Kayıtlar

devlet etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Yönetenler Ve Halk

Resim
Halk yönetenlere değil, yönetenler halka eğilmeli. Halk onlara değil, onlar halka borçlu. Halk onlara değil, onlar halka hesap vermeli. Halk onlardan değil, onlar halktan korkmalı. Bugün ülkemizdeki en büyük sorun insanların cehaletten zevk alır hale gelmeleridir. İnsanlık gemisini batıran fırtınalar değil, kendi gemimi kurtarayım anlayışıdır. Devleti oluşturan millet, ayrıştırıp bölen, parçalayıp yok eden, yapılanlara kör, söylenenlere sağır, kendilerine bencil bir kimlik edinen, niteliksiz ve faydasız öngörüleri kabul edip direten, doğrultusu bu yöndeki insan topluluğu ve zihniyete sahip olan kitleye bir şeyleri kabul ettirmek zordur. Aslanın yavrusunu almak için aslanın inine girmek gerekir. Açın halinden anlamak için aç olmak gerekir. Toplum ile ilgili sorunları anlamak için ne gerekir? Yöneticilerin takipçisi olabilmek için bizlerin donanımlı bireyler olmamız gerekiyor. İtibarın gösterişte olduğunu savunanlar için oyumuzu menzile ancak kişiliğimizle, bilgi ve görgümüzle,

Poşeti Dış Güçler İcat Etti

Resim
Piyasadaki deterjan, sıvı sabun gibi temizlik ürünleri, bakliyatlar, hazır yiyecekler, yoğurt, peynir gibi süt ürünleri, tuvalet kağıdı, çocuk bezi gibi ürünler, içme suları vs. yani marketlerde satılan ürünlerin neredeyse yüzde doksanı plastik ambalaj içindeler. Tüm bu ürünlerin konulacağı bir plastik poşet mi çevreyi kirletecek? Para toplamaktan başka bir şey değil gibi bu uygulama. Plastik atıklar tabi ki çevre kirliliğine neden olurlar ama poşetlerin bu kirliliğe etkisi diğer plastik ambalaj ürünlerine göre yüzde bir bile değildir. Parayı veren düdüğü çalar hesabı parayı veren çevreyi kirletmiyor mu? Parasını verdiğimiz poşetler çevreyi kirletmiyor mu? Poşet kullanımını düşürdük ama İngiltere'nin çöpüne para veriyoruz. Otel yeri için orman yakılırken 25 kuruş eden poşetle çevrecilik yapıyoruz. Marketlerin plastik poşete alternatif olarak hurda kağıtlardan yapılan dayanıklı kağıt poşet gibi seçenek sunmaları gerekiyor. Plastik poşetleri parayla satsınlar, kağıt poşetleri

İşsizlik Maaşı Ödemesi

Resim
İşsizlik maaşı alabilmek için geriye dönük son üç yılda 600 gün prim ödemiş olmanız gerekiyor. Eskiden son 4 ay yani 120 gün tam olma şartı vardı. Şimdi ise 120 gün tam olma şartı kalktı. Değişen çokta bir şey yok aslında sadece laf kalabalığı. İşin özü; işten ayrıldığınız tarihten geriye dönük son 3 yılda 600 gününüz yoksa işsizlik parası alamazsınız. Her ay bütün işçilerden işsizlik fonu kesiliyor, işsiz kalınca ise en çok 10 ay para alıyor sonra hadi bak başının çaresine diyorlar. Senelerce ödediği fondaki parasını neden vermiyorlar? Devlet rutin dışına çıkarsa olağan, vatandaş çıkarsa suç ve ceza. Devlet parayı karşılıksız basarsa devalüasyon, vatandaş basarsa kalpazan. Liderler tehlikeli değildir asıl tehlike her şeye inanıp, sorgulamayan ve menfaatleri uğruna her türlü haksızlığa sessiz kalan kitlelerdir. Gerçeği bilip susanlar gerçeği bilmeyip söyleyenler kadar tehlikelidir. Bir dalga geldi ve çekildi. Üretim ekonomisine geçilmediği için, seçimden sonra bu dalganın y

İnsanların Yerini Robotlar Alırsa...

