Kayıtlar

Ekim, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Muhteşem Türk ATATÜRK

Resim
Dünyanın lider olarak kabul ettiği, söylediği her sözün arkasında duran, sonradan hata yaptık, özür dilerim demeyen, savaşmayı topraklarına giren düşmanları temizlemek için yapan ve bizzat ön safhalar da yer alan, yaptığı devrimlerle bir ulusu aydınlığa çıkaran, asla yeri doldurulamayacak, kalplerden çıkmayacak ulu önderimiz. Bir ülke için yapılacak her türlü devrim ve inkılabı yapmıştır. Gerisinden gelenlere yapılanlara sahip çıkmak kalmıştır. Bunu başarmak da en büyük erdemdir. Cumhuriyet’in 15. yılı 29 Ekim de coşkulu törenlerle kutlanmaktadır. Ancak ATATÜRK'ün sağlık durumu ciddi bir hal almış, yardım da alsa çok güç hareket edebilir duruma gelmişti. Kuleli Askeri Lisesi öğrencileri törenlerden dönerken boğaz vapurunu Dolmabahçe önüne getirmişler “İstiklâl Marşı ve Gençlik Marşı’nı söyleyerek” onu selamlamaktadırlar. Dışarda coşkulu ve içten büyük bir sevgi gösterisi vardır. Ses tonuna yansıyan bir hüzünle yanındakilere şöyle der: “Bugünü halkımla, halkımın içinde kutl

Efendiler, Yarın Cumhuriyeti İlan Edeceğiz.

Resim
Efendiler, Yarın Cumhuriyeti İlan Edeceğiz. (28 Ekim 1923) MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Uygar, özgür ve medeni bir şekilde yaşansın, halk söz sahibi olsun, kadın erkek eşitliği olsun diye Cumhuriyet kuruldu ama cahil kesimler bunun farkında olmayıp saltanatı geri istiyor. İki gözü olup görmeyen, görüp de işine gelmeyen, iki kulağı olup duymayan, duyup da aldırmayan, aklı olup sağlıklı düşünemeyenler; unutulmasın ki karanlık yoldan çıkış olmaz, mutlaka tökezlersiniz. Doğruya doğrulara karşı kendini kapatmış bir toplum da yalan tek geçerli ortak dildir maalesef ki. Bugün toplum böyle artık. İkiyüzlü, herhangi bir etnik değeri olmayan, sadece görüntüyü kurtarayım derdinde bir yığına dönüşüyoruz hızla. Bir kesim tarafından sürekli hakarete uğraması, ilkelerinin yıkılmaya çalışılması ve bu yıkıma öncülük edenlerin Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyette Seçme ve Seçilme hakkı ile geldiğini düşünmek ve Ortadoğu ülkesi olmayı istemek gibi anlaşılamaz bir zihniyet oluşmuş durumda. Kocaman Osman

HANGİ DİL VE NİÇİN?

Resim
Bir Cezayirliye sorsanız muhtemelen size dünya dilinin Fransızca olduğunu söyleyecektir. Eski sovyet ülkelerinde de dünya dilinin Rusça olduğunu iddia edebilirler. Yabancı dil bilmek elbette gerekir bunda hemfikiriz. Ama hangi yabancı dilin sizin işinize yarayacağı da sizin mesleğinizle ilgilidir. Avukat, ingilizce öğrenmenin gerekli olduğunu savunur ama bu durum bir elektronik mühendisi için, nükleer enerji mühendisi için yada makine mühendisi için aynı değildir. Edebiyatçı veya tarihçi için de olmazsa olmaz yabancı dilin İngilizce olduğunu sanmıyorum. İngilizce bir dünya dili. Amerikan emparyalizmi olarak yaftalamak kolaylık. Örnek vermek gerekirse tüm dünya da uluslararası sözleşmeler ingilizce olarak düzenleniyor, dolayısıyla hukuki ingilizceye hakim olmayan bir avukatın uluslararası düzeye gelmesi imkansız. Tercih bir kasaba da kalıp tarla sınır ihalelerine dava dilekçesi yazmaksa bu da bir ihtiyaçtır ama toplumun genelinin rüyasındaki iş değildir. Bu ülke de yıllardır ins

