Kayıtlar

ALMANYA etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Robotların İş Gücünde Artışı

Resim
Norveç deneme yapıyor, Almanya planlıyor, Türkiye hayal bile edemiyor. İnsansız fabrikalar yaygınlaştıkça insanlara da karşılıksız gelirin kaçınılmaz olması gerekiyor. Para babaları, sermayedarlar öyle durduk yere hiçbir üretim yapmayıp, emek gücü sarf etmedikleri halde insanlara para verirler mi? Sanmıyorum. Bu süreç öyle tereyağından kıl çeker gibi çatışmasız olur mu? Otomasyon, robotikleşme, dijitalleşme ve yapay zekanın insanlığın yararına olabilmesi için ancak toplumcu bir sistem gerekir, bunun kapitalizmde mümkünlüğünü ve sorunsuzluğunu iddia etmek ise cahillere özgü olabilir. İnsanları teknolojinin yarattığı olanaklarla iş yükünden kurtarıp üretilen değeri eşit ve insanca insanlığın hizmetine sunup, insanın kendini sınırsızca geliştirmesine ön ayak olacak sistem olabilir mi? Toplumcu bir sistemde birçok şey ücretsiz hale getirilip dolayısıyla parasız bir şekilde kamusal bir yardım sağlanmış olur. İnsanlara kendilerini geliştirmesi içinde sınırsız zaman ve olanak sunulur.

Dünyayı Şikayet Edenler Değil, Üretenler Değiştirecek...

Resim
Biz tembel bir toplumuz, tembelleştirildik. Hepimiz tüketici sınıfındayız. Elimizle yapabileceğimiz en basit işleri bile yapmayı değil, yaptırmayı tercih ediyoruz. Zamanında IMF size borç veririm ama pamuk ekmeyin, tütün ekmeyin, fındık, badem, mısır ekmeyin derken bu günler için söylemiş. O yüzden kimsenin eline bakmamalı ve her şeyden önce kendi kendimize yetebilmeliyiz. Üretmeden, çalışmadan hiçbir şey olmaz. Parayı çok kazanmak için yıllar önce badem ağaçlarını sökerek odun yaptılar, yerlerine nar dikip kontrolsüzce seralar yaptılar. Çoğu ne nar yetiştirmeyi bildi, ne de serada üretimi, sonra neden ben bir şey kazanamadım. Bireysel kazanmayı hırs yapınca sonuç hep başarısızlık oluyor. Bulduğumuz yerlere çam ağacı ekiyor şu kadar ağaç ektik diye övünüyoruz. Çam yerine ekin ceviz, badem vs. Almanya’da birçok yerde fındık, ceviz, kestane ağacı dikili. Toprağı, bahçesi olan neden badem, ceviz ve fındık ağacı dikmiyor. Her iklimde yetişebilir bu ağaçlar. Badem dağda bile yetiş

Çin Nasıl Süper Güç Oldu?

Resim
Bir emperyalist gider bir diğeri gelir, devletler arası ilişkilerde romantizm olmaz. Ezilen bağırır çağırır, ağlar sızlar güçlenince ezen o olur. Olmazsa doğa boşluk kaldırmaz bir başkası onu alt eder. Tabi ezmenin ölçüsü ve yöntemi farklı olabilir bu da ayrıca tartışılır. ABD, Çin, Rusya süper güç grubundadır, Hindistan bu yönde önemli bir yol almış durumda (dünyada yaşayan dört kişiden birinin Hintli), Almanya askeri gücünü eklediği anda süper güç olabilecek kapasitededir ekonomik gücü ve eğitimli halkı bunu bir kaç yılda yapabilir. Araplarda petrol ve para var ama Araplar süper devlet değil de sömürge devlet olurlar. Süper güçten kast askeri, ekonomik, siyasi güç olarak dünyanın başat güçleri arasında olmaktır. Geriden gelenler kopya ürünlerle başlar, kısa zamanda da özgün ürünler üretirler. Alınan kalkınma planları, ucuz iş gücü ve kopyalayarak kendini geliştirme bunu sağlar. Bilgi iki şekilde elde edilir, çalışır icat eder, kendini geliştirir yada Çin gibi kopyalama bilgi

Kütüphanelerin Niçin Gözyaşı Dolu?