Resim
Bazı işlerde insanların yerini robotlar alırsa ekonomik sistem bizi besler mi? Devletin gelir dağılımı önemli şimdi olduğu gibi emeklisini ikinci bir işte çalıştırmaya mecbur bırakırsa beslemez. Sistem insanları düşünmez kendi cebini düşünür. Böylece filmlerde gördüğümüz insan robot savaşları başlar, aç kalan insan ise şiddete meyillidir. İnsanlar çalışamazsa ellerinde paraları da olmaz, elinde para olmayan insan robotların ürettiği ürünü alamaz, alıcısı olmayan bir ürünü üretmek mantıklı değildir. Tüketici olmazsa üreticide olmaz. Bir çok ihtimal var ama planlı hareket edilirse herkese yetecek yer var dünyada. Yada güçlüler kendi aralarında anlaşıp kendileri dışında kim varsa herkesi öldürür dünyada bu güçlü insanlara () kalır. Böyle bir durumda can sıkıntısı nedeniyle insanların ne yapacağı bilime, sanata, kültüre meraklı, tok insanlar olursa pek sorun olmaz ama şiddete meyilli savaşçı insanlar olursa bir de devletler bu insanları doyuracak şartları oluşturmazsa sıkıntı ora

Değişim, Dönüşüm, Devinim

Resim
Psikolojik harp, karmaşa algısı üreterek insanların moralini bozmak ve mücadele azimlerini kırmaktır. Morali olmayan insanlar da ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar direnmekten kolay vazgeçerler. Devletlerin varoluş dayanağı güvenliktir. Devlet, adalet, eğitim, sağlık, ticari faaliyetler ve daha birçok faaliyetin temelidir güvenlik. Hükümetler kendi çıkar ve sığ vizyonlarıyla bu kavramı oyarlar sonrasında da suçu dış mihraklara atarlar. Kendini güvende hissetmeyen vatandaş kullanışlı vatandaştır doktirinini yıkmadan bu sorun çözülmez. Halkı hayatından bezdiren her davranış biçiminin sonucunda halk kendini ülkeye ait hissetmemeye başlar. Dünyadaki bütün ülkeler birbirlerine dış mihraktır. Çin ABD için dış mihrak, ABD Rusya için dış mihraktır. Önemli olan bizim ne olduğumuz, Türkiye olarak bilime, sanata, adalete, eğitime ne kadar yatırım yaptığımızdır. Her insan Türk doğmaz ama aynı topraklarda yaşayan insanlar bu topraklara yürekten bağlanmışsa o vatandaşımız ve bizim için Türk

Ezber Yaşamlar

Resim
Toplumları oluşturan halklar acemi birliği olduğu sürece kulanışlıdırlar. Demokrasilerin iyi işlemesi için iyi eğitilmiş bir halk, her şeyin tartışıldığı özgür bir ortam gerekir. Bizler ise yalnızlığı tercih ederek, fikir ve akıl insanlarını bulundukları yerlerde yalnız bırakarak dişliler arasında paramparça olmalarını izliyoruz. Seçimle, demokrasiyle sistemler gidip gelmez, hükumetler gidip gelir. İktidarlar ellerindeki gücü rejimi değiştirmek için değil ülkeyi yönetmek için kullanırlar. Toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun herkese eşit olanaklar sağladığı sürece seçimler demokrasiye hizmet etmiş olur. Oylar da, insanlar da ancak o zaman eşit olur. Biri dinden, milliyetçilikten yada her hangi bir ideolojiden fanatik bir şekilde bahsediyor, insanları gaza getirmeye çalışıyorsa ona güvenmemeniz gerekir. Cahil çeşidi çoktur. Hiçbir şey bilmeyen, bilmesi gerekeni bilmeyen, gereksiz bir sürü şey bilen gibi. Bizler toplum olarak örgütlenme yeteneğine sahip değiliz. Toplumu

