedeceğini fark etmek aynı şeyler değildirler. Bazen istesek bile değiştiremeyeceğimiz şeyler vardır. Bu durumda baktık olmuyor bir düğümde biz atalım. İradenin bizde olması da bir özgürlüktür ve bazı şeyler sadece zaman kaybıdır. Bunları iyi ayırt etmek lazım. Değiştiremeyeceğin şeylerden vazgeçmek tembellik değildir. Bazen bir şeyleri değiştirmeye çalışmamak, olduğu gibi kabul etmek gerekiyor. Gülü gül olarak sevemezseniz, dikenlerini koparmaya çalışırsanız aynı şekilde bir insanı kendine benzetmeye çalışmak, kendine uyacak şekilde istemek doğaya ve doğallığa terstir. Kendisinin en iyisini bildiğini, kendi yolunun doğru olduğunu, kendi etrafında dönen bir dünyanın olduğunu düşünerek iyi şeylerin

Yolu değiştir çıkışın olabilir

Resim
Yolu bilmemek yol yok demek değildir. Acı aktifse yaşanmaktaysa elbette üzüntüde çekilecektir. Kahraman yada kurban olma bilincine girmeye gerek yok gibi geliyor. Her şeyi herkes gibi belirli bir yere kadar kontrol edebiliyoruz. Travmatik haller yaşayan bir kitle var. Bu kurban rolünü çok yakınlarımızda da görüyoruz, örneğin anne babamızda. Tartışırlarken geçmişte şöyle oldu, böyle oldu başlıyorlar, bu her zaman kendini tekrar eden bir polemik ama kendileri bu tekrarın kısır döngünün, bu negatiften beslenmenin farkında bile değiller. Travmatik durumlar bir süre sonra ondan beslenilen bir kaynağa dönüşüyor. Bu kısır döngüden çıkabilseler hayatları pozitif yönde değişecek. Belirli bir farkındalığa ulaşmış olsanızda insan en yakınındakilere bile yardım edemiyor. Çünkü insanların yardım alması için öncelikle kapıyı çalması gerekir. Bu annen, baban, kardeşinde olsa insanlar değişmek ve görmek istemedikçe güneşte olsanız faydası yok. Bir süre sonra insanlar bu travmalar içinde ışıkla

Korkularımız celladımızdır

Resim
Hayat seçimler manzumesidir. Seçimleri yaparken özümüzde taşıdıklarımızdan etkileniyoruz. Benzer özellikleri, hisleri taşıyanları kendimize daha yakın veya daha çekici buluyoruz. Her varlık özünde taşıdığını yansıtıyor evrene ve karşılığını da ona göre buluyor. Atını senatör ilan etmiş Agustus. Gerçek diktatör işte böyle olur. Agustus adını taşıyan Ağutos ayı nasıl olur 30 gün çeker diyerek yeniden takvimi düzenletmiş ve Ağustos aynı 31 gün yaptırmış. Fazla gelen gün sayısını da nefret ettiği Claudusun doğduğu ay olan şubattan düşürtmüştür. Hala tüm dünya bu takvimi kullanmaktadır. Agustusun kız kardeşinin boynun o kadar güzel ki, koparmak istiyorum deyip boynunu kırarak öldürdüğü söylenir. Saplantılı şekilde aşıkmış kardeşine. İnsanlar kendilerine bir hedef ve çizgi belirler ve bu doğrultuda yürümeye çalışırlar. Hedeflerin ve çizgilerin yolu nereye gider, hayatının sonu nasıl olur düşüncesiyle bir sonuç ararlar ve hayatın bir gün biteceği sonucuna ulaşırlar. Hep sonu düşünerek