Osteoporoz

Resim
Erkekler de ve kadınlar da osteoporoz belirtileri nelerdir? Osteoporoz tedavisi nasıldır? Konunun uzmanlarından osteoporoz... Kemiklerin sessiz hırsızı olarak tanımlanan osteoporoz 50 yaş üzeri her 3 kadından ve her 5 erkekten birinde görülüyor. Sağlıksız beslenme ve yetersiz fiziksel aktivite nedeniyle görülme sıklığı giderek artan kemik erimesi, kişilerin yaşam kalitelerini ve hatta sağ kalım sürelerini azaltıyor. Yaşam tarzında yapılan küçük değişikliklerle kemik erimesinden korunmak mümkün olabiliyor. Memorial Ankara Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü’nden Uz. Dr. Gülseren Kayalar, “20 Ekim Dünya Osteoporoz Günü” öncesinde kemik erimesi ve korunma yöntemleri hakkında bilgi verdi. Osteoporoz nedir? En sık görülen metabolik kemik hastalığı olan osteoporoz, kemik yoğunluğunun ve kalitesinin azaldığı bir hastalıktır. Bu hastalıkta kemik kütlesindeki azalma nedeniyle kemik daha kırılgan bir hale gelmekte ve kırıkların oluşma riski artmaktadır. Kemik erimesi genelli

Yaşamın keyfini çıkarın çabuk bitiyor...

Resim
Yaşlılık diye bir şey yok insan hissettiği yaştadır. İnsanların ömrü Allahın verdiği kadardır ama insan olarak yaşamak ve yaşamamak bizim elimizdedir. Marifet uzun yaşamakta değil iyi yaşamakta, hayat her şeyi ile sana aittir. Yaşlılık sadece bir rakam, yeter ki içimizdeki güzel düşünceler devam etsin. Her ne kadar fiziksel olarak yaşlansakta ruhumuz genç ve sağlıkla kalsın. İmkanlarımız çerçevesinde yaşamdan faydalanıp mutlu olmaya çalışmalıyız. Çünkü insan ancak mutsuzsa gerçekten kendisini yaşlı hissediyor. Her yaşın ayrı bir güzelliği var sağlıklı olduktan sonra içinden geldiği gibi yaşamak en güzeli. Dün için pişmanlık, gelecek için kaygı duyarak yaşamak gereksiz. Önemli olan bugünü layıkıyla huzurlu, mutlu yaşamak hayat çok kısa, ömür dediğimiz şu an aldığımız nefes, bir saniye sonrası ise meçhul. Yaşanmışlıkları seviyorum. Çünkü onun her harfi tecrübe demek. Yaşanmışlık demek insanların gözüne bakınca ruhunu görmek demek, etrafındaki gereksiz insanlar elenmiş gerçek dostla

Bağışıklık sistemini güçlendirmenin 20 yolu

Resim
+ Şekerden kaçınmak + Daha az stres yapmak + Balık tüketmek + Mantar yemek + Yoğurt ve Kefir tüketmek + Turpgil tüketmek + Hareket etmek + Düzenli uyku + İdeal kilo + Güçlü ilişkiler + Avokado tüketmek + Zencefil tüketmek + Meditasyon ve rahatlama tekniklerinden faydalanmak + Gülümsemek + Yulaf tüketmek + Sarımsak tüketmek + Beta glukan + C vitamini + Antioksidanlar + Çinko

HAYAT ARKADAŞI!

Resim
Kadın 32 yaşında güzel bir bayandı ve eşi oldukça yakışıklı bir deniz subayı idi. Bundan bir kaç ay önce yanlış bir teşhis sonucu gerçekleştirilen ameliyatla gözlerini kaybetmişti genç kadın ve asla göremeyecekti. Kocası ameliyattan sonra acı gerçeği öğrenince yıkılmış ve kendi kendine bir söz vermişti. Günler geçiyordu. Kadın her geçen gün kendini daha kötü hissediyor, çok sevdiği kocasına yük olduğunu düşünüyordu. Eşinin bu içine kapanık, karamsar hali kocayı çok üzüyordu. Birden aklına eşinin eski işi geldi. Geri dönmesini isteyecekti. Ama bunu ona nasıl söyleyecekti, çünkü artık çok kırılgan ve neşesizdi. Bütün cesaretini toplayarak akşam karısına konuyu açtı. Karısı dehşetle gözlerini açtı: - Ben bunu nasıl yaparım ben körüm, diye bağırdı. Kocası ona destek olacağını, her sabah kendisinin işe bırakacağını ve akşamları da iş çıkışında alacağını ve ona çok güvendiğini söyledi. Çünkü eşini tanıyordu ve bunu başarabileceğini biliyordu. Kadın büyük bir umutsuzlukla kabul etti çü

İnsan Kötülüğün Atasıdır!