Mantık İsyan Eder

Resim
Düzelmeyecek seviyedeki cehalete bir şey anlatmaya çalışmak sizi sadece onların cehaletine daha fazla maruz bırakır. Lafı anlayabilecek olana söyleyin diğerleri için ise üzülmekten başka yapılacak bir şey yok. "Biz cahil derken, mektep görmemişleri kast etmiyoruz; kast ettiğimiz ilim hakikat bilmektir, yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıkabileceği gibi hiç okumak bilmeyenden de hakikati bilen gerçek alimler çıkabilir..." MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Sabit fikirli insanlara koyun denmesinin nedeni; koyunlar içgüdüsel olarak biat ederler. Önündeki öncü nereye giderse sorgulamadan takip ederler, öncüleri uçurumdan atlasa bile tereddüt etmez peşinden atlarlar. Koyun sürülerinin bazen böyle telef olmaları normal bir durumdur. Koyunlar düşünmezler benim yerime düşünen biri var içgüdüsü ile öncüsünü izlerler. Bu tip insanlara mevcut sistemden beslenen siyasetçilerin saf ve temiz kalamayacağını, partilerinin bir süre sonra sisteme hizmet eder hale geleceğini, sorunun part

Kendi Kendine Muhalefet

Resim
Emir vererek, kızarak ekonomilerdeki sorunlar çözülseydi eğer kriz diye bir şey olmazdı dünyada. Ranta dayalı sistemlerde üretim ve dış satım yoksa, harcamalar kontrolsüz ve adaletsizse, sağduyu ve mantık çerçevesi içinde değil, popülist ve günlük hesaplarla iş yapılıyorsa çöküş kaçınılmaz olur. Üretime dayalı kurallarına göre işleyen bir ekonomik sisteme sahipseniz ne olursa olsun paranız değer kaybetmez. Bul karayı al parayı hesabı dolar, TL, borsa arasında kumar oynamak zorundasın ve bu sistemde her zaman kasa kazanır, dürüst, doğru emekçiye yer yoktur köle olarak sisteme figuran olarak katılırsın. Biraz olsa da makro ve para ekonomisi okumuş bir insan, ihracatın rekor kırmamış, varlıklar arasındaki transferinde ihracat olarak gösterilmiş olduğunu anlar. Yani tüm zamanların ihracat rekorunun kırılmadığını... Çalışmaktan çok açılış yaparsanız zengin oluyor, soluğu Uruguay'da alıyorsunuz. Tokatlanan binlerce kişi de memleketi çok sevdiği için yurttaş olarak yaşamaya deva

Sanal Para

Resim
Sanal paralar kalıcı olana kadar bir kaç tanesi yok olacaktır. Şimdikiler deney henüz ama geçişi planlanan bir şey. Şu an ekonomistler dahi sanal paraların sistemini anlamıyorlar. Ama buna rağmen yazanlar fikri hazırlarken o kadar profesyonel hareket etmişler ki bir çok gerçek paradan daha çok ayakları yere basıyor bu sistemin. Bu kadar çalkantılı olmasının sebebi de zaten bilinmemesi ve devletlerin tek ellerinde olan para denetimini halka kaptırmamak için mücadele etmesi. Sonunda bir şekilde sanal paraya geçiş olacak. Bir çok sanal para battı. Titan tarzı sanal para çakmaları çıktı. Bir geçiş süreci kazananda, kaybedende olacak ama mantıklı hareket eden, doğru tahminler yapan küçük yatırımcılar içinde bir şans. En azından devletlerin güvende (!) tuttuğu zenginin daha da zengin olduğu sistemlerden daha insaflı. Balina mantığıyla işliyor gibi görünebilir ama bunu piyasaya süren kişi bir para babası değil, yeni nesil bir girişimci, eski kara düzenden farkı bu. Bitcoin'ler h