Ego Oyunu Gizli Oynar

Resim
Oyunu kurallarına uygun oynayınca sıradanlaşıyoz, egom sıradan olmak istemiyor, oyunu kazanıp kendini ispatlamak istiyor, bu yüzden de oyunu önceden oynamış kazanmış kişileri bulup oyunun kurnazlıklarını yada hilelerini öğrenme derdine düşmüş, bende egomun peşinde sürüklenirken oyunu eğlence halinden çıkartıp kazanmaya uğraşırken ömrümü tüketiyorum. Ego kutsallık oyununu çok gizli oynar, buna dikkat etmek gerekir. Yansımanın içindeki tüm semboller egonun bizi yansımanın gerçekliğine inandırmak için stratejisidir. Oyunda olduğunu unuttuğunda egonun yarattığı tüm dışa inanabiliyor ve anında tepkiselliğimiz ortaya çıkabilir. Dikkat etmek gerekiyor çünkü bizi kutsallık oyunuyla da kandırabilir. Ruhsallık egonun oynadığı en sinsi oyundur, eğer çok keskin ve kendine acımasız bir öz farkındalık yoksa. İnsanlar ilk anda görünenin cazibesine kapılmasalar kendilerini daha az kandıracaklar. Kendinize ve dışa karşı ne kadar gerçek olabilirseniz o kadar özgür olma şansınız olabilir ama o ce

Anlamak İmkansızı Başarmaktır!

Resim
Karga ve papağanın her ikisi de çirkin yaratılmıştır. Papağan itiraz eder ve güzelleşir ama karga Yaradanın rızasından memnun kalır. Bugün papağan kafeste, karga ise özgür. Bazen yaşadıklarımızın arkasında öyle şeyler vardır ki, belki hiçbir zaman anlayamayız. Her şerde bir hayır, her hayırda da bir şer olabilir. Hepimiz kılık kıyafete göre insanlara değer veren, değerlendirmeye çalışan insanlar olduk. Çevremizde olan bitenler hepimizi korumacı ve ön yargılı olmaya yöneltir oldu. Empati yapmıyor acımasızca yargılıyoruz. Olaylara, insanlara at gözlükleriyle bakmaya devam ettiğimiz sürece gerçeği göremeden kendi karanlığımızda kalmaya devam edeceğiz. Ön yargı kişiyi geliştirmez olduğu yerde saymasına ve karakter olarak gelişememesine neden olur. Adaletli ve vicdanlı olamaz, ruhundaki boşluğu dolduramaz. Ön yargısız ve özgürce düşünmek, olaylara olumlu bakabilmek insanın ruhunu yüceltir, dünyasını güzelleştirir. Tersi durum ise ruhunu alçaltır ve mutsuz karanlığında yaşatır. Önc

Türkçe

Resim
Bizler doğru ve güzel Türkçe ile büyüdük, çevremizin şiveli konuşmasını bile almadık. Özel kanallarda yayınlanan diziler sokak ağzını yaygınlaştırdı, insanların algısındaki televizyon iyi olanı çıkarır düşüncesi ne yazık ki, insanları basit konuşmaya yönlendirdi. Dil de yozlaşma toplumsal yozlaşma ile birlikte dilini kaybetmektir. Dili kaybetmek kültürünü ve benliğini kaybetmektir. Şiirsel olan dilimizi tekrar hakkıyla kullanmak dileğim. Dil bozulunca insan ilişkilerindeki nezaket, zarafet, sevgi ve saygı da erozyona uğruyor. Bu durumun en büyük öncüsü siyasi iklim mi acaba? Yoksa toplum son yıllarda sanattan uzaklaştı bununda bir etkisi var mı? 'Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir' diyen Atatürk'ün bahsettiği damarlardan biri de dilde yozlaşma mıdır? Sanatta incelik, zarafet, güzellik gibi hoş duygular yok mu? Okullardaki felsefe, psikoloji gibi derslerin azaltılması da bu bozulmada etkili mi? TV'den insanlara hakaret edenleri alk

