Fikri Olan Linçe Kalkışmaz
Fikirleri şiddet yoluyla susturmaya çalışmak ilkelliktir. Uygar insan ikna etmeye ve ikna edilmeye açık insandır.
Linç kültürünü onaylayan kimse insani, vicdani, manevi hiçbir değeri olmayan kimsedir. Linç etmeyi kendinde hak görenler zavallılığının üzerine cila çekmiş kimselerdir.
Gelişmişlik düzeyinin en geri ve vahşi biçimi olan linç girişimini şu veya bu biçimde meşrulaştırmak, mağduru sorumlu tutmak linçten daha kötü bir yaklaşım biçimidir. Suçlular suçlarıyla yüzleştirilmezlerse daha büyük suçlara hazır olunmalı.
Altmışlı, yetmişli yıllarda pek çok zorluk ve yokluğa rağmen daha gelişmiş, eğitimli, öğrenmeye meraklı bir toplummuşuz. Şu andaki ilkel dili kullananlar o neslin devamı ve yetiştirdikleri. Ne oldu, nerede ip koptu, kırılma noktası neresiydi? Bu şuna benziyor; serbest piyasada her şey çürür ve pazar satılacak malı pazarlar.
Şiddetsiz dil ve iletişim kendini bilmekle başlar. Biz kendimizi bilmeden başkalarını yargılamakla meşgulüz. Ne yazık ki bizi yönetenlerin dili de böyle, televizyon programlarındaki açık oturumlar da böyle.
Kıvranıp duruyoruz. Ne birey olabiliyoruz ne de sağlıklı bir toplum. Bir avuç insanın hırsına kurban ediliyoruz. Tarih onları da yazacak ama kaybolan değerler nasıl yerine koyulacak?
Milletimiz okudukça cahilleşmeyi becerebilen bir millet. Okuduğu gelişim kitabıysa kendisine değil karşısındakine uygular, din kitabıysa kendisi kuralına uymaz karşısındaki uysun diye ahkam keser.
En tehlikeli insanlar cahil olduklarını bilmeyen insanlardır. Kariyer sahibi olmaları cahilliklerine hiçbir katkı sağlamaz. Merhameti olmayan insanlar dünyanın başına bela oluyorlar. Kendi menfaatleri için her şeyi yapabilecek karakterdeler. Narsisizm hastalığı gibi. Ama bunların tedavisi yok. Akıldan önce yürek gerek. Bu dünyayı yüreği güzel insanlar kurtarıyor.
Toplumsal değişmeler bir insan ömrü süresince olmaz. Toplumsal değişimler, devrimler uzun soluklu toplumsal mücadelelerin sonunda olur. Toplum nicel birikimini tamamlayıp nitelik olarak dönüşür. Yani değişim ve dönüşüm öyle kolay olmaz. Hayatınız boyunca yaptığınız ve yapacağınız toplumsal müdahaleler, eğitimler, bilinçlendirme, öğretme vs. toplumda belki bir derece bir etkiye sahiptir bunu da küçümsemeyin. Su ve kaynama olayı gibi. Her derecede su sudur ama su yüz derece olunca artık o su değil buhardır, nicel birikimini tamamlamış nitel olarak artık başka bir şeydir su artık buhardır. Bazı olumsuz şeyler karşısında üzülsekte, öfkelensekte biz bunları kontrol edebiliriz. Ülkemizde demokrasinin güçlenmesi ve gelişmesi mücadeleyle olur. Biz iyiden tarafız. Özgürlüklerden tarafız. Demokrasiden tarafız. İnsan hak ve özgürlükleri tarafındayız. Doğanın korunmasından, hayvanların korunmasından tarafız. Bilimden, kültürden, sanattan, estetikten tarafız. Çünkü biz bunlarla besleniyoruz. Bazıları ise ırkçılık, şovenizm vs. ile besleniyor, besletiliyor.
Düşünebilen ve düşündüklerini ifade edebilenler kimsenin aklına düşünmeksizin itaat etmezler. Birçok insan kendisini geliştirmek yerine başkalarının aklı ile hareket edip onların doğrularını mutlak doğru zannediyor. Okumayan toplumlar sorgulama yetisini kaybederler. Akılcı ve erdemli insanlar olayları kişiler bazında değil kavramsal açıdan yorumlarlar.
HÜLYA ÇAKICI
Yorumlar
Yorum Gönder