Sayın Vali Recep Yazıcıoğlu

Resim
Aydın Valiliği'ne atandığında, henüz üç dört günlük vali iken Nazilli SSK Hastanesi ile ilgili bir şikayet kulağına çalınır. Hiç vakit kaybetmeden hastaneye gider. Tebdil-i kıyafet gelir. Acil bölümünden girer. Oradaki görevli bir hemşireye; "Başhekimin odası nerede?"diye sorar. Hemşire şöyle bir bakar Yazıcıoğlu'na tanıyamaz tabi. Küçümseyici bir ses tonuyla " Üst kata çık, koridorun sonundan sağa dön, sondaki oda" der. Yazıcıoğlu üst kata çıkar. Başhekimin odasını bulur. Kapısı açıktır ama başhekim odasında yoktur. İçeri girer. Tam o sırada başhekim gelir. "Buyrun ne istiyorsunuz ?" diye sorar. Yazıcıoğlu rahatsız olduğunu, tedavi olmak istediğini ama parası olmadığını söyler. Başhekim kendisine "Burası hayır kurumu değil, paran yoksa tedavi olamazsın" der. Yazıcıoğlu, "Devletin görevi vatandaşına bakmak değil mi doktor bey?" der. Başhekim sinirlenir ve Yazıcıoğlu'nu odasından kovar. Sessizce aşağı iner, hastanenin i

Ekonomide Vergiye Zam

Resim
2018 / 2020 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programı; Kurumlar vergisi yüzde 20’den 22’ye yükseltiliyor. Binek otomobilde MTV %40 artacak. Şans oyunlarında ikramiye kazanan talihlilerden alınan vergi yüzde 10’dan yüzde 20’ye çıkacak. Sigara kağıdından özel tüketim vergisi alınacak. Ekonomide vergiye zam yaparak sadece enflasyonu azdırırsınız. Her ay bir vergiye zam yapmak başarı değildir, kamu açığı böyle kapatılmaz. Kamu açığı kamu israfını önlemekle kapatılır. Bu ekonomiyi yönetme değildir, özel şirket gibi ekonomi yönetilmez, vatandaştan almakla değil, ekonomiyi iyileştirme yönetme ve üretimi desteklemekle olur. Bizler daha iyi ekonomik gelişmeler beklerken vergi artışı ile karşılaştık. Şimdi üreticilerde maliyetlerini arttıracaklar vergi artışı ile birlikte. Kontrolsüz enflasyon rakamları beraberinde değersiz bir lira, daha çok çalışma ama bu çalışmanın karşılığı değersiz bir ücret ve pahalı bir hayat getirecek. Zenginden vergi almak yerine teşvik vererek daha zengin yapıyo

Tapu Güvencesi kalkıyor…

Resim
İnsanda mal kabilinden sayılacak yani bilançoda bir kalem oluyoruz. Artı değer, eksi değer konumuna geldik, insan değil kuluz, kulun tapusu olmaz kendisi maldır. Artık ev garantimiz de kalmadı, bu işin ucu en çok şakşakçı mülk ve arsa sahiplerine dokunacaktır. Koyunlar çobanların kaval sesine odaklanırken başka seslere sağır kalırlar çünkü. Bal tutan parmağını yalıyor. Denetimin, hesap sormanın olmadığı yerlerde savurganlık ve aşırılık olur. Belki suç hiçbir şeye ses çıkarmayıp sınırsız imkanı veren sorgulamayanlardadır kim bilir. Özgür olduğumuz duygusu oluşturarak koşulların sağlandığı ama nasıl davranacağımızın ve yaşayacağımızın sınırlarının çizildiği zamandayız. Aldığımız para kadar özgür hissediyoruz sonuç olarak özgürlük dağarcığı kısıtlı olanın ne hayali, ne reel bir katkısı olur. Garantili, rahat, risksiz işler peşinde olan bir milletiz. Ama devlet kendini bu kadar rahat, cazip, çekici yapmasaydı ve ayrıca özel sektörde en azından asgari düzeyde devlet koşullarında

Beyinler kısa devre yaptı...