Doğru İnsana Yanlış Yapılmamalı

Resim
Güneş olsan insanlara akşam olsada batsan diye bakarlar. Öyle bir hal almış ki dünya, iyilik yapsan ardında bir art niyet arar olmuşlar. İnsanların kendilerine tahammülü kalmamış ki, başkasına nasıl olsun. Bencillik gözüne takılmış ayna gibidir, o gözler nereye bakarsa baksın kendinden başkasını görmez. Hiç kimse çaresiz kalmasın, çünkü diğer hiç kimse bunu anlayamaz. Mutlu ol, çünkü kimse senin üzgün olmanı umursamıyor. Sürekli vurguncuları ve köşe dönmüş olanları dinlemeyi sevenler masum olanı dinlemeyi sevmezler. Elbette hak yerini bulur gün gelir kendi karanlıklarında kalırlar, insanları kendi gafletleri yakar. Böyle insanlar olduğu için sürekli geriye gidip birbirimizden uzaklaşıyoruz. Dost gönülde, düşman akıldadır. Gönülde olanı atmak zordur, acıtır. Çünkü insanın hazinesi gönlünde biriktirdikleridir, dost gönül hazinesinin en değerli mücevheridir ama bir kez gönülden atıldı mı artık değeri kalmaz, değeri kalmayanın da gönüle girmesi zordur. Akılda olanın atılması is

Kimseyi Geçmişiyle Yargılama!

Resim
Birisinin geçmişini yargılamadan önce kendi geçmişini gözden geçirmek gerekiyor. Kendi geçmişini gözden geçiren birisi her şeye vardır eğer ki, bir yerde yokum diyorsa kendi geçmişinde kaldıramayacağı şeyler olduğu içindir. İnsanların içindeki yangınları, savaşları, acıları, ölümleri bilemezsiniz. Anlamaya çalışın, dinleyin ama yargılamayın. O insanın geçtiği yolları bilmeden onun yolunu kınamayın. Ya yanında olun, ya yardımcı olun yada uzak durun. İnsan olmak bunları gerektirir, toz olan hayatları bir de duman etmeyin. Ne sen zamana karşı avukatlık yapabilirsin, ne de öteki takvimlere hükmedebilir. Her şey içinde bulunduğu zaman dilimiyle yok olup gider. Doğru değildir geçmişiyle yargılamak bir insanı, çünkü geçmiş zamanın hakimlerinin ve sanıklarının dosyaları eskir ve rafa kaldırılır. Ancak küçük bir göz atmak için belki referans olurlar ama bundan dolayı şimdiki zamanı eskiten ise kocaman bir aptaldır. Evet geçmişini sorgulayamayan geleceğini doğru algılama yetisine kavuş

Düşünce Enerjidir

Resim
Düşünce enerjidir. Bir düşünceyi ne kadar çok aklımızdan geçirirsek o düşüncenin enerjisini hayatımızda o kadar çok hissetmeye başlarız. Bu yüzden de korktuklarımız başımıza gelir. Peki iyi yada olumlu düşünmek için ne yapabiliriz? Düşüncenin gücü. Böyle diyorlar. Fikrimce olay hakkında farklı olasılıkları hesaplayarak hareket eden insanın başına gelenler öngörüsündendir. Bu da yetenektir. Olasılıklardan kötü olan gerçekleşmiş ve kişi bunu önceden öngörmüştür. Aynı şeyi tekrar ederek hissetmek ise odaklanmadır. Yani kendi kendini motive etmek ve düşünceyi hayata geçirmek için daha çok kafa yormak. Bir şeyi düşünürsün tüm eylemlerin bunun üzerine kurulur ve o olur, sonra korkarsın, korkudan kaçış yolu ararsın, bu korkunu büyütür ve hiç olmayan bir şeye sürekli bakmak gibi bir süre sonra onu görürsün, enerjin sayesinde oluşur tüm bunlar. Olumlu düşündüğün zamanda aynı şeyler geçerlidir, bu sefer her şey iyiye doğru değişir. Ama insanın korku fonksiyonları daha baskın olduğu için