Resim
Küçük çocuğa tecavüz edip planlı bir şekilde öldür sonra cesedini gömmek için 1.5 metre çukur kaz ve o çukura itinayla göm sonra akli dengesi yerinde değil, psikolojisi bozuk densin. Kanun ceza vermiyorsa demek ki herkes kendi işini kendi halledecek ve halk verecek en uygun cezayı. Nerede yaşayacak? nasıl nefes alacak? nasıl dolaşacak? Hani derler ya ülkenin çivisi çıkmış diye, o çiviyi çıkaranlar utansın. Bu güzel ülke ve güzel insanlar bunları hak etmiyor. Küçük bir suçta bile (baklava misali) adalet yıllarca ceza veriyorken, böylelerine ceza bile vermiyor. Bunu gören bazı embesiller de, nasıl olsa ceza verilmedi biz de aynısını yaparız diye düşünüp, ne zahmetlerle doğurup, büyütmeye çalıştığımız, gözümüzden bile sakındığımız çocuklarımızı elimizden alıyorlar. Bugün ona, yarın öbürüne, öbür gün belki de size. Pisikoloji bozukluğu başka bir şey, sapıklık başka bir şey. Bu yaratığın pisikolojisi değil nefsi bozuk. Hapishane de mahkumlar tarafindan dövüleceğini biliyor, mahalle

Yoksa Melekler İzine mi Çıkmış?

Resim
Nereden nereye... Ne oldum demeyeceksin, Ne olacağım diyeceksin! Çocukları önemsemeyen Müslüman bir toplum Müslümanlığını sorgulamalı. Zira Müslümanların önderi ve rehberi Hz. Muhammedin kuşu ölen bir çocuğa baş sağlığına gitmesi olağanüstü bir durumdur ve üzerinde durup düşünülmesi gereken bir olaydır. Bu nasıl bir adalet sistemidir ki bu cinsi sapıkların cezasını içerdeki mahkumların vermesini bekliyoruz. Hep kadınlar için atıp tutuyorlar, açık giyindi, tahrik etti vs. nasıl sapık bir zihniyet varmış ki annesinin diz kapağından tahrik oluyor. Bu zihniyetteki mahlukatları Kurân kursundaki erkek çocukları nasıl tahrik etti peki? Kedi, köpek, kaldırım, damacana vs. nasıl tahrik etti? Kundaktaki bebek nasıl tahrik etti peki? Masum çocuklar kirli beyinler, ahlaki değerlerini yitirmişler tarafından en ağır travmayı yaşıyorlar. Nasıl bir nefs varmış ki bu kadar baştan çıkıldı? Hiç kimse Türkiye çok ilerledi, gelişti demesin. Çocuklara bu travmayı yaşatanlar adil hukuk önünde hak

ACI TORBASI... ( Bir Sufi Öyküsü )

Resim
ACI TORBASI... ( Bir Sufi Öyküsü ) Bir adam çok acı çekiyormuş ve her gün Tanrıya dua edip, Neden ben? Başka herkes çok mutlu görünüyor, ben neden böyle acı çekiyorum? Diyormuş. Bir gün büyük bir umutsuzlukla Tanrıya dua etmiş: Bana başka herhangi birinin acısını verebilirsin, onu kabul etmeye hazırım ama benim acımı al. Artık dayanamıyorum. O gece güzel bir rüya görmüş güzel ve çok açıklayıcı. O gece rüyasında Tanrının gökyüzünde görünüp herkese, Bütün acılarınızı tapınağa getirin, dediğini görmüş. Herkes kendi acısından bıkmış durumdaymış aslında herkes hayatının bir döneminde, Herhangi birinin acısını kabul etmeye hazırım ama benimki al; benimki çok fazla, dayanılmaz, diyormuş. Böylece herkes kendi acılarını torbalara doldurmuş, tapınağa gitmiş ve herkes çok mutlu görünüyormuş; artık dualarının kabul olduğunu düşünüyorlarmış. Bizim adam da tapınağa koşmuş. Tanrı, Torbalarınızı duvar kenarına koyun, demiş. Bütün torbalar duvar kenarına konmuş ve Tanrı,

Köylü ile Kurt

Resim
Bir kurdu avcılar fena halde sıkıştırmışlar. Kurt ormanda oraya buraya kaçmakta, ancak peşindeki avcıları bir türlü def edemez. Canını kurtarmak için deli gibi koşarken bir köylüye rastlar. Köylü elinde yabasıyla tarlasına girmektedir. Kurt adamın önüne çöker ve yalvarmaya başlar: "Ey insan ne olur yardım et bana, peşimdeki avcılardan kaçacak nefesim kalmadı, eğer sen yardım etmezsen biraz sonra yakalayıp öldürecekler." Köylü bir an düşündükten sonra yanındaki boş çuvalı açar, kurda içine girmesini söyler. Çuvalın ağzını bağlar, sırtına vurur ve yürümeye devam eder. Birkaç dakika sonra da avcılara rastlar. Avcılar köylüye bu civarda bir kurt görüp görmediğini sorarlar, köylü "görmedim" der ve avcılar uzaklaşır. Avcıların iyice uzaklaştığından emin olduktan sonra köylü sırtındaki torbayı indirir, ağzını açar, kurdu dışarı salar. "Çok teşekkür ederim" der kurt, "Bana büyük bir iyilik yaptın" "Önemli değil" der köylü ve tarlasına g

Hayat tecrübesi dediğimiz şey hatalardır!

