Kayıtlar

zengin etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Fransa Devrimi

Resim
Bir kesim insan lüks içindeyken geri kalan kesimin cüzdanına pranga vurulmuşsa o topluluğun bir patlama yaşaması da kaçınılmazdır. Yakarak yıkarak hak aranmaz diyorlar, ülkeleri yönetenler zenginden yana olup yoksulun hayatını yakıp yıkmasınlar öyleyse. Üretenin ürünü para etmiyor ama aldığı malzemeler, mazot, gübre, ilaç vs. sürekli artıyor. Her şeyin fiyatı artarken maaşlara üç beş kuruş zam yapılıyor. Üstüne birde adalet sistemi güçlüden yana olursa o toplumun gün gelip ayaklanması da normaldir. Fransız devriminden bu yana insanlık ne kadar az yol almış, değişen bir şey yok. Köleleşmiş yığınların gazını alan politikacılar sermayenin efendilerine hizmet ediyor. Fransız devriminde otoriteye isyanın amacı hür ve eşit haklara sahip olmaktı. Teorik olarak nesillerden nesillere aktarılan bu eşitlik kültürü, pratikte tam tersine devam etmiştir. Milyonlarca varlığı olanlardan vergi alınmaması insanoğlunun adalet sistemindeki dengesizliğinin bir ispatıdır. Halkın akıllı ve farkındalı

Dünyanın Derin Anlamı!

Resim
Hayatın alfabesidir aile. Eğri, doğru bu ocakta öğrenilir, öğretilir. Güzel, merhanetli, vicdanlı çocuklar doğuran, büyüten ana babaların da ellerinden öpülür. Yaptıklarımızdan çok yapmadıklarımızdan yani denemediklerimizden pişman oluruz. Hayal olarak kalan her eylem düşüncelerimizi ve yüreğimizi kemiren bir keşkedir. Özgürlük, iradeni kullanarak seçip sorumluluklarını yüklenerek ne her şeyi istediğin gibi yapabilmektir, ne de sınırsızlıktır. Kim iradeye sahip ise o sorumluluk da almış olur ve özgür sayılır, özgürlük de başkasının özgürlük alanında son bulur. Aslında özgürlük düşünmektir. En büyük zenginliktir kimseye minnet etmeden, boyun eğmeden yaşamaktır. Saçma seçenekler olabildiğince çok. Her insan kendince özel, kendince kalabalık, pek çok şey kendi seçimimiz, her şey birbirini tamamlar iyi kötü, güzel çirkin, doğru yanlış vs. gibi. Duyarlı, farkındalıklı bir o kadar da duygusal olmak, insan olmak, vicdanı seçmek bazen hayatı sıkıntılar içinde geçirmek anlamına geli

Sonsuz Hayal Kırıklığı

Resim
İnsanlar bir şey yapmadan önce yapacağı işin önemine göre beklenti içine girer bu doğaldır. Beklentisi karşılanmadığı zaman hayal kırıklığı yaşar bu da normaldir. İnsanların eline belirli bir senaryo verip yaşamasını ve yaşatmasını bekleyemeyiz, makine gibi dar bir kalıba sıkıştırıp yaşatamazsınız. Büyük çaptaki hayal kırıklıkları hayatımızla ilgili yaşadıklarımızdır. Bunlara bir çözüm genelde yoktur çünkü hayatlarımızın bin bir çeşit hali vardır. Bunu doğuştan zenginlerde de, işleri sonradan açılanlarda da görürüz ve yine hiçbir işi rast gitmeyenlere de tanık oluruz. Hayat mücadelesinde herkese aynı oranda mal, mülk düşmez. Her insanın maddi durumu iyi olmaz, fakirler de olacak, zenginler de olacak, açlıktan ölenler de olacak, yalnızlar da olacak, mutlu aile kurabilenler, acı çekenler de olacak, ömrü boyunca acı nedir bilmeyenler de olacak. Yani hayat bize mutlaka verir diye bir şey yok. Hayatla ilgili kesin olan tek şey bir gün biteceğidir. İnsanlar kendilerini başkalarıyla

Kimine Çok Kimine Yok

Resim
Adaletsiz dünya yüzümüze vuruyor adaletsizliğini kimine çok, kimine yok. İnsanların çıkar mantığı kültürler ile beslendiğinden kişilik toplumsal, maddi, manevi çıkarlar çerçevesinde oluşuyor. Fakirler olmasa bizi kim yönetecek? Zengin nasıl daha zengin olacak? Onları başımıza kim seçecek? Fakir, fukara, yoksul olsun ki, karın tokluğuna çalışsın. Aslında yoksulluk yaşayanların değil, yaşatanların sorunu olmalı. Üretimde çalışanlar iyi şartlarda mı çalışıyorlar, haklarını gaspetmiyor mu patronları? Biri üretecek, diğeri villada keyif yapacak, ona keyif yaptıran da üretimde bulunan. Bu iki olgu arasında her iki aşırı uçtan da uzak olmalı. Zengin fakirin sırtından para kazanarak zengin oluyor, adaletsizliğin bir örneği sistemin kötü ilerleyişi, yaradılış da hepimiz eşitiz ama işin içine para girince çalışan değil çalıştıran olmak istiyoruz. Herkesin çalışarak kazanması, insanların kendini gururlu, mutlu hissetmesi gerekiyor ki, toplumca refaha erişebilelim. Buna da iş imkanları

Hipnoz Halindeyiz!

