Fransa Devrimi
Bir kesim insan lüks içindeyken geri kalan kesimin cüzdanına pranga vurulmuşsa o topluluğun bir patlama yaşaması da kaçınılmazdır. Yakarak yıkarak hak aranmaz diyorlar, ülkeleri yönetenler zenginden yana olup yoksulun hayatını yakıp yıkmasınlar öyleyse. Üretenin ürünü para etmiyor ama aldığı malzemeler, mazot, gübre, ilaç vs. sürekli artıyor. Her şeyin fiyatı artarken maaşlara üç beş kuruş zam yapılıyor. Üstüne birde adalet sistemi güçlüden yana olursa o toplumun gün gelip ayaklanması da normaldir.
Fransız devriminden bu yana insanlık ne kadar az yol almış, değişen bir şey yok. Köleleşmiş yığınların gazını alan politikacılar sermayenin efendilerine hizmet ediyor.
Fransız devriminde otoriteye isyanın amacı hür ve eşit haklara sahip olmaktı. Teorik olarak nesillerden nesillere aktarılan bu eşitlik kültürü, pratikte tam tersine devam etmiştir. Milyonlarca varlığı olanlardan vergi alınmaması insanoğlunun adalet sistemindeki dengesizliğinin bir ispatıdır. Halkın akıllı ve farkındalıklı olanları bu duruma doğal olarak tepkilidir. Fakirsen, daha fakir kal, zenginsen malını çoğalt şekli insanoğlunun insanoğluna hainliğidir. Eğitim, maliye ve çalışma bakanlığından çıkarılacak işçilerin yerine savunma ve iç güvenlik elemanlarının alınacak olması Fransa'nın yüzyıllardır uygulamış olduğu sömürgecilik hareketini kendi sınırları içerisinde de uygulamaya devam etmesidir. Azınlıkların, göçmenlerin, yasalardan korkan muhtaç esir cahil bir topluma dönüştürülüp işlerine geldiği gibi modern çağdaki köleliğin devam ettirilmesi otoritenin, materyallerin sahiplerinin yararına bunu kolaylaştırdıkları anlamına gelir.
Ortak sorunlara sahip olanların ırk, din, dil, siyasi arenada yer alış biçimleriyle ayrışmaları üzücü. Bundan yararlananlarsa bu mağduriyete neden olanlar. Aynı yolun yolcuları karşı karşıya ve bu gidiş tüm ülkelerde baş gösteriyor. Aynı amaç ayrı araçlarla bölünerek tehlikeli yöne doğru sapıyor.
HÜLYA ÇAKICI
Yorumlar
Yorum Gönder