Resim
Hiç bir şeyi geri almayı bekleme, yaptıkların için takdir edilmeyi bekleme, ne kadar zeki olduğunun keşfedilmesini bekleme, ya da aşkının anlaşılmasını. Daireyi tamamla. Gururlu, yetersiz yada kibirli olduğun için değil, sadece artık onun senin yaşamında yeri olmadığı için. Kapıyı kapat, plağı değiştir, evi temizle tozdan kurtul. Geçmişte olduğun kişiyi bırak ve şu anda kimsen o ol! (PAUL COELHO)  Öğrenmek biIdiğini fark etmektir. Yapmak onu biIdiğini göstermektir. Hayatın bir an önce bizi ciddiye alması gerek. Bize sevgi gecelere yıldızlar gerek, yıldızların altından yükselen bir umut gerek, umuda bir ışık gerek ve ışığa da bir hayat. Dünyayı değil hayatı resetle. İnsanları muhatap alma. Biraz da kendine zaman ayır. Dünya nasıl olsa dönmeye devam ediyor. Dünyaya bir defa geliniyor. Her şey beyinde başlar, kalple inanılır, ellerle de şekillenir. Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi yoktur. Doğru kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle. Eğ

Kendiniz için yapın!

Resim
- Mideniz ağrıyorsa; olan her şeyin bizim hayrımıza olduğunu bilip sevgiyle hazmedin! - Boynunuz ağrıyorsa; olaylara farklı açılardan bakıp pozitif taraflarını görmeye çalışın, inadı bırakın! - Beliniz ağrıyorsa; paraya tu, kaka demekten vazgeçin! - Ayak ve bacaklar ağrıyorsa: sol taraf için; geçmişle bağlarınızı koparıp geçmişte yaşamaktan vazgeçin! Sağ taraf için; gelecekten korkmayın, kendi geleceğinize güvenin! - Başınız ağrıyorsa; değersizlik duygusundan vazgeçin, kendinizi önemseyin! - Geceleri uykunuz da dişlerinizi gıcırdatıyorsanız; öfkelerinizden kurtulun! - Göz bozukluğu ve ağrıları varsa; görmeniz gereken bir şeyi inatla görmek istemiyorsunuz, görmeyi seçin! - Kulak ağrıları ve duyma bozukluğu için; inatla kendinizi etrafin seslerine kapatmayın, duymayı seçin, o seslerden size mesaj var! - Regl ağrılarınız varsa; dişiliğinizi ve size sunduğu avantajları sevgi ile kabul edin! - Sırtınız ağrıyorsa; suçluluk duygusundan vazgeçin! - Omuzlarınız ağrıyorsa

Yalandan Kim Ölmüş

Resim
Dostluk tatile çıktı.. Aşk sizlere ömür.. Sabır tükendi.. Anlayış sıfır.. Mutluluk yok.. Tebessüm hasta.. Saygı raporlu.. Yalan diz boyu.. Adam harcamak gündem de.. Seviyorum sözü son moda.. Yalandan kim ölmüş ki.. İnsanlığın dışında! Sevmesi için uğraşmadığın kişi, seni gerçekten sevendir. Diğerleri işine geldiği zaman severken o her zaman sever. Diğerleri seni olmanı istedikleri kişi olduğunda kabul ederken o seni olduğun gibi kabul eder. Ve bil ki o kişinin yerini bin kişi de gelse dolduramaz... Dilerdim ki, zamandan, Dilerdim ki, yağmurdan, Dilerdim ki, rüzgardan, Dilerdim ki, benlerden, Dilerdim ki, gülenlerden, Dilerdim ki, ölenlerden, Dilerdim ki, insanlardan, Dilerdim ki, yalanlardan, Dilerdim ki, duvarlardan, Dilerdim ki, yaşamdan, Dilerdim ki, hayattan, Sadece Huzur...