Resim
Evrende hiçbir şey tesadüf değildir. İnsanoğlu bilmediği, anlayamadığı yasaları açıklamakta tesadüfü kullanır. Beynimize saldırılıyor farkında değiliz. Tüm değerler siliniyor, beynimiz biçimlendiriliyor, bilgisayarımıza yeni programlar yükleniyor. Bizi biz yapan değerler elden giderken habersiz seyrediyoruz. Beş duyumuz ve zihnimiz gizlice ele geçiriliyor. Sonuçta algımız giderek değişiyor, dünyayı artık bu pencereden görüyoruz. Bizi yanıltarak irademizi ele geçirmeye çalışan bu karanlık savaş bizleri uyutuyor, aldatıyor ve tüm değerlerimizi yok ediyor. Görmemiz istenenleri görüyor, yapmamız istenenleri yapıyor, sinsi bir savaşın kurbanı oluyoruz. Yaşamsal sorunlar da bile beyinler donmuş durumda, insanlar boş boş bakıyorlar. Her çeşit zihinsel aldatma sonucu dostu düşman, düşmanı da dost görmeye başlıyor, kendimizden bile şüpheye düşüyoruz. Sanki zaman tünelinde aklımız ve dimağımız kayboluyor. Akıl tutulması işte bu. Bilinçaltına gönderilen sinyallerle körpe beyinler yıkanıyor,

Her şeyi hoşlandığı yem ile avlarlar.!

Resim
Kimileri bin türlü kötülük edip tek bir hesap vermeden yaşıyor, kimileri tek bir yanlışla mahkum oluyor. (William Shakespeare) Güven vermek önemlidir. Güven duymak da önemlidir. Ama en önemlisi, duyulan güveni boşa çıkarmamaktır. Ne kadınlar vardır, yanında yürüsen bile şereftir. Ne erkekler vardır, etek giydirsen kadına hakarettir. Dünya farklı dönüyor artık herhalde. İnsanlar bu kadar çok değiştiğine göre. Akşam gördüğünü sabah tanıyamıyorsun. Romanı yazar, çizer kalemi kırar gider, kalbi taşlaşmış kendini dünyanın merkezi sanır. Hiç düşünmez ki  kırdığı kalemin sahibi var. Allah mahşerde görür hesabını. Kadın veya erkek sapmış ise gerçekten tek taraflı ne yaparsanız yapın engelleyemezsiniz. Aldatmak karşı tarafı değil, kendini kandırmaktır. Özgüvensiz insanlar aldatır. Bu topraklar da eksik, aşk ve mutluluk kutsanmaz, ayrılık ve acı kutsanmıştır. Birlikteliklerdeki tutku kutsanmaz da, ayrılıklardaki tutku kutsanır hep. Yaralarıyla mutlu olmaya daha yatkın bir kültüre sahibiz b

Asgari ücretliye bir şey olmaz!

