Kayıtlar

Şubat, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tribünlere Oynuyor İnsan

Resim
Görelilik kuramım başarıyla kanıtlanırsa Almanya benim bir Alman olduğumu iddia edecek, Fransa ise Dünya vatandaşı olduğumu açıklayacaktır. Kuramım gerçek dışı çıktığında ise Fransa bir Alman olduğumu söyleyecek, Almanya ise bir Yahudi olduğumu açıklayacaktır. (Albert Einstein) Görelilik kuramı=Başarıya ortak olunma çabası ve başarısızlığı red etme ideolojisi. Görelilik Kuramı Einstein'in ortaya atmış olduğu bir kuram. Burada önemli olan Einstein'in başarılı olması ve başarısız olması halinde doğacak sonuçlar. Yani Einstein burada başarılıysam beni destekleyecekler, başarısızsam beni dışlayacaklar demek istiyor. Tribünlere oynuyor insan. Aslında oynatmaya zorluyor çevresel etkenler. Nerede ve kime oynamalı insan iyi seçmeli belki de. Kendi vicdanının öğrencisi olup sadece içsel rahatlıkla ve aklımızla kendi emek, üretim, başarımız ile yaşamayı öğrenmeliyiz. Çevremizde ne kadar olumsuzluk, negatiflik vs. varsa onlara takılmadan, kendimizi başkaları ile değil kendi başarılarımız

Gerçek Yaşama Uyanmak

Resim
Genç adamla yaşlı adam bekleme odasında rahat bir koltukta oturuyorlarmış. Yaşlı adamın gözleri kapalı ve zaman zaman gülümsüyor. Ve bazen elleri ile de bir takım hareketler yapıyor, yüzü de sanki bir şeyleri kendisinden uzak tutmaya çalışıyor gibi oluyormuş. Genç adam onu merakla izledikten sonra, bu çirkin odada sizi gülümseten şey nedir? Yaşlı adam, kendime hikayeler anlatıyorum ve onların bazıları beni güldürüyor. Genç adam, yüzünüzün ve ellerinizin bir şeyi kendinizden uzaklaştırmak ister gibi hareketler yapmasına ne neden oluyor? Yaşlı adam gülümseyerek, onlar pek çok kez duyduğum hikayeler de ondan. Genç adam, ne diyebilirim, kendinizi hikayeler ile teselli ediyorsunuz. Yaşlı adam, bir gün bütün hayatın insanın kendisini hikayeler ile teselli etmesinden başka bir şey olmadığını anlayacaksın. Bizim hayat diye bildiğimiz şey bir hikayeden başka bir şey değil. Ve insanın kendisini hikayeler ile teselli etmesi de bizim hayatımız. Bizim hayattan anladığımız şey bir rüyadır. Orada ola

Bitmedi Hayat Kavgamız

Resim
Sevilenler caydı her bir sözünden. Unutmaya yüz tuttu bu yürek. İnsan yalnız kalmaz aslında, yalnızlık da bir tercihtir. Başarılı bir ilişki, iki kişinin beklentilerinden feragat ederek birbiriyle mutlu geçinmeyi becerebildikleri bir ilişkidir. Çoğu ilişki de bunu yapamamaktan ötürü biter. Fedakarlık yoksa o ilişki zaten baştan bitmiştir. Seven iki kalp bir beden, bir can olur. Aşkı da acıyı da birlikte yaşarlar. Acı da, sevgi de tek taraflı olmaz, her iki tarafta iyi veya kötü darbe alır. Biterse de, üzerse de, severse de. Herkesin içinde kalan yaraları, keşkeleri mutlaka vardır. Ama hayat kısa içimizi kanatıp acı çekecek kadar uzun değil. Sevdiğiniz kişi size değer vermiş olsaydı şu an içiniz de yara değil yanı başınız da olurdu. EIIerimi her uzatışım boşluk.  Kurduğum düşler hep boş. Ne olduğunu bilmiyorum ama birileri düşlerimi alıyor. Umutlarımı ve özgürlüğümü çalıyor.  Yaralar sahiplerini acıtıyor. En çokta sevdiklerin yaralıyor. Beni al, zamanın dışına götür.  Biraz sarıl, biraz