İş göremezlik (Rapor) ödeneği alımı

Resim
Tüm sistemi vermemek üzere kur ama oldu da vermek zorunda kalırsan sistemi alamasınlar diye düzenle. Banka hesabına paranın yatırıldığından haberi olmayan işçi parasını nasıl çekecek? Parayı yatırınca bilgi de vermek gerekiyor bu durumda öyle değil mi? Para sigortalının hakkı ise banka hesabına yatırılır ve rahatsızlığı geçince çeker, sonuçta insanlar hasta olduğu için vs. rapor alıyor verilen bu kısa süre içerisinde gidip çekmeleri olası gibi görünmüyor. İşçinin iş göremezlik ödeneği (rapor) alımında parasını yetkili banka hesabından altı gün içerisinde çekmezse üç aya varan gecikmeler yaşanıyor. Her ayın 8 ile 14’ü arasında çekilmek üzere, iş göremezlik ödeneği işçi adına banka hesabına aktarılıyor. Ancak para banka hesabından bu tarihler arasında çekilmez ise hak edilen ödenek emanete alınarak Sosyal Güvenlik Kurumu hesabına geri gönderiliyor. Ücret geri gönderildiğinde ise SGK’ya tekrar başvuru yapılması gerekiyor. SGK’nın her bir şubesinin ayda ortalama sekiz bin iş göremezl

Ne kadar değer verirsen o kadar değer bulursun!

Resim
Yaşlı adamın eşi evde tereyağı yapıyordu kocası ise her gün yakınlarındaki bakkala götürüp satıyor onunla geçiniyorlardı. Bakkal adamın getirdiği tereyağını hiç tartmıyordu. Ancak bir gün acaba dedi. Adam gittikten sonra tereyağını tartıya koydu, 900 gram olduğunu görünce çok öfkelendi ve yarın geldiğinde bunun hesabını sorar bir daha da ondan alışveriş yapmam dedi. Ertesi sabah yaşlı adam elinde tereyağı içeriye girdi. Bakkal sert bakışlarla bir daha senden tereyağı almayacağım dedi. Yaşlı adam üzülerek efendim bir yanlışım mı oldu dedi. Bakkal, efendi senin bana verdiğin tereyağını tarttım 900 gram geldi ayıp değil mi bu yaptığın dedi. Yaşlı adam başını yere eğdi ve efendim bizim terazimiz yok, sizden bir kilo şeker almıştık onu tartı olarak kullanıyoruz dedi. Bakkal utancından ne yapacağını şaşırdı. Böyledir işte dünya! Kime ne ağırlıkta kıymet verirsen o ağırlıkta kıymet bulursun.

Bir kese altın

Resim
Fatih Sultan Mehmet Han bir okulu teftişe gitmiş ve sınıfın öğretmenine; — En çalışkan öğrenci kimdir? diye sormuş Müderris, — Ali’dir sultanım. Fatih Sultan Mehmet — Ali al sana bir altın Ali. — Alamam padişahım. Fatih Sultan Mehmet — Peki neden alamazsın? — Çünkü akşam eve gittiğimde babama sultan bana bir altın verdi dersem bana inanmaz. Koskoca padişah bir altın mı verir? der. Ali’nin bu cevabı Fatih Sultan Mehmet’in çok hoşuna gider ve çocuğa bir kese altın verir.

Flemenk Atasözleri

Resim
Hollandalı ressam Pieter Bruegel'in  "Flemenk Atasözleri"  isimli tablosunda 100'den fazla atasözünü bir tabloda toplamış.. Tabloda 120 atasözü veya deyim  100  farklı sahnede (resimde) tanımlanmıştır. Bu atasözü ve deyimlerin  resim içinde birbirleriyle bir bütünlüğü olmamakla birlikte resmin tümüne bakıldığında bütünlüğü bozan bir aykırılık görülmemektedir. Resim Bruegel’in diğer eserlerindeki gibi sanki bir flaman köyündeki yaşamı anlatır gibidir. Bugün halen kullanılmakta olan "dalgaya karşı yüzmek", "büyük balık küçük balığı yer", "kafasını tuğla duvara vurmak", "dişine kadar silahlanmak" gibi atasözleri bulunur. "Çatısını turtalarla kaplatmak" gibi bazı deyimler ise günlük kullanımdan çıkmıştır. Tablonun özgün ismi olan Mavi Pelerin, tablonun ortasında karısı tarafından mavi bir pelerin giydirilen adamdan kaynaklanır. Burada, eşini aldatan kadınlar için kullanılan kocasına mavi pelerin giydirmek deyimi

Puşkin

Resim
Rus şair Puşkin’in ve veliaht prens Rudolf’un ölümleri bugün bile konuşuluyor. 27 Ocak 1837 Rusya’nın en büyük şairi, dramaturgu, romancısı ve tarih yazımına bilimsel yöntemiyle değil ama üslubuyla yön veren Aleksandr Sergeyeviç Puşkin düelloda öldürüldü. Rakibi Dantes çarın muhafız alaylarında görevliydi. Fransız İhtilali’nden kaçan bir ailenin çocuğuydu ve Moskova asillerinden biri tarafından evlat edinilmişti. Bir müddetten beri Puşkin’in güzel karısı Natalya’nın etrafında dolanıyordu. Natalya gerçekten çok güzeldi, Moskova’daki yüksek cemiyetin en şık giyimlilerindendi ve daha da beteri, kendi güzelliğine aşık olacak kadar eksik akıllıydı. Puşkin bu evlilikte mutlu sayılmazdı. Çarın etrafındaki baskıcı çevreye karşı kendini dinginleştirecek insan, herkesten evvel yanı başındaki hayat arkadaşı olmalıydı. Bu evlilikten doğan kız çocuğu ileride anasını aratmayan güzelliği ve babasından aldığı esmerliği ile Lev Tolstoy’u etkiledi. Ünlü romanın kahramanı Anna Karenina gerçekte P

GEÇ OLMADAN!