Resim
Gelişen Türkiye mi? Çalışıp ezilen Millet mi? Yerlere, göklere sığdıramadığınız idareciler mi? İnsanlar az ile geçinmeye alıştırılıyor ki gelecekte de fazla bir şey beklemesinler. Bir şey olmaz asgari ücretliye, fakirden alıp zenginlere vermeye devam. Fakire para lazım değil, çok şükür kıt kanaat geçiniyoruz, bir şey olmaz bize ekmek, su neyimize yetmiyor. İnsan hayatının ucuz olduğu bir yer de kimse adaletten bahsedemez. Nasıl geçinecek bu millet. Ev için banka faizlerini minimum düşürüp evlere % 30 zam yapılan ülkenin adıdır Türkiye. Kiralara yanaşılmaz altıyüz lira kira ile ancak gecekonduda oturulur. 15 temmuz da bu ülkeyi kurtaran bu milletti, 100 lira zammı çok gördüğünüz millet işte bu insanlar. 1404 lira maaşla çocuk mu okutsun, kira mı versin, elektrik, su, mutfak masrafina mı yetişsin, ne yapsın bu insanlar. Evler de huzur diye bir şey kalmadı boşanmalar, işsizlik diz boyu. Milletvekiline ikibin lira zam. Devlet büyükleri elinizi vicdanınıza koyun ve görün artık fakir f

Kindar neslin son sürümü!

Resim
Ön sıralar ayaktaysa arkadakiler sanırım yer çekimine meydan okuyorlar. Onbeş yıl önce bizim elimizde de bir adet Cumhuriyet vardı bakalım gözümüz açıldığında ne kalmış olacak. Avrupa bin yıl önce haçlı seferleriyle öğrendi dinle bir yere varılamayacağını. Sonra bunlar dünya lideri oldu, dindar ülkeler de bunların maşaları. Artık umutları da tüketiyoruz sevgiyi, kardeşliği tükettiğimiz gibi. Acaba diyorum bazen, ilk kelime 'Oku' değil de 'Okuma' olsaydı senaryo yine böyle mi olurdu? Biçtiğini beğenmeyen ektiğini gözden geçirmeli. Bir konu hakkında 'gerizekalı' yerine konulmak istemiyorsan o konu hakkında ne medya da gördüğüne inanacaksın, ne de siyasetçilerden duyduğuna. Ülkede hiç sorun yokmuş gibi davranmak hiçbir sorunu çözmez. Dini imanı para olanlar vatan, millet çıkarı nedir bilmezler. Bu güzel topraklar da böylesi kalbi, beyni kirli insanlar nasıl oluştu. Hiçbir görüşleri yok, herhangi bir konuda bilgileri yok, sevdikleri hiçbir şey yada canlı yo

Umarım Kininiz de Boğulursunuz!

Resim
Müslüman Noel, yeni yıl kutlamaz. Zaten Müslüman coğrafyalar da genellikle kutlama olmaz. Acı, kan, şiddet, bomba ve cehalet vardır çünkü. Göz göre göre insanların ölmesine sebep olanlar, vahşeti önlemek yerine vahşete ön ayak olanlar, umarım sizlerinde canınız yanar. Kininiz de boğulursunuz. En çok üzen de, birilerinin bizim topraklarımız da bu kadar rahat hareket edebilmesi. Devlet kendi şiddetine hukuk, bireyinkine ise suç adını verir. (Max Stirner) Cemaatler, belediyeler, diyanet, işi gücü bırakıp 15 gün boyunca yılbaşı kutlayan insanları organize bir şekilde hedef göstermiş, teröristlere istemeden yardımda bulunmuşlardır olayın özeti budur. Anlayabilene tabii. Kimseye zarar vermeden içki içmeleri veya yılbaşı kutlamaları kendilerinin kararıdır. İnsan olmak dindar olmaktan daha önemlidir. Her şeyi Allah yaratmıştır, yaratılmışı katletmek Allah'a savaş açmaktır. Katil katildir, İslam'la, insanlıkla hiçbir alakası yoktur. Noel ve yeni yılı (yılbaşı) birbirinden ayır

Turbo kapitalizm!