Resim
“America why are your libraries full of tears?” yani Amerika niçin kütüphanelerin gözyaşı dolu? (Ginsberg) Japonya'ya atom bombalarının atılmasının en önemli nedeni ABD'nin Japon adaları işgali sırasında verdiği ağır insan kayıplarını önlemek istemesidir. Okinawa seferberliği bunun bir örneğidir. Bombalar sayesinde Japonya, Tokyo başta olmak üzere önemli şehirlerin hedef alınmaması için kayıtsız şartsız teslim olmuştur. Coğrafi olarak bombanın atıldığı yer olan Nagazaki ve Hiroshima’yı çevreleyen dağları dikkate alarak patlama sonrası insan kaybı maksimum olacak şekilde inceden inceye hesaplanmıştır. Enola Gay isimli uçak bombayı sadece bir km ileriye atsa aradaki tepeler yüzünden blastin gücü azalım göstererek kayıpların üçte bir azalacağını hesaplıyorlar ve bilinçli olarak ölçüp, biçip karar veriyorlar. İlk bomba sabah çocuklarını okula hazırlayan annelerin evde olduğu saatte atılıyor. Adada o saatte hiç asker yok resmen sivil katliamı yapılıyor. Aynı şey ikinci dün

Irksal insan çöplüğü...

Resim
Her imparatorluğun temelini biraz da olsa katliamlar oluşturuyor. Hepimiz aynı Allah'ın çocuklarıyız. Tüm dünya bunu bilse de dini silah olarak kullanmaktan vazgeçmiyor. Emek sömürüsü insanın etini yemek onu parçalamaktır. Bireyleri yeteri kadar milliyetçi ve din ahlakıyla saldırganlaştırır ve bu kavramlarla uyutursanız tapınacak hale getirirsiniz kolayca. İnsan evrenin kanseri, yarası ve sızısıdır. Kapitalizmi yok etmek öyle güç ki, insan egoizmiyle beslenen bir canavarı asla yok edemeyiz. Amerika ırksal olarak insan çöplüğüdür. Bu nedenle ırklar ve onların oluşturduğu devletleri tehdit olarak görürler. Amerika gerçek sahiplerinin yaşadığı bir ülke olsaydı (Kızılderililer) dünyanın en saygın ülkesi olurdu. İngilizler, Fransızlar, İspanyollar vs. bilge ve soylu bir uygarlığı vahşice yok ettiler. ABD'nin uygulama sistemi; önce böleceği ülkeye özgürlük ve para gönderir sonra bir şekilde özgürlüğünü geri ister. Ama özgürlük para gibi elle tutulur bir şey değildir, o yüzd

Denizin olmadığı yerde martı olmalı...

Resim
1827 yılında Almanya'nın Magdeburg kentinde bir müzik öğretmeninin oğlu dünyaya gelir (Karl Detroit). Anne ve baba sürekli kavga ettiklerinden dolayı çocuk akrabaları tarafından yetimhaneye götürülür. Çocuk 12 yaşına geldiğinde bir gece yarısı bütün arkadaşları uyurken çarşafları birbirine dolayarak yetimhaneden kaçar ve Hamburg'a gider. Büyük bir liman kenti olan Hamburg'da bir gemide miço olarak işe başlayan Karl Detroit, bütün akdenizi dolaşıp, Marmara denizinden boğaza giren gemisinden Kız Kulesini görünce denize atlar ve Kız Kulesine doğru yüzmeye başlar. Çocuk yakalanır ve Sadrazam Âli paşanın (şair) yanına götürülür. Sadrazam sorar; 'Neden kaçtın Almanya'dan?' Karl Detroit cevap verir: 'Dayak vardı orada, bıktım kaçtım'. 'Peki ya neden Akdenizin onca yeri değil de İstanbulda atladın denize evladım?' Diye sorar Sadrazam. Kız kulesini gösterir Karl Detroit ve 'ben o kuleyi çok sevdim' der. Almanlar çocuğu geri ister, fakat

Yurt dışı Türkleri...