Resim
ZAMAN ÖYLE BİR GEÇER GİDER Kİ, YAPAMADIKLARIN, ERTELEDİKLERİN, CESARET EDEMEDİKLERİN, DAHA ZAMANI VAR DEDİKLERİN ELİNDEN, PARMAKLARINDAN, YÜREĞİNDEN, TENİNDEN AKAR GİDER. KİMSENİN YARINA ÇIKMAYA GARANTİSİ YOK. KİMSENİN BİR SAAT SONRA YAŞAYACAK MI, YAŞAMAYACAK MI BİLMEYE İMKANI YOK. BİR BAKMIŞ Kİ İNSAN, ZAMAN ONU BIRAKMIŞ GİTMİŞ. YAŞAYAMADIKLARI, YAPAMADIKLARI, CESARET EDEMEDİKLERİ KALMIŞ SADECE GEÇEN ÖMRÜNDE. ERTELEMEYİN! HİÇ BİR ŞEYİ ERTELEMEYİN! BUGÜN VAR, YARIN YOKUZ. HAYATINIZIN, ZAMANINIZIN KIYMETİNİ BİLİN. GEÇ OLMADAN...

LAHANA YAPRAĞINDAKİ MUCİZE

Resim
Sabah kalktığınızda sürekli başınız ağrıyor ise uyumadan önce bacaklarınıza lahana yaprağı sarın ve faydasını bir gece de görün. Çünkü lahana yaprakları vücudumuzdan ağrıları mıknatıs gibi çeker alır. Ayrıca lahana yaprakları belirli bölgelerdeki ağrılara da çok iyi gelir. 1- Darbelere bağlı şişliklere lahana yaprağı çok faydalıdır; Elinizi bacağınızı gün içinde istemsiz olarak çarptınız ve ağrılı şiş oluştu. Hemen o bölgeyi lahana yaprağı ile sarın ve bir bandaj ile iyice sıkın. El ayak bilek bacak gibi bölgelerdeki şişlerin bir gecede geçtiğini göreceksiniz. 2- Tiroid bezine lahana yaprağı çok faydalıdır; Tiroid bezindeki anormalliklerin düzenlenmesi için doğal yöntemler deneyebilirsiniz. Akşamları yatmadan önce lahana yaprağını boğazınıza sarın ve uyuyun. 3-Baş ağrısına lahana yaprağı çok faydalıdır; Stres ve yorgunluğa bağlı baş ağrısına karşı kafanıza lahana yapraklarını koyun ve düşmesini önlemek için şapka takın. Bir haftada etkisine inanamayacaksınız. (Alıntı)

Fırtına Çıktığında Uyuyabilirim!

Resim
Yıllar önce bir çiftçi fırtınası bol olan bir tepe de bir çiftlik satın almıştı. Yerleştikten sonra ilk işi bir yardımcı aramak oldu. Ama ne yakındaki köylerden ne de uzaktakilerden kimse onun çiftliğinde çalışmak istemiyordu. Müracaat edenlerin hepsi çiftliğin yerini görünce çalışmaktan vazgeçiyor, burası fırtınalıdır, siz de vazgeçseniz iyi olur diyorlardı. Nihayet çelimsiz, orta yaşı geçkince bir adam işi kabul etti. Adamın haline bakıp "çiftlik işlerinden anlar mısın?" diye sormadan edemedi çiftlik sahibi. "Sayılır" dedi adam, "fırtına çıktığında uyuyabilirim." Bu ilgisiz sözü biraz düşündü, sonra boş verip çaresiz adamı işe aldı. Haftalar geçtikçe adamın çiftlik işlerini düzenli olarak yürüttüğünü de görünce içi rahatladı. Ta ki fırtınaya kadar. Gece yarısı fırtınanın uğultusuyla uyandı, bina çatırdıyordu. Yatağından fırladı, adamın odasına koştu: "Kalk, kalk! Fırtına çıktı. Her şeyi uçurmadan yapabileceklerimizi yapalım." Adam yatağında

BİR ENSEST 'SIGMUND FREUD'