Resim
Özgürlük kavramı fikrimce bir insanın her istediğini yapması değil, belirli bir otorite tarafından yapmaya zorlandığı şeyleri yapmamasıdır. Çeperdeki bütün sahte kimliklerden, maskelerden, kendinle özdeşleştirdiğin zihinsel illüzyonlardan vazgeçtiğinde merkezini de bulursun. Hayat zaten hep bir şeylerden vazgeçmelerin öyküsü, bebeklikten, çocukluktan, sevmekten, ayrılmaktan, ağlamaktan, gülmekten, inanmaktan, inanmamaktan, yeniden aşık olmaktan, yaşlanmaktan, vazgeçmekten. Vazgeçmeyi, vazgeçip de öylesine yaşamaktan ve bu gerçeğin gerçek olmasından kuşkulanıp yaşayarak denemekten. İnsanların his duyları, gözlerin görmediği şeyleri hisleriyle görme imkanları var. Herkese kulağını aç, çok azına sesini ver. Dinlenecek çok insan, konuşmaya değer az insan var. Kendi içimizde bile öyle çok ikilemle karşılaşıyoruz ki, bir de karşınızdaki anlayamayacak kapasitedeyse iyice boğuluyoruz. Sarsıcı olan insanların samimiyetsizliği ve olaylara olan duyarsızlığı, bu da yaşam enerjimizi azalt

Kaliteli birey, kaliteli toplum demektir!

Resim
Erdemli insan olmak kendi sorumluluğumuzdur. Başkalarından önce kendimize bakmak zorundayız. Kaliteli birey kaliteli toplum demektir. Devletler halkın içinden çıkar, vicdan insanın kendisini toplumdan ayrıştırarak olan bir şey değildir. Toplum vicdanının oluşumu devletleri de biçimlendirir ve aydınlık, ahlaklı bir toplum oluşturur. Gerçekler doğruları görmemizi sağlayan ışıklardır. Beğensekte, beğenmesekte gerçeklik mutlak oluşumdur ve insanı kabule zorlar. Devlet sorumluluklarını toplumun yararına tam olarak yerine getirerek gelişmenin yolunu açık bırakıp, kişilere özgür nitelikli ve eşit adaletle muamele gösterir. Huzur ve barış için ön koşulun işlevsel olması, devletin gelişmesinde ve büyümesinde toplumun katılımı ile mümkündür. Bireysel iradeler devletler için potansiyel büyümeyi beraberinde getirir. Devlet ve birey ilişkisinde bireyi korurken, gelişimini kısıtlamaz. Yüksek hedeflere ulaşan bireyler devletin her bölümünde fayda sağlayacağından, zincirleme bir ilerleme ve

Her son aslında yeni bir başlangıçtır

Resim
Yaş otuz beş yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Cahit Sıtkı TARANCI Dante 35 yaşındayken kanto 1.1'de şöyle der: Nel mezzo del cammin di Vita Nostra. (Yaşam yolumuzun yarısında.) Dante bununla Zebur'a gönderme yapar. Zebur'da ortalama insan ömrü 70 yıl olarak geçer. Ümidimiz kalmayınca hepimiz arzularımızla yaşamaya başlarız. Arzuları yitirirsek de ümidimizle yaşarız. İki kavramın arasındaki fark şu. Arzu dilektir. Umut aktiftir mücadeledir. Arzuyu tetikleyen ümittir. Ümit biterse arzu da biter. Ümidin bitmesi de yaşamsal gayenin bitmesi demektir. Ümit biterse amaç biter dolayısıyla mücadeleye gerek kalmaz ve sadece dileklerimizle yaşarız. Pandoranın kutusunda geriye bir tek ümit kalır. Onun için insanlık var olduğu sürece ümitler ölmez, insan ümidi olduğu sürece yaşar ümit biterse her şey bitmiş demektir. Ama ümitler kocaman bir dün olmuş gibi günümüzde, yine de neler geçmedi ki bunlar geçmesin imtihan eden illaki mükafatını da verecektir. Sabr

Başarı nedir ki?