Çevre Yasası

Resim
Günlük yaşamda belki hiçbir şey değişmeyecek, uyulursa doğa kirlenmeyecek ama fabrikaların zehirli atıklarını nehirlere, arazilere, denize dökmelerine göz yumulduğunu ve bunun için hiçbir yaptırımda bulunulmadığını da gözardı etmemek gerekiyor. Uygulanması zor olacak ve birçok konuda olduğu gibi yasalarda kalacaktır. Ülkedeki insanları bilinçlendirmedikçe bu yapılan değişimin etkisi olacağını düşünmüyorum. Çoğumuz yaşadığımız çevreyi temiz ve düzenli tutmamız gerekirken bunu yapmıyoruz. Parklardaki görüntüler çekirdek pislikleri, yollardaki sigara izmaritleri, pet şişeler, sakızın çiğnendikten sonra yere atılıp başka birisinin ayakkabısına yapışması veya diğer canlılara zarar vermesi, ormanlarda, okyanuslarda ve denizlerdeki durumlarla bu tarz örnekler çoğaltılabilir. Diğer ülkelerde de benzer durumlar mevcut ama bunu en aza indirgeyebiliyorlar, en azından insanları bu konularda eğitimle yada katı kurallarla ve iyi bir denetim mekanizması ile düzenin oluşmasını sağlayabiliyorlar.

Hayat Bana Kendinden Başka Kimseye Güvenilmeyeceğini Öğretti

Resim
Algıları fazlaca açılmış birinin her insanı ayrı ayrı okuması kadar hayatı çekilmez hale getiren bir şey yok. Düşünmekten utanmıyorsan söylemekten de utanma. Konuşulacak yerde susmak kendini hiç etmektir. Hiç kimse senin hamle yapmanı beklemiyor, kimsenin taş sayısı aynı değil, herkes için aynı kurallar da geçerli değil. Herkes kendi acısı kadardır. Kontrol altına alınacak bir şey değildir bu, kendiliğinden gelir ve kendiliğinden de gider. Korkmadan yakacaksın bazen gemileri yanan sen olmak istemiyorsan. Bazı sözlerin muhatabı, kulaklar değil vicdandır, duymuyorsa vicdanlar zorlamayın. Sizi düşünmeyen, anlamak istemeyen, anlamamazlıktan gelen insanlara yön değil yol vermelisiniz. Kimse mükemmel değil, yaşadığımız sürece hep eksiklerimizi tamamlamaya çalışıyoruz ama ilk önceliğimiz iyi olmaktan geçmeli. Günah maddi olarak, iyilik manevi olarak kazanır. Günahlar manevi kazanca asla ulaşamaz ama iyilikler zamanla maddi olarak da kazanılabilir. Seçim insanlarındır kişiliğe ve d

Hayaller Ölür Normaldir Çünkü Yenileri Doğmuştur...

Resim
Herkes insanlığın kötüye gittiğini kabul ediyor ama kimse kendisinin de kötüye gittiğini kabul etmiyor. Büyürken sevgiyi unuttuk nefreti öğrendik, zorla da olsa öğrettiler. Artık çok mükemmeliyetçi olursan çok şey kaçırır, hiçbir şey yaşayamazsın. Dünyanın her yerinden herkesin yenileceği bir yer vardır. Kimilerini yenilgi yıkar, kimileri ise zaferle küçülüp bayağılaşır. Çünkü büyüklük hem yenilgiyi hem de zaferi kabullenebilen kişilerde yaşar. Dünya küçüldü iyice artık paran varsa her yerde, her şeye ulaşabilirsin. Gereksiz romantizme gerek yok sadece sevdiklerinden ayrı kalmak zor olur. Hayal kurmak parayla değil, yıkılırsa yenilerini kurarız. Hayaller ölür normaldir çünkü yenileri doğmuştur. İnsanlar yaşam ihtiyaçlarını karşılayamazlarsa mutsuz olurlar. Öncelikle sağlıklı olma, karnını doyurma, barınma, iş vs. bu zorunlu ihtiyaçlar giderilemezse nasıl mutlu olunabilir ki? Mutsuzluk aniden gelmez onu hazırlayan nedenler vardır. Bazen hayat öğrenmediğimiz yerlerden de ödev

