Dünya İçin Başka Bir Dünya


İnsan ırkının birlikte yaşamasının tek sebebi birbirlerine muhtaç olmalarıdır. Yoksa her birimiz bir dağa, bir kıyıya çekilip diğer insanlardan uzak olsaydık medeniyetler ilerleyemezdi. Yine de medeniyetten nasibini almamış insanlar karşımıza çokça çıkıyor.

Dünya'daki nüfus artışını denge de tutabilmek için yüzyıllardır Müslümanlar yok ediliyor. Her ne kadar farklı nedenler ileri sürülse de Müslümanların nüfus fazlalığı yüzünden büyük bir tehlike arz ettiği düşünülüyor. Bir gün gelecek Müslümanlar nüfus fazlalığı yüzünden hiç savaşmadan bizi yok edecekler diye düşünülüyor. Ve bu konu da çok büyük önlemler alınıyor. Aslında dünya kaynakları kendi kendini yenileyen ve dünya var oldukça yetebilecek şekil de var olmuştur. Ama kapitalizm buna hiçbir zaman izin vermez. Dengeler Kapitalizm tarafından değiştirilmese yeryüzünde açlık olmaz.
Dünyayı hızla gerektiğinden fazla sömürüp tüketen kapitaller azla da yaşayabileceklerini bilmelerine rağmen acımasızca yok oluşun zeminin hazırlıyorlar. Başkalarının hakkını gasp etme, başkalarından üstün olma, başkalarının zarar görmesinden zevk alma, üstünlük duygusu, intikam alma. Bu nasıl bir ruh halidir? Dünyayı sahiplenmezsek elimizden kopup gidecek. Tabii bu da bizim sonumuz olacak. Dünya kaynakları daha az tüketilir ve insan egosu daha az kullanılırsa ama mümkün değil tamamen Ütopya.
Suriyeyi 4'e parçalayıp, parçalanmış bölgelere Yahudileri yerleştirmek istiyorlar. Böylece hem İsrail'in güvenliğini artırmış hem de Yahudileri daha rahat hareket ettirmiş olacaklar. Amaçları, Anadolu ile Asya arasına tampon bir devlet kurmak. Ve Anadolu'nun Asya ile bağlantısını kesmek. İsrail, Mısır’dan, Afganistan'a tüm Müslüman coğrafyayı parçalayıp sınırlarını değiştirmek istiyor. Tıpkı Amerika gibi. Yeryüzünün zengin kuzeyi dinin %15'ini. Fakir güneyi ise dinin % 85'ini alıyor.

Bilgi dünyaya yayılıyor. Türkiye hariç. Kimi Hitler, Stalin devrini özlüyor, kimi yıllar öncesin de yaşıyor. Çalışmak, üretmek yasak ve haram.
Müslümanı Müslümana öldürtüyorlar. İnsan hakları mahkemesi de seyrediyor.
Bu katliamların baş sorumluları BM güvenlik konseyinin üyeleri ve Ortadoğu'da küçük beyinleriyle plan yapanlardır. BM ancak gömmek için kürek yardımı yapar. İkinci dünya savaşında yenilen ülkelerin kültürlerini yozlaştırmak için ilk iş dinleri oldu. Böylece kula kulluk öğretilecek ve tüketim toplumu oluşturulacaktı. Türkiye'de bu askeri ve siyasi darbelerle kesintiye uğradı. Şu anda Dindar nesil diye uydurulan Arap milliyetçiliğini öğretiyorlar. Özellikle kız çocuklarına Arap milliyetçiliğini anlatıyorlar. Sonuç olarak kafası gibi aklı da örtülen yobaz gelecek kuşak Türkiye'yi Araplaştırıp bataklığa sokacak. Bunlar Türkçe Kuran okumaz, ayet bilmez. Akılları örtülüdür. Fitne, fesat, gıybet gibi boş işler yaparlar. Araplar petrol içinde zenginlik içinde ALLAH veriyor diyorlardı. Arapların ekonomisi battı. Demek ki ALLAH onlarla değilmiş.

Osmanlı da eğer Türk toplumu Araplaşmadıysa, bunun nedeni Türklerin neredeyse tamamına yakının, köyler de tımarlı sipahi olarak yaşaması ve toprağı işlemesi sonucu, eğitim hayatına girememiş ve okuma yazma öğrenememiş olmasındandır. Bunun sonucu olarak köyler de halk binlerce yıldır gördüğü gelenek, görenek, örf ve adetlerini korumuş, Türk kültürünü sözlü olarak kuşaktan kuşağa aktarabilmiştir. Kısaca cehaletimiz şansımız olmuştur. Tüm Osmanlı dönemin de okuma yazma oranı ortalama olarak yalnızca yüzde altı civarıdır. Bunları da saray ve çevresi ve şehirde yaşayan azınlıklar oluşturur. Okur yazar grubu da zaten Arapça Farsça karışımı acayip bir lisan kullanıyorlarmış. Bunu da halkın anlaması mümkün değilmiş.
Peygamberler Arap diye Arapları kutsallaştırıyorlar. Oysa peygamberler bozuk toplumlara gönderilir. Demek ki Araplar bir türlü düzelememişler ki sürekli peygamber gönderilmek zorunda kalınmış.

HÜLYA ÇAKICI

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleyman Demirel'den bir fıkra ile günümüz :)

Ayağınızdaki 6 Güçlü Nokta

Hayat Kişiye Özeldir