Tekrar Biri Çıkar Herkes Eşittir Der Ve Film Tekrar Başa Sarar...
Yetenek ve hayal gücü diplomayla alınamıyor sadece siz de olanın kalitesini yükseltiyor.
Refah seviyesine erişmiş milletler ortaçağda kilisenin hegomonyasını ortadan kaldırmış, bilim ve sanata önem vererek kalkınmışlar, medeni kanunlar ile de toplum düzenini sağlamışlardır. Ama kalkınırken kendilerinde olmayan doğal kaynaklara ulaşmak için ilkel kabile ve toplumların doğal kaynaklarını ve insan kaynaklarını sömürmüşler, refah ve çıkarları içinde dünya savaşlarını çıkarmışlardır.
Sömürü düzeninin içinde olan toplumlar ise kendi içlerinde adalet ve düzeni sağlamak adına demokrasi, hak ve eşitlik düzeni sağlamaya çalışmışlardır. Ama yine de bu sömürü düzeninin aktörleriyle akıllıca pazarlık içinde olmalılar çünkü toplumlar kendi içlerinde birlik olamazlarsa kurtlar sofrasına meze olurlar.
Dil, din, ırk gibi ayrımlar siyasilerin uydurduğu şeylerdir, dünyayı birbirine düşürenler de zaten siyasi güçlerdir yoksa biz insanlar birbirimizin diline, dinine, ırkına saygı duyarız, böyle ayrımları yapanlar aramızda çok azdır ama yönetenler menfaatleri uğruna o an neye gereksinim duyarlarsa onu ön plana çıkarırlar. Şu da bir gerçektir ki bütün dinlere saygı duyulup yıllarca cami, kilise, sinagog gibi ibadet yerlerinin yanyana olduğu yerlerin en başında Türkiye gelir.
Cehalet dini ve milli değerleri kullanarak yayılır. En etkili yeri de siyasettir. Baştaki telkini yapar siz kaynağıyla değil kopyasıyla uğraşırsınız. Bu durum siyasi olduğu kadar ideolojik de olabilir, hatta tartışma kültürü olmayan kişiler sırf üstün gelme çabası için hümanizm gibi değerlere sığınabilirler. Bilgi yaymanın faydası düşündüklerimizin anlaşılmasıdır bu da bilgiyle uğraşanları anlayış bakımından özel kılar. Ve sonra yine biri çıkar herkes eşittir der ve film tekrar başa sarar.
Günümüzde bilgisizlik bilerek de, bilmeyerek de işliyor. Bazı güçler bunu bilerek, toplumdaki bireylerden bazıları da bilmeyerek yapıyorlar. Bu bireyler genellikle kitap, gazete, makale vs. okumuyor, her hangi bir şeyi merak etmiyor, bunlara ihtiyaç bile duymuyor ve bir şeyleri farkında olmadan öyle yada böyle uyguluyorlar. Herkes her şeyi bildiğini zannediyor, oysa çok çok kısıtlı biliyor ve mevcut kabuklarından çıkmaya çalışmıyorlar bile, çünkü kendilerinin her şeyi doğru bildiklerine inanıyorlar.
Aklı ve bilimi hayat felsefesi ve amacı yapmayan, dini inanç adı altında bazı sınıf ve toplulukların içine giren veya girmek zorunda bırakılan toplumlar sömürü düzeninin ezilenleri olmaya mahkum olurlar. Toplumların da, insanların da iyilik veya kötülükleri içinde yaşadıkları toplumların, toplulukların yaşam koşulları ve inançlarıyla ilgilidir. İnsanların dünyada barış ve huzur içinde yaşayabilmeleri için dini inanç adı altında beyinlerinin esir edilmemesi gerekir. İnaçlar insanların huzuru için vardır şu veya bu nedenlerle insanların beyinlerine pranga vurulursa çatışma ortamı her zaman var olmaya devam edecektir. Eğer inançlar huzuru ve barışı sağlarlarsa gerçek inanç olurlar.
HÜLYA ÇAKICI
Yorumlar
Yorum Gönder