Resim
Bil ki, önemli değildir kaç kez yenildiğin. Çünkü asıl önemli olan kaç yenilgiden sonra yeniden doğrulabildiğindir.(Sigmund Freud) Yahudi asıllı Avusturyalı bilim adamı Freud psikolojinin babasıdır. Hastalarını incelemek ve onları iyileştirmek için deneyler yapan, psikolojinin dehası. Eğitilememiş bir deha, cinsellikte aşırıya varan sapkınlıkları olan emzikte olan bir çocuğun annesine şehvet duyacağından bahseden hadsiz bir deha. Kafası cinselliğe çalışan, insanı sadece arzularından ibaret sanan bir deha. Cinselliğe ciddi anlamda takık bir adamdır Freud. Bu yüzden öğrencisi Jung bile kalmaz yanında ve ciddi ayrılıklar yaşarlar. Her türlü hastalığı anneyle olan bağa bağlıyor, kendisi ensest olduğu için normal. Ama bunun peşinden gidenler ve koca bir bilimi cinsellik olarak görenler de yok değil. Rüya analizlerine ilk başlaması parasız kaldığı bir dönemde para karşılığı rüya yorumladığı dönemler de ortaya çıkar. Parayla insanların rüyasını yorumlarken büyük benzerlikler görür vs.

Che Guevara

Resim
-Küba devriminin öncü liderlerinden Che Guevara, devrim idealini Latin Amerika'da gerçekleştirmek için Küba'daki bakanlık koltuğunu bırakarak gerilla savaşı için Güney Amerika'ya gitti... -Che Guevara devrim için Bolivya'da savaşırken öldürüldü... -9 Ekim 1967'de Bolivya ordusu tarafından öldürülen Che Guevara'nın ölümünden sonraki bazı fotoğrafları ilk kez yayımlandı -Che Guevara'nın bedeninin basına teşhir edildiği toplantıda Fransız haber ajansı AFP'nin Bolivya foto muhabiri Marc Hutten da vardı... -Che'nin morgdaki fotoğraflarını çeken foto muhabiri Marc Hutten, Bolivyalı yetkililerin fotoğrafları elinden alacağı endişesiyle, bunları o sırada Bolivya'da misyonerlik görevi nedeniyle bulunan Luis Cuartero'ya verdi... -1967'de Bolivya'dan ülkesi İspanya'ya dönen misyoner Luis Cuartero, Che'nin daha önce hiç görülmemiş fotoğraflarını birlikte ülkesine getirdi... -"Anne ve babam Kasım 1967'de evlenmişler. Day

Milli Takımın Sırtından İnin...

Resim
Fatih Terim ve Federasyon geldiklerinden sonra ülke futboluna ne verdiler kaostan başka. Bunlar günlük düşünen ve günlük yaşayan insanlar. Bunlar mı ülke futboluna yön verecekler, yön vermek istiyorlarsa hepsi birden ısıttıkları koltuklarını bırakmalıdırlar. Futbol liglerinin ilk yarısı bitmek üzere hala 1. Ligin yayın sorununu çözemediler. Yıldırım Demirören Beşiktaş'ı milyarlarca dolar borca soktuğu için mi Futbol Federasyonu Başkanı yapıldı? Beşiktaş Başkanlığı sırasında sadece Del Bosgue'ye 8,5 Milyon Euro tazminat ödendi. Giderken ardında milyarlarca Euro borç bıraktı. Böyle birisini sanki çok başarılar elde etmiş gibi Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı yaptılar. O da Fatih Terim'i Türkiye Futbol Direktörü yaptı. Dünyanın en çok kazanan ama hep yenilen bir direktörü olan Fatih Terim biraz olsun onur kırıntısı varsa istifa eder. Bırakın futbol anlamında yetersizliğini, saçma sapan megalomani kokan mimik ve hareketlerinden nefret ediyoruz. Bu ülke de liyakat olma

Atatürk ve Mazhar Osman

Resim
Atatürk, bir gün ünlü akıl ve ruh hastalıkları uzmanı Mazhar Osman ile sohbet etmektedir. Söz dönüp-dolaşır, deliliğe gelir. Ve Atatürk, Mazhar Osman’a sorar: — "Osman Bey, bu delilik nasıl bir şey?" Mazhar Osman, deliliğin ne olduğunu açıklarken — "Gazi Paşam, az da olsa herkeste bir parça vardır." der. Atatürk, biraz da hayretle: — "Ne demek istiyorsun, bende de mi var?" deyince Hoş sohbet ve sözünü esirgemeyen bir mizaca (huy) sahip olan Mazhar Osman taşı gediğine koyar: — "Oo hooo.. Sizde herkesten bin beteri var. İçeride ve dışarıda dört iklim yedi cihana kafa tutmak akıllı adamın yapacağı iş mi?". Mazhar Osman'ın bu yanıtına, rahmetli Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dakikalarca güldüğü söylenir. Ha bu arada resimde gördüğünüz gazetede İzmir'in, tekrar Türklerin eline geçtiği; Amerikan gemilerinin, başta Yunanlılar (Grek) olmak üzere Batılıları tahliye etmeye çalıştıkları veee en önemlisi de Gazi Mustafa Kemal'in,