Kimse Vazgeçilmez Değildir, Gerekirse Devrim Bile Yapılır

Resim
Kimse kendisini vazgeçilmez sanmamalı gerekiyorsa devrim bile yapılır. Kapattığınız kapının anahtar deliğinden bile bakmayın. Kendini kazanmak istiyorsan birilerini kaybet. En değerli kendimiziz ama her zaman en sona saklıyoruz. Kendisini sıradan hisseden birisi ruh sağlığı açısından en güçlü, en sağlıklı olan insandır. Birçok sorun kişinin kendisinden kaynaklıdır ama bunu kabullenemez. Sorunu görmeyen kişi ise çözümü niye arasın. İçimizden geçeni yapmak korkutuyor. Kendimize, hislerimize, aklımıza güvenmiyor ve giderek uzaklaşıyoruz kendimizden. Kendinden daha cesur kim olabilir? Öz güven ve cesaret varsa sende, sana kim hayır diyebilir? Zamanın güzel günler getireceğini düşünmek aslında boşluğu beklemekten başka bir şey değil. Hayatın hiçbir şey için değmeyeceği gerçeği. Bu öyle bir gerçektir ki, bir anda her şeyden soğutur insanı. Baktığınız, dokunduğunuz, tattığınız her şey anlamsız gelmeye başlar. Ne için yaşıyorum, yaşamımın amacı ne? diye sorgular ve bir süre sonra

İşsizlik Maaşı Ödemesi

Resim
İşsizlik maaşı alabilmek için geriye dönük son üç yılda 600 gün prim ödemiş olmanız gerekiyor. Eskiden son 4 ay yani 120 gün tam olma şartı vardı. Şimdi ise 120 gün tam olma şartı kalktı. Değişen çokta bir şey yok aslında sadece laf kalabalığı. İşin özü; işten ayrıldığınız tarihten geriye dönük son 3 yılda 600 gününüz yoksa işsizlik parası alamazsınız. Her ay bütün işçilerden işsizlik fonu kesiliyor, işsiz kalınca ise en çok 10 ay para alıyor sonra hadi bak başının çaresine diyorlar. Senelerce ödediği fondaki parasını neden vermiyorlar? Devlet rutin dışına çıkarsa olağan, vatandaş çıkarsa suç ve ceza. Devlet parayı karşılıksız basarsa devalüasyon, vatandaş basarsa kalpazan. Liderler tehlikeli değildir asıl tehlike her şeye inanıp, sorgulamayan ve menfaatleri uğruna her türlü haksızlığa sessiz kalan kitlelerdir. Gerçeği bilip susanlar gerçeği bilmeyip söyleyenler kadar tehlikelidir. Bir dalga geldi ve çekildi. Üretim ekonomisine geçilmediği için, seçimden sonra bu dalganın y

Bırakın Dağınık Kalsın

Resim
Hayat bize acıyı zaten getiriyor, bizim sorumluluğumuz neşeyi yaratmaktır. Kimi durumlarda yaşamı olduğu gibi kabullenmek ve hayatı akışına bırakmak gerekir. Bizi yoran hayatın kendisi değil, taşıdığımız maskeler ve hayır diyemediğimiz insanların sırtımızdaki yükleri, insanların halden anlamayan sağırlığı. Bizi üzen hayatın kendisi değil, insanların değişmeyen ön yargıları. Uzaklaşacaksın kafana, kişiliğine uymayan, farklı istekleri olan, değer vermeyen, sözleriyle, hareketleriyle aşağılayan, hiçbir konuda çaba sarf etmeden sadece almayı bilen, acılardan beslenen, dertleri, sıkıntıları hiç bitmeyen, sadece kendi dediği olsun isteyen, egosu yüksek, duygularını, insanca davranışlarını önemsemeyen sevgisiz soğuk kişilerden. Birazda kendin için yaşayınca güzelleşiyor hayat, biraz durup soluklanınca dinleniyor yürek. Gelmeyeni umursamadığın, gideni sessizce uğurladığın, sadece kendin istediğin için bir şeyi yaptığın zaman özgürleşiyor insan. Herkesi mutlu etmek zorunda değilsin.