Her şeyi hoşlandığı yem ile avlarlar.!


Kimileri bin türlü kötülük edip tek bir hesap vermeden yaşıyor, kimileri tek bir yanlışla mahkum oluyor. (William Shakespeare)

Güven vermek önemlidir. Güven duymak da önemlidir. Ama en önemlisi, duyulan güveni boşa çıkarmamaktır. Ne kadınlar vardır, yanında yürüsen bile şereftir. Ne erkekler vardır, etek giydirsen kadına hakarettir. Dünya farklı dönüyor artık herhalde. İnsanlar bu kadar çok değiştiğine göre. Akşam gördüğünü sabah tanıyamıyorsun. Romanı yazar, çizer kalemi kırar gider, kalbi taşlaşmış kendini dünyanın merkezi sanır. Hiç düşünmez ki  kırdığı kalemin sahibi var. Allah mahşerde görür hesabını. Kadın veya erkek sapmış ise gerçekten tek taraflı ne yaparsanız yapın engelleyemezsiniz. Aldatmak karşı tarafı değil, kendini kandırmaktır. Özgüvensiz insanlar aldatır. Bu topraklar da eksik, aşk ve mutluluk kutsanmaz, ayrılık ve acı kutsanmıştır. Birlikteliklerdeki tutku kutsanmaz da, ayrılıklardaki tutku kutsanır hep. Yaralarıyla mutlu olmaya daha yatkın bir kültüre sahibiz biz.

Aslında kötü diye bir şey yoktur. Bizim kötülük yüklediğimiz pek çok nesnel ya da öznel kavramlar vardır. Gerçekleşen olayları dar bir çerçeveden görürüz. Onun bize uzun vadeli getirdikleri ve bizden götürdükleri nelerdir bilemeyiz. Bir çok evrensel değer yargılarını hiçe saymalı, sadece yapmamız gerekenleri yapmak istediğimiz anda ve biçimde gerçekleştirmeliyiz. Bunu yaparken başkalarının kişisel hak ve özgürlüklerini çiğnememeye özen göstermeliyiz. Yani evrensel değerlerin iyi ya da kötü olduğuna doğru veya yanlış olduğuna kim karar verir. İnsanlar niçin çoğunluğun istek ve arzularına göre hareket etmek zorunda kalsın. Devletinin almış olduğu savaş kararı yüzünden emir komuta zincirine dahil olarak silahlanıp belki de hiç tanımadığı bir ülke ile savaşarak tanımadığı bir insanı neden öldürmek istesin. İyi hem vardır, hem de yoktur. İyi vardır, çünkü bir varlığın varoluşunu sürdürmesi için ona gerekli olan şey iyidir. Bunun tersi de kötüdür.

Toplum olarak yozlaştık. Normal olması gereken davranışlara şaşırır haldeyiz. Hiç birşey olması gerektiği gibi değil. Aile yapısı, insan ilişkileri hep değişti. Hiç birşeyin ağırlığı kalmadı. Yalaka bir toplum olduk resmen. İnsanlar istediklerini elde etmek için her türlü yalakalığı yapar hale geldi. Güven duygusu hepten kayboldu. İnsani değerler, teknoloji ve zamana paralel olarak yozlaşıyor.
Küçük insanlara büyük görevleri küçük beyinler verdiğinde korkulanlar olur. Her yerde, her zaman kıvırırlar çünkü.

HÜLYA ÇAKICI

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleyman Demirel'den bir fıkra ile günümüz :)

Ayağınızdaki 6 Güçlü Nokta

Hayat Kişiye Özeldir