Bir ileri iki geri


Hayatta kalma iç güdüsü bazen tahmin edilebilenden daha baskın olabiliyor. Herkes kendi paçasını kurtarmaya çalışıyor. İnsanların Bukalemundan farkı kalmadı artık. Bir menfaat uğruna ne çok tavizler veriliyor. Bilmiyor ki ne canlar toprağa düştü ama onların taviz vermek akıllarına bile gelmedi. Bazılarının gözünde vatan, millet, şehit, halk ne kadar değersizse, o bazıları da millet tarafından aynı değer de görülüyorlar. İşe girmekle, işe başlamak arasında çok fark vardır bu ülke de. En önemli mevkiiler de olun ve hakkınızda hiç bir olumlu yorum yapılmasın. İnsan ne için yaşar?

Demokrasi, bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. Devam edilirse demagoglar türer. Demagoglardan da diktatörler çıkar. (Platon)

Çok acı var dünya da. Ne yöne dönsek acı ve mutsuzluk. Zenginin gözü doyarsa, fakirin de karnı doyar. Veren el alan elden hayırlıdır derler. Ama öyle ki cüzdanımıza gidemez elimiz, hep titrer. Oysa Allah bize nimet verirken yoksulların payını onun içine gizler, veren kazanır, alan faydalanır, bizlerin kazancı bereketlenir. Aç gözlü, zengin insanlar da, devletler de var oldukça ne açlık, biter ne de zulüm. Çünkü uyuşmuş durumda bir toplum var. Uyuşturucu iğne yapılmış bir aslanı rahat rahat okşayabilirsiniz. Eğitim engellenip, cehalet yapılandırdı. İnşaat dikip üremek ile meşgullerken de televizyonlar da show yapanlar haricinde evdekiler de göbeklerini kaşıyıp geviş getiriyor. Ülke de en çok kazanan sektör banka=faiz, inşaat=beton sektörü. Ve en çok üretilen şey bina. Her yer beton. Betonlaşmayı kentsel dönüşüm diye yutturan bir zihniyet mevcut. Araplar her şeyi alıyorlar/alacaklar. Bize ait hiç bir şey kalmayacak ve kendimize yeni bir ülke aramaya başlayacağız böyle giderse.

Çok değil bir nesil önce yanında kadın olan erkekle kavga edilmez, çocuğu olan kadına bakılmazdı. Kadın değerli, saygı gösterilen bir unsurdu. Şimdi milletin namusuna bile göz diken, çocuğu yanında tacize yeltenen bir nesil yetişti. Bütün dünyayı sorunsuz gezip dolaşan balina Türkiye sahillerin de pislikten dolayı  (poşet yutmuş) telef oluyor. Toplum olarak ne tabiata, ne hayvana, ne de insanlara saygımız var. Durumumuz bu maleseff.

Kin, acı, nefret, hırs, sevgisizliği körükler. Bütün canlılar sevgiye muhtaçtır. Her şeye sevgi, saygı, şefkat, merhamet, hoşgörü ve tevazuyla yaklaşırsak, saygıyı, sevgiyi de hak ederiz. Her insanın yaşam tarzı ve yetiştirilme tarzı farklı ve kimsenin kimseye bir şeyleri kabullendirmeye, mecbur bırakmaya hakkı yok. Kişi algılarla, içgüdülerle, kaliteli bir eğitimle kendisini yetiştirir. Huzur insanlar içindir ve çaba göstermek ile olur. Kişi kendini sorgulamalı, yargılamalı ve bir karar vermeden önce vicdanına danışmalı, hak hukuku gözetmeli. Kendisine yapılmak istemediğini başkasına yapmamalı, iğneyi önce kendine batırmalı. Sevgi ve mutluluk kişinin ruhunda, ve çabasında yatıyor. Bencilleşmeden, kırmadan, dökmeden yaşamayı öğrenmeli.

HÜLYA ÇAKICI 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleyman Demirel'den bir fıkra ile günümüz :)

Ayağınızdaki 6 Güçlü Nokta

Hayat Kişiye Özeldir