Resim
Türkiyeyi çok seviyorlar ve Türk halkının refah içinde olmasını istiyorlar Avrupa'da yaşayan Türkler (). O zaman tüm mal varlıklarını buraya getirsinler. Almanya'da, Hollanda'da vs. kalmasınlar. Türkiye'ye izine gelirler 'abow ne pahalı ülke ya nasıl geçiniyorlar burada, bin euro bozdurdum az önce düşürdüm sandım ataş pahası bura gavurun gözünü seviyim anam' derler. Yıllardır Avrupa'da ama yaşadığı ülkenin dilini bile tam bilmez, kendi gettolarında yaşarlar, parasını yediği adama gavur der, kafir der, kurtlar vadisini izler milliyetçi duygusu kabarır, muhteşem yüzyılı izler ben Osmanlı torunuyum der, der de der ama Türkiye de yaşamaya yanaşmazlar. Yurt dışında yaşayan Türkleri inceleyelim; Avrupa'daki Türk vatandaşları Avrupalının yapmadıkları pis işleri yaptılar. Eğitimleri düşüktü, dolayısıyla Avrupalı onlara biraz tepeden baktı. Çoğunluk oranın kültürüyle bütünleşemediler, içine kapandılar ve kendi gettolarına, camilerine, kahvehanelerine çekild

Elçiye zeval olmamalıydı!

Resim
Putin'in Büyükelçi Andrey Karlov'a son bakışı. Gerçek bir acı var bakışlarında. Öz ağlamayınca göz ağlamaz derler. Nasıl içten üzüldüyse. Umarım acısıyla değil, devlet adamlığıyla hareket etmekten vazgeçmez. Bakışı önümüzdeki aylar, yıllar bu işte parmağı olanlar için fırtına habercisi gibi. Büyükelçiye gözleriyle bunu yapanlara cehennemi bu dünyada yaşatacağına söz veriyor. Bu acıyı unutmaz ve bu yarada kolayca kabuk bağlamaz. Gelenek, görenek, kültür, karakter her şeyimiz yozlaştı, bozuldu. Kalleşlik, namertlik bizim töremizde yok, savunmasız insanı öldürmek hele hiç yok. Oyun büyük oyuncu çok. Masum bir insanı sırtından vurdular. Katil denilen Yavuz Sultan Selim bile hediye diye dışkı dolu sandık getiren elçiyi, 'herkes yediğinden ikram eder' diyerek lokum dolu sandıkla geri yollamış. Elçi öldürmek ne dinimizle, ne geleneklerimizle, ne de insanlıkla bağdaşmaz. Ülkemizde bir yabancı vurulduğu için çok üzgünüz. Misafiri tabut ile göndermek bize yakışmadı. İnsan

Ezilmişliğin sitemini kim tercih eder?

Resim
Akıl hastanelerindeki hastalar kendi aralarında bir düzen kuruyorlar ve deli olduklarını bilmiyorlar. Umarım biz de öyle değilizdir. Kapitalist düzenin baş ülkeleri insanlığa zulümden ve karanlık bir hayattan başka şey sunmadılar. Dünya da ne kadar kötü, korkunç olay yaşanıyorsa ülkemizde dahil, biliyoruz ki (dünya insanları) altından Amerika, İsrail, İngiltere, Almanya çıkıyor. Ülkeler de önce iç savaş çıkartıp sonra barış elçileri gönderiyorlar. Ezilmişliğin sitemini kim tercih eder, bir huzur adasında yaşamak varken hastalar adasında yaşamaya.  Kurum ve kuruluşların içerisinde mutlaka farklı düşünceler ve maksadını aşan zihniyet sahipleri olabilir, siyaset içerisinde kirli ilişkiler yumağı olacaktır ama eminim herkes üzerine düşeni yapacaktır. Kurum ve kuruluşlar başta devlet mekanizması bağırsaklarını temizlerken ummadığımız isimleri görebiliriz. Bundan sonraki dönemler de devlet kademesi ve kuruluşlar da arınmış, temizlenmiş ve şeffaf olacaktır. Ama umarım gerçek suçlula

