Kendi Kendine Muhalefet


Emir vererek, kızarak ekonomilerdeki sorunlar çözülseydi eğer kriz diye bir şey olmazdı dünyada. Ranta dayalı sistemlerde üretim ve dış satım yoksa, harcamalar kontrolsüz ve adaletsizse, sağduyu ve mantık çerçevesi içinde değil, popülist ve günlük hesaplarla iş yapılıyorsa çöküş kaçınılmaz olur. Üretime dayalı kurallarına göre işleyen bir ekonomik sisteme sahipseniz ne olursa olsun paranız değer kaybetmez.

Bul karayı al parayı hesabı dolar, TL, borsa arasında kumar oynamak zorundasın ve bu sistemde her zaman kasa kazanır, dürüst, doğru emekçiye yer yoktur köle olarak sisteme figuran olarak katılırsın.

Biraz olsa da makro ve para ekonomisi okumuş bir insan, ihracatın rekor kırmamış, varlıklar arasındaki transferinde ihracat olarak gösterilmiş olduğunu anlar. Yani tüm zamanların ihracat rekorunun kırılmadığını...

Çalışmaktan çok açılış yaparsanız zengin oluyor, soluğu Uruguay'da alıyorsunuz. Tokatlanan binlerce kişi de memleketi çok sevdiği için yurttaş olarak yaşamaya devam ediyor, elden bir şey gelmiyor, yetkililerde kandırılmamak için uyanık olun diyor. Eğitim sisteminde de Ayşegül uyu, Cin Ali topu at kelimeleri ile büyüdüğümüz için her şey yan etki yapıyor.

Ülkenin üstesinden gelinemeyecek sorunları var. Üretim yok, devletin geliri sadece vergiler, varlıklar satıldı, ülke batmak üzere ve bir çıkış aranıyor. Erken seçim kararı, ekonomiye dair itiraf niteliğindeki konuşmalar seçimi kazanmaya değilde kaybetmeye odaklanmış gibi.

Ekonomi battı, döviz fırladı, eğitim çöktü, sağlık berbat, tarım öldü, turizm felç, işsizlik patladı, faizler fırladı, enflasyon şaha kalktı, dış politika perişan, demokrasi yok, basın özgürlüğü yok, adalet kaf dağında. Muhalefet seçimi kazansa bile bu denli batan ekonomiyi sihirli değnekle mi düzeltecek? Yıpranacak bu da yine bu duruma getirenlerin işine yarayacak.

HÜLYA ÇAKICI

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleyman Demirel'den bir fıkra ile günümüz :)

Ayağınızdaki 6 Güçlü Nokta

Hayat Kişiye Özeldir