Einstein'dan kızına mektup

Resim
YÜZ YILIN DAHİSİ GERÇEK FORMÜLÜ KIZINA SÖYLEMİŞ… 1980’lerin sonunda ünlü dehanın kızı olan Lieserl, Einstein’ın yazdığı 1400 mektubu Yahudi Üniversitesine bağışladı; tek bir şartı vardı: babasının ölümünün üzerinden 20 yıl geçene kadar içerikleri yayınlanmayacaktı. Bu okuyacağınız mektup Lieserl Einstein için olanlardan bir tanesi… İzafiyet kuramını açıkladığım zaman çok az kişi beni anladı, şimdi insanlığa ulaşması için yazacaklarım da bu dünyada yanlış anlaşılma ve önyargıyla çarpışmaya mahkum. Mektupları gerektiği sürece korumanı istiyorum, ta ki toplum şimdi açıklayacaklarımı kabul edecek düzeye gelene kadar. Bilimin açıklayamadığı son derece kuvvetli bir güç var. Bu güç herkesi kapsıyor ve yönetiyor , evrenin çalışmasını sağlayan her olgunun arkasında bile o var ve henüz bizim tarafımızdan tanımlanamadı. Bu evrensel güç SEVGİDİR. Bilim insanları, evren için birleşik bir kuram ararken, görülemeyen en kuvvetli evrensel gücü unuttular. Sevgi Işıktır, onu alıp verenleri

SIR (THE SECRET) 100 ALINTI

Resim
SIR (THE SECRET) 100 ALINTI 1. Hepimiz tek bir sınırsız güç ile çalışırız. 2. Sır, Çekim Yasasıdır. 3. Zihninizden ne geçiriyorsanız, onu çekersiniz. 4. Bizler mıknatıs gibiyiz – benzer benzeri çeker. Düşündüğünüz şey olursunuz ve düşündüğünüzü çekersiniz. 5. Her düşüncenin bir frekansı vardır. Düşünceler manyetik enerji gönderirler. 6. İnsanlar arzu etmedikleri şeyleri düşünürler ve arzu etmedikleri şeylerin daha çoğunu çekerler. 7. Düşünce = yaratım. Eğer bu düşünceler güçlü duygulara bağlı ise, o duygu yaratımı hızlandırır. 8. Baskın olan düşüncelerinizi çekersiniz. 9. Her zaman hastalıktan söz edenler hasta olurlar, her zaman bolluktan söz edenler bolluk içinde olurlar, vs.. 10. Bu “istekli” düşünmek değildir. 11. İçine zihnin girmediği bir evrene sahip olamazsınız. 12. Düşüncelerinizi dikkatle seçin; siz yaşamınızın şaheseri, başyapıtısınız. 13. Düşüncelerin realiteye anında tezahür etmemesi Okeydir (eğer bir filin resmini görseydik ve fil anında ortaya çıksa

İşten çıkarmalar da tazminat verilmeyecek!

Resim
Ne zaman halkın, işçinin, çalışanın yanında bir karar verdi ki meclis? Tüm dünya da devlet yöneticileri çalışanlarını korur biz de tam tersi olur. Yaşasın Türk insan hakları. Kiralık işçi dönemi yani kullan at dönemi başladı. Çalışanın hakkını yemek hangi inançla bağdaşır. Komşun açken tok yatan bizden değildir diyen inancın sahiplerinden nasıl bu kadar aç gözlü olduk. Zengin daha zengin fakir daha fakir hale geldi. Düşüncelerimiz kısırlaştı, hep banacı oldu. İşverene, işçi kiralama yetkisi veren yasa yürürlüğe girdi. İşveren ve işçi arasında geçici iş ilişkisi kurulmasını öngören kanun ile ilgili DİSK Başkanı Kani Beko, kıdem tazminatını fiili olarak yok edecek olan bu yeni çalışma düzeninin ihbar tazminatını da ortadan kaldıracağını söyleyerek, “1-9 arası işçi çalıştıran iş yerlerinde 5 işçiye kadar, 10'un üzerinde işçi çalıştıran iş yerlerinde yüzde 25 oranında kiralık işçi çalıştırılabilecektir. Böylece kayıtlı istihdamın neredeyse yarısı bu kölelik büroları aracılığı ile