Kimine Çok Kimine Yok


Adaletsiz dünya yüzümüze vuruyor adaletsizliğini kimine çok, kimine yok. İnsanların çıkar mantığı kültürler ile beslendiğinden kişilik toplumsal, maddi, manevi çıkarlar çerçevesinde oluşuyor.

Fakirler olmasa bizi kim yönetecek? Zengin nasıl daha zengin olacak? Onları başımıza kim seçecek? Fakir, fukara, yoksul olsun ki, karın tokluğuna çalışsın. Aslında yoksulluk yaşayanların değil, yaşatanların sorunu olmalı.

Üretimde çalışanlar iyi şartlarda mı çalışıyorlar, haklarını gaspetmiyor mu patronları? Biri üretecek, diğeri villada keyif yapacak, ona keyif yaptıran da üretimde bulunan. Bu iki olgu arasında her iki aşırı uçtan da uzak olmalı.

Zengin fakirin sırtından para kazanarak zengin oluyor, adaletsizliğin bir örneği sistemin kötü ilerleyişi, yaradılış da hepimiz eşitiz ama işin içine para girince çalışan değil çalıştıran olmak istiyoruz.

Herkesin çalışarak kazanması, insanların kendini gururlu, mutlu hissetmesi gerekiyor ki, toplumca refaha erişebilelim. Buna da iş imkanları sağlanarak ulaşılabilir sadakayla değil, yani imkan ve olanaklar gerekiyor bize. Ama hala sadaka devleti aşamasındayız, bir türlü sosyal devlete geçemiyoruz.

Rahata alışmış insanlar, bireyselleştikçe toplumsallıktan uzaklaşmışız. Bananeci, bana bir şey olmazcı olmuşuz. Toplum yerini topluluğa bırakıyor. Duyarsız toplum tavan yapıyor, böyle toplumlar özgürlüklerini yitirmeye mahkumlardır.

Emperyalist sömürü sisteminin geldiği üstün derecede tiksindirici durumu yalnızca her yönüyle idrak edebilenler nasıl bir durumun içinde yaşadığımızı anlayabilirler.

HÜLYA ÇAKICI

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleyman Demirel'den bir fıkra ile günümüz :)

Ayağınızdaki 6 Güçlü Nokta

Hayat Kişiye Özeldir