Geleceğe Bak

Resim
Zaman giderken size haber vermez. Kovalamanız ve geri çağırmanız bir işe yaramaz. An vardır size verdiği değerini ve kıymetini bilmenizi beklediği. Zamanın kimseye borcu yoktur. Size Anları verir. O  Anları güzel şeylerle doldurmak size kalmıştır. Sevdiklerinizi kaybetmeden önce, onlara sizin için ne kadar değerli olduklarını hissettirin. Zamanı geri almak imkansızdır ve düşünüldüğünden çok daha hızlı akıp gider. Ruhunu sert kalıplar içerisinde sıkıştırmış insanlar, minareyi düzeltmek yerine önünden bakmadan geçmeyi yeğliyor. Bugün çalmaya üşendiğiniz kapının arkasında, yarın çalmaya niyet ettiğiniz zaman kimseyi bulamayabilirsiniz. Geç kalmayın. İnsan pek çok duygu yaşar ve dışa vurur. Öfke ise gün geçtikçe en rahat dışa vurduğumuz duygulardan biri olmaya başlamış durumda. Öğrenilen bir tepki haline gelmeye başladı. Yaşam bazen çok şaşırtıcıdır. Şaşırmak insanı hareketlendirir enerji ve haz verir. Yaşam zaman zaman çok zor olsa da, hiçbir koşul da terk edilmeyecek kadar değerlidir. Pe

Dünya Patlamak Üzere

Resim
İnsanlık başka bir evrilmeye doğru gidiyor, insanlar gittikçe mutsuzlaşıyor, gelecek korkusu, haksızlık, adaletsizlik dünya patlamak üzere. Dünyada liderlerden tutunda en taban kesime kadar herkes kendisiyle çelişir oldu, büyük bir kaos var insan psikolojisinde. Suyumuz bitiyor, salgın hastalık tepemizde, güçlü demokrasiler bile tehdit altında, hayat pahalı, sokağa çıkmak yasak, delice bir umutla eve kapanmış dünyayı, insanı anlamaya çalışıyor, okumaya yazmaya devam ediyoruz. Tuhaf bir zamandayız. Mantıksız bir dünyada mantıklı olmak en büyük meydan okumalardan biridir. Boşlukta var olan hiçbir şey yoktur. Mantıksız gibi görünen tepkiler tam da bu şeylerdir. Ama mantıksız demek bunların bir nedeni olmadığı anlamına gelmez. Akıl dışıdır ama anlaşılabilir bir şeydir ve dahada önemlisi değiştirilebilirdir. İçimize sinmeyen dünya üstümüze siniyor. İnsan insandan korunmak için askeri harcamalar yapıyor. Bu mantıksızlığın sonucu ürettiği silahlarla övünüyor. Savaş insanlığın kaderiymiş gibi

Farkına Varın

Resim
İstanbul’da İktisat Fakültesini kuran Alman Profesör Neumark, siz de ÖNEMLİLER değerli değil, DEĞERLİLER de önemli değil demiş ve çok yerinde bir laf etmiş.  Seçimlerimizin üstünde ne tür kontrol gücümüz var? Seçmek doğru sonuç için tek başına yeterli midir? Seçimlerimiz koşul ve kriterler üzerinden olmaz mı? Bunlar matematiksel ölçülebilir bu noktada sorun çıkmayabilir ama duygu bazlı olup da ölçülemeyenler de? Bu konuda iki farklı tartışma açabiliriz. Bir, Alternatiflerimizi biz belirlemediysek seçimlerimiz de ne kadar özgür olabiliriz konusu. İki, Kendimizi mecbur hissettiğimiz seçimler de aslında sonuçlarını göze alamadığımız için yine de kontrolün elimizde olduğu, kurban olmadığımız konusu. Ve ayrıca unutmayalım. Her seçiş bir vazgeçiştir. Mutluluk genellenemez. Kişiye koşullara ihtiyaca göre değişkendir. Çünkü anlıktır. Bence kimi özlediğine kavuştuğunda, kimi ağrısı dindiğinde, kimi zam aldığında, bir diğeri dostları ile bir aradayken mutlu olur. Yeni bir mutluluğa kadar yaşam k

Geçmişi Silmek

Resim
Geçmiş silinmez, geçmişten ders alınır, hafızanı yitirmek ister misin? Geçmişten öğrendiklerin seni sen yapar, bunca tecrübe neden unutulsun ki. Geçmiş gelecek için akıllanma sebebidir. Geçmişi silmek demek aynı hataları yeniden yapmak demek. Geçmişi sınav gibi düşünüp sonraki sınavlara iyi hazırlanmak için kullanmalıyız. Okuduğumuz kitabı harfi harfine mi ezberliyoruz ama bize kattıkları var. Geçmişin bize kattıklarıyla yola devam ederiz fakat bu yolculuğumuzu anı yaşayarak yapmalıyız. Geçmiş insanı geleceğe taşır. Hatalardan ders alarak, daha dikkatli yaşayarak, daha olgun davranarak, geçmişe takılmadan yüzümüzü geleceğe ve umuda dönersek her şey daha güzel, daha yaşanabilir olur. Geçmişteki kötü sayfaları tekrarlamadan kötü insanları silin. Geçmişle barışmak lazım. Ders alabilene anlamlıdır geçmiş çünkü. Yeni bir sayfa açarsanız geçmiş sıfırlanıyor, yoksa geçmişi silip yeni bir sayfa açmak olmuyor. Geçmişini boşver geçmişte yaptığın hatalardan ders alıp geleceğini güzelleştir, üzen

Evrim Nedir?