Ezilmişliğin sistemini kim tercih eder?

Resim
Akıl hastanelerindeki hastalar kendi aralarında bir düzen kuruyorlar ve deli olduklarını bilmiyorlar. Umarım biz de öyle değilizdir. Kapitalist düzenin baş ülkeleri insanlığa zulümden ve karanlık bir hayattan başka şey sunmadılar. Dünya da ne kadar kötü, korkunç olay yaşanıyorsa ülkemizde dahil, biliyoruz ki (dünya insanları) altından Amerika, İsrail, İngiltere, Almanya çıkıyor. Ülkeler de önce iç savaş çıkartıp sonra barış elçileri gönderiyorlar. Ezilmişliğin sistemini kim tercih eder, bir huzur adasında yaşamak varken hastalar adasında yaşamaya. Kurum ve kuruluşların içerisinde mutlaka farklı düşünceler ve maksadını aşan zihniyet sahipleri olabilir, siyaset içerisinde kirli ilişkiler yumağı olacaktır ama eminim herkes üzerine düşeni yapacaktır. Kurum ve kuruluşlar başta devlet mekanizması bağırsaklarını temizlerken ummadığımız isimleri görebiliriz. Bundan sonraki dönemler de devlet kademesi ve kuruluşlar da arınmış, temizlenmiş ve şeffaf olacaktır. Ama umarım gerçek suçluların

Suriyeliden Türk olur mu?

Resim
Kim ne derse desin halkın kararına saygı duyulmuyor ülke de. Haberler de Sayın Başbakana Suriyelilerin vatandaşlığı ile ilgili bir soru soruldu. Verdiği cevap: Zaten uzun zamandır çalışmaları varmış bu konuyla ilgili. Suriyeliler vatandaşımız olup olmama kararını kendileri vereceklermiş. Biz kimiz ki? Biz bu vatan için çok canlar verenleriz, hala da veriyoruz. Kaçmadık, pes etmedik. Ülkesini terk eden, kaçan insanlara neden vatandaşlık verilsin. Ülkeye geldiler her gün şehit haberleri alır olduk ve şehitler vermeye devam ediyoruz. Ama onlar ülkemiz de yaşamakla yetinmeyip canlı bomba yapmaya, hırsızlık, yolsuzluk, arsızlık, taciz, tecavüz vs. yapmaya bakıyorlar. Suriyelileri vatandaşlığımıza almak için elimiz de ne gibi bir sebep var? Hiç bir sebep yok? Düşman olana vatandaşlık veriyoruz. Hem Türkiye'de yaşıyor, hem de Türkiye'yi ve Türkü beğenmiyorlar. Yarın öbür gün askerlik yapacaklar, orada direk terör örgütü tarafına geçer bize karşı çarpışırlar. Bizim içimizde bizi