Resim
Bergman’a sormuşlar: "Gidişat kötü dünya nasıl kurtulacak?" "Utanç" demiş, "Dünyayı bir tek utanç kurtarabilir." Sus konuşma dünya çok geç. Aslında ölen bizleriz, insanlığımız, hislerimiz, çürüyen ruhlarımız. Derdimi dinledi, derdime imrendi. Derdini dinledim, derdimden iğrendim. Öyle bir hal... Elimizden dua etmekten başka bir şey gelmiyor. İnsanlığımız çoktan gitmiş, sağır, vurdum duymaz, üç maymunu oynuyoruz her gün. Kağıt üzerinde dünyada barışı sağlamak için BM'ler kuruldu. Realiteye bakalım ve madalyonun diğer yüzünü çevirelim. Dünyanın en çok silah satan devletleri BM'lerin daimi beş devleti. Dünyada iki sektör var ki, bu sektörler insanlar üzerinden kazanırlar ve insan kanı emen vampirlerdir, kan buldukça yaşarlar. Bulamazlarsa fabrikalarına kilit vurmak zorunda kalırlar. O nedenle dünyanın en tehlikeli iki sektöründen biri SİLAH sektörü, diğeri de İLAÇ sektörüdür. 90'larda Afrika'da bir milyona yakın insan katledildi. 20 s

İşten çıkarmalar da tazminat verilmeyecek!

Resim
Ne zaman halkın, işçinin, çalışanın yanında bir karar verdi ki meclis? Tüm dünya da devlet yöneticileri çalışanlarını korur biz de tam tersi olur. Yaşasın Türk insan hakları. Kiralık işçi dönemi yani kullan at dönemi başladı. Çalışanın hakkını yemek hangi inançla bağdaşır. Komşun açken tok yatan bizden değildir diyen inancın sahiplerinden nasıl bu kadar aç gözlü olduk. Zengin daha zengin fakir daha fakir hale geldi. Düşüncelerimiz kısırlaştı, hep banacı oldu. İşverene, işçi kiralama yetkisi veren yasa yürürlüğe girdi. İşveren ve işçi arasında geçici iş ilişkisi kurulmasını öngören kanun ile ilgili DİSK Başkanı Kani Beko, kıdem tazminatını fiili olarak yok edecek olan bu yeni çalışma düzeninin ihbar tazminatını da ortadan kaldıracağını söyleyerek, “1-9 arası işçi çalıştıran iş yerlerinde 5 işçiye kadar, 10'un üzerinde işçi çalıştıran iş yerlerinde yüzde 25 oranında kiralık işçi çalıştırılabilecektir. Böylece kayıtlı istihdamın neredeyse yarısı bu kölelik büroları aracılığı ile

Bataklıktan bir ses; Irak

Resim
Sadece neden Türkiye'ye? Irak halkına zararı olmadığı içindir. Subaylarımızı gönderip askeri eğitim verdiğimiz içindir. Hiç bir iyilik kötülüksüz kalmaz onun içindir. Kuzey Irak yönetimi Türkiye ile oynuyor ve Irak yönetimini yönlendiriyor. Oyunu göremiyor muyuz? Amerika en sonunda bizi savaşa mı sokacak? Türkiyeyi bataklığın ortasına çekmeye çalışıyorlar. Amaçları ortalığı alevlendirmek ve çatıştırmak gaza gelmemeliyiz. Irak hükumeti o kadar çok toprak bütünlüğünü düşünüyordu da İŞİD, PKK, Barzani, Musul ve Kerkük'ü talan ederken aklı neredeydi? Pkk Irak topraklarında yuvalanıp, Türkiye'ye saldırıp gencecik askerlerimizi, masum vatandaşlarımızı ölürürken aklı neredeydi? Şimdi mi aklına gelmiş Irak'ın toprak bütünlüğü. Emperyalist devletler Irak'ı ne hale soktu ama hala onlardan medet umuyorlar ve ağızlarından kan damlayan Emperyalistlerle kanka dansı yapmaya çalışıyorlar. Dünya alem Irağı halletti şimdi de Türkiye'nin beslediği Irak Türkiye'ye kar