Resim
İnsan uçmak için durmadan kollarını çırpsa kanatları çıkıp uçabilir mi? Yıllarca uçma hayali kurmuş insanın neden kanatları çıkmadı? Uçarsan bu evrimdir ama yıllarca yürümemiş bir insanın sonunda bacak kaslarını kaybederek artık yürüyemeyecek hale gelmesi evrim değildir.  Canlılar değişen dünya koşulları, iklimler, coğrafya, suya gömülen topraklar, sudan çıkan topraklar, yani dünya değişim çerçevesinde evrim geçirerek yaşamış ve hala da değişime uğramaktadır. Coğrafi izolasyon nedeniyle evrim süreci farklı ilerledi. İnsan türünün çok yakın zamana kadar ulaşamadığı bir adaydı Avustralya. Bu yüzden izole olması onu endemik türlere ev sahipliği yapmasına olanak tanıdı. Evrimleşme sürecinin bir parçası olarak tüm hayvanlar yaşadıkları çevreye ayak uydururken değişime uğradılar. Bu demek değildir ki, kanguru yada koala Avustralya dışında bir yerde yaşayamaz, aksine özgür yaşam ortamı sağlandığı takdirde sorun olmaz. Sadece türler belirlenirken ortam dışına yani bir kıtanın dışına çıkma ve ç

Sussan susmaz, anlatsan anlamaz...

Resim
Hatalı olduğu halde bağırıp çağırarak üste çıkmaya çalışan birisiyle nasıl baş edilir? En güzeli sağa çekip beklemek, aklı başına gelinceye kadar. Bunlar insanı öldürüp intihar süsü verenlerden imkanınız varsa uğraşmayın zaman ve enerjinize günah, hayat kıymetli tadını çıkarın. Beyinleri kısa devre yapıyor o tiplerin hemen bir elektrikçiye götürmek lazım. Görmezden gelip kendi bildiğini yapmalısın yoksa kavgaya doyamazsın. Ağzının ortasına anne terliğiyle çarpın. Ne yaparsanız yapın susmazlar uzak durun. Sen ondan bir tık fazla bağır bak nasıl dinliyor. Yakasından tut kafayı yapıştır. Umursama, ben öyle yapıyorum. Gözlerini ayırmadan bak utanmaza. O ortamdan git en büyük cevap o olur. Kendinizi yormayın, anladığı kadar. Cahile laf anlatmaya uğraşma, sinirlerini bozarlar, uzak dur yorma kendini. Güçlerini elinden al. Başa çıkmaya çalışma özgür bırak. Başarabilirsen ağzını bantla. Böyle insanlarda narsist kişilik bozukluğu vardır, onlar düzelmezler, fırsatınız varsa hayatınızdan çıkartın

40 yaşımdan sonra ben...

Resim
Hayat kırkından sonra başlar. Esas farkındalık şimdi başlıyor. Bedenin yaşı varmış, ruhun yaşı hiç değişmiyormuş. Beni benden başka kimse mutlu edemezmiş. Hiçbir şey, hiç kimse benden daha değerli değilmiş. Önce kendimi mutlu etmeliymişim. Hayat benmişim. Önce ben demeliymişim. Sağlığım ve benden daha önemlisi yokmuş. Hayat illüzyondan ibaretmiş yani her şey yalanmış. Gereksiz yorgunluğa neden olanlara gerek yokmuş. Arkadaş, dost diye bir şey yokmuş. Hayat üzülmeye değmezmiş. Hep başkaları için yaşamışım. Kimseye güvenilmeyeceğini. Her anın ne kadar değerli olduğunu. Tırnağın varsa başını kaşırsın. En değerli benmişim. Keşke önce kendi haklarıma saygı duysaymışım. Sağlığın her şeyden önemli olduğunu. Bir kırk yılım daha olmayacağı yüksek ihtimal, hayat çok kısaymış. Haklı olmaya uğraşmak yerine mutlu olmayı seçmek gerekiyormuş. Her şeyden önce ben demeyi ve kimseyi takmamak gerektiğini. Seyirci olacakmış insan, her şey zarar veriyormuş. Herkesi düşünmekten kendimi unuttuğumu anladım. D