Amatörler Profesyonel iş yapamaz

Resim
Fatih Terim'in milli takımdaki başarısını bir kefeye, aldığı maaş ve primleri de bir kefeye koyalım, geçmişteki Milli Takım hocalarımıza haksızlık olmuyor mu? Ama imPARAtor hala HESAP SORMA peşinde. İngiliz Antrenör gibi dönüş uçağından iner inmez istifasını verip gitmesi gerekirken üstelik. Başarı karşılığında para beklentisi yok para zaten cepte, uğraşmak yerine uğraşıyormuş gibi şov yapması yetiyor İmPARAtora. Profesyonellikte prim başarıya bağlı ve başarıyla doğru orantılı olur. Başka ülkelerdeki onurlu oyuncular ve onurlu antrenörler, başarısız oldukları zaman istifa ederlerken bizimkiler hala para peşindeler. Milli takımlar düzeyinde bizim kadar prim alan başka ülke yok. Şampiyon olsak bile bu kadar prim fazla. Avrupa da çeyrek final oynamadan, dünya kupasın da gruptan çıkmadan geçilen aşamalar da prim verilmemesi gerekiyor fikrimce. Başarı yok, mücadele yok herkese prim dağıttılar. Dağıtılan ve onların hak etmediği paralar halkın cebinden çıkıyor. Rahat rahat tatil yapıp

AVRUPA BAHARI

Resim
Çıkmak için dayatma sebepleri enteresan. Türkleri serbest vizesiz dolaşımda istemedikleri için ayrılma kararı verdiler/vermişler. Tabii akabinde mültecileri. Çünkü bizim dünyaya yeni görünümümüz şu; TÜRKİYE=SURİYE. İnsanlar refah ve huzurlarını bozmak istemiyor. Aslında istemedikleri bizdeki mülteciler. Haklılar. Türk halkının kendisi de istemiyor zaten onları. Vatandaşta yapıyoruz, çalışma izni, okuma izni, üreme izni vsss. Vize Schengen ülkeleriyle olacak bir antlaşmaydı. İngiltere kalsa bile onunla bir alaksı yoktu. İngiltere = Britanya = Galler + İskoçya + Kuzey İrlanda'dan oluşan Birleşik Krallık'dır. İngiltere, Brexit referandumun da AB'DEN ÇIKALIM dedi. Dolar/TL, İngiltere'deki referandum da ayrılıkçıların önde gitmesi sonucu bir ayın en yüksek seviyesini gördü, sterlin/TL ise yıllar sonra ilk defa en düşük seviyeyi gördü. İngiltere AB'den çıkıyor ve bizim para (birimi) mız İngiltere'nin para birimiyle aynı oranda dolar karşısında değer kaybediyor.

TURİZMİN GELDİĞİ NOKTA

Resim
Turizm sadece eğlence ve dinlenme üzerine inşaa edilirse gelişme ve ilerleme de olmaz ama kültür, sağlık, spor, huzur vs. üzerine inşaa edilirse mutlaka ilerleme olacaktır. Gerçekler ortada bu durum da zincirin her halkasını etkiliyor. Peki kim/kimler el atacak bu duruma? Turizimi biz kendi ellerimizle baltalıyoruz. Turistlere kazık üstüne kazık atılırsa sanki bir daha hiç gelmeyeceklermiş, yarınlar yokmuş gibi sonumuzun böyle olması da normal. Hem yerli, hem yabancı turistlerin karısını, kızını taciz edip, laf atıp, önüne geleni dolandıran, küfreden, tartaklayan, bağıran esnaf, bayan turistler buraya erkek için geliyor mantığıyla düşünüp çalışsın diye kalifiyesiz, ucuz elemanları restaurantlara, eğlence yerlerine, plajlara vs. doldurursan, dolmuş/otobüs bile yerliyi almayıp biraz ileri de durup yabancı turisti alıp geçiyorsa veya tam tersi oluyorsa yani canına, keyfine göre davranıyorsa olacağı budur. Ne oldu da İskandinavya ülkeleri Türkiye'ye gelmiyor artık. Yani turizmin

