Övülmek Veya Yerilmek



İnsan kendisini tanıyorsa başkalarının nabza göre şerbet vermesiyle değişmez. Karakterli insan kendisinden emindir. Ego ve kompleksi aşmış bir bakış açısından soyutlanmış ruh halidir bu. Doğruya, yanlışa ihtiyacı olmaz.

Yerinde bir övgü herkesin gururunu okşar fakat sürekli ve yersiz övgü beklemek kişilik bozukluğudur. Negatif ve haksız eleştiriyi kendinden emin olan kişi zaten önemsemez, yerin dibine batırılmak ise kimsenin kabul etmemesi gereken bir şeydir, doğru insan  olma ölçütü olamaz.

Kimseden övgü beklememek kaliteli bir kişilik göstergesidir. Ama bir insanın gıyabında haksız yere konuşulup o kişinin itibar ve kişilik haklarına yapılan saygısızlığa susmak ve tepkisiz kalmak bu çirkinliği yapanların ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramaz. Kişi haklı olduğu bir davada asla geri durmamalıdır.

Övülmekte istemem yerilmekte. Sabırlı ve mütevazi olup yolumda ilerlemek isterim sadece. Bu ülkede mütevazi olmak demek kaybetmek demektir. Çünkü insanlarımız birbirlerinin kuyusunu kazmaktan çok hoşlanırlar. En büyük uğraşları budur.

Yolundan gittikleri için seni överler. Övülmek güzeldir ama övülen insanın ayakları yere basar ve hazmedebilirse.

Çağımızın en büyük insani felaketi herkesin kendi yanlışlarının doğrularını savunmaktan dolayı boğulmasıdır. Tıpkı profesyonel yüzücülerin acemi yüzücülerden daha fazla boğulması gibi. Doğru insansanız çoğu zaman yanlış insanların doğrudan hedefi oluyorsunuz. Ortada haksızlık, ahlaksızlık gibi ne varsa onların önünde set olmaya çalıştığınızda zehirli ve sivri eleştiri oklarıyla kalbinizi, fikrinizi delik deşik ediyorlar. İş işten geçtikten sonra kıymet bilmek asırlarca sahipsiz olan mezar taşına isim yazmak gibi gereksizleşiyor.

Övülmekte, yerin dibine batırılmakta insanın yaptıklarıyla ilgilidir. İyi işler başaran kişilere övgü mükafat gibidir, yerin dibine batırılmaksa hakaret. Böyle bir durumda kim benim için fark etmez diyebilir ki? Derse de samimiyetinden şüphe duymak gerekir. Ben hak edene övgü, hak etmeyene seviyeli bir şekilde yapılan eleştiriden yanayım.

Övülmek her insanın hoşuna gider, tabi haklı bir övgü. Bunun duruşunuzu etkilemesi ve etkilememesi ise size kalmıştır.

Eğer övgü almak için yapıyorsan yaptıklarını bu başkalarının istediği gibi olmaya çalışmaktır. Ama yaptıklarını kendin için, içinden gelerek, samimiyetle yapıyorsan o zaman övgüye de ihtiyacın olmaz. Tabi övgü alırsın ama bu senin egonu yükseltmediği sürece güzeldir. Övgü aldım diye övenlere bir fazlasını yapman seni biraz yalaka yapar.

Bireysel övgü başkadır. Toplumsal övgü ise daha başkadır, yolunun değişmesi ve mantığını muhasebe etmeden hareket etmektir, sonuç ise irade dışı yaşamdır.

İnsanlar sahip olamadıklarını gizlemek için sahip olduğu şeyler üzerinden insanları yaftalar. Yaftalarkende farkında olmadan tüm eksikliklerini ortaya koyarlar. Karakter, vicdan, ahlak, iman, samimiyet gibi manevi fakirliklerini gözler önüne sererler bunu kendilerine yapar ama görmezler.

Olması gerekene anlam yüklersen yüceltmiş, olmaması gerekene anlam yüklersen değerini kaybetmiş olursun. Sonuçta altının değerini ancak sarraf bilir.

Ne aradığını bilmezsen gördüğünde tanıyamazsın. İnsan anlam yükleme ustasıdır, kılavuz istemeyen görünen köylere dahi ne anlamlar yükleriz, kaldı ki görünmeyene, yükle yükleyebildiğin kadar, atış serbest.

Kendimi yererimde, överimde, ne kimse bana yalan soylesin, ne fazla övsün, ne olmadığım gibi biri olarak söylesin. Genele gelince uyandığım çok şey olmuştur, dobra olup sindirilmeye çalışıldığımda olmuştur. Evet kimi insanlar kandırılmak istiyor, sinirleniyorsun zarar fazlaya kayiyorsa ve çoğunluğu ilgilendiriyorsa özellikle, diğer bir kandırma ise sevip, güvenmek istediklerinin aslında bir yalan makinesi olduğunu görmek. Hayat ayrıntılarda gizlidir. Negatif olumsuzluklara nokta, pozitif olumluluklara virgül tam yerinde olur. Nokta küçüktür ama son sözü bitirir.

HÜLYA ÇAKICI

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleyman Demirel'den bir fıkra ile günümüz :)

Ayağınızdaki 6 Güçlü Nokta

Hayat Kişiye Özeldir