Resim
İnatla zorlukların üzerine gitmek ve pes etmemek işte başarmanın gücü. Mücadeleye devam etmek, kenara çekilmemek gerekir ki hepimizin yașaması gereken bir sahrası var. Hedef olmalı ve hedefe kararlılıkla, inatla gitmeli. Konumumuz ne olursa olsun hedefimiz ve inancımız varsa istediğimiz her şeyi başarabiliriz ama istemekten vazgeçmediğimiz sürece. Çünkü bizler kaçtıkça meydan onlara kalıyor yani mücadele etmeliyiz. Aslında insan fıtratı gereği her zaman bir hedef peşindedir. Ama yönünü bilmeyen bir gemi gibi de olmamak gerekir. Çünkü geminin sadece su üzerinde durması o gemiye hiçbir anlam katmaz, su üzerinde yüzmeli ve nereye neyi bırakması gerekiyorsa bunu yapmalıdır. İşte o zaman gemi bir iş yaptı ve anlam kazandı denilebilir. İnsan için en büyük tehlike ümitsizlik, karamsarlık, ruhsal çöküntüdür. BAŞARI; Sık sık gülmek ve çok sevmektir. Akıllı insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmaktır. Dürüst eleştirmenlerin onayını almaktır. Sahte dostların arkadan vurmala

Gün Döner, Devran Döner!

Resim
Çark nasıl olsa dönüyor. Ne oldum değil ne olacağım demeli. Güzel ve iyi işler içerisinde bulunmaya daha çok önem vermeli. Gün dönüyor devran dönüyor. Zenginken fakir, fakirken zengin olunuyor. Önemli olan her şart ve durum da adaletli ve merhametli olmak. Merdivenleri çıkarken rastladığınız insanlara, gün gelip merdivenden inerken de rastlayabilirsiniz. Onun için insanlara adil, hak edenlere saygı ve sevgiyle davranmak gerekiyor. Çok iyi bir insandır dediğiniz insanlar bazen koşullar değiştiğinde, bazen de canları öyle istediğinde öyle davranışlar da bulunurlar ki, dumura uğrarsınız. Acınız geçer ama aldığınız dersi hiç unutmazsınız. Sessiz ve sabırlı insanlar genel de yapılanları asla unutmazlar sadece edep der beklerler. Ama sabırları taştığında da sel olup bütün bendleri yıkarlar. Tıpkı sel gibi her şeyi ve herkesi sürükleyip atarlar. Yada sabretmenin sonucu değiştirmediğini öğrendiğinde, sabrını zorlayanları görmezden gelmeyi öğrenirler. Çünkü bilirler ki, üzenlerin şimdi es

Asgari ücretliye bir şey olmaz!

Resim
Gelişen Türkiye mi? Çalışıp ezilen Millet mi? Yerlere, göklere sığdıramadığınız idareciler mi? İnsanlar az ile geçinmeye alıştırılıyor ki gelecekte de fazla bir şey beklemesinler. Bir şey olmaz asgari ücretliye, fakirden alıp zenginlere vermeye devam. Fakire para lazım değil, çok şükür kıt kanaat geçiniyoruz, bir şey olmaz bize ekmek, su neyimize yetmiyor. İnsan hayatının ucuz olduğu bir yer de kimse adaletten bahsedemez. Nasıl geçinecek bu millet. Ev için banka faizlerini minimum düşürüp evlere % 30 zam yapılan ülkenin adıdır Türkiye. Kiralara yanaşılmaz altıyüz lira kira ile ancak gecekonduda oturulur. 15 temmuz da bu ülkeyi kurtaran bu milletti, 100 lira zammı çok gördüğünüz millet işte bu insanlar. 1404 lira maaşla çocuk mu okutsun, kira mı versin, elektrik, su, mutfak masrafina mı yetişsin, ne yapsın bu insanlar. Evler de huzur diye bir şey kalmadı boşanmalar, işsizlik diz boyu. Milletvekiline ikibin lira zam. Devlet büyükleri elinizi vicdanınıza koyun ve görün artık fakir f

Din ile Ahlakı karıştırma!