İnsanın düşmanı yine insandır

Resim
İnsanların yanlış yaptığını sen doğru yaparsan yanlışı sen yapmış sayılıyorsun. Evi camdan olanların başkasının evine taş atma hakkı yoktur.  Almanya zaten soykırımın alasını yapmış bir ülke. Şimdi ne demek istiyorlar. Yanlarına arkadaş arıyorlarsa biz onlarla bir kez arkadaş olduk ve boyumuzun ölçüsünü aldık. Mustafa Kemal Atatürk Türk zaferini ortaya çıkarmamış ve Alman Liman von Sanders'ın talimatı çerçevesin de hareket etseydi işte o zaman Almanların istekleri olacaktı. Yani Türkiye Cumhuriyeti diye bir devlet olmayacaktı. Almanları üzen bu devlet nasıl var oldu, nasıl bunca yıldır ayakta duruyor. Böyle kararlar çıkartarak teselli bulmaya, avunmaya çalışıyorlar. Önce kendi tarihlerine baksınlar ve düşünsünler. Sonra bize soykırım yapıldı desinler. Şu anda soykırım yaptı diyen ülkede ermeniler var ve yaşıyor. Bu insanlar hala bizimle yaşıyorsa ve bir devletleri var ise nasıl soykırım yapmış olabiliriz? Ayrıca bir tane ermeni toplu mezarı yok. Her yerden Türk toplu mezarla

İnsan mı vahşi? Hayvan mı vahşi?

Resim
Matador Alvora Munera kariyerine son verdi. Neden? Dinleyelim nedenmiş; Yarışın son mücadelesinde gücünü yitiren Alvora yıkılır. Boğanın ona yaklaştığını görünce korkulu sonun yaklaştığını hissetti. Lakin boğa ona hiç bir şey yapmadı. Yarıştan sonra matador açıklamasında şöyle diyor: "Boğa gözümün içine bakarak bağırdı, böyle sadece bağırdı. Sırtına oklar batırdığım hayvan bana zarar vermedi, istese beni orada öldürebilirdi fakat sadece gözlerime bakıp bağırdı. Her hayvanda olduğu gibi onun gözlerinde de masumluk vardı. Yüreğimde adaletin hıçkırarak ağladığını işittim. Belki de bağışlanırdım, lakin itiraf edemedim. Kendimi dünyanın en vahşi mahluğu gibi hissediyordum." Hayvan dediğimiz varlığın insana dersi. Para ve hırsın kör ettiği gözlerini yine kıydığı bir canlı açmış. Ama bu hırs genellikle mezarda biter. Hiç bir canlı zulmü hak etmez. O hayvan belki de hayatının en büyük insanlık dersini vermiş matadora. Hayvanlar hiçbir zaman değişmedi, değişen hep insan. Dün

Doğru, her zaman azınlıktadır.

Resim
Almanya’da bir lise müdürü, her eğitim öğretim yılı başında öğretmenlerine şu mektubu gönderirmiş. “Bir toplama kampından sağ kurtulanlardan biriyim. Gözlerim hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü. İyi eğitilmiş ve yetiştirilmiş mühendislerin inşa ettiği gaz odaları, iyi yetiştirilmiş doktorların zehirlediği çocuklar, işini iyi bilen hemşirelerin vurduğu iğnelerle ölen bebekler, lise ve üniversite mezunlarının vurup yaktığı insanlar. Eğitimden bu nedenle kuşku duyuyorum. Sizlerden isteğim şudur.Öğrencilerinizin insan olması için çaba harcayın.Çabalarınız bilgili canavarlar ve becerikli psikopatlar üretmesin. Okuma yazma, matematik, çocuklarınızın daha fazla insan olmasına yardımcı olursa ancak o zaman önem taşır.” Yaşımın ve yaşadıklarımın bana öğrettiklerine her zaman minnet duydum. Zamanla elde edilen bilgi birikimlerini Tecrübe/deneyim olarak adlandırabiliriz. Eğer tecrübelerimizi gelecek kuşaklara  aktarabilirsek hem kalıcılığını, hem de yararını sağlamış oluruz.

72 şart!

