Hayatın kendisi sensin ve değerlisin
Mutluluk dediğin öyle uzun boylu bir şey değil azizim. Seni lafta değil, gerçekten düşünen birisinin olmasını bilmek yetiyor. Hangimiz istediğimiz hayatı kendi tercihlerimizi yaşıyoruz? Hayır demeyi öğrenebildik mi? Katlanmak zorunda kaldığımız insanları hayatımızdan bir kalem de silip atabiliyor muyuz?Çalıştığımız işyerinde haksızlığa uğradığımızda çıkış yapıp bu benim hakkım diyebiliyor muyuz? Önce ben demeyi öğrenebildik mi? Sorumluluklarımız ne olursa olsun ister ailemiz, ister çocuğumuz önce kendimiz, önce biz iyi olmalıyız, iyi hissetmeliyiz ki karşımıza da bunu yansıtabilelim. Şahsen ben gerçek anlam da mutlu olabilmek için köprüleri yıkamıyorum. Çünkü bana dayatılmış bir hayat var ve ben çocukluktan itibaren bu şekil de kodlandım. Herkese bakmak, her sorumluluğu almak, her işi ben yapmak zorunda gibi hissediyorum. Yani bize öğretilmiş hayatları yaşıyoruz. Önce anne ve babanın evladı, evlenirsin kocanın karısı, çocuğun olur onların annesi, boşanırsın her şeyin yükü vs. bu