Resim
İnsanlara paylaşmayı, kardeşliği, sevgiyi, merhameti, dostluğu, saygı duymayı, elindekiyle yetinmeyi bilmeyi, fakirin hakkını ona teslim etmeyi emreden bir dindir İSLAM DİNİ. Kusurlu olan ise dini kullananlar insanlardır. Dinlerin amacı insanları güzel Ahlaka yöneltmek değil midir? Belki dinleri korkular yaratmış olabilir ama Ahlak insanın davranışlarıyla ilgilidir. Zamana, mekana ve şartlara göre farklılıklar olsa da sonuç değişmez, bir insanda ahlak yoksa şeref ve haysiyette yoktur. Dinler daha çok ahlaksızlığı bahane olarak kullanırlar. Ahlaktan yoksun olan kişiler, Müslüman olduklarını iddia ediyorlar ama sadece kendilerini kandırıyorlar. Düzgün ahlak hiçbir inanışın tekelinde değildir evrensel bir değerdir... Allah'ın dini tek ve İSLAM en güzel din bana göre, bize göre, tüm Müslümanlara göre. Dünya kalabalık ve insanlar başka dinleri tercih edebilirler, hangi dine mensup olursa olsun önemli olan insanların ahlaklı, merhametli, dürüst ve alçak gönüllü olmalıdır. İnsanlı

SEVGİ DE, AŞK DA YAŞAYABİLDİĞİN KADAR GÜZELDİR...

Resim
İki kişi birbirini severse sevgi olur. Biri kaçar, diğeri kovalarsa aşk olur. İkisi de sever lakin kavuşamazsa efsane olur. AŞIK VEYSEL Aşık olmak şuursuzca, gözü kapalı, kör, sağır bir şekilde sevmektir. Mantığa bütün şartlar zıt yöndedir. Fakat ona baktığın zaman seni etkileyen onla olmak isteyen bir yanın vardır. Bu durumda ne yapacağını bilemezsin. Aşktan kaçmak için zıt yöne gitmeye çalıştıkça ve kendini buna iteceğine. Üzerine yürü. Yürümekten korkma. Zaten yürürken birden çizgiden çıkıp zıt yöne doğru gideceksin. Aşk, sevginin tutkulu ve derinlikli biçimidir. Aşkı sevgiden ayıran en önemli üç özellik, sadakat, bağlılık ve şefkattir. Sevdiğine delice bir tutkuyla bağlanan aşık onun için kendi çıkarını terk eden kişidir. Aşık olan kişide mantık ikinci plana düşmüş, öncelik duyguların olmuştur. Aşk aynı zamanda gerçeklerin dışına çıkmış, hayal dünyasında yaşanan romantik bir duygudur. Sevmek aşık olmanın aksine sorunları, farklılıkları görerek ve kabul ederek olu

Sosyal Körlük, Sosyal Rüşvet

Resim
Meselenin özü, Avrupa Birliği ile imzalanan anlaşmalar gereği Türkiye'ye iade edilen göçmenler tekrar Avrupa'ya gidebilmek için biz Türkiye'de baskı görüyoruz, bahanesiyle ayaklanıp olay çıkartacaklar. Biz de bunların böyle bir bahanesi olmasın diye vatandaşlık verelim dedik. Bu ne tür bir yasa ile kanun maddesi yapılacak anlamak mümkün değil. Bu sefer Türkiye'ye gelen herkese vatandaşlık vermek zorunda kalınacak. Vatan kavramı sadece Türkler'de vardır, var olduğu günden bugüne kadar. Roma İmparatorluğunun yıkılma sebebi; Roma'yı Romalıların yönetmemesidir. Suriye'nin zenginleri Avrupa ve Amerika'ya kaçtı, vatansever olan azınlığı kalıp savaşmayı tercih etti, aciz ve işe yaramazları ise Türkiye'de. Onları adam etmek için bir ömür yetmez. İstediğin kadar vatandaşlık ver, yer ver, yurt ver. Sonuçta Araplığını yapacaklar. Kan, soy, eğitim, sağduyu meselesi. 2 yıl sonra Suriyeliler: Anadilimiz de eğitim istiyoruz. 3 yıl sonra: Özel haklar. 5 yıl

Bir ileri iki geri

Resim
Hayatta kalma iç güdüsü bazen tahmin edilebilenden daha baskın olabiliyor. Herkes kendi paçasını kurtarmaya çalışıyor. İnsanların Bukalemundan farkı kalmadı artık. Bir menfaat uğruna ne çok tavizler veriliyor. Bilmiyor ki ne canlar toprağa düştü ama onların taviz vermek akıllarına bile gelmedi. Bazılarının gözünde vatan, millet, şehit, halk ne kadar değersizse, o bazıları da millet tarafından aynı değer de görülüyorlar. İşe girmekle, işe başlamak arasında çok fark vardır bu ülke de. En önemli mevkiiler de olun ve hakkınızda hiç bir olumlu yorum yapılmasın. İnsan ne için yaşar? Demokrasi, bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. Devam edilirse demagoglar türer. Demagoglardan da diktatörler çıkar. (Platon) Çok acı var dünya da. Ne yöne dönsek acı ve mutsuzluk. Zenginin gözü doyarsa, fakirin de karnı doyar. Veren el alan elden hayırlıdır derler. Ama öyle ki cüzdanımıza gidemez elimiz, hep titrer. Oysa Allah bize nimet verirken yoksulların payını