Resim
Avrupa Birliği'ne vizesiz seyahatte işte bunlar değişecek.. Brüksel'de 18 Mart'ta yapılan Türkiye ve Avrupa Birliği Zirvesi'nde varılan mutabakatta, Haziran 2016 sonuna kadar Türkiye vatandaşlarına Avrupa'ya vizesiz seyahat imkanı için 72 şartın yerine getirilmesi isteniyor. Vize serbestisi yol haritasında, "belge güvenliği", "göç ve sınır yönetimi", "kamu düzeni ve güvenliği" ve "temel haklar" alanlarında AB tarafının Türkiye'den beklentileri sıralanıyor. Türkiye, vize serbestisi için 72 şarttan 37'sini yerine getirirken, geri kalan 35 kriterin karşılanması için hazırlıklar sürüyor. Bu kapsamda 4 Mayıs'a kadar gerekli yasal düzenlemenin Meclis'ten geçirilmesi planlanıyor. PASAPORTLARIN DEĞİŞTİRİLMESİ GEREKECEK. HANGİ ÜLKELERE GİDİLEBİLECEK? Vize muafiyeti suriyeliyle, biyometrik pasaport sahibi tüm vatandaşlar, Schengen bölgesindeki Almanya, Avusturya, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Fi

Yeni Türkiye derken! Yeni Ortadoğu olduk!

Resim
Tüm ülke baştan aşağı bunalım da... Alman ve Amerikan elçiliği uyarmıştı! Peki bu elçilikler bu haberi nerden alıyor? Nasıl biliyorlar? Almanlar 1882 km! ABD 10300 km! İstanbul hafta sonuna dikkat diyor. ABD ve Almanya güvenlik önlemleri alıp kurumlarını kapatıyor. Bizim yöneticilerimiz ne yapıyor? Korkudan mı patlattı yoksa, bombacıya güvenemeyen 2. kişi uzaktan kumandayla mı patlattı? Yeni konumuz? Adam canlı bomba! Ölecek ve ölmeye gidiyor! korkusu morkusu ne demek oluyor. Neyin kafasını yaşıyoruz. Maksimum koruma altına alınmış hassas bir bölgeye CANLI BOMBA girebilmiş mi? Girmiş! Sen önce kendi istihbarat ve emniyet zafiyetini sorgula! Erken veya geç patlamış ne fark eder! Patlamış işte. Ayrıca dikkat çekici olan, hep patlamalardan sonra bilgi akışı başlıyor? Saldırıyı işid, pkk, pyd, deaş vs. yapınca ne değişiyor ki? Hepsi Terör değil mi? Anlamış değilim ben bunu hala. Terör saldırıları sonrası Türkiye'deki aşamalar. Yayın yasağı, terörü kınama, facebook, twitte

Dünya Rusya'ya ters, Rusya Dünya'ya ters.

Resim
Rusya Suriye'de ateşkese saatler kala saldırılarını artırdı. Suriye'de 2011'den bu yana devam eden iş savaşta ilk kez geniş çaplı bir 'ateşkes'e saatler kala, Rusya bombardımana hız verdi. Moskova ile Washington Yönetimi arasında varılan ve tarafların da riayet sözü verdiği 'şiddetin durdurulması' anlaşması bugün (TSİ) 00:00'da yürürlüğe girecek. Fransız haber ajansı AFP, Kremlin'den yapılan açıklamayı duyurarak, Rus savaş uçaklarının Suriye'de 'terör örgütlerini’ vurduğunu belirtti. KREMLİN İDDİALARI REDDEDİYOR AMA... Kremlin, Rus Hava Kuvvetleri'nin muhaliflere yönelik hava operasyonu düzenlediği yönündeki iddiaları reddetti. Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Rus uçaklarının muhalifleri vurduğunu açıklamasının ardından, "Rus Hava Kuvvetleri, şüphesiz terör örgütlerine karşı operasyonlarına devam ediyor" dedi. SALDIRILARIN YOĞUNLUĞU ARTTI' Suriye İnsan